29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 15.10.2021 04:30 | Son Güncelleme: 25.04.2022 15:39

Tekerlekli sandalyedeydi; diyet, spor ve meditasyonla ayağa kalktı

Mark Hyman
Mark Hyman
Tekerlekli sandalyedeydi; diyet, spor ve meditasyonla ayağa kalktı
Dr. Mark Hyman: Bu hafta konumuz otoimmün hastalıklar; özellikle de MS olarak bilinen multipl skleroz (çoklu doku sertleşmesi). Konuğum Terry Wahls, bir klinik tıp profesörü olmasının yanı sıra bir sekonder progresif MS hastası. Dört yıl boyunca tekerlekli sandalyedeydi; ama yediklerini ve yaşam tarzını değiştirerek beynini iyileştirmeyi başardı. Şimdi her gün işe bisikletle gidiyor ve bu hastalığa karşı bir yöntem geliştirdi. Hoş geldin Terry. Bize hayatında ve tedavi yöntemlerinde neler değiştiğinden bahseder misin?  Dr. Terry Wahls: Merhaba. Zihinsel, duygusal, ruhsal boyutun ne kadar kritik olduğunu fark ettim. Çünkü yeni alışkanlıklar çaba istiyor. Hastalarda adım adım değişim sağlamak için, 15-16 aşamadan oluşan Wahls Davranış Değiştirme modelini oluşturduk. Kişiye özel beslenme ve yaşam tarzı önerileri hazırlıyoruz.  Üzerinde durduğumuz konulardan biri, hormesis. Hormesis şu demek: Fizyolojinize belli bir stres uyguluyor, sonra kendini toparlaması için gereken zamanı veriyor, sonra bu stresi giderek artırarak güçlenmesini sağlıyorsunuz. Güç artırıcı antrenmanlar ve yüksek yoğunluklu aralıklı antrenmanlar çok faydalı oluyor. Ama toparlanmak için yeterince zaman bırakmanız gerek. Mesela sıcaklık hormesisi uyguluyorum. Haftada 6-7 kez saunaya giriyorum. Hemen ardından beş dakika soğuk duş alıyorum. Akşamları buz banyosu yapıyorum. Bu daha hızlı ve derin uyumamı sağlıyor.  Ama sıcaklık stresini az az artırmanız gerekiyor. Oda sıcaklığında suyla başlayıp, giderek sıcaklığı artırıyoruz. Tek seferde aşırı artışlar kesinlikle uygulanmamalı. Sinirsel immün sorunları olan birini doğruca saunaya veya buz banyosuna sokamazsınız. Vücutları buna dayanmaz.  Dr. Mark Hyman: Hormesis, bir bakıma, ‘sizi öldürmeyen şey sizi güçlendirir’ demek oluyor. Mesela egzersiz yapınca da vücuda stres uyguluyoruz; ama bunu kademeli olarak artırıp, gereken dinlenme süresini bırakınca, vücudun iyileşme becerisini artırmış oluyoruz. Dr. Terry Wahls: Birçok hastam engelli; bu yüzden günün geri kalanında hayatlarına devam edebilmeleri için iki dakikalık egzersiz onlara yetebiliyor. Önemli olan, toparlanmak için ne kadar zamana ihtiyaç duyduklarını bulmak. Sonra süreler giderek uzatılabilir. Dr. Mark Hyman: Biraz da araştırmandan bahsedelim. Aslında senin durumun tıbbi bir mucize olarak görülebilir. Peki, Wahls Protokolü nedir? Burada hangi ilkeleri benimsiyorsun? Dr. Terry Wahls: Her şeyden önce beslenme yaklaşımına bakıyoruz. Wahls-öncesi beslenmeniz, herkes tarafından kabul gören, sebze, baklagiller ve balık yoğunluklu Akdeniz diyeti olmalı. Sonrasında benim diyetimin ilk aşamasında, kademeli bir yaklaşımla ilerleyerek, hedef dokuz kase sebze tüketmek. Üç kase yeşillik, üç kase lahana, soğan, mantar gibi sülfür zengini sebzeler; son olarak üç kase pancar, havuç, yemiş gibi renkli yiyecekler. Ayrıca hastadan gluten, kazein ve yumurtayı kesmesini istiyorum; çünkü bunlar aşırı immün tepkiye en çok yol açan üç antijen gıda. İlk aşama böyle. Bunu vejetaryenler de uygulayabilir; çünkü glutensiz, süt ürünsüz bir Akdeniz diyetine benziyor. Sonraki aşama biraz daha eski çağları hatırlatıyor. Glutensiz tahılları ve baklagilleri haftada iki sefere indiriyor, bunların yanına sakatat ekliyoruz. Kuruyemiş ve çekirdek yenecekse bile, bunların ıslatılmasını ve çimlenmesini tercih ediyoruz. Dr. Mark Hyman: Sakatat, yani karaciğer, böbrek, genellikle insanların kaçındığı bir şey. Neden bunları yiyoruz?  Dr. Terry Wahls: Atalarımız da muhtemelen bunları yiyordu. Ciğer, yağda çözünen vitaminler söz konusu olduğunda büyük bir A vitamini kaynağı. İçinde A, K, biraz da E vitamini var. Aynı zamanda müthiş bir B vitamini ve mineral kaynağı. Üstelik ciğerdeki mineraller, bitkilerdeki minerallerden çok daha kolay emiliyor. Koenzim Q, kreatin ve karnitin de var. Yani bizim için müthiş bir besin. Bir tek C vitamini içermiyor. Bu yüzden salata ve renkli meyvelerden vazgeçmemek lazım. Ayrıca etobur arkadaşları uyaralım: Fazla ciğer yemek aşırı A vitaminine yol açabilir; bu da zararlıdır. Haftada iki yüz grama kadar iyidir. Bir diğer faydalı sakatat ise yürek. Yine leziz ve oldukça besleyici olan istiridye, deniztarağı ve midyeden söz edebiliriz. Ama toksinlere dikkat etmek şart. Toksinler genellikle hayvanın yağında bulunur. Mesela ciğer yağlıdır. Bu yüzden organik olduğundan emin olun.  Yeşillikler de karoten, lutein, zeaksantin ve ksantin için müthiş kaynaklar. Bunlar hem retina hem de beyin için olmazsa olmaz besinler ve sarı nokta hastalığı, katarakt ve demans riskini azaltıyorlar. Ayrıca gerçek bir K vitamini kaynağı. Nöro-immün sorunlar, MS, bilişsel zayıflama gibi problemlere iyi geliyorlar. Epidemiyolojik çalışmalar, bu sorunları yaşayanlar da K vitamini seviyesinin olağanüstü düşük olduğunu gösteriyor.  Lahana, soğan ve mantar ise sülfür açısından zengin. Detoks, glütatyon ve hücrelerarası antioksidan oluşturma ve mitokondri için müthiş destek sağlıyor. Soğangiller damarlar ve organlara iyi geliyor. Mantarlar da çok önemli. Doğal öldürücü hücreleri harekete geçiren birçok mantar türü var. Bu sayede hem doğal hem kazanılmış bağışıklık güçleniyor. Bilişsel zayıflama ve depresyon oranını düşürdükleri biliniyor.  Dr. Mark Hyman: Biraz da yaşam tarzına, stres, egzersiz, kas uyarımı, sıcak-soğuk terapiler gibi şeylere dönelim. Egzersiz, doğru uyumak, stresle başa çıkmak önemli. Ama sadece egzersiz yapıp, beslenme ve uykuya dikkat etmezsek bunun bir anlamı olmaz. Dr. Terry Wahls: Engelli olmadan yıllar önce, Iowa Üniversitesi Hastanesi Etik Kurulu’ndaydım. Yani önce hastalığımı, sonra da iyileştiğimi gördüler. Hala aynı kuruldayım. Buna rağmen araştırmalar için finansman bulmak kolay olmadı. Diyetle ilgili şüpheleri vardı; çünkü belli gıda grupları dışarıda kalacağından, kimsenin bunu uygulamayacağını düşünüyorlardı. Ön çalışma yapmam gerekti. Benim diyetimi incelediler. İlgili diyetisyen, “bütün kariyeri boyunca besin açısından bu kadar yoğun bir diyet görmediğini” söyledi.  Programımıza kaydolan insanlarda ikincil ve birincil progresif MS vardı. Değnek ve yürüteçle yürüyorlardı. Ciddi yorgunluk çekiyorlardı. Gluten, süt ürünleri ve yumurtadan oluşan standart diyetlerinin yerine sebzeyi koyduk. Egzersiz ve meditasyona başladılar. Bir yıl boyunca hepsini kademe kademe düzenleyerek büyük aşama kaydettik.   Dr. Mark Hyman: Çalışmanın bulguları ne oldu? Dr. Terry Wahls: İlk çalışma, insanların beslenmelerini kökten değiştirebildiklerini, meditasyon ve egzersiz yapabildiklerini gösterdi. Toplam 7 üzerinden 6.7 olan yorgunluk oranları, tam 2.38 puan düştü. Normalde, 0.45’lik bir düşüş “klinik olarak anlamlı” kabul edilir. Anksiyete ve depresyonda ciddi azalma oldu. Sözel ve sözel olmayan belleğin yanı sıra, performanslarında büyük artış gözlendi. Progresif MS’te, yıldan yıla gerileme olur. Bizim grup ise sabit kalmayı başardı. Kötüye gitmediler.  Ardından küçük bir çalışma daha yaptık ve sadece diyete odaklandık. 12 haftada diyetlerini temelden değiştirdiler. Yorgunluk azaldı. Yaşam kalitesi ciddi şekilde arttı. Yürüme hızlarında kayda değer artış görüldü. El fonksiyonlarında da ilerleme gözlendi. Dr. Mark Hyman: Peki senin gibi vakalar görüyor musunuz? İyileşenler oluyor mu? Dr. Terry Wahls: Evet. Çalışmaya katılan kadın hastalardan biri kısa mesafede değnek, uzun mesafede yürüteç kullanarak yürüyebiliyordu. Ciddi yorgunluk çekiyordu. Evini satmaya hazırlanıyordu, bakımevine taşınacaktı, çünkü oğlu mezun olacaktı ve yalnız idare edemeyeceğini biliyordu. Sonra bizim çalışmaya kaydoldu. İşyerine gitmesi arabayla 15 dakika sürüyordu; ama araç kullanmakta zorlanıyordu.  Çalışmanın bittiği günlerde oğlu mezun olup evden ayrıldı. Şu anda köpeğini kilometrelerce yürüyüşe çıkarıyor; pilates yapıyor, ağırlık kaldırıyor. Oğlu altı saat uzakta bir yere yerleşti; arabasıyla gidip onu görebiliyor. Pandemiden önce görüştük; çalışmaya devam ediyordu. Aksi halde engelli ve işsiz olacaktı.  2019’da gördüğüm bir diğer hastada primer progresif MS vardı. Programa başladığında iki değnekle yürüyordu. Şimdi rahat yürüyebiliyor. Bize 2010’da katılmıştı; yani dokuz yıl sonra görüştük. Yürüyor, iyi gidiyor. Bir yaşlılar grubunda müzik yapıyor. Yaşadıklarını insanlara anlatırken ilginç bir şey söylüyor. “Wahls Protokolü’nü uygulamayı bırakırsam çok yorgun düşüyorum ve yürüyemiyorum.” Dr. Mark Hyman: Yani aslında bu yaklaşım, hastalığı tedavi etmiyor, hafifletiyor diyebilir miyiz? Dr. Terry Wahls: Kronik hastalığı olan kimsenin tamamen iyileşeceğini sanmıyorum. Hastalığı kontrol altına alıyoruz; fizyolojiyi eski haline getiriyoruz; sağlığımızı düzeltiyoruz. Ama gluten, süt ürünleri ve yumurta yemeye başlarsam, 24 saat içinde şiddetli ağrılarım yeniden başlar. Bu yüzden, tamamen tedavi ettiğimizi söylemiyorum; bu konuda çok dikkatli davranıyorum. Öte yandan kendimize iyi bakıyoruz. Bisiklete binebiliyoruz, dolaşabiliyoruz, ağrı çekmiyoruz.  Aslında bu, anksiyete, depresyon, diyabet, insülin direnci gibi sorunlar yaşayan herkes için geçerli. Diyet ve yaşam tarzını iyi yönettiğimiz sürece zengin ve dolu dolu bir yaşam, görece normal bir fizyoloji mümkün oluyor; hastalık belirtilerini göstermeden iyi iş çıkarabiliyoruz. Ancak eski davranışlarıma dönersem sorun yaşamam diye düşünmek yanlış olur. Sağlıklı olmak için bütün sistemi desteklemek gerekiyor.  Dr. Mark Hyman: Fonksiyonel tıp tam da bu. Tek tek semptomları veya rahatsızlıkları değil, sistemi tedavi etmek. Aslında MS’i tedavi etmiyorsun; insanları zararlı gıdadan kurtarıp iyi beslenmeye, egzersize, stresi azaltmaya, iyi uyumaya, metabolizma için bazı takviyeler almaya yönelterek, sağlıklı bir insan yaratıyorsun. Bu, her otoimmün rahatsızlık için çok etkili bir model.  Dr. Terry Wahls: Hastalarıma, aldıkları ilaçları ve hastalıklarını takip edeceğimizi, ama esas olarak hücrelerinin hayata nasıl devam ettiğine odaklanacağımızı anlatıyorum. Daha iyi yaşarsak ilaçları buna göre düzenlemek, belki azaltmak mümkün olabilir. Sızdıran bağırsak sorununuz varsa, muhtemelen sızdıran beyin sorununuz da olabilir. Bu tamamen ne yediğinize ve ne yaptığınıza bağlı.  Dr. Mark Hyman: Yani mikrobiyomun hem bağışıklık sistemimiz hem de birçok hastalık, özellikle de enflamasyon üzerinde büyük etkisi var. Son kitabında sadece MS’ten değil, genel olarak otoimmün sorunlardan bahsediyorsun. Otoimmün hastalığı olanlar neler yapabilir?  Dr. Terry Wahls: Neden otoimmün hastalıklara kapıldığımızın sebebine bakmaya çalışıyorum. Doğal bağışıklık sistemim neden fazladan uyarılıyor? Vücudumdaki belli yapılara karşı neden antikor geliştirmeye başlıyorum? Bunun birkaç basit nedeni olabilir. Ama otoimmün hastalığım varsa ve hastalığa hafif etki eden ilaçlar alıp kök nedenlere odaklanmazsak, 5 ila 10 yıl içinde yeni bir otoimmün rahatsızlık daha ortaya çıkar. Çevremdekilerde bunu sık sık görüyorum. Birden fazla otoimmün sorun yaşıyorlar. Beraber çalıştıkça, Wahls protokolü sayesinde bu sorunları daha iyi yönetebiliyorlar. Elbette başlangıçta bunu kendim için düzenlemiştim ve beyin odaklıydım. Otoimmün süreçlerin kök nedenlerine müdahale ediyor. Sedef, enflamatuvar bağırsak hastalığı, romatoid artrit, alerji, astım, miyastenia gravis ve MS’te işe yarıyor.  Kas distrofisi ve kistik fibrozis gibi genetik hastalığı olan kişilerle de çalıştım. Amerikan tarzı standart beslenme ve yaşam tarzı, genetik rahatsızlıkların verdiği zararı artırıyor. Diyete ve yaşam tarzına müdahale, ayrıca hafif hormesis uygulanırsa, kendi genetik şartlarınız dahilinde en iyi yaşam kalitesine ve işleve sahip olabilirsiniz.  Dr. Mark Hyman: Down sendromu, kistik fibrozis ve kas distrofisi gibi rahatsızlıkları giderek kötüleyen ve zor tedavi edilen ya da değiştirilmesi mümkün olmayan otozomal dominant geçişli sorunlar olarak görüyoruz. Folik asit veya D vitamini metabolizmasını etkileyen bir geniniz varsa, buna etki edebilirsiniz. Çünkü bunlar genlerinizdeki mutasyona değil, küçük varyasyonlara karşılık gelir.  Üstelik bu sorunları yaşayan hastalarda sık rastladığım bir durum var. Çoğu, metabolik açıdan son derece sağlıksızlar. Metabolik ve biyokimyasal yolları darmadağın ve karmakarışık oluyor. Hastalığın biyolojisini anlayarak, bazı işlev sorunları çözülebilir. Diyet ve belli takviyelerle bunlarda gerçek bir değişim sağlayabilirsiniz.  Bu müdahalelerin ardından yaşam kalitesinde çok büyük ilerleme sağlanabiliyor. Down sendromunu veya kas distrofisini tedavi edemiyor olabilirsiniz; ama hastalığın gidişatını değiştirip genel sağlığın ve yaşam kalitesinin iyiye gitmesini sağlamak mümkün.  Dr. Terry Wahls: Uzun zamandır insanlara, esas hedefin sizin için en iyi işlevi sağlamak olduğunu anlatıyorum. Bunun yapmanın yolu da beslenme, uyku, stres yönetimi ve istikrarlı, dozunda hormesisten geçiyor.  Duruma göre, hastalara Wahls eliminasyon diyeti uyguluyorum. İstiyorlarsa Akdeniz diyetine de başlayabilirler. Önemli olan kendilerinin ve ailelerinin isteği. Ama ne istiyorlarsa bunu yüzde 100 yapmalılar. Yüzde 50 Wahls diyeti uygulamaktansa, yüzde 100 Akdeniz diyeti uygulamak daha iyidir. Hiçbir diyeti yüzde 50 uygulamak sonuç vermez.  Dr. Mark Hyman: Yaptığın çalışma ve eserlerin çok önemli. Milyonlarca insanın hayatına dokundun ve özellikle MS konusunda umut oldun. Yaptıkların hakkında daha fazla bilgiye nereden ulaşabiliriz?  Dr. Terry Wahls: Dileyenler www.terrywahls.com adresine girebilirler.  Dr. Mark Hyman: Çok teşekkürler Terry.