24 Nisan 2024, Çarşamba Gazete Oksijen
Haber Giriş: 04.06.2021 06:00 | Son Güncelleme: 24.09.2022 19:49

Nestlé’yi kendi belgeleri ele verdi: Ürünlerinin yüzde 63’ü sağlıksız

Financial Times’ın ortaya çıkardığı şirket içi sunum, Türkiye’de de yaygın olan gıda devi Nestlé’ye ait birçok ürünün şirketin kendisinin de kabul ettiği sağlık limitlerinin altında olduğunu gösterdi. FT, başyazısında şirketi sorumluluk almaya çağırdı
Nestlé’yi kendi belgeleri ele verdi: Ürünlerinin yüzde 63’ü sağlıksız
Judith Evans

Dünyanın en büyük gıda şirketi Nestlé, yaygın gıda ve içecek ürünlerinin yüzde 60’ından fazlasının “genel kabul gören sağlıklı ürün tanımını” karşılamadığını ve “bazı kategorilerin ve ürünlerin ne yenilik yapılırsa yapılsın ‘sağlıklı’ olamayacağını” kabul etti.  Bu yıl şirketin üst düzey yöneticileri arasında dolaşan ve Financial Times’ tarafından da görülen bir sunuma göre, Nestlé’nin gıda ve içecek ürünlerinden sadece gelirlerin yüzde 37’sine karşılık gelen kısım, uluslararası kabul gören Avustralya sağlık değerlendirme sisteminde 5 üzerinden 3.5 puanı geçebildi. Evcil hayvan mamaları ve özel tıbbi gıdalar ise değerlendirmede yer almadı. Bu sistem, Beslenmeye Erişim Vakfı gibi uluslararası toplulukların araştırmalarında kullanılıyor. Kitkat, Maggi noodle ve Nescafé gibi ürünlerin imalatçısı olan Nestlé’ye göre, 3.5 yıldız eşiği “genel kabul gören sağlıklı ürün tanımı” anlamına geliyor. Söz konusu sunuma göre, şirketin tüm gıda ve içecek ürünlerinin yaklaşık yüzde 70’i bu eşiğin altında kalırken, saf kahve haricindeki içeceklerin yüzde 96’sı, ayrıca çikolata-şekerleme ve dondurma grubunun yüzde 99’u da barajın altında kaldı. Su ve süt ürünleri ise sırasıyla yüzde 82 ve 60 oranında barajı geçerek daha iyi puanlar aldı.  Sunumda, “Ürünlerimizde kayda değer ilerlemeler kaydettik. Ancak yasal kısıtlamaların ve tüketici taleplerinin zirveye çıktığı bir ortamda, ürün gamımız sağlıklı ürün tanımlarını karşılayacak performansı hâlâ gösteremiyor” denildi.  Veriler bebek maması gibi ürünler bölümünü de içermiyor. Dolayısıyla eldeki veriler Nestlé’nin 103 milyar dolarlık toplam yıllık gelirinin yaklaşık olarak yarısını kapsıyor.

Standartları düşürme planı

Bulgular gıda üreticilerinin obeziteyle mücadele ve sağlıklı beslenme konusunda küresel baskıyla mücadele ettiği bir dönemde ortaya çıktı. Gıda konusunda yeni yaklaşımlar üzerine kafa yoran Nestlé yöneticileri, planlarını bu yıl içinde açıklamayı amaçlıyor. Grup aynı zamanda Nestlé Gıda Vakfı bünyesinde kendi standartlarını da güncelliyor. Bu standartlar, Nestlé’yi “gıda, sağlık ve zindelik şirketi” olarak tanımlayan eski CEO Peter Brabeck-Letmathe döneminde oluşturulmuştu. Konu hakkında bilgi sahibi bir kaynağa göre, çikolata-şekerleme gibi atıştırmalıklar için bu standartlardan bazılarının kaldırılması veya değiştirilmesi de masada.  CEO Mark Schneider ise tüketicilerin daha sağlıklı bir diyet istediğini kabul etse de Nestlé ve diğer çok uluslu şirketlerin ürettiği “işlenmiş” gıdaların sağlıksız olma eğilimi gösterdiğine dair iddiaları reddediyor.  CEO’nun sözlerine karşın,  sunumda bir kişinin alabileceği günlük tuz miktarının yüzde 40’ını içeren DiGiorno marka üç etli, kruvasan hamurlu pizza ve yine aynı miktarın yüzde 48’ini içeren Hot Pockets pepperoni pizza gibi ürünler öne çıkıyor.  San Pellegrino marka portakal aromalı gazlı içecek ise farklı bir puanlama sistemi olan Nutri-Score’da en düşük not olan “E” derecesini aldı. Sunumda ürünün 100 ml’de 7.1 gram şeker içerdiği belirtilirken, “Sağlığı ön plana alan bir markanın E notu alması normal mi?” diye soruluyor.   Nestlé’nin çok satan çilek aromalı Nesquik ürünü 14 gram şeker ile az miktarlarda renklendirici ve tatlandırıcı içeriyor. Sütle karıştırılarak tüketilmesi gereken ürün, “Çocukların güzel bir kahvaltıyla güne başlaması için mükemmel bir seçenek” diye tanıtılıyor.  Nestlé, “Öncü gıda ve sağlık stratejimizi güncellemek için şirket çapında bir proje üzerinde çalışıyoruz. İnsan yaşamının farklı aşamalarına yönelik bütün ürünlerimizin, gıda ihtiyaçlarını karşılamaya ve dengeli beslenmeye yardımcı olmasını sağlamak için çabalıyoruz” diyor. “Çabalarımız onlarca yıllık tecrübemize dayanıyor… Örneğin son yirmi yılda ürünlerimizdeki şeker ve tuz oranlarını ciddi şekilde azalttık. Sadece son yedi yılda bu oranları yaklaşık yüzde 14-15 düşürdük.” Cornell Üniversitesi Beslenme Bölümü’nde misafir öğretim üyesi olan (ve şirketle isim benzerliği dışında bir bağı bulunmayan) Marion Nestle’ye göre Nestlé ve rakiplerinin ürün yelpazelerini tamamen sağlıklı hale getirmeleri zor:  “Gıda şirketlerinin işi, hissedarlarına  mümkün olduğunca çok ve çabuk kazanç sağlamak. Geniş kitlelere ulaşan ve mümkün olduğunca çok kişinin satın alacağı ürünler satmaları gerek ki bu da abur cubur demek.” “Özellikle bilim departmanlarındaki kişilerle yaptığım görüşmelerden anladığım kadarıyla, Nestlé, çok akıllı bir şirket. Ama bir sorunları var: Yıllardır aromayı değiştirmeden tuz ve şeker içeriğini azaltmanın yollarını arıyorlar, fakat bu çok zor.” Sağlıklı olduğu algısı yaratan, bitki kökenli et alternatifleri gibi bazı ürünler gıda üreticileri için ciddi bir gelişim fırsatı sunuyor. Nestlé daha sağlıksız ürünler imal eden bazı bölümlerini sattı. Bunların arasında 2019 yılında satılan Herta şarküterinin yüzde 60’lık hissesi de yer alıyor.

Nestlé: Sağlık-lezzet dengesi şart

Beslenmeye Erişim Vakfı’nın derlediği 2018 tarihli iyi beslenmeyi teşvik etme çabaları endeksinde, dünyanın büyük gıda ve içecek üreticileri arasında Nestlé birinci sırada yer alıyordu. Vakıf “bütün şirketlerin çok daha fazla çaba göstermesi gerektiği” uyarısında bulunuyordu.  Nestlé ise şöyle diyor: “Son yıllarda çocuklar ve aileler için bağımsız gıda kriterlerini karşılayan binlerce ürünü piyasaya sürdük. Ayrıca makul fiyatlı ve besleyici ürünlerimizle milyarlarca doz mikro-besinin dağıtımını sağladık.” “Bize göre sağlıklı beslenmeye giden yol, sağlık ile keyif arasında bir denge kurmaktan geçiyor. Burada makul oranda tüketilmek kaydıyla, kendimizi şımartmak için tükettiğimiz ürünlere de yer var.”  “Rotamız belli ve değişmedi: Ürünlerimizi daha lezzetli ve daha sağlıklı hale getirmeyi sürdüreceğiz."

İsviçreli gazeteciden yorum: “Nestlé bizim, zarar vermeyelim” 

1867’de kurulan Nestlé’nin genel merkezi hala aynı yerde. Cenevre Gölü’nün doğu tarafındaki Vevey kentinde. Gölün batı yakasında ise İsviçre’nin en büyük kenti Cenevre bulunuyor. Cenevre’nin en büyük gazetelerinden Tribune de Geneve, Nestlé CEO’sundan görüş de alarak Financial Times’ın haberini detaylarıyla sayfalarına taşıdı. Ancak haberle birlikte verilen Olivier Wurlod imzalı bir yorumda, “yerli ve milli” dürtüler devreye girdi. Wurlod şu ifadeleri kullandı: “…gıda devlerini kötülükle suçlayarak şeytanlaştırmak ya da tam tersine onlardan istifade edip kontrolü yeniden ele almak bize düşüyor. (Bu rapor) işlenmiş ürün tüketiminizi mümkün olduğunca sınırlamak için mükemmel bir fırsattır.” “Nestlé, sağlıklı beslenme ile zevk arasında dengeyi bulmayı tavsiye eden ilk şirket. Tavsiye, bazı lezzetlerin ılımlı tüketilmesini içerir. Küçük bir çikolata parçası çoğu zaman kimseye zarar vermez. Hatta bu pandemi döneminde bize moral verebilir…”

Gıda şirketleri hem kâr hem de sağlık diyemez

Financial Times, Nestlé haberinin ardından yayınladığı başyazıda “Bu bir alarmdır” dedi.  Nestlé’yle ilgili haber, şirket ve yatırımcıları için bir alarm zili olarak görülmeli. Şekerleme ve atıştırmalıklar Nestlé’nin dünyanın en büyük gıda şirketi olmasına önemli katkı sağladı ancak zirvede kalmak, şirketin kendi ifadesiyle “yasal düzenlemelerin ve artan tüketici taleplerinin” karşısında ayakta durabilmeyi gerektiriyor. Bu sorunu Nestlé’nin yaşaması pek olası değil; şirketin en büyük rakiplerine yapılacak benzer denetimler tüketicilere ucuz fiyatlarla şeker, yağ ve tuz içeren ürünler sunmanın ne kadar kârlı olduğunu kesinlikle gösterecektir. Şu an için şirketin kârları düşük bir risk altında gibi. Nestlé’nin hisse fiyatlarındaki artışın yaptığımız haberden zarar görmemesi, sağlıklı beslenmek istediklerini söyleyen tüketicilerin abur cubura duydukları iştahın aslında hâlâ yüksek olduğunu gösteriyor. Şeker ve yağ, beslenme uzmanlarına göre baş belası olabilir ancak stresli ve yoğun işlerde çalışan insanlara ihtiyaç duyulan rahatlamayı sağlıyor. Bu da Nestlé’nin en azından finansal açıdan son derece başarılı bir şirket haline gelmesine katkı sağladı; şirket hisseleri şu anda tüm zamanların en yüksek seviyelerine yakın düzeyde işlem görüyor.

Şekere vergi gelebilir

Fakat asıl risk şu ki hükümetler önce tütünü, sonra petrolü, şimdi de şekeri gözlerine kestirdi. Yüksek obezite oranlarına sahip ülkelerde pandemi döneminde daha fazla sayıda ölüm yaşandı. Yakında şekere yeni vergiler getirilebilir. Çocuklara da atıştırmalık satmak çevre, toplum ve yönetişim konularına giderek daha fazla önem verilen bir çağla çok örtüşmüyor. Nestlé ile rakibi Unilever  tıbbi beslenmenin yanı sıra bitki bazlı gıdalara da yöneldi. Ancak bu dönüşüme çok erken öncülük etmenin de kendi içinde riskleri var. Bu yılın başlarında hisse sahipleri sosyal sorumluluğa odaklanmanın kâr dürtüsünü gölgede bıraktığı gerekçesiyle Danone’nin CEO’sunu ayrılmaya zorladı. 2011’de yatırımcılar, PepsiCo’yu daha sağlıklı seçenekleri teşvik etmeye çalışmak yerine daha kârlı ürünlere odaklanmaya çağırdı, ancak grup halen  portföyünü daha sağlıklı hale getirmeye çalışıyor. Bir yandan sağlığı ön plana çıkarırken bir yandan da şekerli içecekler satmak, ikiyüzlülük suçlamalarını beraberinde getirebilir. Daha sağlıksız ürünleri ayrı bir işletmeye dönüştürmek bir strateji olabilir. Nestlé de bir şarküteri markasındaki hissesini çoktan sattı. Yatırımcılar da böylece sonra abur cubur satışlarından gelecek temettülerden yararlanıp yararlanmamaya kendileri karar verebilir. Ancak herkes gibi, Nestlé de “hem pastam dursun, hem karnım doysun” diyemez.