23 Nisan 2024, Salı Gazete Oksijen
Haber Giriş: 30.07.2021 04:30 | Son Güncelleme: 23.02.2022 17:30

Casusluk yazılımının patronu anlattı

Financial Times, eşi benzeri görülmedik bir casusluk silahı olarak tüm dünyada politikacılara, devlet makamlarına ve gazetecilere karşı kullanılan Pegasus yazılımını geliştiren İsrailli NSO şirketinin “geveze” kurucusu Hulio ile konuştu
Casusluk yazılımının patronu anlattı
Mehul Srivastava
Ara sıra da olsa, James Bond gibi olma hayali kurmayan ajan yoktur. Tıknaz, geveze ve 007 tutkunu Shalev Hulio casus değil. İsrailli teknoloji hastası olan Hulio, bir anda kendini büyük sırların ve büyük paraların kesişim noktasında buldu.  Birkaç yıl önce Pegasus siber silahını Q Suite adıyla satmaya başlamıştı. Ürünün isim babası, Bond filmlerindeki Q karakteriydi. Fakat Hulio’nun on yıl önce kurucuları arasında yer aldığı, şaibeli İsrail askeri casus yazılım üreticisi NSO Group, Bond filmlerinde gördüğümüz Q’nun atölyesine benzeyen bir yer değil.  NSO personeli, İsrail’in elit askeri istihbarat birimlerinden emekli olmuş kişilerden oluşuyor. Çalışanlarına çok yüksek ücretler ödeyen şirket, en çok Pegasus’la tanınıyor. Bu güçlü yazılım herhangi bir telefona uzaktan erişebiliyor, içindeki tüm şifreli aplikasyonlara girebiliyor, hatta telefondaki kamera ve mikrofonu çalıştırarak dünyanın öbür ucunda fısıldanan sırları dinleyebiliyor.  NSO’nun müşterileri çoğunlukla gerçek casuslar ve tabii gizli tutuluyor. Şirket, İsrail Savunma Bakanlığı’nın denetiminde ve yazılımın her bir ihracat izni, bakanlık tarafından onaylanıyor. Bakanlığa göre Pegasus yalnızca ülkenin mevcut ya da potansiyel dostlarına satılabilecek bir silah. 

Gizlilik sözleşmeleri

Ancak NSO’nun genellikle paravan şirketler ve gizlilik sözleşmeleri aracılığıyla sakladığı sırlar arada bir ortaya dökülüyor.  Geçen hafta 17 gazete bir araya gelerek Uluslararası Af Örgütü bünyesinde Pegasus Project adlı bir konsorsiyum oluşturdu. Yapılan soruşturma sonucunda, insan hakları gözlemcisine göre “potansiyel hedeflerle ilgisi bulunan” ve sızdırıldığı düşünülen 50 bin kişilik bir liste ortaya çıktı. Listede prensesler ve devlet başkanları, krallar ve maiyetindekiler, ayrıca birçoğu baskıcı rejimleri eleştiren gazeteciler ve siyasi muhalifler bulunuyor. 

“Gerekirse kapatırız”

39 yaşındaki Hulio gerçekten çok konuşuyor, ağzı da bozuk. Kendini sevdirecek kadar cana yakın ama sorulara sinir bozacak derecede kaçamak cevap veriyor. İsrail’de Silikon Vadisi’ni andıran birçok start-up hikayesi var ve Hulio da NSO’nun yola çıkış serüvenini anlatmayı seviyor. Şirket, İsrail’in orta kesimindeki bir Kibbutz’da yer alan bir tavuk kümesinde doğmuş. Eğitimli muhafızların koruması altında olan Hulio, şimdilerde ortaya dökülen pisliği temizlemekle uğraşıyor. Kendi ifadesiyle, kötü niyetli insanlar –pedofiller, teröristler ve uyuşturucu baronları– kanundan kaçmak için şifreli aplikasyonları kullanıyor. NSO ise Pegasus’u sadece iyilere ve kötüleri durdurmaları için satıyor; üstelik satış öncesi gerekli güvenlik incelemeleri yapılıyor. Peki Toronto Üniversitesi bünyesindeki Citizen Lab gibi insan hakları örgütleri tarafından, telefonlarının Pegasus tarafından izlendiği ortaya çıkarılan yüzlerce gazeteci, akademisyen, muhalif ve sivil toplum örgütü mensubunu nasıl açıklayacağız? Hulio’nun avukatları şu cevabı veriyor: “NSO sunduğu teknolojinin istismarına dair her güvenilir kanıtı layıkıyla araştırmış ve araştıracak, gerekirse sistemi kapatacaktır.” Şirket ise Uluslararası Af Örgütü bünyesindeki konsorsiyumun raporlarına dair basından gelen sorulara “Yetti artık” diye cevap verdi. NSO’nun “karalama kampanyasına alet olmayacağını” söylüyorlar.

Kedi-fare oyunu

Yakınlarının söylediğine bakılırsa, aslında Hulio bile NSO’nun en azından teknik açıdan bu kadar uzun süre hayatta kalmasına şaşırıyor. Onu lise çağından birebir tanıyan birine göre, Hulio Apple gibi telefon üreticilerinin bu yazılımı eninde sonunda etkisiz hale getireceğini varsayıyormuş.  Bu kaynak, “Hulio, durumu kedi-fare oyununa benzetiyordu. Ama her yeni işletim sistemi yeni bir özellikle geliyor ve bir açığı kapatırken yeni bir açık ortaya çıkıyor. Sancılı ve yavaş bir süreç fakat yine de bir açık bulunuyor.” Yazılımın ayakta kalması Hulio’ya epey para kazandırdı. 1.5 milyar dolar değer biçilen şirketin onda biri kendisine ait. Hulio şirketin dışa açılan yüzü olmayı sürdürüyor. Kurucu ortaklardan biri yıllar önce ayrılmış; bir diğer kurucu olan Omri Lavie ise 2013 yılında Financial Times’a yaptığı açıklamada, NSO müşterilerinden bahsetmek istememesinin sebebini şaka yollu dile getirmiş, “Kellemin gitmesini istemiyorum” demişti. Lavie’nin de şimdi başka girişimleri var. Hulio NSO’nun işleri sebebiyle birçok İsraillinin asla ziyaret edemeyeceği ülkelere defalarca özel jetle uçtu. NSO’ya yakın olanlar, şirketin Suudi Arabistan, Azerbaycan, Fas ve BAE’de iş yaptığını söylüyor.

Aracı konuştu

Bu da neredeyse tüm pazarlıkların bizzat yapıldığı bir ortamda, aracılarla ve gizlilik sözleşmeleriyle çalışmak anlamına geliyor. Afrika’daki bir satışa yardımcı olduğunu ve para almadığını söyleyen bir aracı, NSO ile hiçbir zaman resmî bir iş ilişkisi içinde olmadığı için mutlu. “İnsan kaç paraya böyle bir işe girer ki?” diye soruyor. “Belki bu teknoloji bir iki teröristi veya bir iki suçluyu yakalamak için de kullanılmış ama aslen siyasi emellerle tasarlanmış.” Hulio’nun ikilemi de bu. Suçluları ve teröristleri yakalamak için tasarlandığını söylediği bir teknolojinin gerçek yüzü çeşitli gazeteler, ifade özgürlüğü alanında çalışan bağımsız bir BM raportörü ve son olarak bahsettiğimiz konsorsiyum tarafından ortaya serildi.  Hulio, eğer NSO’nun iyilerin tarafında olduğu konusunda dünyayı ikna etmek istiyorsa, bir yandan şirketin arkasına saklandığı sır perdesini kaldırması, diğer yandan da kendisini durdurmak isteyen Apple ve Facebook gibi teknoloji devlerini savuşturması gerekiyor. Şu anda Q’nun Bond’a verdiği ilk talimatına, “Asla kanının döküldüğünü görmesinler” emrine sadık kalamadı. İkinci talimat, “Her zaman bir kaçış planın olsun”. Şirketin geleceği bu sefer Hulio’nun bu direktifi ne kadar başarıyla uygulamasına bağlı. ©️ The Financial Times