29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 12.11.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

“Bu sergi tümüyle anneme dair”

Annesine demans teşhisi konulunca ona eski güzel günlerini yaşatmak isteyen Kezban Arca Batıbeki’nin sergisi sanatın farklı disiplinlerini bir araya getiriyor
“Bu sergi tümüyle anneme dair”
Kahraman Çayırlı
Çağdaş sanatçı Kezban Arca Batıbeki’nin annesi oyuncu Nurhan Nur’un fotoğraflarından yola çıktığı ve farklı sanat pratiklerini bir araya getirdiği sergisi Senin Annen Bir Melekti Yavrum!..., nostaljiye, bir sanat eseri olarak fotoğrafa, rengârenk imgelere başka bir yerden bakıyor. 19 Kasım’a dek Merdiven Art Space’te görülebilecek sergiyi sanatçı Kezban Arca Batıbeki ile konuştuk. Bugüne dek çok sayıda sergi gerçekleştirmiş bir sanatçı olarak annenize dair bir sergi yapmanın sizde yarattığı hisler nelerdir?  Bu sergi fikri; anneme konulan demans teşhisinin ikinci yılında aklıma geldi. Eski günleri dün yaşamış gibiydi. Ona; genç, güzel, ünlü ve mutlu olduğu yılları bir kez daha yaşatmak istedim. Öncelikle albümleri içinden seçtiğim, eski film karelerine ait fotoğraflarda giydiği giysileri yeniden diktirmem ve aksesuarları toparlamam gerekti. Ardından, saç, makyaj ve giysilerle çekime hazırlayıp fotoğrafladığım ve bu fotoğraflar üzerinde yoğun duygularla çalıştığım hüzünlü bir süreç geldi. Büyük olasılıkla ertesi gün unutacağı bu çekim sırasında, annemle ilk kez birlikte bir iş üretirken, gelecekte anlatacağım yepyeni bir hatıra kurguladığımı fark ettim. Duygusal boyutta bu sergiyi bitirecek gücü kendimde bulmam beş yıl sürdü. Bu nedenledir ki sergiyi, bütünü oluşturan her bir görsel elemanla tek bir iş olarak değerlendiriyorum. Bu sergi tümüyle anneme dair.

Mekan da serginin bir parçası

Serginizde kaç parça iş yer alıyor ve kendi aralarında diyalog kuruyorlar mı? Sergiyi çoklu bir yerleştirme olarak düşündüm. Merdiven Art Space; sergiyi oluşturan işleri sarıp sarmalayan mükemmel bir alan. Mekânın kendisi de enstalasyonun önemli bir parçası oldu. Sergi; üç tuval, on dört fotoğraf, video art enstelasyonu, duvar panosu, duvar kâğıdı, hologram ve neon art gibi farklı disiplinlerde ürettiğim işlerin, bir araya geldiklerinde, öyküsünü bir dönem üzerinden anlatmasından oluşuyor. Bu arada Merih Akoğul’un, konuya anlam katan etkileyici metni ve Deniz Beşer’in sergiye özel hazırladığı, 150 Edisyonla sınırlı, el yapımı fanzinleri de sergiye katkıda bulunan önemli ögeler.   Mekânda nasıl bir yerleştirme düzenlediniz?  Sergiyi yerinde izleyenler; ‘60 ve ‘70li yılların sinema ve fotoromanlarına yansıyan hayal dünyasındayken aynı anda günümüzün gerçeğiyle yüzleşecekler. Bir yandan eski tip üretim sistemleri yeni teknolojiyle yan yana yer alırken, öte yandan ünlü bir sinema oyuncusunun ironik bir dille kurguladığım; güzellik ve yaşlılık arasındaki kaçınılmaz görsel ve duygusal değişimini de objektif bir bakış açısıyla yansıtmak istedim.