28 Mart 2024, Perşembe
Haber Giriş: 30.04.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

Üçüncü aşımız Sputnik V

Rus Sputnik V aşısı önümüzdeki günlerde Türkiye’de kullanılmaya başlanıyor. Aşının Türkiye’de üretilmesi için anlaşma da imzalandı. Uzmanlara göre 2 ay içinde 50-100 milyon doz Sputnik V aşımız olursa aşılamada İsrail ve İngiltere’nin başarısı yakalanabilir. İşte 61 ülkeden onay alan, yüzde 90’ın üzerinde koruyuculuğa sahip iki dozluk bu aşı hakkında bilmeniz gereken her şey...
Üçüncü aşımız Sputnik V

Avrupa’da Pfizer/BioNTech aşısında yaşanan lojistik sorunları, Astrazeneca/Oxford aşısı ile ilgli pıhtı tartışmaları AB ülkelerinin yüzünü Rusya’ya çevirmesine sebep oldu. Avusturya’nın 1 milyon doz Sputnik V aşısı sipariş etmesinin ardından Fransa ve Almanya’nın da 30 milyon doza varan anlaşmalar imzalamak istediği belirtiliyor. Dünyada 61 ülkede onay alan ve 28 ülkede uygulanmaya başlanan Sputnik V aşısı yüzde 90’ı aşan koruma oranı ve düşük maliyetiyle önemli bir alternatif olarak ortaya çıktı. Rusya ayrıca diplomasi unsuru olarak da bu aşıyı kullanıyor ve birçok ülkede yerel üretimine izin veriyor. Sputnik V aşısı Türkiye’deki diğer iki aşı gibi iki doz olarak uygulanıyor. Ancak ikinci doz diğer aşıların aksine 21 gün sonra yapılıyor. Koruyuculuk oranı ise yüzde 91-97 arasında. Doz başına maliyeti ise Sinovac ve Biontech’e göre yarı yarıya daha ucuz. Sonundaki V harfi ise hem vaccine (aşı) hem de İngilizce victory (zafer) anlamında. 

Türkiye’de üretilecek

Rusya’dan bu hafta yapılan açıklamada Türkiye ile yerli üretim konusunda anlaşma imzalandığı belirtildi. Sputnik V’nin Türkiye’de birden fazla tesiste üretilmesi planlanıyor. Peki bu aşının diğer aşılardan farkı nedir? Sputnik V, şu an Türkiye’de kullanılan Pfizer ve Sinovac aşılarından farkı olarak adenovirüs bazlı bir aşı. Bu tip aşıların hikayesini daha önce bu sayfalarda okumuştunuz. Hatırlayalım... 2014-2016 arasındaki Ebola salgınında 11 bin kişi ölünce bilim insanları bir sonraki salgınla mücadele edebilmek için bir acil önlem planı hazırladı. İngiltere’deki Oxford Üniversitesi’nin öncülük ettiği bu projede “X hastalığı” adı verilen olası bir salgına karşı nasıl kısa sürede aşı geliştirilebileceği konusu masaya yatırıldı. Uzmanlar, şempanzeleri hasta eden normal grip virüsün alıp, neredeyse her şeye karşı kullanılabilecek bir aşının yapı taşı haline getirdiler.  BBC’ye göre “İnsanlarda hastalığa yol açmaması için, şempanzelerden alınan virüsün genetiğiyle oynanıyor. Daha sonra bağışıklık sisteminin neye saldırması için eğitmek istiyorsanız ona göre genetik planları içerecek şekilde yeniden programlanıyor. Yani aslında, karmaşık, mikroskobik boyutlarda bir postacı. Bilim insanlarının yapması gereken tek şey, postalanan paketi değiştirmek.” İşte Oxford’un Astrazeneca ile birlikte geliştirdiği aşı, Johnson & Johnson’ın aşısı ve Rusya’nın Sputnik V aşısı bu yöntem kullanılarak hayata geçirildi. Böylece normalde 10 yıl süren aşı geliştirme süreci 10 aya indirilmiş oldu.

Hangi ülkelerde kullanılıyor?

Rusya, Venezuela, BAE, Tunus, Suriye, Sırbistan, San Marino, Paraguay, Pakistan, Nikaragua, Karadağ, Libya, Meksika, Lübnan, Laos, Kenya, Kazakistan, İran, Macaristan, Gine, Kongo, Bosna, Bolivya, Belarus, Bahreyn, Ermenistan, Arjantin, Cezayir.
Ruslar’ın aşısının dozu 10 dolar. BioNTech 20, SinoVac ise 30 dolar. En pahalısı ile 37 dolarla Moderna.
Ruslar’ın aşısının dozu 10 dolar. BioNTech 20, SinoVac ise 30 dolar. En pahalısı ile 37 dolarla Moderna.

Hindistan kâbusu yaşıyor

Günlük vaka sayısının günlerdir 300 binin üzerinde seyrettiği Hindistan’da hastaneler tamamen dolup taştı, ilaçlar karaborsaya düştü, ülkede oksijen tüpü yok.   Salgın sürecinde hep bazı ülkeler vaka sayıları ve ölümlerle öne çıktı. Bir dönem İngiltere, bir dönem İtalya ve İspanya, son aylarda Brezilya ve şimdi de Hindistan salgının en şiddetli yaşandığı ülkeler oldu. Hindistan günlük 300 bini aşan vaka sayısıyla şu an adeta kâbusu yaşıyor. 1.3 milyar nüfusa sahip ülkede sağlık sistemi tamamen çökmüş durumda. Hastanelerin kapılarında, “Oksijen tüpümüz olmadığı için yeni hasta kabulü yapamıyoruz” tabelaları asılı. 500-600 liralık (6 bin rupi) bir oksijen tüpü karaborsada 5 bin 500 liraya (50 bin rupi) alıcı buluyor. 

Zenginler özel jetlerle kaçıyor

Başkent Yeni Delhi, Noida, Lucknow, Allahabad ve Indore kentlerinde hastanelerde bir tane bile yatak yok.  Laboratuvar hizmetlerindeki yoğunluk nedeniyle test sonuçları ancak 3 günde alınabiliyor. Evlerde tedavi edilmeye çalışılan hastalar için ilaçlar da karaborsada satılıyor. Günlük vefatlar 3 bine dayandı. İnsanlar sosyal medyada oksijen ve ilaç satan kişilerin telefon numaralarını paylaşıyor. Hindistan’da bazı zenginlerin, özel jetlerle ülkeden kaçtığı öne sürüldü. İngiliz Sunday Times gazetesi 24 saat içinde İngiltere’ye Hindistan’dan en az 8 özel uçağın geldiğini duyurdu. Haberlerde 9 saatlik uçuş için kiralama bedelinin 138 bin doları bulduğu belirtildi.

Hint mutantı korkusu

Vaka sayısı bu kadar yüksek olunca virüsün değişime uğrama riski bir kez daha gerçek oldu. California, Güney Afrika ve Brezilya mutantlarında görülen mutasyonları barındırdığı için ‘çift mutant’ olarak anılan B.1.617 kod adlı yeni bir virüs Hindistan’da ortaya çıktı. Hindistan’daki vakaların yüzde 15’i bu mutant virüsten kaynaklanıyor. Henüz kesin olmamakla birlikte varyantın taşıdığı iki mutasyondan biri olan L452R’nin virüsün aşıyla gelen bazı antikorlardan kurtulmasını sağlayabileceği iddia ediliyor. Yani elimizdeki aşılar bu virüsün yayılması durumunda etkisiz kalabilir. Daha önce hastalanan ve atlatan kişiler de yeniden virüsü kapabilir. İstanbul’da 6 hastada Hint varyantı belirlendi. Hastalar karantinaya alındı.

1.5 metre mesafe bizi korumuyor mu?

ABD’de Teksas Üniversitesi’nin yaptığı çalışmaya göre; 1,5 metre mesafe kuralı sandığımız kadar koruyucu değil. Maske takılması damlacık yolu ile bulaşmayı engellese de, hasta birinin nefesinden çıkan ayrosollerle koronavirus bulaşmasını engellemek için yeterli değil, çünkü tanecikler maskeyi aşabilecek kadar küçük. Bu durumda maske üzerine siperlik takmak çok daha koruyucu etkiye sahip.

Aşı olana ‘az’ kısıtlama

Almanya’da hükümet aşılamayı daha yaygınlaştırmak için aşılananlara halihazırda uygulanan kısıtlamalarda bazı kolaylıklar tanımaya hazırlanıyor. Alman Haber Ajansı’nın haberine göre üzerinde uzlaşılan taslak seyahat kuralları, mağaza ve AVM’lere giriş ve hizmet sektöründen faydalanırken Covid-19 aşısı olanlar, hastalığı atlatıp iyileşenler ve bir hafta içinde yüz binlik nüfus içinde vaka sayısının 100’ü aştığı bölgelerde koronavirüs test sonucu negatif çıkanların bazı istisnalardan yararlanmasını öngörüyor. Virüs mutasyonunun yaygın olduğu bölgelerden gelenler ise bunun dışında bırakılıyor.
Maryland Üniversitesi’nden Şebnem Kalemli Özcan’ın yaptığı ve tüm dünya tarafından referans alınan araştırmaya göre aşılamanın yoksul ülkeleri kapsayacak şekilde genişletilmemesi durumunda yıllık ekonomik kayıp 9 trilyon doları buluyor.

Meksika ve Polonya’da sahte BioNTech aşıları

Pfizer ile BioNTech’in geliştirdiği yeni tip koronavirüs aşısının, Meksika ve Polonya’da sahteleri tespit edildi. Meksika’da ele geçirilen aşı şişelerinde sahte etiketler, Polonya’daki sahte aşıların içeriğinde de kırışıklık giderici maddeler bulundu. Meksika’da bir klinikte dozu 1000 dolardan yaklaşık 80 kişiye sahte aşı yapıldığı, içinde sadece arıtılmış su bulunan aşı şişelerinin piknik soğutucusunda saklanırken ele geçirildiği anlaşıldı. 

Uzun Covid’te risk 6 ay

Covid’e yakalanıp atlatanların bir kısmı, nefes darlığı, halsizlik ve baş ağrısı gibi semptomları virüsten arındıktan aylar sonra da sürdürüyor. Yapılan araştırmalar bunun sadece semptomatik değil ölüm riski de taşıyan bir durum olduğunu ortaya koydu. Nature dergisinde yayınlanan araştırmaya göre hastalığı evde atlatanlar bile sonraki 6 ay içinde yüzde 59 daha yüksek ölüm riski taşıyor. Ayrıca hastalığı ağır geçiren bazı kişilerde otoimmün hastalıklar ortaya çıkıyor. Otoimmün hastalıklar, kişinin kendi bağışıklık sisteminin kendi organlarına saldırmasıyla ortaya çıkıyor.