29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 05.02.2021 06:00 | Son Güncelleme: 28.11.2022 17:51

50 km yolu 3 saatte gittik, pek sevindik!

Şehir içi bir yolculuktan çok, şehirlerarası bir macera gibi İstanbul’dan Beylikdüzü’ne gitmek. Boşuna ‘Yeni İstanbul’ demiyorlar. E-5 en hesaplısı, taksiye ödeyeceğiniz 200 TL, süre 3 saat!.. Biz denedik, 2 saat 51 dakika sonra, ihtiyaç molasında çocuklar gibi şendik!
50 km yolu 3 saatte gittik, pek sevindik!

Pandemiden bu yana ailem Büyükçekmece’deki yazlıkta. Yazlıktı daha doğrusu artık Beylikdüzü’nün sahilinde bir semt oldu. Bu sebeple, haftada bir istikamet orası. Genelde metrobüsle gidiyorum ya da Taksim’den 145 T’ye atlıyorum, 1, bilemediniz 1.5 saat... Biraz zahmetli, indili bindili, pandemi öncesinde biraz da fazla samimi oluyordu!

Şehir içi bir yolculuktan çok, şehirlerarası bir macera gibi İstanbul’dan Beylikdüzü’ne gitmek. Boşuna ‘Yeni İstanbul’ demiyorlar, zira bir yarım saat daha sabretseniz Ankara’ya gidersiniz, öyle bir zaman geçiyor. Yeni bir iş kolu için de fırsat. Dinlenme tesisleri şart bu güzergaha, ihtiyaç molası vermeden bu yolu aşmak imkansız çünkü... Dört güzergahtan gidebilirsiniz Beylikdüzü’ne. Paraya kıyarsanız ve navigasyona inanırsanız Yeni Havalimanı yoluyla 1.5 saat ama felaket tuzlu! Manzaralısını seçerseniz, sahilden denize bakarak 3.5 saat! TEM insanı dert sahibi yapar, berbat bir manzara eşliğinde tam 4 saat... E-5 en hesaplısı, taksiye ödeyeceğiniz 200 TL, süre 3 saat!.. Biz denedik, 2 saat 51 dakika sonra, ihtiyaç molasında çocuklar gibi şendik!

Şimdi belediyenin hakkını yemeyelim, ne otobüsler ne de metrobüsler öyle tıklım tıkış değil. Eğer ki elim kolum dolu gideceksem mecburen özel aracı tercih ediyorum. Kız kardeşim gelip alıyor. Cihangir’den çıkıyoruz yola, rotamız da Sahil Yolu ise, Karaköy’den itibaren sol yanımız Marmara... Öyle bir yolculuk ki deniz manzarasını 3.5 saat izlemek gibi bir şansımız oluyor! Şaka değil, gerçekten de tam 3.5 saat sürüyor İstanbul’dan ‘Yeni İstanbul’, yani Beylikdüzü... Yani ha Ankara ha Edirne!..

Adı ‘Yeni İstanbul’

Üç güzergahı da denedik bugüne kadar. İlki Sahil Yolu, dediğim gibi manzaralı. İkincisi E-5, yaklaşık 3-3,5 saat sürüyor. Bir diğeri TEM, en az 4 saat, hesapta ekspres yol olacak olan TEM bu! Hatta öylesine bunaldık ki bir kez Yeni Havalimanı yolunu bile denedik. Yani güneyden kuzeye İstanbul’u dolanıp tekrar güneye inerek, iki katı benzin harcayarak... Ne kadar mı sürdü? 2 saat, tam bir İstanbul turu, Taksim’den Kemerburgaz, oradan Çatalca, sonra kır direksiyonu güneye Büyükçekmece... Ne kadar fazladan benzin yaktığını şöyle tarif edeyim. Taksiyle E-5’ten gitseniz 200 TL civarı yazıyor, bu yolu tercih ederseniz en az 400 TL.

Can Yılmaz’ın sayesinde

Bu hafta ne yazacağımı düşünüyordum ki, Cem Yılmaz’ın ağabeyi yazar Can Yılmaz’ın “İstanbul’da şu dakika itibarıyla 40 km’lik yol yaklaşık 3 saat. Hızlı alternatifi ise 98 km... Ve tabii ki + 25 lira geçiş ücreti” tweet’ini görünce, “Hah işte benim çilemi de yazmak için bir fırsat” dedim. Benimki de İstanbullu şımarıklığı, ben bu çileyi haftada bir yaşıyorum, her gün bu trafiğe katlanan yüzbinler var!  Önerdim, kabul edildi, cuma akşamı tam trafiğin civcivlendiği saatte yola çıkmaya karar verdik. Bizzat kayda alalım diye...Gazete Arnavutköy’de, bizim Arnavutköy Terkos Gölü’nün civarındaki değil, Bebek’e giderkenki... Bakın bu da ayrı konu olur yani. İki Arnavutköy arası da en az 2.5 saat! 

En iyi yol en kısa yoldur

Saat 17.35’te taksilere el etmeye başladık foto muhabiri arkadaşımla... Ara ki bulasın! Elimiz havada 10 dakika bekledik, şansımıza bir tanesi durdu önümüzde. İyi ki de beklemişiz, sebebini anlayacaksınız! Hemen girdim muhabbete, “Twitter’da çok konuşulan bir konu var. Beylikdüzü’ne kaç saatte gidilir diye tartışıyor herkes. Ben Cihangir’den 4 saatte gidebiliyorum, Arnavutköy daha da uzak, ne kadar sürer şimdi?” diye soruyorum. Şoförümüz teknolojik, gülerek “Teknolojinin nimetlerinden faydalanmak lazım” deyip, önce navigasyona, ardından Google Map’e yüklüyor. İki rotamız var, biri E-5’ten 51 km ve 2 saat 10 dakika, diğeri 11 dakika daha az süren güzergah, ama tam 106 km, şu meşhur Yeni Havalimanı yolu.... Ne yalan söyleyeyim, bildik taksici önerisini bekliyorum, “Şimdi 106 km’lik yolu önerecek” dememe kalmadan, “İstanbul’da en kısa yol, en iyi yoldur” diyor, utandırıyor! Afalladığımı gördü sanırım, “Daha çabuk gideriz doğru ama en az iki katı yazar. Ben o parayı yiyemem!” deyip tam kalbimden vuruyor. Güzergah belli oldu!  Kuruçeşme’den Etiler’e, Yeni Ulus Yolu’ndan Zorlu Center’a, oradan da Mecidiyeköy’e sadece 11 dakikada varıyoruz. Okmeydanı’na doğru 60 km ile devam... Ben tam “Bu işte bir terslik var” derken, o dev beton kitlesi Çağlayan Adliyesi’nin önünde kitleniyoruz. Trafik resmen adım adım ilerliyor. Ee sohbet zamanı geldi! Öğreniyoruz ki şoförümüz Şenol Eski, soyadı gibi eski bu meslekte. 25 yıllık şoför, doğma büyüme Yedikuleli, İstanbul çocuğu, Zeytinburnu-Bakırköy hattında çalışıyor. Öyle Taksim’den binip Nişantaşı dediğinizde, “Tarif edersin artık abla, ben karşının taksisiyim” diyenlerden değil. Bırakın semtleri, hangi kestirme nerede, hangi saatte hangi yol boş olur hepsi ezberinde.  

Şu metalik kadın sesi olmasa 

Biraz da tecrübesinden coşuyor, ben “Herhalde bu yol da 3.5, 4 saat sürer” der demez,  “3 saati geçerse mesleği bırakırım!” diyor. Radyo Trafik açık, Google Map ve navigasyon da öyle, üstelik yol aldıkça mesafe kısalıyor ama varış süresi artıyor... Şoförümüz iddialı, ücreti de söylüyor, öyle de net: “En fazla 200 lira yazar.” Ben pek inanmamış gibi bakıyor olsam gerek ki, işi ciddiye bindiriyor. Yan yollara sapıyor, bir-iki solluyor. Kaynak yapmaya hiç yeltenmiyor ama... Gayet ilkeli. Kaynak yapanların bu trafiğin belası olduğunu tekrarlıyor arada. Aynı fikirdeyiz... Arada bir navigasyonun metalik kadın sesi bölüyor sohbetimizi, “Düz devam edin, 300 metre sonra sağa girin” diyor mesela, çekilir ses değil bana göre... “Bu ses rahatsız etmiyor mu?” diye sorunca, “İsterseniz erkek sesi de var ama o hiç çekilmez” diyor. Kadın arada sohbetimize girmeye devam edecek artık. 

Hasetle metrobüslere bakıyoruz

Sohbet ede ede tıngır mıngır ilerliyoruz, metrobüsler yanımızdan vızır vızır geçiyor, hasetle bakıyoruz. Neyse ki sohbet edebiliyoruz da vakit biraz daha çabuk geçiyor. Foto muhabirimiz arada iniyor, fotoğraf çekiyor, koşturması bile gerekmiyor öyle bir trafik. Saatime bakıyorum, 19.30, daha Merter’deyiz, neredeyse 2 saat geçmiş. İncirli’den Şirinevler’e kadar hız göstergesi ortalama 3 km’de... Atatürk Havalimanı sapağını geçtikten sonra birden trafik açılıyor, gözlerime inanamıyorum, saatte 20 km hıza ulaştık. “Sanki otobanda 200 km ile gidiyoruz” diyorum, Şenol Bey gülüyor, “Burası böyle, boşuna ‘Füze Rampası’ demiyorlar!” Ama hızımız da, neşemiz de Sefaköy’e gelince bitiyor. Hepsi hepsi 1-2 km rahatladık. Küçükçekmece’ye, hatta Avcılar’a kadar yine dur kalk... 

Millet yola değil, cep telefonlarına kitlenmiş

Çevremdeki araçlara bakıyorum vakit geçirmek için. Hemen herkes yola değil, elindeki cep telefonlarına kitlenmiş. Kimisi konuşuyor, çoğu sosyal medyada, oyun oynayanlar bile var! Galiba ruh sağlıklarını böyle koruyorlar. Biraz ileride hafiften oynatmış biri var, araba sallanıyor! Müziği köklemiş sonuna kadar, bir yandan da oturduğu yerde dans ediyor. “Canlı yayın yapıyor” diyor Şenol Bey. Böylece trafik diskosuna da katılmış olduk.  Şenol Bey, iki kez bu cep telefonuna dalmış sürücüler sebebiyle kaza yapmış. Bir kusuru yokken arkadan çarpmışlar taksiye... “Bir gözüm dikiz aynasındadır, arkamda cep telefonuna kitlenmiş bir sürücü varsa, hemen şerit değiştiririm” diyor. Saat 20.30 oldu ve Avcılar’dayız. Haramidere’de artık yol tümüyle açılıyor. 50-60 km hızla gidiyoruz neredeyse. Navigasyonda varış zamanımız 20.48 gözüküyor. Google Map daha da fena, 20.54 yazıyor. Şoförümüz iddialı, bir de 3 saati geçerse mesleği bırakacağını söyledi ya, bir gözü navigasyonda gaza basıyor, bir yandan da kestirmelere sapıyor. “İddiayı kaybedeceğinizi anladınız, gaza basıyorsunuz” diye takılıyorum. “Yok yok, hızı sevmem ama yol gördüm mü de gaza basarım” diyor ve hemen ekliyor: “Hatırlatırım, herhalde üç kez 5’er dakika durup fotoğrafçı arkadaşı bekledik.” Doğruya doğru, 15 dakika eksiltiyoruz. Tam 2 saat 51 dakika sonra Beylikdüzü’ne varıyoruz.  Yasakların başlamasına 9 dakika var. Dişimizi iyi sıktık, ihtiyaç molası vermedik bu sürede ama artık sıkacak diş kalmadı. Beykent’e devam edip, oradan dönüş istikametine geçerken ilk gördüğümüz benzin istasyonunda duruyoruz. 

Beylikdüzü yoluna dinlenme tesisleri şart

Saat tam 21.00, kapanma başladı ama hala binlerce araç yollarda. Anlaşılan herkes buraya kadar sıkmış dişini, istasyonda izdiham var! Ben artık alıştığımdan tedarikliyim gerçi. Su ve sandviçsiz çıkmıyorum Yeni İstanbul seyahatlerime... Beykent’teki benzin istasyonları da şehirlerarası istasyonlar gibi tuvalet hizmetinde. Bence yeni bir işkolu için alın size fırsat, şehiriçi dinlenme tesisleri lazım artık. Vallahi Merter’den itibaren müşteri bulurlar.  Çevremdeki araçların içindekilere bir bakıyorum. Artık cep telefonuna bakan pek yok, yüzlerde gerilim de kalmamış, dişimizi de sıkmamıza gerek kalmadı. Bundan sonra kalan birkaç kilometre keyifli geçer herkes için... Yine de siz siz olun, imkanınız varsa ya ailenize yakın bir yere taşının ya da onlar taşınsın. Evinizle işiniz arasındaki mesafeyi de gözden geçirin. Yoksa ömrünüzün birkaç yılı yolda heba olacak.

Hay dilimi eşek arısı soksun!

Arnavutköy’den bindik Şenol Bey’in taksisine, Etiler’e çıktığımızda iddiaya girmiştik bile... Ben 3 saatten uzun sürer diye tutturdum eski tecrübelerime dayanarak, o da 25 yıllık mesleki tecrübesiyle 3 saati geçerse mesleğini bırakacağını söyleyiverdi. Böyle iddialı bir yolculuk sonunda 2 saat 51 dakikayla işini kurtardı. Bakmayın böyle rahat göründüğüne, Küçükçekmece’de surat ifadesi ‘Hay dilimi eşek arısı soksun, meslek elden gidiyor’ gibiydi!

Arnavutköy-Beylikdüzü etabı şampiyonu Şoför Şenol

Arnavutköy-Beylikdüzü etabını Şenol Bey, tam 2 saat 51 dakikada tamamlamış kupasını bekler F1 pilotu gibi... Havalı mı havalı pozlar veriyor. İnanılır gibi değil 2 saat 51 dakika süründük yollarda ve buna sevinebiliyoruz. “TEM’den gitsek daha 1 saat yolumuz vardı. Yeni Havalimanı yolundan çoktan gelmiştik ama siz dönüşe para bulamazdınız!” diyor. Anlayacağınız eşeğini kaybedip bulan bir ruh halindeyiz...