28 Mart 2024, Perşembe
Haber Giriş: 22.01.2021 08:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:14

ABD ve dünyanın Trump sonrası yeniden inşası

ABD ve dünyanın Trump sonrası yeniden inşası
Kemal Derviş Yeni ABD Başkanı Joe Biden’ın 20 Ocak’taki törenle başlayan görev süresi, ülke için çok önemli bir değişimin müjdecisi. Bu süreç bütün dünyada liberal demokrasiyi desteklemek için eşsiz bir fırsatı beraberinde getirebilir. 6 Ocak’taki darbe girişimi sorumlularından hesap sorulup sorulmayacağı ve nasıl hesap sorulacağı son derece belirleyici olacak. Ancak seçmenin büyük bölümü ırk eşitsizliğiyle mücadeleye dönük, oy hakkının güçlendirilmesini de içeren hızlı önlemleri destekleyecek olursa, Trump’ın yarattığı son şiddetli sarsıntı kutuplaşmanın azalmasını ve Amerikan demokratik kurumlarının güçlenmesini sağlayabilir. Ne var ki Trump’ın bıraktığı bu kötü miras, Biden’ın ABD’yi liberal demokrasinin güçlü küresel lideri olarak sunmasının önündeki tek engel olmayacak. Biliyoruz ki ABD bazen Sovyetler Birliği ile mücadele etmek, bazen de kendi ekonomi çıkarlarını korumak için birçok kez otoriteryen hükümetleri destekledi ve seçilmiş olanları da iktidardan indirdi.

‘İlk günah’tan kurtul

Biden ve Başkan Yardımcısı Harris önderliğindeki yeni yönetim, çok daha istikrarlı ve güvenilir bir politika yürütmek için eşsiz bir fırsata sahip. Liberal demokrasiyi etkin bir şekilde desteklemek, illa ki başka ülkelerin işlerine karışmak anlamına gelmiyor ve gelmemeli. Biden-Harris yönetimi gözünü yükseğe dikmeli. Her şeyden önce, adalete ve demokrasiye öncelik veren ve Amerika’nın “ilk günahı” olan beyaz üstünlüğünü nihayet ortadan kaldırıp ABD’nin gerçekten model olmasını sağlayacak kapsamlı bir iç politika gündemine sahip olmalı. Ardından kademeli olarak bir ittifaklar sistemine geçmesi ve yine bu sistemlerde yer alıp da Amerika’nın koruma sözü verdiği tüm müttefiklerin demokrasiyle yönetiliyor olması gerekiyor. Bazı durumlarda uluslararası camia belli bir grubu kitlesel vahşetten korumak için pekâlâ harekete geçmek zorunda kalabilir; fakat bu özel örnekler haricinde, Biden her ülkenin ulusal egemenliğine saygı duyma stratejisi izlemeli.  ABD, iklim değişikliği tehlikesini sınırlamak ve pandeminin önlenmesi de dâhil olmak üzere küresel kamu yararı sağlamak gibi ortak hedeflere doğru ilerlerken, siyasi rejimleri ne olursa olsun birlikteliğe istekli olan tüm ülkelerle beraber çalışmalı. Bir başka öncelikli konu ise siber uzay, yapay zekâ ve biyoteknoloji alanlarını kontrol altına alacak norm ve standartların geliştirilmesi. Soğuk Savaş sırasındaki silah kontrolü anlaşmaları dünyayı muhtemel bir nükleer savaştan korumuştu ve bugün bu anlaşmalara hâlâ ihtiyaç var. ABD uzun yıllardır liberal demokrasiye arka çıkmak için gereken güvenilir ve uygulanabilir bir genel stratejiden yoksun. Biden yönetiminin şimdi böyle bir strateji geliştirmesi gerekiyor. Genel olarak fark etmesi gereken şu: Geçmişten kalan ve bugün ortaya çıkan bir dizi güçlükle mücadele edebilmek için yeni bir çoktaraflılığa, dolayısıyla ABD tarafından desteklenen etkin uluslararası kurumlara ihtiyaç var.  Elbette gri alanlar olacaktır; ancak Amerika’nın niyetinin samimi olduğu algısı Biden yönetiminin epeyce yol kat etmesini sağlayabilir. Biden ile Harris global liberal-demokrat liderlik için temelde doğru zihniyete sahip. Bu fırsatı kaçırmamalılar. Project Syndicate, 2021.