İsrail'le İran arasında 12 gün süren savaşın ardından Tahran yönetimi GPS sisteminden ayrılarak Çin'in BeiDou sistemine dahil olmayı planlıyor.
Tahran yönetiminin planı, Orta Doğu'daki 12 günlük çatışmanın savaş teknolojilerini nasıl değiştireceği yönünde ipuçları da sunuyor. Çatışmalar sırasında İran gemileri ve Körfez sularındaki deniz araçları sıklıkla GPS sinyalini kaybetmişti.
İran İletişim Bakan Yardımcısı Ehsan Chitsaz, ülke medyasına yaptığı açıklamada, "GPS sisteminde zaman zaman yaşanan kesintiler, dahili sistemler tarafından oluşturuluyor ve tam da bu durum bizi BeiDou gibi alternatif seçeneklere yöneltti" diye konuştu.
GPS sinyalinin engellenmesinin başlıca amacı, insansız hava araçlarını veya güdümlü füzeleri yanlış yönlendirerek hedeflerine ulaşmalarını engellemek.
Çoğu modern askeri drone ve füze yalnızca askeri kullanıma özel şifreli GPS sinyallerini kullanıyor olsa da, bazı keşif dronları ile güdümlü bombalar veya füzeler hâlâ şifrelenmemiş, açık GPS sinyallerine dayanıyor ve bu da onları müdahalelere karşı savunmasız hâle getiriyor.
Son günlerde Tahran, bu kesintileri diğer bölgelere kıyasla daha yoğun hissetti. Balad ve Neshan gibi yerli navigasyon uygulamaları ile Waze gibi uluslararası uygulamalar, sinyallerin karıştığı anlarda yanlış haritalar gösteriyor veya kullanıcıları Avrupa, Kanada ya da Afrika gibi yerlerdeymiş gibi konumlandırıyor.
Tahran’da, Savunma Bakanlığı gibi askeri ve güvenlik tesislerinin yanı sıra, Hamaney'in ikametgahlarının çevresi gibi hassas bölgelerde GPS kesintileri bildirildi.
Bu kısıtlı alanlarda yaşayanlar, günlerce hatta daha uzun süre boyunca konumlarını belirleyemedi; telefonları onları Mehrabad Havalimanı gibi uzak noktalarda ya da başka bir ülkede gösterdi.
Al Jazeera: ABD sistemlerine safça bağımlılık dönemi bitiyor
İran’ın, Çin’in navigasyon uydu sistemini benimsemeyi değerlendirme kararı ilk bakışta yalnızca taktiksel bir manevra gibi görünebilir. Ancak bu hamlenin etkileri çok daha derin. Bu adım, küresel ölçekte yaşanmakta olan büyük bir yeniden hizalanmanın bir başka işareti.
On yıllar boyunca ABD'nin öncülük ettiği Batı, bilgisayar işletim sistemlerinden internete, telekomünikasyondan uydu ağlarına kadar dünyanın teknolojik altyapısına hâkim oldu.
Bu durum, dünyanın büyük bir bölümünü, bu teknolojik altyapıya bağımlı hâle getirdi. Ancak bu bağımlılık, kolaylıkla bir zafiyete dönüşebilecek nitelikte. 2013’ten bu yana, medya araştırmaları çeşitli Batılı teknolojilerin ve sistemlerin dünya çapında yasa dışı gözetim ve veri toplama faaliyetlerine nasıl imkân sağladığını ortaya koydu. Bu da dünya genelinde birçok hükümeti endişelendirdi.
Al Jazeera'de yayımlanan konuyla ilgili analize göre, İran’ın BeiDou’ya olası geçişi, teknolojik konfor ile stratejik öz savunma arasında hassas bir denge kurmaya çalışan diğer ülkelere net bir mesaj gönderiyor: ABD kontrolündeki altyapıya safça bağımlılık dönemi hızla sona eriyor. Artık hiçbir ülke, askeri kapasitesini ve hayati dijital egemenliğini, güven duymadığı bir süper gücün uydu ağına bağlı tutma lüksüne sahip değil.
GPS sistemi nasıl çalışıyor?
Küresel Konumlama Sistemi (GPS), ABD Savunma Bakanlığı’na ait 24 gelişmiş uydudan oluşuyor. Bu uydular Dünya yörüngesinde dönerek GPS alıcılarının konum ve hatta zamanı belirlemesine yardımcı olacak matematiksel veriler sağlar. Günümüzde uydu sayısı 30’un üzerine çıkmış olup, bu da sistemin doğruluğunu artırmıştır.
Bir akıllı telefon ya da GPS alıcısı bulunan herhangi bir cihaz, uydulardan gelen sinyalleri alarak ve bu sinyallerin gönderildiği zaman ile uyduların konumuna göre hesaplama yaparak fiziksel konumunu belirler.
Ancak bu uyduların saatleri sadece binde bir saniye şaşsa bile, kullanıcılar gerçek konumlarından 200–300 kilometre uzağa yerleştirilebilir. İran’daki birçok kişi de tam olarak bu türden bir sapmayı deneyimledi.
Kaynak: Gazete Oksijen

