29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 25.05.2022 14:52 | Son Güncelleme: 25.05.2022 15:07

Madenciliğe kapalı alanlar kanunlarla belirlenmeli

Türkiye'de 24 ilde 20 bin maden ruhsatı bulunduğunu ortaya koyan TEMA Vakfı, madenciliğe kapalı alanların kanunlarla belirlenmesi gerektiğini önerdi
Madenciliğe kapalı alanlar kanunlarla belirlenmeli

TEMA Vakfı, 2019 yılından itibaren sürdürdüğü maden ruhsatlarının dağılımını gösteren harita çalışmaları sonucunda 24 ilde (Çanakkale, Balıkesir, Muğla, Tekirdağ, Kırklareli, Afyonkarahisar, Kütahya, Uşak, Zonguldak, Bartın, Eskişehir, Karaman, Kahramanmaraş, Erzincan,Tunceli, Ordu, Tokat, Artvin, Erzurum, Bayburt, Şırnak, Siirt, Batman ve Sivas) yaklaşık 20 bin maden ruhsatının bulunduğunu ortaya koydu.

 Bu çalışma sonucunda ruhsatların; ormanlar, korunan alanlar, tarım ve mera alanları ve kültür varlıkları ile ilişkisini inceleyen çalışmaların sonuçlarına göre illerin ortalama ruhsatlılık oranının yüzde 63 olduğu görüldü. TEMA Vakfı bu duruma karşı bir politika belgesi hazırladı.  

Belgeye göre Vakıf, Birleşmiş Milletler’in farklı alt kuruluşlarının önerdiği ve diğer bazı ülkelerde de olduğu gibi madenciliğe kapalı alanların kanunlarla belirlenmesi gerektiğini ifade etti.

Statü ve nitelik gözetmeksizin her yerde madenciliğe izin veren mevzuatın, doğal varlıkları, gıda güvenliğini ve kültürel değerleri korumaya yetmediğine dikkat çeken TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Madencilik çalışmalarına yönetmelikler ve ilke kararları ile kısıtlamalar getirilmeye çalışılsa da, kolayca değiştirilebilen bu düzenlemeler doğayı ve insan sağlığını güvencesiz ve korumasız bırakmaktadır. Madencilik çalışmaları, binlerce yılda oluşan üst toprağın, geliştiği ana kayadan bağlantısının koparılması, işletme sırasında kullanılan yoğun su tüketimi ve neden olduğu kimyasal kirlilik ile; bulunduğu bölgede kalıcı sağlık sorunları, sosyo-ekonomik ve kültürel yaşamda olumsuz etkiler bırakmaktadır. Madencilik faaliyetlerinin neden olduğu bu tehditlerin önlenmesi ormanların, korunan alanların, verimli tarım ve mera arazilerinin, içme suyu havzalarının, yerel kültürün ve yerleşim bölgelerinin madenciliğin zararlarından korunmasıyla mümkün olacaktır" dedi. 

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç

"Kanun olmazsa maden yaşatmaz"

Birleşmiş Milletler Çevre Ajansı (UNEP) tarafından belirtildiği ve birçok ülke tarafından da uygulandığı gibi Türkiye'de de bu alanlar için kanun çıkartılması gerektiğini vurgulayan Ataç, "Belirlenen bu alanlarda arama faaliyetleri de dahil herhangi bir madencilik çalışmasına izin vermemek, doğal varlıkları, biyolojik zenginliği, yaban hayatını, tarım ve mera alanlarını, kıyıları ve içme suyu havzalarını madencilik faaliyetlerinden korumanın tek yoludur. Kanun korumazsa maden yaşatmaz” diye konuştu.

TEMA Vakfı’nın hazırladığı Madenciliğe Kapalı Alanlar Politika Belgesi’ne göre madencilik faaliyetine kapatılması gereken alanlar şöyle sıralandı:

●        Orman amenajman planlarında ana işletme amacı; doğa koruma, erozyonu önleme, iklimi koruma, su üretimi, toplum sağlığı, estetik, ekoturizm ve rekreasyon, ulusal savunma ve bilimsel işlevleri yerine getirme olarak belirlenmiş orman alanları

●        Korunan alanların tümü;

o   2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’na istinaden; milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları,

o   2872 Sayılı Çevre Kanunu; Özel Çevre Koruma Bölgeleri

o   4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu; Yaban Hayatı Koruma Sahaları, Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları ve Yaban Hayvanı Yerleştirme Alanları

o   2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu; kültür varlıkları, tabiat varlıkları, sit alanları

●        Uluslararası Sözleşmelerle Korunan Alanlar;

o   Biyosfer rezerv alanları,

o   Ramsar alanları

●        Bilimsel çalışmalarla belirlenmiş Önemli Doğa, Kuş ve Bitki Alanları gibi Potansiyel Korunan Alanlar (Koruma statüsü kazandırılarak)

●        Tarım alanları;

o   5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa istinaden; mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile büyük ovalar,

o   4342 Sayılı Mera Kanunu kapsamında belirlenmiş endemik veya nadir bulunan lokal yayılışa sahip türler ile yaygın yayılışlı olmakla birlikte lokal coğrafi ırkların bulunduğu mera/otlak, çayır, yaylak ve kışlak alanları,

o   3573 Sayılı Zeytin Kanunu ile sınırları çizilen zeytin alanları,

●        Tüm koruma mesafeleri ile içme suyu havzaları,

●        Sulak alanlar (Ramsar Alanları, ulusal ve mahalli öneme haiz sulak alanlar),

●        Kıyı alanları ve deniz koruma alanları (Deniz çayırlarının ve kumul alanlarına koruma statüsü kazandırılarak),

●       Bilimsel çalışmalarla belirlenmiş Önemli Doğa, Kuş ve Bitki Alanları gibi Potansiyel Korunan Alanlar (Koruma statüsü kazandırılarak)