20 Nisan 2024, Cumartesi
Haber Giriş: 23.04.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

Rusya Ukrayna’da ateşle oynuyor

Rusya Ukrayna’da ateşle oynuyor
Rusya yanı başında egemen, bağımsız ve bölünmemiş bir Ukrayna devletiyle barış içinde yaşayabilir mi, yoksa sıcak savaş kaçınılmaz mıdır? Uzun zamandır Doğu Avrupa’da belirleyici bir öneme sahip olan bu soru, Rus ordusunun Kırım’da ve Ukrayna’nın doğu sınırındaki muazzam yığınağıyla bir anda tekrar gündeme geldi.  Otuz yıl önce Sovyetler Birliği’nin parçalanmasını kesin hale getiren sorun Ukrayna’nın bağımsızlığıydı. Diğer Sovyet cumhuriyetlerinden farklı olarak Ukrayna’nın bağımsızlık ilanı, ülke için varoluşsal bir tehdit oluşturuyordu. Sovyetler Birliği’nin kaderi, yani Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından “20. yüzyılın en büyük jeopolitik felaketi” olarak anılan çöküş, Ukrayna’nın bağımsızlığıyla belirlenmişti.

Ukrayna-AB ilişkisi

Rusya, Sovyetlerin dağılmasından sonraki 20 yılda evvela kendi devletini ve kimliğini inşa etmeye odaklandı. Ancak Putin’in 2012 yılında üçüncü kez başkanlığa dönme kararıyla bu durum değişti (aslında Putin anayasa uyarınca yeniden seçilebilene kadar başkanlık koltuğuna kendisi yerine dostu Dmitri Medvedev bakmış, kendisi de bir dönem başbakanlık yapmıştı). Putin, şimdilerde Avrasya Birliği adı verilen revizyonist yolculuğa çıkmış durumda.  Ukrayna ise bu süreçte Orta Avrupalı komşularıyla işbirliği kurmak adına güçlü bir irade gösterdi. AB-Ukrayna ticaret anlaşmalarından hiçbiri Ukrayna’nın Rusya ile yaptığı ticaret anlaşmasıyla çelişmiyordu. Ancak yeni anlaşmaları kabullenmeyen Kremlin, Ukrayna’nın zayıf ve mütereddit cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’e AB’ye yüz çevirmesi için baskı yapmaya başladı. Baskı sonucu çıkan halk ayaklanmasıyla Yanukoviç devrilerek Moskova’ya kaçtı, böylece 2014’teki savaş için zemin hazırlanmış oldu.  Kremlin Ukrayna’yı sürekli baskı altında pes edecek bir devlet olarak görüyordu. Ukrayna’nın gerçek bir ülke olmadığı fikrine sarılan Kremlin, 2014 yılı başında Kırım işgalinin Ukrayna’nın çöküşünü hızlandıracağına inanıyor gibiydi. Beklenti, Rusya’nın bu sayede Ukrayna’nın doğu ve batısında Yeni Rusya (Novorossiya) adlı bölgeyi kendine alabileceği yönündeydi. Rusya bu büyük emeller doğrultusunda bölgeye isyancı, “gönüllü” ve silah  konuşlandırmaya başladı; aynı anda Ukraynalıları birbirine düşürmek için devasa bir dezenformasyon harekâtı yürüttü. Ancak bu çaba başarısız oldu. Kremlin, Ukrayna’yı bölmek yerine ülke halkını eşi görülmemiş ölçüde birleştirmeyi başardı. 2014 yılında, Rusya Ukrayna’nın Donbas bölgesindeki ayrılıkçı tabyalarını kurtarmak için düzenli ordusundan muharebe taburları göndermek zorunda kaldı.

Kremlin uzlaşmıyor

O günden bu yana uzlaşma çabaları bir sonuca ulaşmış değil. Süregelen düşük seviyeli çatışmalar 14 bin kişinin canına mal olurken milyonları yerinden etti. Ukrayna kamuoyu uzlaşmanın sebep olacağı bazı tavizleri kabullenmekte zorlansa da, ilerleme kaydedilmemesinin esas sebebi Kremlin’in Ukrayna’daki bölgelerden vazgeçmeye yanaşmaması. Gerilimi tırmandırmaya dönük bu politikanın önümüzdeki hafta ve aylarda açık bir çatışmaya yol açıp açmayacağı belli değil, muhtemelen Kremlin’deki karar alıcılar bile cevabı bilmiyor. Ancak her halükârda Rusya intikam emellerinden vazgeçene dek tehlike bitmeyecek. Rusya egemen ve demokratik bir Ukrayna ile yan yana var olmayı kabul edene dek istikrarlı bir orta yol bulunması mümkün değil.  Yaşananların sonuçlarıysa Rusya ve Ukrayna’nın çok ötesine uzanabilir. © Project Syndicate