29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 07.05.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

“Esma Sultan tarihin en güzel çaresizliği”

Şebnem İşigüzel İstanbullu Amazonlar 1809’da ‘Osmanlı tahtına aday gösterilen tek kadın’ Esma Sultan’ı anlatıyor. Kitap aynı zamanda kadın mücadelesinin de hikayesi
“Esma Sultan tarihin en güzel çaresizliği”
Şebnem İşigüzel’in İletişim Yayınları’ndan çıkan yeni romanı İstanbullu Amazonlar 1809; Sultan I. Abdülhamid’in kızı ve II. Mahmud’un kardeşi ile IV. Mustafa’nın kız kardeşi olan Esma Sultan’ın yazılmamış, anlatılmamış hikâyesi ve tabii daha da önemlisi tahta aday gösterilen ilk kadın sultanın öyküsü… Kadın olmanın görünmez oluşunun ama aynı zamanda da kadınların gücünün ve mücadelesinin de hikâyesi aynı zamanda. Hâlâ devam eden bir mücadele bu, yazılmayan tarihe, kadınları görmezden gelenlere bin inat bir roman, İstanbullu Amazonlar 1809. Bundan sonrasını, hikâyenin devamını meraklı okura bırakalım ve Şebnem İşigüzel’i dinleyelim.

‘Tarih kadınları kötü anlatmak için vardır’

“Tarih kadınları kazımak ya da kötü anlatmak için vardı. Tarih erkekler için vardı” diyor romanda. Bu cümle sanki bu romanın özeti gibi. Kadınlar üzerindeki baskı sadece bugünü değil geçmişi de ele geçirmiş durumda. Özgürlük ve eşitlik umutlarının olduğu dönemlerde kadınlar daha görünür ve rahatlar. Bugün, o geçmişi hatırlamayı bile sansürlüyor.   Nasıl bir araştırma, kaynak tarama süreci geçirdiniz? İyi bildiğim bir dönemdi zaten. Okuyup öğrenmek, bilgiyi yerleştirmek en kolayı. Yazarken önemli olan hisler; devrin zihnini, bakışını, mantığını çözmek. Kahramanın eşyayla kurduğu ilişki bile buna dahil. Sultanın kıçının kabasına batan döşeğin tüyleri, oturuşu, bilginin kendisi kadar önemli.  

Cumhuriyet’e 123 yıl kala Latin alfabesi

Tarihin “kadınları kötü anlatmak için var olduğu”ndan yola çıkarsak Esma Sultan’ın üzerinden çok fazla şey yazılıp, söylendiğini görüyoruz. Keza Hatice Sultan için de öyle, o da Ignacio Melling’le yaşadığı aşkla geçmiş tarihe…  Gelenekler, din, siyaset, toplumsal baskı, erkek bakış açısı, hepsi. Hatice, Latin alfabesini kullanan bir kadın. Daha Cumhuriyet’in ilanına 123 yıl var. Esma’ya gelince çapkın kadın olmasının cezasını çekmiş. Hakkında asılsız şehir efsaneleri var. Bu kadınlara güçlü oldukları için dokunulmamış ama tarih onları “200 yıl önce kadınları mesire yerlerine çıkardılar, özgürleştirdiler” diye de yazmamış.     Osmanlı tarihinde, saltanata aday gösterilmiş tek kadın Esma Sultan.  İstanbullu Amazonlar üzerinden bakmak isterim buna. Bu romanın siyaset üzerine fikri var. Bunu hem Batı’ya bakarak hem de onların gözünden Doğu’yu görerek yapıyor. Hem iktidarın ta kendisi hem aşağı inip kendisine karşıdan bakma cesaretini gösteriyor. Devlet yönetme geleneğinin zamana ayak uyduramaması üzerine düşündürüyor. “İktidar kadar muhalefet de önemlidir” diyor. Hepsinden önemlisi “Bir halk neden ayaklanır?” sorusunu dillendiriyor. Esma Sultan’ın taht bahtı görmesi bütün bunları anlamaya anlatmaya vesile oldu ve güzel hikayeydi doğrusu.  Esma Sultan’ın aday gösterilmesi biraz da çaresizlik değil mi? Esma Sultan tarihin en güzel çaresizliği. Dünya kadınların tahtını yaparken, cinsiyeti yüzünden bundan mahrum kalmak büyük eşitsizlik. Avrupa Komisyonu Başkanı’nın ayakta kalması gibi… Kadınlara yer yok. Ama biliyoruz ki kadını yok sayanın dünyada yeri yok. Ayakkabıya yapışmış çikletle debelenir gibi geleneklerle geçmişle debeleniyoruz. Yüzleşmeden, kabullenmeden, eşitlenmeden olgunlaşamayız. Olgun toplum olamazsak gün yüzü göremeyiz.

‘Şule Çet için de hak savunuculuğu yapıyor’

Cengâver Karılar Birliği var, kocasını zehirleyen kadınlar var, saray kapısında eylem yapan kadınlar var. Yani aslında kadınlar güçlüler… Evet, çünkü kadınlar güçlüler. Tepesine binen geleneklere, devlete, baskıya rağmen bir güç var ki ayaktalar. Yoksa can dayanmaz bu rezil baskıya ve eşitsizliğe. O güçlü kadınlar pencereden atılan Şule Çet ve nice kadın için hak savunuculuğu yapıyor. Zorbaları içeri kadınlar tıktırıyor. Bazen sizden esirgenenler sayesinde güçlenirsiniz. Bizde de öyle… 

Erkekler yıktı, onlar yaptı

Esma Sultan, Hatice Sultan ve Beyhan Sultan… Bu üç kadın, yani İstanbullu Amazonlar tarihte bir şeylerin tetikleyicisi oldu mu? Kadına özgür olabilmenin hayalini kurdurdular. Mesire yerlerinde serbestçe dolaşarak topluma da bunu gösterdiler. Fatih Sultan Mehmed’in, Kanuni’nin kanından kadınlar olarak bunu yapabilme güçleri vardı. O gücü özgürce dolaşarak kullanma tercihleri önemli. Ayrıca İstanbul’a güzellik ve neşe katan pek çok zarif yapı kadın sultanlar tarafından yaptırılmıştır. Erkekler yıktı, onlar yaptı. İstanbullu Amazonlar 1809/ Şebnem İşigüzel/ İletişim Yayıncılık/ 129 Sayfa.