Fransa'nın başkenti, kıtanın daha sürdürülebilir ve dijitalleştirilmiş bir geleceğe geçişini değerlendirmek üzere Avrupa'nın dört bir yanından çok sayıda teknoloji profesyonelini bir araya getirmeyi amaçlayan yıllık bir etkinlik olan HUAWEI CONNECT'in 2024 yılı zirvesine ev sahipliği yaptı. Huawei Dönem Başkanı Ken Hu, şirketin Avrupa'daki 20 yılı aşkın işbirliğiyle pekişen varlığının ağ, bulut bilişim, depolama ve enerji alanlarındaki stratejik ortaklıklar yoluyla büyümeye devam ettiğini hatırlattı.
Şirket ayrıca, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklıklar yoluyla Avrupa'da 80 binden fazla kişinin eğitilmesini sağlayan, dijital katılım ve ortamların iyileştirilmesine adanmış bir girişim olan TECH4ALL programına özel bir vurgu yaptı. Huawei Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Avrupa Bölgesi Başkanı Jim Lu, yapay ve endüstriyel zekanın gelişimi için kritik bir zamanda işbirliğinin öneminin altını çizdi.
Dijital dönüşüm süreçlerinin değerlendirildiği yıllık toplantı
Gelecek perspektifleri, çok sayıda sektör uzmanının konuşmalarının odak noktasıydı. EDF Group'tan Pascal Terrien, Eurelectric'ten Cillian O'Donoghue ve UNESCO'dan Magdalena Landry Avrupa'nın dijital dönüşümüne ilişkin vizyonlarını paylaştı. Azerion Group'tan Daan Boekestein, Orange Business'tan Eric Blazy ve LVMH Group'tan Franck Le Moal da kendi sektörlerinde yeni teknolojilerin sunduğu fırsatları vurgulayarak önemli katkılarda bulundular.
Özellikle Terrien, küresel enerji dönüşümünün, enerjiyle olan ilişkimizde devrim yaratmayı amaçlayan yapılandırılmış bir plan gerektirdiğini vurguladı. Hedef net ve hiçbir taviz kabul etmez: Temiz elektrik ve yenilikçi çözümler yoluyla sıfır emisyonlu bir gelecek inşa etmek, gezegenin korunmasını sosyal refah ve ekonomik kalkınma ile dengelemek.
Sektörde halihazırda belirlenmiş olan yol haritası, temel bir varsayımla başlayan çok düzeyli bir stratejinin ana hatlarını çiziyor: Yeni kömürlü termik santrallerin inşasının kesin olarak durdurulması, ardından yenilenebilir enerjilerin mevcut kapasitelerinin üç katına çıkarılması ve şebeke altyapısına yapılan yatırımın iki katına çıkarılması.
Buna paralel olarak, elektrifikasyon hedefi toplam enerji ihtiyacının %50'si olarak belirlenerek, hem enerji yoğunluğunun iyileştirilmesi hem de nükleer kapasitenin iki katına çıkarılması amaçlanıyor. Plan, iklim değişikliğinden enerji güvenliğine, biyoçeşitliliğin korunmasından üretim sistemlerinin verimliliğine kadar sürdürülebilirliğin her yönüne değiniyor. Bu değişim senaryosunda, uluslararası IEC standartları, geçişin temel noktaları olarak ortaya çıkıyor.
Alınacak çok yol var
Cillian O'Donoghue'ye göre, Avrupa kararlı bir şekilde iklim nötrlüğüne doğru ilerliyor ve projesi iki temel nokta üzerine oturuyor: Enerji sektörünün karbonsuzlaştırılması ve 2050 yılına kadar toplumun elektrifikasyonu daha fazla benimsemesi. Eurelectric yöneticisinin de belirttiği gibi, fotovoltaik maliyetlerin yüzde 90 oranında azalması ve elektrik sektörünün halihazırda yüzde 74 oranında karbonsuzlaştırılmasıyla ilerleme şimdiden somut bir hal aldı. Bununla birlikte, toplumdaki elektrifikasyon süreci şu anda %70'lik hedefin çok uzağında ve %23 seviyesinde olduğu için bu yolda önemli zorluklar var. Kilit sektörler eşit olmayan bir ilerleme gösteriyor. Örneğin, 2030 yılına kadar iki katına çıkarılması hedeflenmesine rağmen, inşaat sektöründe 2022 ve 2023 yılları arasında ısı pompası satışlarında bir düşüş söz konusu. Ulaşımda, son dört yılda eklenen 8 milyon elektrikli araca rağmen, önümüzdeki beş yıl içinde planlanan 30 milyon araca ulaşmak için vites yükseltilmeli.
Elektrik şebekesi altyapısının durumu özellikle kritik önemde: Avrupa şebekesinin yüzde 30'u 40 yaşın üzerindeyken, fotovoltaik tabanlı sistemlerin bağlantı taleplerinde açık bir artış var. Bu artış Letonya'da yüzde 1425'i bulurken, İtalya'da sadece yüzde 162 seviyesinde. Bu durum, güçlü bir siyasi kararlılık ve önemli miktarda sermaye yatırımı gerektiren altyapının modernize edilmesi ve yükseltilmesine yönelik acil ihtiyacı vurguluyor. Bu bağlamda O'Donoghue, Avrupa'da ekolojik geçiş sürecinde dikkate alınması gereken üç temel husus olduğuna işaret ediyor: Esneklik, enerji depolama ve elektrik şebekeleri.
Avrupa uygun yatırım ortamını yaratmalı
Esneklikle ilgili olarak, şebeke tıkanıklığı yönetiminin değişken maliyetlerle birlikte giderek daha önemli hale geldiği ortaya çıkıyor. Avrupa, esnek teknolojiler için finansman konularını kapsayan, özel yatırımlar için riskleri azaltan ve endüstriyel oyuncuları koordine eden yeni bir yatırım çerçevesi getirmeli.
İkinci nokta, önemli bir 'desteğe' ihtiyaç duyan enerji depolama ile ilgili: Sunulan veriler kapsamlı bir projeksiyon gösteriyor: 2022 yılında 4 GW'lık bir kapasiteden başlayarak, 2030 yılına kadar 117 GW'lık bir artışa - yani 29 katlık bir büyüme - ihtiyaç duyulacak.
Etkinlikte UNESCO, STEM eğitimine yönelik küresel stratejisini yeniden duyurarak bilim ve teknoloji konularının öğrenilmesini radikal bir şekilde dönüştürmeyi amaçlayan kapsamlı bir eylem çerçevesi sundu. Magdalena Landry, günümüzün ve geleceğin eğitim sorunlarına yanıt vermek üzere tasarlanmış üç katmanlı bir planın ana hatlarını çizdi. STEM eğitimine erişimde cinsiyet eşitsizliği programın temel önceliklerinden biri ve strateji, kız ve azınlık öğrencilerin fen disiplinlerinde potansiyellerini özgürce geliştirebilecekleri kapsayıcı eğitim ortamları yaratma ihtiyacına özellikle vurgu yapıyor. Slovenya, Hırvatistan ve Malta gibi ülkelerin esnek ve interaktif öğretim metodolojilerine dayalı pilot programlar uyguladığı Güneydoğu Avrupa'ya özel önem veriliyor.
STEM eğitimine yapılan yatırımlar, eğitim sektörüne ayrılan GSYİH yüzdesiyle ilgili kesin performans göstergeleri aracılığıyla izleniyor. Yol haritası beş stratejik öncelik alanı içermektedir: Ulusal politikaların uyumlaştırılması, öğrenme ortamlarının geliştirilmesi, eğitimcilerin sürekli eğitimi, paydaşlar arasında işbirliğine dayalı yollar ve girişimlerin küresel etkisi. Eğitim kurumları, hükümet ve özel sektörün sinerjik bir şekilde birlikte çalıştığı entegre bir STEM ekosistemi kavramı özellikle önem taşıyor. Güneydoğu Avrupa'dan ortaya çıkan en iyi uygulamalar, Slovenya ve Türkiye'deki akran öğrenimi veya Hırvatistan'daki teorik bilginin pratik uygulaması gibi yaklaşımların etkinliğini vurguluyor: Belirtilen amaç, yeni nesilleri geleceğin bilimsel ve teknolojik zorluklarına yeterince hazırlayan bir eğitim sistemi oluşturmak.
TECH4ALL girişimlerinin meyveleri
Şirket tarafından Paris'te düzenlenen toplantılar sırasında tartışılan en ilginç konular arasında TECH4ALL da vardı. Bu, Huawei'nin çeşitli alanlarda çok somut bir eylem planıyla birleştirdiği uzun vadeli bir dijital kapsayıcılık girişimi. BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ve Çinli devin vizyonuyla uyumlu olan TECH4ALL, herkes için daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir dijital dünya yaratmayı amaçlıyor. Girişim dört ana unsura dayanıyor: Sağlık, Kalkınma, Eğitim ve Çevre olmak üzere dört ana unsura dayanan girişim, uzak topluluklar, öğrenciler ve öğretmenler, işsiz gençler, kadınlar, yaşlılar ve engellilerin yanı sıra sulak alanlar, okyanuslar ve ormanlar gibi ortamların korunmasına odaklanarak herkesin temel haklara erişimini sağlamayı amaçlıyor.
Etkinlik sırasında TECH4ALL'un bağlantısız toplulukları birbirine bağlayan, dezavantajlı toplulukları güçlendiren ve gezegeni koruyan projelerle halihazırda dünya çapında bir fark yarattığı ortaya çıktı. Şirket, nesli tükenmekte olan türlerin korunması, orman yangınlarının önlenmesi ve uzak bölgelerde eğitime erişim sağlanması gibi kritik zorlukları ele almak için ileri teknoloji çözümleri uyguluyor. Yerel ve uluslararası ortaklarla işbirliği içinde geliştirilen projeler, sosyal ve çevresel etki açısından şimdiden önemli sonuçlar veriyor. İspanya'da Bonelli kartallarının izlenmesinden 18 ülkede dijital eğitimin yaygınlaştırılmasına kadar, şirketin girişimleri biyoçeşitliliğin korunması açısından somut sonuçlar üretiyor.
Akdeniz ülkelerinde yaz aylarında tekrar eden bir tehdit olan orman yangınlarının erken tespiti için Yunanistan'da geliştirilen proje özellikle ilgi çekici. Özellikle de Türkiye'deki orman yangınları da düşünüldüğünde bu noktanın üzerinde durmakta yarar var.
Orman yangınlarını ilk dakikalarda yakalıyor
Atina Üniversitesi, PROBOTEK ve Huawei arasında bir işbirliği olan çözüm, havadaki partikülleri, CO2, sıcaklık ve rüzgar yönünü tespit eden sensörlere bağlı yapay zekaya sahip bir komuta merkezine dayanıyor. Sistem, bir yangını ilk 15 dakika içinde tespit edebiliyor ve acil durum ekiplerinin zamanında müdahale etmesini sağlıyor. 5G bağlantılı dronlar gerçek zamanlı görüntüleri komuta merkezine ileterek alevlerin izleyeceği yolu tahmin etmeyi ve tahliye operasyonlarını planlamayı mümkün kılıyor.
Teknoloji, nesli tükenmekte olan türlerin korunmasında da belirleyici bir rol oynuyor. Norveç'te Huawei ve Berlevag Avcılık ve Balıkçılık Derneği, vahşi Atlantik somonlarını Pasifik pembe somonlarının istilasından korumak için yapay zeka tabanlı bir çözüm uyguladı. İstilacı türleri tanımlamak ve filtrelemek için su altı videosu ve yapay zeka kullanan sistem, iki nehirden 6 binden fazla örneği %99 doğrulukla çıkardı ve daha önce gereken manuel çalışmayı %90 oranında azalttı.
Bir başka önemli örnek de Neusiedl Gölü'nün zengin bir kuş, amfibi ve memeli çeşitliliğine ev sahipliği yaptığı Avusturya'dan geliyor. Huawei, Viyana Üniversitesi ve Neusiedler See Ulusal Parkı, su seviyelerindeki değişikliklerin doğal yaşam alanlarının bozulmasına karşı koymak için kuşların seslerini kaydeden bir ses izleme sistemi kurdu. Yapay zeka şimdiden 69 farklı türü tespit ederek, farklı türlerin yaşam tercihlerine göre sazlıkların kontrollü yönetimi için gerekli verileri sağladı.
İspanya'daki Sant Llorenç del Munt i l'Obac Doğal Parkı'nda, pandemi sonrası ziyaretçi sayısındaki artış Bonelli kartallarının hareketliliğini ve üreme durumlarını etkiledi. Huawei, IUCN ve Girona Üniversitesi, artan turizmin etkilerini incelemek ve hedeflenen koruma önlemlerini uygulamak için kameralar, GPS alıcıları ve bir bulut platformundan oluşan bir izleme çözümü geliştirdi. Sistem, 2023'teki kurulumundan bu yana park yönetimi kararlarını desteklemek ve gelecekteki olayları önlemek için protokoller oluşturmak üzere önemli veriler sağladı.
Eğitim alanında ise UNESCO ve Huawei, COVID-19 pandemisinin eğitim alanında yarattığı zorluklara somut bir yanıt olarak 2020 yılında Herkes için Teknoloji Destekli Açık Okullar (TeOSS) projesini başlattı. Eğitim modellerinin dijital platformlarla entegrasyonu yoluyla öğrenmenin sürekliliğini sağlamayı amaçlayan girişim, ilk aşamasında Etiyopya, Gana ve Mısır'da 15 bin öğrenci ve öğretmeni destekledi. İkinci aşama ise 2024-2027 yılları arasında Brezilya, Mısır ve Tayland'da eğitimin dijital dönüşümünü destekleyecek.