25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 26.02.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:14

"İnsanlığın yanlış yolda ilerlediğine ikna oldum"

Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf, sekiz yıl aradan sonra okurlarını yeni romanı Empedokles’in Dostları ile okurlarını selamlıyor. Oksijen’e konuşan Maalouf’a göre tüm insanlar aynı ulustan olduklarının farkına varmazsa sonumuz gelecek
"İnsanlığın yanlış yolda ilerlediğine ikna oldum"
Orta yaşlı bir karikatürist olan Alec ve eşsiz bir efsanevi kitabın çok satan yazarı olsa da her şeyi geride bırakan Eve; Atlantik kıyısındaki küçük bir adacıkta yaşayan ve yıllarca o adada birbirlerini görmeyen ve umursamayan iki münzevi… Amin Maalouf’un sekiz yıl aradan sonra yayımladığı Empedokles’in Dostları (Yapı Kredi Yayınları), ilk başta bu iki münzevinin hikâyesi gibi başlasa da aslında yaşadığımız dünyanın başındaki ve gelecekte olası felaketlerini anlatıyor. Maaoluf bizleri bu romanda, distopik bir kara mizahla epik ve tüyler ürpertici bir hikâyeye çağırıyor. Bir felaket romanı değil aslında Empedokles’in Dostları. Gücünü de buradan, umut vermesinden alıyor.  Maaoluf’la felsefi ve politik göndermelerle dolu olan yeni romanını ve bugünün dünyasının halini konuştuk… Sekiz yıl sonra yeni romanınızı yayımladınız. Bu sessizliğin nedeni neydi ve bu sekiz yılda hayat sizin için nasıl geçti? 2012-2020 arasında roman yayınlamadım evet ama biri 2016’da yayımlanan, Fransız Akademisi’ndeki (Académie Française) koltuğumun benden önceki 18 sahibine adadığım; diğeri ise 2019 yılında yayımlanan yıkılmış uygarlıklarımızla ilgili deneme/makale gibi farklı projeler üzerinde çalışıyordum. Aslında bu ikisinin de çıkış noktası dünyamızın geleceği ile ilgili son yıllarda sahip olduğum derin endişelerden kaynaklanıyor. İnsanlığın yanlış yolda olduğuna ikna oldum. Denememde bunu tarihe dayalı bir yazıyla, bu romanda ise bir kurguyla söyledim. Romandaki felaketler bugün dünyanın başında kara bulut gibi duran Covid-19’u andırıyor ama siz romanı daha önce yazdınız…   Evet ama salgın romanı yayınlamak için doğru zaman olduğuna ikna etti. Çevremdeki atmosfer bir şekilde romandaki ana karakterlerin yaşadıklarına çok benziyordu. Dünyadaki her şey durma noktasına gelmişti ve tüm insanlık aynı endişelere sahipti. Romandaki gibi. Sizi Empedokles’e ne götürdü?  Empedokles çok sıra dışı bir karakterdi. Bir şair, bir filozof, bir bilim insanı... Bizde sadece eserlerinin ufak parçaları olsa dahi bu çok etkileyici. Sicilya’daki bazı akranları onu bir tür tanrı olarak görürlerdi. Ve evet, garip şekilde ortadan kaybolmuş. Belki bir patlama sırasında Etna’ya düştü ya da bilerek atladı. Elbette öldü ama bir ölümsüzlük efsanesi de doğdu. Bu ilgimi çekiyor. 

Yaratıcı insan için inziva uygun koşulları sağlıyor

İki kahramanı Alec ve Eve. Biri ressam/çizer diğeri romancı, ikisi de bir adada münzevi... Bu karakterle siz kendinizi ilişkilendiriyorsunuz diye düşünüyorum.  Her iki karakterle de kendimi ilişkilendiriyorum tabii. Küçük bir adada çok zaman geçiriyorum. Yalnızlıktan hoşlanır, ondan beslenirim. Şair, roman yazarı, filozof, ressam, illüstratör veya heykeltıraş; yaratıcı bir insan için ideal koşulları yarattığını hissediyorum.  Romanın öne sürdüğü fikirlerden biri de hepimizin bir diğerimizin yabancısı olduğu. Bu durum dünyanın sonunu getirecek mi? Birbirimize yabancı, hatta düşmanmışız gibi davranmaya devam edersek, o zaman evet. Milliyet, etnik köken, cinsiyet, dil veya inanç farklarımız ne olursa olsun, hepimizin aynı insani maceranın parçası olduğumuzu, hepimizin aynı insan ulusuna ait olduğumuzun bilmemiz gerekiyor... Romandaki derdim de biraz bunu anlatmaktı. Romanda ABD hükümetinin yaşananlar sırasındaki rolü ve tutumu da önemli bir yer kaplıyor. Buradan yola çıkarak bugün sizce nasıl bir ülke olma yolunda ABD? Eski yönetimin Amerikan toplumunun dokusuna ve dünyadaki konumuna ne ölçüde zarar verdiğini söylemek için henüz çok erken. Bazı şeylerin onarılması gerekiyor fakat zaman ve çokça çaba gerektirecek.

"Türkiye ve Lübnan tahmin edilemez"

Peki Türkiye, nasıl görünüyor sizin pencerenizden? Önümüzdeki yıllar ve on yıllar muhtemelen Türkiye gibi insani ve ekonomik kaynakları olan ve tüm dünya güçleriyle ve dünyanın çeşitli yerleriyle bağlantı kurma kapasitesi güçlü olan ülkeler için avantajlı olacaktır. Ama bir olasılıktan, potansiyelden bahsediyorum. Senin ve benim ülkemde ne olacağını gerçekte kimse kesin olarak tahmin edemez... Türkiyeli okurların önemsediği bir yazarsınız. Buradan onlara ne söylemek istersiniz? Onlara, tüm salgınlara, siyasi risklere ve iklimsel tehlikeler gibi gezegenin karşı karşıya olduğu sorunlara rağmen yaşadığımız dünyanın hâlâ harika bir yer olduğunu söylemek isterim. İnsan macerası büyüleyici; sevdiklerimiz ve bizden sonra gelecekler için mutlu olmak ve muhteşem bir hayat hazırlamak için hepimizin çaba göstermesi gerek.