Jenna Russell, Miles J. Herszenhorn / New York Times
Trump yönetiminin Harvard Üniversitesi’ne uluslararası öğrenci kabulünü yasakladığını duyurmasından hemen önce, üniversitenin Uluslararası Ofis çalışanları, Kennedy Yönetim Okulu’nda mezun olacak öğrencilerle bir araya gelerek onları başarılarından ve son aylardaki belirsizlikleri atlatmalarından ötürü tebrik etti.
Ancak toplantının sona ermesinden sadece dakikalar sonra, öğrencilerin telefonlarına düşen haber bildirimleriyle yeni bir kriz patlak verdi. İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, Harvard’a uluslararası öğrenci kabul izninin geri çekildiğini bildirdi. Bu gelişmeyle birlikte, binlerce Harvard öğrencisinin diplomaları ve gelecek planlarıyla birlikte üniversitenin temel kimliği de ciddi bir belirsizlik içine girdi.
Viyana’dan gelen ve ikinci sınıfı yeni tamamlayan Karl Molden, “Dünyanın dört bir yanından gelen öğrenciler, Harvard’ı daha iyi bir yer haline getirmek ve hem Amerika’yı hem de kendi ülkelerini olumlu yönde değiştirmek için buradaydı. Şimdi her şeyin çökme riski var, bu da kalbimi kırıyor” dedi.
Üniversite, nisan ayında Rektör Alan M. Garber’ın Trump yönetimine, Harvard’ın işe alım, kabul politikaları ve müfredatında değişiklik yapmayacağını bildirmesinin ardından bir dizi yaptırımla karşı karşıya kaldı. Hükümetin 2 milyar dolardan fazla hibe fonunu dondurmasının ardından, Harvard Boston’daki federal mahkemede dava açtı. O tarihten bu yana, araştırma bütçelerinde büyük kesintilere gidildi ve bazı programlar kapsamlarını yeniden tanımlamak zorunda kaldı.
Üniversitenin yapısını kökten değiştirebilir
Uluslararası öğrenci kaydının sona ermesi, öğrenci nüfusunun dörtte birinden fazlasını (yaklaşık 6.800 kişi) başka ülkelerden gelen bireylerin oluşturduğu üniversitenin yapısını köklü biçimde değiştirebilir. Özellikle lisansüstü programlar bu karardan ciddi biçimde etkilenecek.
Kennedy Okulu’nda öğrencilerin %59’u ABD dışından geliyor. Halk Sağlığı Fakültesi’nde bu oran %40, Harvard İşletme Okulu’nda ise %35.
Uluslararası öğrenciler federal mali yardımdan yararlanamıyor ve genellikle daha yüksek öğrenim ücretleri ödüyorlar. Bu nedenle hem üniversitenin gelirine önemli katkı sağlıyorlar hem de kampüs yaşamına farklı bakış açıları kazandırıyorlar.
Latin Amerika tarihi uzmanı ve Harvard Amerikan Üniversite Profesörleri Derneği başkanı Prof. Kirsten Weld, “Bu karar üniversiteyi bildiğimiz haliyle yok eder. Harvard fiziksel olarak ABD’de olsa da öğrenci ve akademik kadrosu dünyanın dört bir yanından geliyor. Bu yapı, kurumun çalışmaları ve misyonunun temelidir. Bunu ortadan kaldırırsanız geriye bir kurum kalmaz" dedi.
Korku ve belirsizlik
Kararla birlikte korku ve belirsizlik hızla yayıldı. Uluslararası öğrenciler grup mesajlaşma uygulamalarında yoğun biçimde soru sormaya ve e-postalarını kontrol etmeye başladı.
Avustralya’dan gelen ve gelecek hafta Kennedy Okulu’ndan mezun olacak olan Sarah Davis, öğrenci vizesinin geçersiz hale gelmiş olabileceği endişesiyle kamu yönetimi yüksek lisans diplomasını alacağından emin olmadığını belirtti.
Davis, diplomasını alsa bile, mezuniyet sonrası kabul edildiği iş için ABD’de kalmasının muhtemelen mümkün olmayacağını söyledi. İşverenin, hükümetin Mezuniyet Sonrası Uygulama (OPT) programı kapsamında Harvard’ın vize sponsorluğunu sürdürmesine bağlı olduğunu belirtti. Davis "Çok emek verdiğiniz bir şeyin bir anda elinizden alınması inanılmaz derecede hayal kırıklığı yaratıyor. Şimdi arada kalmış durumdayım" dedi.
Molden, kararı okuduğunda ter içinde kaldığını anlatarak “Harvard’a kabul edilmek hayatımda başıma gelen en güzel şeydi. Bunun gerçekten olduğunu hâlâ inanamıyorum" dedi.
Galler’den gelen ve birinci sınıfını yeni tamamlayan Alfred Williamson, kendisinin ve birçok uluslararası arkadaşının başka üniversitelere geçiş yapmayı düşündüklerini söyledi. Williamson "Bir arkadaşım ile Oxford ya da Cambridge’e geçme ihtimalimizi konuşuyorduk. Herkes bu durumu çok ciddiye alıyor. Şu an herkes panikte. Kimse ne yapacağını bilmiyor" dedi.
Ancak ayrılmayı düşünen öğrenciler bile kısa sürede başka bir üniversite bulmanın zorluğu karşısında bunaldıklarını ve Harvard’a duydukları bağlılığı bırakmanın kolay olmadığını belirtti.
Kanadalı birinci sınıf öğrencisi Ella Ricketts, "Kendi hayalim ve uluslararası arkadaşlarımın hayalleri kabusa döndü. Kendimi en çok ait hissettiğim yer olan Harvard’dan ayrılma düşüncesi neredeyse dayanılmaz" dedi.
Üniversite verilerine göre Harvard’a en fazla öğrenci gönderen ülkeler arasında Kanada, Çin, Hindistan, Birleşik Krallık ve Güney Kore yer alıyor.
İsrailli doktora öğrencisi Genia Lukin, psikoloji bölümünde eğitim görüyor. Trump yönetiminin, tıpkı önceki adımlar gibi antisemitizmle mücadele gerekçesiyle devreye soktuğu bu yeni hamlenin, aslında Harvard’da antisemitizm ve İsrail karşıtı önyargı yaşayan kişiler için daha fazla zarar verdiğini söyleyerek "Bu hiçbir şeye yardımcı olmuyor" dedi.
Yeni kısıtlamaların bazı akademik programların geleceğini de belirsizliğe soktuğu yorumları yapılıyor. Kennedy Okulu’ndan mezun olmaya hazırlanan Şilili öğrenci Jose Ignacio Llodra, kendi yüksek lisans programındaki öğrencilerin %90’ının yurtdışından geldiğini belirtti. “Programın amacı, uluslararası kalkınmayı dünyanın dört bir yanındaki ülkelere taşımak. Uluslararası öğrenci olmadan bunun bir anlamı kalmaz. Pek çoğumuz ABD’ye, üniversite sistemi dünyanın en iyisi olduğu için geldik. Bu politika, o sistemi yok edebilir" dedi.
Llodra, öğrenci vizesinin MIT tarafından desteklenmiş olması nedeniyle kendisini şanslı hissettiğini de ekledi. Önümüzdeki günlerde işletme yüksek lisansı diplomasını oradan alacak.
© 2025 The New York Times Company
