28 Mart 2024, Perşembe
Haber Giriş: 29.10.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

ABD’de listeleri sallayan yazarla yeni randevu

Çoksatanların gediklisi ABD’li yazar Kevin Wilson’ı Fang Ailesi romanıyla tanıyoruz. Wilson, yeni romanı Bir Şey Olduğu Yok’u Türkiye’de ilk kez O2’ye anlattı
ABD’de listeleri sallayan yazarla yeni randevu
Son yılların en başarılı çağdaş edebiyatçılarından, Amerikalı yazar Kevin Wilson’ın kazandığı prestijli edebiyat ödülleri arasında Shirley Jackson ve Alex ödülleri var. Fang Ailesi adlı romanı tüm dünyada ve Türkiye’de büyük ilgi gördü, New York Times çoksatanlar listesine ilk günden girdi, başrolünde Nicole Kidman’ın olduğu film uyarlaması çok beğenildi. Kitap Türkiye’de yayımlandığı 2012 yılında çoksatanlar listesine kısa sürede yükseldi. Wilson, Fang Ailesi’nde rollerin sürekli değiştiği, sıra dışı bir ailenin muzip hikâyesini anlatıyordu. Yeni romanı Bir Şey Olduğu Yok da yayımlandığı ilk günden New York Times çoksatan listesine girdi, Washington Post, People, Time romanı yılın en iyi kitabı seçkisine aldı, Observer “Yılın en eğlenceli ve sürreal romanı,” yorumunu yaptı.  Türkçe çevirisi geçen günlerde yayınlanan Bir Şey Olduğu Yok’ta (Domingo Yayınevi), Wilson bir kez daha tuhaf bir ailenin izini sürüyor. Her şey Madison’ın beklenmedik bir anda yıllar önce yatılı okulda en yakın dostu olan Lilian’dan ikizlerine bakıcılık yapmasını istemesiyle başlıyor. İkizler çok sevimliler ama ufak bir sıkıntıları var, kızıp üzülünce alev alıyorlar! Fang Ailesi’nde anne babalarının yarattığı tuhaf dünyada büyüyen ve yetişkinliklerinde sancılar içinde kendilerini bulmaya çalışan iki kardeşin eve dönüş hikâyesini anlatan Wilson, bu kez evden çıkmanın yollarını anlatıyor ve “normal” olmayı tartışmaya açıyor.   Madison’un ikizleri kızdıklarında, üzüldüklerinde alev alıyorlar! Bu alev alma temasını Fang Ailesi’nde de görmüştük. Fikrin kıvılcımı ilk nasıl çaktı?  Çok erken yaşlarımdan beri “Ani Alev Alma”, “Ani İnsan Yanması” olarak adlandırılan fenomene takıntılıyım. İnsan bedeni alev alabiliyor, yani travmatik bir olay karşısında böyle bir tepki vermemize neden olan bir gücü içimizde taşıyoruz. Hayatımın uzunca bir döneminde anksiyete ve ruhsal problemlerle uğraştım, içimde her zaman patlayabilecek, alev alabilecek bir şey olduğunu hissettim, toplumun “normal” olarak adlandırmadığı bir şeyi içimde taşıdığımı biliyordum. Bir yandan da çok baştan çıkarıcı bir durum bu, düşünsenize, yıllar yılı herkesten sakladığınız bir gücünüz var ve bir anda, bir olayla görünür oluyor! Başta ürkütücü bulduğum bu fenomeni zaman içinde daha çok sevdim ve romanlarımda kullanmaya başladım. İçimizde ateş almaya hazır bir şeylerin varlığı bana umut veriyor ve Bir Şey Olduğu Yok’un fikri bu umuttan doğdu.  Sevdiklerini nasıl koruyabilirsin? Ebeveynlik deneyimi kitapta tartışılan konulardan. Madison’ın anneliği, politikacı baba karakteri, Lilian’ın aile sorgulamaları... Kendi baba olma deneyiminizi romana ne kadar yansıttınız?  Çok fazla! Önce kendini alev almaktan nasıl korursun, nasıl dengede kalırsın sorusunu sordum, sonra sevdiklerini nasıl koruyabileceğin sorusuyla ilerledim. Çocuklarımı hayal kırıklıklarından, üzüntüden ve ateş almaktan asla koruyamayacağımı kabullenmem çok zamanımı aldı. Sonunda başardım. Ne olursa olsun onların yanında olabileceğimi, üzüntülerini paylaşabileceğimi, kötülükle birlikle savaşabileceğimizi anladığım an özgürleştim. Ve bazen, ateşin içine yürümek gerektiğini de kendi çocuklarımla gördüm. Zor bir dersti ama öğrendim! Fang Ailesi’nde de, Bir Şey Olduğu Yok’ta da aileyi merkeze alıyorsunuz ve aile üyelerinin alışılmış, toplum tarafından atanmış rolleriyle oyunlar oynamayı seviyorsunuz.  Evet, aile üzerine çok düşünüyorum. Sanırım hayatım boyunca aile hakkında yazacağım. Düşünsenize, sizi siz yapan bir kurum var, bir noktada onlardan ayrılıyorsunuz ve kendinizi yeniden biçimlendirip kendi ailenizi kuruyorsunuz ve asıl o zaman siz, siz oluyorsunuz. Bu da yetmiyor, başka bir insan ekleniyor o aileye, çocuğunuz oluyor ve onun kendini bulmasına yardım etmeye çalışıyorsunuz. Sonra o büyüyor, sizi geride bırakıp aynı döngüyü yaşıyor. Tuhaf, güzel, kalp kıran bir döngü bu, dünyaya gelmek, devam etmek ve sonunda gittiğinde yerinin çoktan dolmuş olması... 

“Ben de tuhaflardanım!”

Tuhaflar, sıra dışı tipler, tutunamayanlar... Neden bu kadar çekiciler sizin için?  Çünkü ben onlardan biriyim! Ve çok sık olmasa da bu halimin sevildiğini hissettiğim o kısacık anları büyülü buluyorum. Dünyanın bizi kucakladığı ve böyle olmamızı izin verdiği anları düşlemeyi ve yazmayı seviyorum. 

“Sosyal medya kullanmıyorum”

Türkçe yayımlanan kitaplarınız çoksatan, hepsatan listelerinde. Türkiye’den okurlarınızla haberleşiyor musunuz?  Sosyal medyayı hem ne yazık ki hem de iyi ki kullanmıyorum, delirmemek için en doğru kararı aldığımı düşünüyorum doğrusu. Okurlarımdan mektuplar alıyorum ara ara ve bu harika bir şey. Başka bir ülkede bilmediğim bir dilde bir okur kitabı okuyor, bana duygularını açıyor ve bunun mümkün olmasını sağlayanlara müteşekkirim. Gelen mesajlar sayesinde dünyada bir yerim olduğunu hissediyorum. Bir Şey Olduğu Yok / Kevin Wilson / Çeviren: Selen Ak / Domingo Yayınevi / Roman / 272 Sayfa