19 Nisan 2024, Cuma
Haber Giriş: 24.06.2022 04:31 | Son Güncelleme: 28.06.2022 14:05

Geleceği şekillendirecek 5 trend

Yarınları öngörme toplantısı olarak özetlenebilecek Culture Next 2022, 21 Haziran günü Uniq İstanbul’da gerçekleşti. TBWA, Ipsos ve Oksijen’in katkılarıyla düzenlenen konferansta Türkiye’yi şekillendirecek trendler tartışıldı. Konferansın moderatörlüğünü Oksijen yazarları üstlendi
Konferansta Oksijen yazarlarının yanı sıra, Yekta Kopan (ortada),  Toygun Yılmazer ve Yasemin Özen Gürelli de moderatörlük yaptı
Konferansta Oksijen yazarlarının yanı sıra, Yekta Kopan (ortada), Toygun Yılmazer ve Yasemin Özen Gürelli de moderatörlük yaptı

TBWA Ajansı tarafından her yıl global olarak gerçekleştirilen bir araştırmayla, toplumdaki kültürel trendler mercek altına alınıyor ve birtakım trendler belirleniyor. Söz konusu ülkede veya şehirde neler konuşuluyor, nelerden bahsediliyor hepsi bir rapor halinde toplanıyor ve ajansın müşterileriyle, paydaşlarıyla paylaşılıyor. Böylelikle bu trendlerin ileriki yıllarda toplumsal hayata nasıl bir etki yaratacağı tahmin edilmeye çalışılıyor. İşte bu araştırma bu yıl ilk kez Culture Next adı altında bir konferansa dönüştürüldü. 

Bir nevi ‘yarınları öngörme toplantısı’ diyebileceğimiz konferans öncesinde geçen Ocak ayı itibarıyla yaklaşık 600 kişiyle görüşülen geniş bir saha araştırması yapıldı. Bu 600 kişinin nasıl belirlendiğini TBWA CEO’su Burcu Özdemir şöyle aktarıyor: “Trendleri sorguladığımız için biraz daha bu konulara yakın yeniliklere açık insanları kapsamaya özen gösterdik ki daha net bir duruş görebilelim. Bu insanlar diğerleri tarafından takip edilen insanlar olduğu için sosyoekonomik grup olarak orta ve üst segmenti hedefledik, yaş anlamında geniş bir gruba gittik. Geçen yıl globalde 36 trend çıkmıştı. Bu trendlerin hangileri  Türkiye’de  anlamlı diye inceledik. İpsos’la bir araştırma yaptık ve 5 tane ana trende dokunmak istedik. Bu 5 trend Türkiye’de önümüzdeki yıllarda bize şekil verecek, hayatımıza anlam katacak trendler diye düşündük.”

 Özdemir, Culture Next’i her yıl düzenli olarak yaparak kültürdeki insana dokunan bu değişimlere yön vererek iletişim sektörüne de değer katmak istediklerini vurguluyor. Kalabalık bir izleyicinin katıldığı konferansta Türkiye’ye yön veren trendler döngüsel ekonomi, zihin bakımı, hayalet mod, cinsiyet kurallarının reddi ve akışkan gerçeklik adı altında ele alındı.

1- Döngüsel ekonomi

“Döngüsellik bir çözüm önerisi”

Dünyada 1.3 milyar ton gıda çöpe gidiyor. Türkiye’ye baktığımızda Birleşmiş Milletler rakamlarına göre kişi başına 93 kilogram gıdayı biz de çöpe atıyoruz. Fazla Gıda Derneği’nin verdiği rakama göre Türkiye’de her aile yılda 2 asgari ücrete denk gelen oranda gıdayı çöpe atıyor. Oksijen yazarı Elif Ergu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen  ‘Döngüsel ekonomi’ başlıklı bölümde Fazla Gıda Derneği Kurucusu Olcay Silahlı, döngüsel ekonominin bütün sektörlerin geleceği için çok önemli olduğunu vurguluyor. 

Döngüsel ekonomiye neden ihtiyacımız var, döngüsel ekonomi olmazsa ne olur?

Kaynaklarımız tükeniyor. Endüstriyel devrimden sonra ne oldu? Çok fazla büyüyen bir nüfusa yönelik hızlı ve seri üretime başladık. Ve bunu yaparken aslında bir kaynak bolluğu içerisinde ürettik. Ama geldiğimiz noktada ürettiğimiz gıdanın üçte birini çöpe atıyoruz. Artık karbon etkisini, iklim değişikliğini konuşuyoruz. Bizim daha fazla üretip atmak gibi bir lüksümüz hem kaynak olarak yok hem de çevresel etki olarak yok. 

 Peki, neden gıdadan başlamak gerekiyor?

Dünyadaki atığın yarısı gıda atığı. Miktardan bağımsız olarak daha önemli olan problem tekstil atığını mesela depolayabiliyorsunuz. Zamana karşı yarışmıyorsunuz. Fakat gıda hızlı bozulabilen bir ürün olduğu için çok hızlı koordine olmanız gerekiyor. Ciddi bir açlıkla mücadele var dünyada. Herkesin aklına Afrika geliyor ama Türkiye’de de durum ciddi. 

Her atık dönüştürülebilir mi?

Her şey bir şekilde başka alanlarda kullanılabilen bir hammadde. İllaki geri dönüştürülecek diye de bir şey yok. Kimi ürünü dönüştürebiliyorsunuz kimisini de başka bir şeyin hammaddesi yapabiliyorsunuz. En azından toprağı besliyorsunuz. Önemli olan ne yapacağınızı biliyor olmanız, bunu araştırıyor olmanız. 

Döngüsel ekonomi deyince geri dönüşüm geliyor akla... 

Başlangıç için çok doğru bir yaklaşım ama yeterli değil. Bir ürünün ambalajını geri dönüştürmeye başladığınız zaman belki 5 defa dönüştürdükten sonra yine ömrünün sonuna getiriyorsunuz. Her seferinde yüzde 20’lik bir kayıptan söz ediyorsunuz. Aslında kaynak tüketimini azaltmaya çalışıyoruz. Çevre etkinizi pozitife çevirmeye çalışıyoruz. Bunun yöntemi geri dönüşümse bunu deneyeceğiz, değilse yeni yöntem bulacağız. 

Döngüsellik şöyle önemli: Bu bir konsept, bir çözüm önerisi. Kaynağındaki tüketimi önlemek için…

 

2- Hayalet modu

“Teknolojiyi hayatınızdan çıkaramazsınız”

Veri gizliliğiyle ilgili olan ‘hayalet modu’ da en çok merak edilen konulardan. İnternetin ilk dönemlerinde rahatlıkla paylaştığımız bilgileri şimdilerde vermekten imtina eder hala geldik. Ama yine de verileri gerçekten koruyabiliyor muyuz emin değiliz. Türkiye’de durum ne? Dünyada instagram’ı en çok kullanan ülkeyiz. Fakat bir çelişki var. Evet, seviyoruz kullanıyoruz orada olmak istiyoruz ama aynı zamanda ciddi anlamda kişisel verilerimizi o platformlarda paylaşırken en korkan ilk 5 ülke arasında olduğumuzu da söylememiz gerekiyor! Yeni internet dünyasında veri gizliliği nasıl şekillenecek? Daha mı güvenli olacak yoksa kötü kullanıma daha mı açık hale gelecek? Oksijen yazarı Serdar Kuzuloğlu ve teknoloji yazarı Ahmet Usta biraz da esprili bir dille tartıştılar bu konuyu. 

Çağımız görünürlük çağı. Hepimiz görünür olma arzusundayız bir yandan mahremiyet konusunda ilginç bir hassasiyete sahibiz.

Kocaman bir illüzyondan ibaret olduğunu düşünüyorum bunun. Kesinlikle mümkün değil. Bugün bize web 3.0 teknolojisinin bunu mümkün kılabileceği söyleniyor. Evet bir bitcoin cüzdanı indirip kurduğunuzda bir ‘public private key’ içerisinde anonim bir hesap açmanız mümkün. Ama her şeyden önce o uygulamayı indirirken geleneksel internet teknolojisinin altyapısıyla bir yere bağlanıyorsunuz ve bir IP iletişimi gerçekleşiyor ve burada kimliğiniz belli. Bunu geçtik bu dünyanın içerisine girdiğinizde etkileşime geçeceğiniz servisler sizden kimliğinizin önlü arkalı bir fotoğrafını ya da kimlikle çekilmiş bir selfie’yi istiyorlar. Devletler doğrulanmamış cüzdan servislerinin ya da hizmetlerinin verilememesine yönelik düzenlemeler yapmaya gidiyorlar. Bence mümkün olmayan bir şey hem ücretsiz hizmetlere erişeceğiz hem mahremiyeti isteyeceğiz bir yandan da bize mahremiyet sunduğunu iddia eden teknolojileri kullanırken buna dair bir güvenimiz olacak. Bu mümkün değil! Gerçekten mahremiyet istiyorsak tümüyle teknolojiyi bırakacağız.”  

3- Cinsiyet kurallarının reddi

“Cinsiyet kodlarının farkında değiliz”

Cinsiyet Kurallarının reddi bölümünde Oksijen yazarı Zeynep Miraç, konuyu Bilgi Üniversitesi’nde bu konuda ders veren Prof. Dr Itır Erhart ile değerlendirdi.  

Cinsiyet kuralları nedir?

Biz doğuyoruz, bir cinsiyet atanıyor. Kız çocuk ya da oğlan çocuk diye. Bu da genelde görüntüye bağlı. Cinsel organlara bakarak cinsiyet atanıyor. Sonrasında bir kız çocuk ve oğlan çocuktan beklentiler öğretiliyor. Bunların arasında ailede gördüklerimiz var. İlk ailede başlıyor; anne baba, etrafta anneanneler, babaanneler, dedeler varsa onların yaptıkları… Sonra maruz bırakıldığımız içerikler… Çocuk kitapları, bilgisayar oyunları, tablette baktığımız içerikler olabilir. Bunları öğreniyoruz fakat öğrendiğimizin farkında olmuyoruz. Bence üzerinde durmamız gereken konu bu. “Ben hiç cinsiyet kurallarıyla büyümedim, çok özgür bir bireyim.” Aslında değil. Öyle bir içselleşiyor ve normalize ediliyor ki zaten kadın ve erkek doğası gereği farklıdır oluyor. Biz bunu sorgulamadan normmuş gibi kabul ediyoruz.

Belli bir entelektüel birikimin üzerine çıktığımız zaman hallettik sanıyoruz ama hallettik mi? 

Henüz halletmedik. İlk aşaması fark etmek. Bir reklam vardı bir telefon operatörünün. Orada da ne kadar çok dakikan olduğunu göstermek için adam annesini arayıp karnıyarık tarifi alıyor ve sonsuza kadar sürüyor bu. Kadına da sevgilisi ofsaytı anlatıyor.  Bu kalıpların içinde yaşıyoruz. Özgürleştim’ diyemiyoruz.

4- Zihin bakımı

“Yeşil düğmeye basabilmeliyiz”

Fiziksel sağlığımıza dikkat edersek çok daha iyi yaşayacağımızı biliyoruz elbette. Ama zihin sağlığımız iyi olursa vücudumuza etkisi de iyi olur bu konuda birçok araştırmalar var. Araştırmaların bir sonucu olarak ortaya çıkan trendlerden bir de zihin bakımı. Nasıl her gün dişlerimizi fırçalıyorsak cilt bakımı yapıyorsak günlük hayatın içine zihin bakımını da katmalıyız. Bir mola vermeli ve kendimize dönmeliyiz. Dünyada bu yönde bir uyanış var. 

 Bu oturumda Oksijen yazarı Dr. Ayşegül Çoruhlu, zihin sağlığımız için neler yapmamız gerektiğini anlattı.

Çoruhlu’nun önerileri arasında meditasyon, nefes, masaj, mindfullness gibi aktiviteler var. “Beyin bakımı olarak en büyük görevimiz kendimizi devreden çıkarmak ve beynimizin kendi fabrika ayarıyla yenilenmesine izin vermektir” diyen Çoruhlu ekliyor, “Düşünmeyi durdurmak çok zor ama birtakım yöntemler var.”

Çoruhlu’dan sonra sözü alan mindfullness uzmanı Erhan Ali Yılmaz, kendimize alan verirsek her şeyi yapabileceğimizi söylüyor ve ekliyor, “Her şeyi -meli, -malı diye yapıyoruz ya, böyle olunca bazılarını yapamıyoruz. Bu yapamadıklarımız bizde alerji yapıyor, sıkıntı yaratıyor. Hepimizde stres denen şey oluşuyor. Beklentilerimiz, hayatımızda olan biten… O düşünme bağımlılığı ile ilgili yapabileceklerimiz var. Adı üstünde zihin bakımı. Bakım için ne gerekiyor? Günlük hayatımızda oturup kendimize, zihnimize bakmadığımız, neye ihtiyacım var diye sormadığımız için bakım oluşmuyor. Düşünmek problem değil, düşünceler içinde kaybolmak bir problem. Peki, ne yapacağız? Düşünceleri durduracak mıyız? Hayır, düşüncelerle uğraşmayacağız, dikkatimizle uğraşacağız.” Erhan Ali Yılmaz, günlük hayatımızda kısa da olsa meditasyon yapmanın zihnimize iyi geleceğini vurguluyor.  

5- Akışkan gerçeklik

“Metaverse kafası bana ters”

Konferansın, en eğlenceli oturumlarından biriydi akışkan gerçeklik. Oksijen teknoloji yazarı Levent Ertem, son dönem sıkça gündemimizde olan metaverse, NFT, avatarlar gibi konuları oyuncu Tolga Çevik’le tartıştı. Sahnede bir sanatçı olunca espriler de havada uçuştu. 

NFT, metaverse; hiçbirinde yok mu Tolga Çevik bunların?

Ben mail yollarken bilgisayardan printer’ı silen bir babanın oğluyum. Babamla derdimiz neden mail yolladığımızdı. Dolayısıyla metaverse kafası bana ters, benim algılayabildiğim bir şey değil. Mesleki olarak insana insanı insanla anlatan bir şeyin temsilcisiyim. ‘Bütün insanı ortadan kaldırıp çok eğleneceğiz’ dedikleri zaman her şey ortada kalıyor.

İki sene sonra bu avatarları kim hazırlıyor, bana da bir tane hazırlayın, demez misiniz?

Böyle bir şeyle gösterimizin anonsunu yapacağız derler, o zaman buyurun. Onun dışında kendimi böyle bir şeyin içinde göremiyorum, beceremem de zaten.

Sanatçı olarak sizce “2020’lerin başında metaverse dalgası vardı, iyi ki girmemişim” diyecek misiniz?

İnsanlığın 150 yılda yaptığı şeyi her 3 yılda yapan bir hale dönüşmüş olması çok kesin konuşmaktan imtina etmeme sebep oluyor. Bu da biter, diyemem.