29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 24.09.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

"O korkunç imzayı buldum, gerisi geldi"

The Killing dizisinin senaristi Søren Sveistrup, ilk romanı Kestane Adam’ı Türkiye’den yalnızca O2’ye anlattı. Kitabın dizi uyarlaması 29 Eylül’de Netflix’te
"O korkunç imzayı buldum, gerisi geldi"
Hülya Çelik
Uluslararası alanda birçok ödül alan ve yüzden fazla ülkede gösterilen Danimarkalı ünlü televizyon dizisi The Killing’in (Forbrydelsen) senaryo yazarı Søren Sveistrup’un ilk romanı Kestane Adam, Elif Sema Mutlu çevirisi ve Doğan Kitap etiketiyle yayımlandı. Tüm dünyada büyük bir ilgi gören hikâyede;  Kopenhag’da kol gezen bir psikopat, kanlı cinayet mahallerine kestane ve kibrit çöplerinden yapılan bir kestane adam bebeği bırakıyor ve olayın ünlü bir bakanın yıllar önce kaçırılan kızına dayanmasıyla işler trajik ve karmaşık bir oyuna dönüşüyor. Bu güçlü ve sürükleyici hikâyenin dizi uyarlaması ise 29 Eylül’de Netflix’te seyirciyle buluşacak. Søren Sveistrup ile kökleri İskandinav polisiye geleneğine dayanan karakter merkezli bu ilk romanını ve senaryo yazarlığı geçmişini konuştuk. Kestane Adam bir devlet bakanının kızının kaçırılması, seri cinayetler, iki tipik detektif ve çok daha fazlasıyla ilgili, yani bir polisiye okurunun isteyeceği her şey var bu hikâyede. Çıkış noktanız neydi bu romanı yazarken? Birkaç yıl önce, en küçük çocuğumu kreşten almaya gittim. Mevsimlerden sonbahardı ve oğlum bir masanın etrafına kestane adamlar dizen çocuklarla birlikte oturuyordu. Bu, Danimarka’da sonbaharda gerçekleştirilen bir çocuk geleneğidir ve onlar da o gün bir sonbahar şarkısı söylüyorlardı: “Kestane adam, içeri gir / kestane adam içeri gir.” Çocukların hiç bilinmeyen bir doğa canavarını içeri davet etmesi o an nedense çok ürkütücü geldi bana. Sonra masanın üzerindeki kestane adamlara baktım (kol ve bacak olarak kibrit çöpleri kullanılmıştı) ve elleriyle ayakları olmadığını fark ettim. Gerçekten de uzuvları kesilmiş gibi, korkunç görünüyorlardı.  Aniden, olay yerinde bırakılması durumunda bunun korkunç bir imza olacağını düşünmeye başladım. Hikâye böylece başlamış oldu.

Favori yazarım yok!

Başarılı bir senaryo yazarlığından sonra bir roman yazdınız. Bu ilk romanı yazmak bir meydan okuma mıydı sizin için? Birçok farklı sebepten ötürü, evet. Kitabı yazmaya başladığımda televizyon dizileri ve filmlerle dolu bir sipariş listem vardı ve bir süre sonra stresten yığılıp kaldım. Altı aylık bir aradan sonra Kestane Adam’ı yazmak dışındaki her şeyi iptal ettim. Kitap projesi benim için fazlasıyla yeterliydi, belki de yeni bir çalışma biçimine alışmam gerekiyordu. Genellikle bir takım olarak çalıştığımız TV dizisi senaryosu yazmaktan farklı olarak tek başıma çalışmak zorunda kaldım, bu değişime alışmak çok zordu. Kestane Adam’ı yazmak için o kadar şevkliydim ki yarıda bıraksam kendime çok sinirlenirdim.  Evet, kitabınız gerçekten tüm dünyada İskandinav polisiyesinin parlayan yıdızı olarak görülüyor. Peki, sizin en sevdiğiniz polisiye yazarları kimler? Gerçekten benim hiç favori yazarım yoktur. Genç bir adamken okumaya Agatha Christie, Arthur Conan Doyle ve Edgar Allan Poe ile başladım. Daha sonra ilgimi çeken Stephen King, Sjöwall & Wahlöö, Stieg Larsson, Jo Nesbø, Pierre Lemaitre ve Jean-Christophe Grangé gibi yazarlar eklendi bu listeye. Romandan uyarlaması olan diziyi 29 Eylül’den itibaren Netflix’te izleyeceğiz. Dizinin yaratım sürecinde yer aldınız mı? Evet, aldım. Başlangıçta yardım etmem gereken hiçbir şey yoktu ama yazılı metin üzerinde çalışılırken, uyarlamayı kabul ettiğim dizinin yaratım sürecine katılmak isteyip istemediğim soruldu. Yazarlar kitaplarının uyarlamalarına müdahale ettiklerinde meydana gelen kötü deneyimleri duyduğum için başta biraz tereddüt ettim. Ama dizinin yönetmeniyle ve baş yazarla gerçekten iyi bir iş birliğimiz oldu. Belki de oyun yazarlığı diplomam olduğu ve dolayısıyla olayın özünü iyi anladığım ve bir kitap ile televizyon dizisinin tamamen farklı şeyler olduğunu çok açık bildiğim içindir… Benim için kitap ve dizinin bire bir aynı olması çok da önemli değildi.

Yıllarca para aradım

Senaryosunu yazmış olduğunuz The Killing (Forbrydelsen) dizisi tüm dünyada büyük bir başarı kazandı. Burada, internet sayesinde Türkiye’de de birçok hayranı var. Size The Killing’i yazdıran neydi? Benim fikrim araştırma yapmak ve bir cinayetin aile ve toplum için ne anlama gelebileceğini, yalnızca korkunç bir eylem yüzünden bir dizi olayın nasıl meydana gelip birbirine bağlandığını göstermekti. Ve bunun birçok insanı nasıl birleştirdiğini ve kaderlerini sonsuza dek değiştirdiğini… Bir de ben suç hikayelerini hep sevmişimdir ve bu yüzden bir suç hikayesini de kendim işlemek istedim. Yıllar boyunca bir hikâyeye finansman sağlamak için uğraştım ve sonunda başardım. Yine de çok dikkatli olmam gerekiyordu çünkü bu durumun tek şansım olup olmadığını gerçekten bilmiyordum.
  • Kestane Adam / Søren Sveistrup / Çeviren: Elif Sema Mutlu / Doğan Kitap / Roman / 628 Sayfa