Kordsa, 5 ülkede 12 tesis ile faaliyet gösteren küresel bir güçlendirme markası. Üç iş kolunda insan ve çevre odağında yenilikçi, çevre dostu teknolojiler geliştiriyor. Kordsa CEO’su İbrahim Özgür Yıldırım, 2050’ye giden yolda sürdürülebilirlik yol haritalarını 2014’te imzalanan BM sözleşmesinin 8 sürdürülebilir kalkınma amacını destekleyecek şekilde oluşturduklarını vurguluyor.
Küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlamaya destek olmak için Bilimsel Temelli Hedefler Girişimi’ne verdikleri taahhütle hedeflerinin, en geç 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak olduğunun da altını çiziyor. Bu doğrultuda Kordsa, 2030’a kadar satış tonajı başına atık miktarı ve su çekim oranını yüzde 50 azaltmayı, 2050’ye kadar yenilenebilir enerji kullanımını artırmayı hedefliyor.
2021’e göz atıldığında gerçekleştirilenleri ise şöyle aktarıyor Yıldırım: “Kapsam 1 ve 2 toplam emisyonlarımızı yüzde 7,5 azalttık. Döngüsel ekonomi uygulaması firelerin yeniden kullanımı ile etkin kaynak kullanımı sağladık. Su kullanımında; Türkiye ve Endonezya’da 219 bin m3 suyu arıtıp yeniden kullandık, 2019’a göre birim satış tonajı başına su çekimimizi yüzde 20 azalttık. Malzemelerin Yeniden Kullanılması Projesi ile 2021 yılında 2,5 milyon parça malzemenin tesislerimizde yeniden kullanımı sayesinde 4,2 milyon dolar tasarruf sağladık.”
Elbette bütün bunların gerçekleştirilmesinde inovasyon ve AR-GE çalışmalarının rolü büyük. Etkin kaynak ve atık yönetimi sağlamada, sürdürülebilir teknolojiler sunmada gücü buradan alıyorlar. “Bu doğrultuda sürdürülebilir kimyasallar, biyo-bazlı polimerler, polimer geri dönüşüm teknolojileri inovasyon gündemimizin en önemli konuları arasında” diyen İbrahim Özgür Yıldırım, 2021’deki sürdürülebilirlik odaklı AR-GE projelerinin tüm AR-GE bütçesinin %68’ini oluşturduğunu da söylüyor.
Binaların ömrünü uzatan ürünler
Yıldırım, geliştirdikleri ‘sürdürülebilir ürünler’ ve teknolojilerle de çevreye katkılarını anlatıyor. Örneğin ‘Kratos’ yapısal güçlendirme ürünleri ile binaların ömrünü uzatıyorlar. Binaların yeniden inşa edilmesine göre hem zamandan hem maliyetten kazanıp, sürdürülebilirliğe katkı sağlıyorlar. Bu şekilde, çelik donatı ürünlerine kıyasla betonun, donatı kaynaklı karbon ayak izi yaklaşık yüzde 40-70 oranında düşüyor.