• Hakkımızda
  • İletişim
  • Künye
Cumartesi, Nisan 17, 2021
  • Giriş
  • Kayıt ol
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
E-GAZETE'YE ABONE OL
Oksijen
  • Ana Sayfa
  • Covid-19
  • Türkiye
  • Dünya
  • Kitap
  • Ekran
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • e-gazete
  • Ana Sayfa
  • Covid-19
  • Türkiye
  • Dünya
  • Kitap
  • Ekran
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • e-gazete
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
Oksijen
Sonuç yok
Tüm sonuçları göster

Uğruna göç edilen okul

15 Ocak 2021
Kategori Dünya
Uğruna göç edilen okul
Share on FacebookShare on Twitter

İlki Bali’de kurulan Green School, klasik okullardan çok farklı bir eğitim veriyor. Çocuklar ekrana değil, hayata dokunuyor. Toprağı tanıyor, yediklerinin, içtiklerinin nereden geldiğini görüyor, sorgulamayı öğreniyor. Aileler sırf çocukları bu okula gidebilsin diye Endonezya’ya taşınıyor… Green School’un hikayesini, kurucusu John Hardy anlattı.

MELİS ALPHAN

Mevcut dünya düzeninin eşitsizlikleri ve adaletsizlikleri derinleştirdiğine dair farkındalığın yükseldiği günümüzde, eğitim sistemi de ciddi anlamda sorgulanıyor. 2006 yılında Bali’de Cynthia ve John Hardy tarafından kurulan Green School (Yeşil Okul) tüm dünyaya örnek bir model oluşturuyor. Ebeveynler, çocuklarının nitelikli bir eğitim almasını istedikleri için hayatlarını tümden değiştirip Green School’un bulunduğu yerlere taşınıyorlar. Bali’den sonra Yeni Zelanda, Güney Afrika ve Meksika’da açılan okulların odağında çevrecilik ve toplumsal fayda var.

Kurucusu John Hardy, Kanada’da küçük bir kasabada büyümüş, öğrenme güçlüğüne sahip bir çocukmuş. Hardy, okula giderken yol boyunca ağladığını, okuldan nefret ettiğini saklamıyor. Yıllar sonra hayatını eğitime adamasını ise bir tatil planına borçlu. Hardy’yi Kanada’dan Bali’ye geçerken İstanbul’da yakaladık ve hikayesini kendisinden dinledik. 

Hak hareketlerinin yükseldiği yıllarda büyüdünüz, bu sizi nasıl etkiledi?

Eğitimimi sürdürmek için kente gittiğimde, şiddetsiz hak mücadelesi giderek büyümüştü. Benim hayatımı kurtaran, Ontorio’daki güzel sanatlar fakültesindeki öğretmenlerim oldu. Yarısı asker kaçağıydı. O günlerde Vietnam’a gitmeyip asker kaçağı olmak çok büyük meseleydi. Öldürülür, hapse atılır, eğer ABD’ye geri dönerseniz bir daha annenizi veya arkadaşlarınızı göremezdiniz. Dolayısıyla ABD’den kaçıp Kanada’ya yerleşen bu öğretmenler kendilerini gerçekten şiddetsiz değişime adamış insanlardı. 

Neden Bali’yi seçtiniz, dünyanın bir ucuna yolunuz nasıl düştü?

İlk eşim ile en az bir yıl sürecek bir dünya seyahatine çıkmak istiyorduk. Bütçemiz dardı. San Francisco’da küçük bir seyahat acentesine gittik; iki küçük çocuğumuz masanın altında oynarken, acente çalışanı “Endonezya’ya gitmeye ne dersiniz?” dedi. Ben o sırada Endonezya’nın haritadaki yerini bile bilmiyordum. “Java” dediğinde çağrışım yaptı çünkü Toronto’da bir Java restoranına gitmiştim. Sonuçta Endonezya’ya gittim çünkü yemeklerin iyi olacağını biliyordum. Yemekler sandığım kadar iyi çıkmadı ama ülke harikuladeydi.

Bali’de geleneksel takı yapım tekniklerini öğrendiniz. Markanızı nasıl kurdunuz?

Benim el becerim yoktur ama fikirlerim vardı. Takı markamız dünyanın en iyi zanaatkarlarının emeğiyle kuruldu. Fikirler benimdi, onaylayan kişi bendim ama markayı inşa eden, Bali’deki zanaatkarların muazzam el becerisiydi. Bizimkisi mükemmel bir işbirliğiydi. 

Çevre hassasiyetiniz ne zaman ve nasıl başladı?

1970’lerde Toronto’da bir köyde yaşamıştım; her şeyi geri dönüştürüyorduk. Orada yaptığımız bu işlerin dünyada benimsenip yaygınlaşması uzun yıllar aldı. Bali’deyken ise bir gün eşim Cynthia beni Al Gore’un “Uygunsuz Gerçek” adlı belgeselini izlemeye götürdü. Bu belgeseli izlemeye giderken, beni nasıl etkileyeceğine dair hiçbir fikrim yoktu. İzledikten sonra, hayatımın geri kalanını o güne dek gezegene verdiğim hasarı azaltmak için elimden geleni yaparak geçirmem gerektiğini fark ettim.

20 yıllık mücevher markanızı neden sattınız? Bir emeklilik planınız var mıydı?

Sattım çünkü marka giderek büyüyordu, bu yüzden iş eskisi kadar tat vermiyordu. Eşimle ilişkimize de zarar vermeye başlamıştı. Biz de akıllı davranıp erken emekli olmaya karar verdik.

Green School fikrinin arkasındaki itici güç neydi?

Dünyadaki pek çok okulu araştırdım ve çocuklarım için hiçbirinin uygun olmadığını düşündüm. O dönem çocuklarımıza evde eğitim veriyorduk. Sonunda, kendi okulumuzu kurmaya karar verdik. Çocuklarımız olmasaydı ve onlar için okul arıyor olmasaydık, Green School da olmazdı.

Yola çıkarken ne amaçladınız?

Green School, adı üzerinde yeşil bir okul. Bu okulun ardındaki felsefe ve amaç, çevreci insanlar ve liderler yaratmak. Burası “Armut piş ağzıma düş” tarzı eğitim veren bir okul değil. Deneysel, toplumsal fayda ve tutku gibi müfredat dışı pek çok şeyi içeren bir okul. Dünya şu anda çevreciliğin ne olduğunu öğrenirken, Green School’daki çocuklar çevreci bir yaşam sürüyor. Dolayısıyla daha güçlüler. Eğitimde sizi siz yapan ne öğrendiğiniz ve sınav kağıdına ne yazdığınız değil, deneyimledikleriniz aslında.

Mimari, bildiğimiz okullardan çok farklı. Sınıfların duvarları yok; öğretmenler bambu tahtalara yazıyor… Bu tasarımı yaparken aklınızda ne vardı?

Aklımızdaki ilk soru, okulu hangi malzemeden inşa edeceğimiz idi. Betondan veya geri dönüştürülmüş ahşaptan inşa edersek, bunların geleceğimize etkisi ne olacaktı? Aslında bütün mesele çocuklarımızın geleceğine dair verdiğimiz sözdü. Biz de bambudan yapılmış sürdürülebilir bir yapı üzerinde karar kıldık; sürdürülebilir olmayan yapı malzemelerinin büyük çoğunluğunu eledik. Diğer bir kriterimiz ise yapının güzelliğiydi. Güzel bir yerde insan kolay kolay bunalmaz. Güzellik insanın ruhunu canlandırır.

Kalıcı bir yapıyı bambudan inşa ettiniz. Neden bambu, fikir nereden?

Linda Garland adlı çok ünlü bir İrlandalı iç mimar vardı. 2017’de hayatını kaybetti. Bu kadının takma adı ‘bambu savaşçısı’ idi. 1970’lerde Endonezya’ya gelmiş ve 1974’te Bali’ye yerleşmişti. Bambuyu geçici bir malzeme olmaktan çıkarıp kalıcı hale getiren yeni teknikler geliştirerek, sürdürülebilir ve ekolojik tasarım projeleriyle dünya çapında tanınmıştı. David Bowie ve Mick Jagger’ın Karayiplerdeki, Richard Branson’ın Bali’deki evini tasarlamıştı. Endonezyalı bir adamla evlenip vatandaşlık aldıktan sonra, ülkedeki ormansızlaşmayı kafaya takmıştı. Önceliğinin çevrecilik olduğu 1990’lı yıllarda Ekolojik Bambu Vakfı’nı kurarak, bambu kullanımını yaygınlaştırıp ormansızlaşmayı durdurmayı hedefledi. Geliştirdiği boraks çözümüyle bambuyu verimli bir yapı malzemesine dönüştürdü. Bu teknikle inşa edilen yapılar 50 yıl dayanıyor. Biz de sürdürülebilir bir gelecek için Green School’u bambudan yapmaya karar verdik. 

Holistik (bütüncül) eğitimi benimsiyorsunuz. Geleneksel eğitim ile arasındaki fark nedir?

Aslında cevap çok basit. Hepimiz gübrelenebiliriz; sonunda toprak oluyoruz. Ama yine bizim yarattığımız ve yüzlerce yıl yok olmayacak malzemeler dünyamızı zehirliyor ve geleceğimize büyük zarar veriyor. Holizm, her şeye, insanlara, malzemelere, eğitime bakıp onun yapılışını, dolaşımını ve gezegene geri dönüşünü izlemektir. Dünyada holistik bakış açısına sahip olmayan çok sayıda mühendis var. Onlar dünyaya ve insanlığa zararlı pek çok şey geliştirirken, yarattıkları hasarın farkında bile değiller.

Pek çok ülkede insanlar eğitim sisteminden şikayetçi. Yine de genel kanı, eğitimin resmi kurumlar tarafından verilebileceği yönünde. Sizce, başka türlü bir sisteme geçiş mümkün mü?

Bence Green School fikri, hayali bir cennetin gerçek olmuş hali. Bu okula gelen çocuklar ve aileleri imkansız sanılanın mümkün olduğuna inanıyorlar. Bu yüzden de bu fikir yayılıyor. Green School’un hikayesini yaymak da elzem. Öğretmenler elbette çok önemli ama eğitim sistemi eğer sadece söz dinleyen ve kendisinden bekleneni yapan insanlar yetiştirirse bu bir sorundur. 

Derslerde ne öğretiyorsunuz?

Farklı konularda dünyadaki en iyi müfredatları bulduk ve hepsini uyguluyoruz. Ama çocukların değişik yollarla öğrenmesini sağlıyoruz. Bir kere çocuklara motive olmayı, sadece cevapları bulmayı değil, süreçleri anlamayı ve soru sormayı öğretiyoruz. Dünyada pek çok insan, diğerlerinin soru sormasını istemiyor; hiç sorgulanmadan yaptıklarını yapmaya devam etmek istiyor.

Vitrininiz çok güzel ama ya perde arkası? Ne  kadar çevrecisiniz?

Plastik tüketimini çok çok azalttık. Elektriğimizi yenilenebilir kaynaklardan sağlıyor ve ürettiğimiz fazla enerjiyi şebekeye satıyoruz. Okulda çocukların bunu deneyimlemesi çok faydalı oluyor. Ayrıca okulumuzun arazisinin büyük bölümünde tarım yapıyoruz. Böylece çocuklar toprağın ana işlevinin gıda üretimi olduğunu anlıyor. Büyüdüklerinde inşaat, maden vs için toprağa buldozerle dalmadan önce iki kez düşüneceklerdir.    

Bu eğitim çocukları ve ailelerini nasıl değiştiriyor?

Okulumuzda eğitim almış bir çocuğun ailesi, New York’a döndüklerinde çocuklarının artık McDonalds’a adım atmadığını söyledi. Çünkü bu çocuk Green School’daki mutfakta gerçek gıda ile sağlıksız gıda arasındaki farkı öğrendi. Green School’a gelip daha sonra ABD’ye dönen ve sadece 12 yaşında olan bir kız çocuğu, okulunda kompost uygulamasını başlattı. Rahibelerin yönettiği 150 yıllık Katolik okulunda ilk kez kompost yapılmaya başlandı. Çocukların daha çok küçük yaşlarda hayat tarzı seçimlerine dair böyle çok hikayemiz var.

Green School’daki çocuklar çok mutlu olduğu için aileleri de mutlu. Okulumuzdaki öğrencilerin yüzde 80’inin aileleri, çocukları bu okula gelebilsinler diye Bali’ye taşınmış insanlar. Dolayısıyla bu, eski usul çocukları yatılı okula göndermekten farklı bir durum. Bence bugün artık ebeveynlerin çoğu çocuklarını büyüdüklerinde bayramdan bayrama göreceklerinin farkındalar. Onlar çocuklarıyla şimdi vakit geçirmek istiyorlar. 

Eğitim verdiğiniz çocukları gelecekte nerede görüyorsunuz?

Ekolojik liderler yaratmak üzere yola çıktık ve öğrencilerimizin 20 yıl sonra ekolojik liderler olacağını düşünüyorduk. Ama gördük ki çocuklardan ekolojik liderler çıktı. Onlar geleceğin liderleri olduklarını biliyor ve seslerini duyurmak istiyorlar. 

İlgili Yazılar:

  • Yapay yazar neden ırkçı?
  • Türk restoranında caz söyleyen kızın yükselişi
  • Mısır nişastasından buzdolabı, pet şişeden klima olur mu?
  • Özel röportaj: Netflix’te ‘Evet günü’
  • Yaşar Kemal’siz geçen beş yıl…

Etiket: green schooljohn hardymanşetmelis alphan
Sonraki içerik
Psikiyatride devrim yapacağım

Psikiyatride devrim yapacağım

Yorumlar 3

  1. Avatar Ali Riza Demirezen says:
    3 ay önce

    Bu gerçekçi eğitim modeli bizim Köy Enstitüleri eğitim modelinin bir benzeri. Bu eğitim modeli Türkiye şartlarına uyarlanabilir. Zaten geçmişteki Köy Enstitülerinden çok zengin bir deneyimimiz var.

    Cevapla
  2. Avatar Çiğdem karahan says:
    3 ay önce

    Bizde böyle okulsuz çocuklar diye bi grup bulup nasıl yaparız ederiz dedik ama sonra ideolojik yaklaşım farkları sorun oldu, türkiyede buna çok benzeyen okullar var, en güzellerinden biri bodrum ve eskişehirde

    Cevapla
  3. Avatar Barış Çocuklar G.B.E says:
    3 ay önce

    Gökova, Kızılyaka’da pandemiyle bölünmüş 1 yılını tamamlayan bir okulöncesi eğitim kurumuyuz.. Patikamız, varolan evrensel eğitim sistemlerini, köy enstitüleri felsefesiyle harmanlalayarak, insani değerleri ve toplumsal yaşamın ortak paydalarını anlatmaya çalışmak. Barış Çocukları yuvasını gözlemlemenizi tavsiye ederim. Belki bizim buralara da göç olur.

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önerilenler

Diyarbakır’dan Harvard’a bir yol

Diyarbakır’dan Harvard’a bir yol

1 gün önce
Giyilmiş hikayeler

İstanbul Fashion Week kapılarını dijitalde açtı

1 gün önce
Yumurta-menemenle internet gazeteciliği!

Yumurta-menemenle internet gazeteciliği!

1 gün önce
Süpermen değilseniz aynı anda kaç iş yapabilirsiniz? 

Süpermen değilseniz aynı anda kaç iş yapabilirsiniz? 

1 gün önce
MasterCard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Yiğit Çağlayan: “Kartlı ödemelerin yarısı temassız”

MasterCard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Yiğit Çağlayan: “Kartlı ödemelerin yarısı temassız”

1 gün önce
“Ekonomistler gerçeklere zarar verdi”

“Ekonomistler gerçeklere zarar verdi”

1 gün önce
Babamdan nefret ediyorum

Babamdan nefret ediyorum

1 gün önce
Rakiplere değil, müşteriye odaklıyız

Rakiplere değil, müşteriye odaklıyız

1 gün önce

Üyelik

Ayrıcalıklı gazetecilikle tanışmaya hazır mısınız?

Üye Girişi - Üye Ol

Kategoriler

  • Covid-19
  • Dünya
  • Ekonomi
  • Ekran
  • Gastronomi
  • Kitap
  • Moda
  • Teknoloji
  • Türkiye
  • Yazarlar

Sosyal Medya

Hakkımızda

Bu dönemde gazete çıkar mı?

 Ekrandan okumaya alıştık, kağıttan gazete okuyan kaldı mı?

İnternette ne arasam buluyorum, ne yapayım gazeteyi?

>>Devamı

  • Gizlilik Politikası
  • Yasal Uyarı
  • KVKK
  • Mesafeli Satış Sözleşmesi
  • İletişim
  • Künye
  • Satış Noktaları

© 2021 Gazete Oksijen Türkiye'nin tek haftalık gazetesi

Sonuç yok
Tüm sonuçları göster
  • ABONE OL
  • Ana Sayfa
  • Covid-19
  • Türkiye
  • Dünya
  • Kitap
  • Ekran
  • Ekonomi
  • Yazarlar
  • e-gazete

© 2021 Gazete Oksijen Türkiye'nin tek haftalık gazetesi

Tekrar hoş geldiniz!

Hesabınıza girin

Şifrenizi mi unuttunuz? Kayıt ol

Yeni hesap aç!

Kayıt için formu doldur

Tüm alanları doldurmak zorunludur Giriş yap

Şifremi kurtar

Lütfen şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin

Giriş yap
Are you sure want to unlock this post?
Unlock left : 0
Are you sure want to cancel subscription?