CHP Lideri Özgür Özel, Kocaeli Gebze'de metro inşaatının bulunulduğu alanda çöken ve 4 kişinin öldüğü binaya ilişkin Ulaştırma Bakanlığı'nın sorumluluğu olduğunu söyledi. Özel, "Haberi duyar duymaz 6 dakika içinde bakanlığımızla ilgisi yoktur diye yalan açıklama yapıyorlar" dedi.
Vakıflar Yasası’ndaki değişiklik teklifini de eleştiren Özel, İstanbul’daki tarihî yapılar üzerinden yürütülen mülkiyet tartışmasına dikkat çekti. Galata Kulesi'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden (İBB) alınmasını hatırlatan Özel, “Galata Kulesi’ni Cenevizlilerden almak daha kolaydı AK Parti’den almaktan” dedi.
CHP'li belediyelere yönelik operasyonların kilit ismi olan Aziz İhsan Aktaş'ın Türkiye'den kaçtığını öne süren Özel, "704 yılda hapsini istiyor ama serbest geziyor. Ortalıkta dolaşıyor. Dolaşıyor, dolaşmıyor bilinmiyor. Bugünlerde kaçtığı da söyleniyor. Gören görürse bilen olursa söylenir" ifadelerini kullandı. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tutukluluğunu eleştiren Özel, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde HDP'lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılması yönündeki oylamanın CHP tarafından desteklenmesi konusunda da özür diledi.
CHP Grup Toplantısı'nda konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin bininci gününün dolduğuna işaret ederek, "Hala yapılacak çok iş var. Biz davaları da takip etmeye, adaletsiz kararların yeniden yargılanması için gelecekte üzerimize düşen sorumluluğu almaya ve depremzedelerin hiçbir sorununu ortada bırakmamaya gayret edeceğiz" dedi. Özel, bir süredir depremlerle sarsılan Balıkesir'in Sındırgı ilçesinin afet bölgesi ilan edilmesi çağrısında bulundu.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor. Özel, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası'na dikkat çekmek için turuncu kurdele takarak kürsüye çıktı. Özel, "Bu konuda LÖSEV ücretsiz bir şekilde lösemili çocukların tedavisine destek vermek için gayret gösteren çok önemli işler yapıyor. Hem LÖSEV'e sahip çıkmaya hem de lösemili çocuklarla dayanışma göstererek onların hayata tutunmalarına destek olmaya davet ediyoruz" dedi.
Özel, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"29 Ekim Cumhuriyetimizin kuruluşunu 81 ilimizde örgütlerimiz olan yerlerde belediyelerimiz ve vatandaşlarımız büyük bir coşkuyla kutladılar. 102. yılda Cumhuriyet coşkusunu en üst noktada yaşayan ve yaşatan herkese yürekten teşekkür ediyorum. 29 Ekim günü sabah Anıtkabir'deki törenlerin ardından Tuzla'ya geçtim. Burada 14 yıl önce sözü verilen ve bir türlü bitirilemeyen yaşam merkezini genç belediye başkanımız ve ekibi söz verdikleri gibi 1,5 yılda açtılar. 0-3 yaş arasındaki bebeklere ve küçük çocuklara hizmet edecek bir Bebek Akademi'yi de dahil her yaştan çocuklar için eğitimleri, kadınlar için meslek edindirme kurslarını da barındıran ve tam bir Cumhuriyet'e yakışan eseri Tuzla'ya kazandırdılar. Sonrasında Şişli'ye geçtik. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu'nun sadece arazisi 6,5 milyar değerinde olan bir yere 'Buraya bir kız yurdu yakışır' demesiyle Ata'mızın annesinin ismini taşıyan kız öğrenci yurdunu açtık, ardından da Kadıköy'de 30 yıldır yapılan o muhteşem cumhuriyet kutlamasına katıldık.
Hem yurtları kazandıranlara hem bu vizyonu ortaya koyanlara, kreş açanlara, kent lokantaları açanlara, CHP'nin belediyecilik anlayışıyla 'bu zorlukta ve baskı altında hizmetleri yapanlar yarın Türkiye'de bize neler yapmaz' dedirterek CHP'nin iktidarına en önemli yolun taşlarını döşeyenlere teşekkür ediyoruz.
"Bir yıl bittiğinde 650 bin konut yerine 18 bin konut teslim edildi"
Çağlayan'da yeni bir kumpasa karşı hep birlikte kenetlendik, mitinglerimizi yaptık. İsviçre'de yoldaşlarımızla bir araya geldik ve zorlu bir haftayı karmaşık duygular içinde ama korkuya teslim olmadan, zalimi memnun etmeden hep birlikte geçirdik.
Pazar günü 6 Şubat depreminin binici günüydü. Bin gündür adalet bekleyen aileler, geçim ve barınma mücadelesi veren yurttaşlar var. Deprem bölgesine yapılan her hizmet kıymetli. İlk dakikalarda bölgeye hareket etmiş ve 35 gün orada kalmış birisi olarak orada hangi parti olursa olsun, belediyelerin bir çorba dağıtanını da çok kıymetli görmüşüzdür. Bu ülkenin tüm kurumları bir şeyler yapabilmek için seferber oldular. Bunları değersizleştirmek kimsenin hakkı da haddi de değil. Ama bir yandan da deprem olduğu günün üç gün sonrasında 'bu felaket asrın felaketidir bunun altından kalkmak için devleti bilenlerin yönetmesi lazım, biz buradaki evleri bir yıl içinde yapacağız' diye bir devlet sözü verildi. İnsanlar aslında bütün imkansızlıklar ortadayken bu söze inanmak istediler. Belki seçim tercihlerini değiştirdiler ve o söylenen bir yıl geldi. Bir yıl bittiğinde 650 bin konut yerine 18 bin konut teslim edildi. Sözlerin 2,7'si tutuldu. Şimdi bininci gündeyiz ve şu anda 300 bine yakın konutu teslim etmekle övünüyorlar. Verdikleri sözün yüzde 46'sıdır.
"Depremzedeler bin gündür adalet arıyor"
Siz söz tutmuyorsunuz. Hatay'da bugün söylenenlerin yüzde 34'ü teslim edilebildi. Bugün yüzbinlerce depremzede hala konteynerda ya da gurbette yaşamak zorunda kalıyor. Teslim edilen konutlarda altyapı sorunları, şikayetler bitmiyor. Okullar, sağlık merkezleri hala konteynerlarda hizmet veriyor. Ülkede ekonomik kriz var, deprem bölgesinde çok daha ağır hissediliyor. Esnaf daha dükkanını açmadan eski borçlarıyla ilgili vergi dairesine çağırılacak. Rezerv alan mağduriyetleri devam ediyor. Depremzedeler bin gündür adalet arıyor. Yıllardır sonuçlanmayan davalar, yurtdışına kaçanlara kırmızı bülten çıkartmanın maliyetleri. Diğer taraftan kamu görevlilerine verilmeyen yargılama izinleri, yakınlarını kaybeden herkesin bir kez daha yüreklerini yakmaya devam ediyor. Her belediye başkanımız elini deprem bölgesinden hiç çekmediler. Hala yapılacak çok iş var. Biz davaları da takip etmeye, adaletsiz kararların yeniden yargılanması için gelecekte üzerimize düşen sorumluluğu almaya ve depremzedelerin hiçbir sorununu ortada bırakmamaya gayret edeceğiz.
"Sındırgı'ya devletin şefkatli elinin ulaşması gerekiyor"
Sındırgı ilk günden bugüne kadar 12 bin depremle sınandı. Başkanımız bir talepe Ankara'da. Biz bu talebin sonuna kadar arkasındayız. Sındırgı'nın afet bölgesi ilan edilmesi isteniyor. Zararların karşılanması, yapı denetimlerinin acilen yapılması için. Sındırgı'ya devletin şefkatli elinin ulaşması için biz de bu talebe sahip çıkıyoruz."
Kartalkaya Faciası'na ve Gebze'deki metro inşaatı bölgesinde çöken bina olayını da gündeme taşıyan Özel, “Ulaştırma Bakanlığı binanın yıkılmasında sorumluluğu olmadığını açıklıyor ama geçmişte uyarı yapılmış” dedi. Özel, Gebze'de bakanlığın, 'Yalan söylediğini' iddiasını etti.
“Yangının çıktığı otelin kapısında nal gibi yazıyor: Turizm Bakanlığı’na ruhsatlıdır” diyen Özel, kartalkata faciasında bakanlığın sorumluluğunun üstünün örtülmeye çalışıldığını ifade etti.
Özel, Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un CHP iktidarın Yüce Divan'da yargılanacağını söyledi.
"Galata Kulesi'ne çökecekler"
Vakıflar Yasası’ndaki değişiklik teklifini de eleştiren Özel, İstanbul’daki tarihî yapılar üzerinden yürütülen mülkiyet tartışmasına dikkat çekti. Galata Kulesi'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden (İBB) alınmasını hatırlatan Özel, “Galata Kulesi’ni Cenevizlilerden almak daha kolaydı AK Parti’den almaktan” dedi.
Özel, AKP iktidarının yürürlükte davaların İBB lehine sonuçlanacağından 'Galata Kulesi'ne çökmek için' kanun değişikliğine gittiğini savundu.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın geçmişte “Demokrasi treni işimize geldiği yerde ineriz” sözünü hatırlatan Özel, şunları ifade etti:
"Bindiği trenin Lokomotifi, bindiği trenin raylarını döşeyen kişi benim partimin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. O trenden o trenden ineceksin sen. Ama o tren yoluna devam edecek. Yoluna sonuna kadar devam edecek.
Kimsin sen? Sen karşısında dururken sana rağmen döşendi o raylar. O rayları döşeyeni senin çok sevdiklerin idama mahkum ettiler Kurtuluş Savaşı'na girişmesin diye. Kimsin sen?"
"Aziz İhsan Aktaş kaçtı" iddiası
Belediye başkanlarına yönelik tutuklamaları gündeme getiren Özel, “704 yılla yargılanan suç örgütü lideri serbestçe dolaşırken, onun iftirasıyla 4 yıl ceza istenen başkanlarımız hapiste” dedi
Özel, Aziz İhsan Aktaş'ın Türkiye'den kaçtığını iddia etti:
"704 yılda hapsini istiyor ama serbest geziyor. Ortalıkta dolaşıyor. Dolaşıyor, dolaşmıyor bilinmiyor. Bugünlerde kaçtığı da söyleniyor. Gören görürse bilen olursa söylenir."
Demirtaş özrü
Dün bunları yapmakla övünenler Selahattin Demirtaş'ı içeri atmakla övünenler, Figen Yüksekdağ'ı daha içeri atmakla övünenler, Osman Kavala'yı AİHM kararına rağmen içeride tutmakla övünenlere soruyorum.
Bugün hayırlısı bu diyorsanız dönüp de dönüp de bir özür borcunuz yok mu acaba? Açık söyleyeyim. Bizim de var. Her ne kadar o zaman 120 milletvekilinin yüzü ret oyu verse de her ne kadar o dönem bizler partide buna karşı bir mücadele vermiş olsak da Cumhuriyet Halk Partisi'nden 20-25 tane işte efendim referanduma gitmesin de geçecekse buradan geçsin diye kullanıla o oylarda bu partinin de kusuru var.
Partinin bugünkü genel başkanı olarak tarih önünde o günkü kusur için tüm Türkiye'den Türk milletinden özür diliyorum.
"Demirtaş'ın erdemli tutumuna teşekkür ediyorum"
Bugünkü genel başkan sıfatıyla. Şu kadarcık kusuru vardı partinin. Sonra kusurun yüzü 99'unun sahipleri şimdi bugün gelmişler şimdi bugün gelmişler sütten çıkmış ak kaşığa dönmüşler. O hayırlı olur, bu hayırlı olur. Yine karşısında halen daha Selahattin Demirtaş diyebiliyor ki sadece benim açımdan değil 86 milyonun kardeşlik hukuku açısından önemsiyorum bu kararı. Selahattin Demirtaş'ın bu erdemli, bu onurlu, bu sabırlı bu örnek olacak tutumu karşısında kendisine yürekten, yürekten bir teşekkür ediyorum. Yürekten. Herkesin yapacağı iş değil bu.
Bir de işin bu tarafına bakalım şimdi. O gün Selahattin Demirtaş'a terörist diyenler, eli kanlı diyenler, bilmem kaç kişinin ölümünden mesul diyenler neredeyse idamı getirelim, asalım diyecek olanlar bugün oralar hayırlı diyor. Doğru diyor. Bugün ne diyor?
"Rejim şeytan değiştirdi"
Rejim şeytan değiştirdi. Bu rejim düşmanlık üzerine kurulu bir rejim olduğu için, kavga üzerine kurulu bir rejim olduğu için, korku üzerine kurulu bir rejim olduğu için güya kendinde olmayan ama devletin kuvvetini ele geçirdiği devlette haksız kullanarak ayakta kalan rejim olduğu için o gün rejime düşman lazımdı. Şeytan lazımdı. O gün rejimin şeytanı Selahattin Demirtaş'tı. Bugün rejime şeytan lazım.
Ekrem İmamoğlu. O gün bugün el uzattıkları, af diledikleri, övdükleri dün onların düşmanıydı. Partinin adı HDP'ydi, Demdi. HDP'yi kapatmayan Anayasa Mahkemesini kapatalım diyorlardı. Bugün orada başka bir yere geçtiler ama umudu anlatamayan, kardeşliği anlatamayan, kardeşlik hukukundan nasibini almamış olanlar bugün yeni düşman Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendilerince yeni Şeytan Cumhuriyet Halk Partisi'nin düşmanlığıyla ayakta kalmaya çalışıyorlar. Ama burada ihmal ettikleri bir şey var. Bu millet dünü de gördü, bugünü de gördü.
O gün dediğinizi de duydu, bugün dediğinizi de duydu. Bu partinin dününü, bugününü, yarınını biliyor. Bu partinin samimiyetini, bu partinin seçim kazandığında senin gibi evinin önünde de hemen bir otobüs üstü bulup Bay Kemal diye dalga geçmelerini ata alan Üsküdar'ı geçti diye ikrarlarını ya da alayını da gördü.
Seçimi kazandığı akşam komşunuz AK Partiliyse üzmeyin onu, korna basmayın davul çalmayın diyenleri de gördü. O yüzden en kısa sürede en kısa sürede adaletin tecelli etmesini, tüm siyasi tutsakların serbest kalmasını bir kez daha talep ederken milletimize de şunu söylüyorum.
Bir ay sonra insan içine çıkamayacaklar diyenler Türkiye'nin her köşesinde meydanlarda o kentin en kalabalık mitingini yapıyor. Birbirinin gözüne bakamayacak diyenler milletin gözünün içine bakıyor ve haklılığını anlatıyor. Anketlerde casusluk suçlamasına inanmıyorum diyen %81 var. Bu ülkenin umudu o %81'de 86 milyonda. AK Parti'nin 23. yılı Erdoğan iktidara gelişlerini şanla şerefle 23 yıl diye tanımladı. 23 yılda ben bu gerçekten bu kadar övgü madalyasız olmaz. Ben hafta sonu maraton koştum bir madalya kazandım.
"Erdoğan'a madalya takacağım"
Sayın Erdoğan kıskanıyor böyle şeyleri. Keşke birlikte koşabilsek siyaset yumuşar, iyi olur falan diyor. Ama ben madalyasız bırakmam. Madalya törenini yapmamız lazım. 3.2 trilyon dolar vergi topladı. AK Parti 23 yılda kendinden önceki 79 yıllık Cumhuriyet döneminin topladığı verginin 6 katı dolar bazında. Dolar bazında 79 yılda toplanan vergiyi 6 katını 23 yılda toplamışlar. Toplanan o devasa vergi 3.2 trilyon özelleştirmeden de 6 63.4 milyar dolar kazanmışlar ve bunların sonunda 23 yılın sonunda şanla şerefle birinciyiz. Yoksullukta Avrupa birinciliği madalyası. Sayın Erdoğan'a takıyorum.
Yoksullukta Avrupa birincisi madalyası. İşsizlikte Avrupa birinciliği madalyası. Gelir adaletsizliğinde Avrupa birinciliği madalyası. Faizde Avrupa'da 1. ama dünyada ikinci olmuş. O geçene çok kızacak. Faizde dünyada ikincilik, enflasyonda dünyada beşincilik madalyası. Bu beşi bir yerdeyi Erdoğan'ın boynuna takalım. Öyle geçsin ama hukukun üstünlüğünde 143 ülkeden 118. sıradayız. Basın özgürlüğünde 180 ülkeden 159. sıradayız.
Bu ayıp bu ayıp bu ülkeyi yönetip ya da yönetenlere kayıtsız şartsız destek verip ekonomiyi bu hale getirenlere, memleketi bu hale getirenlere bu ayıp yeter. Ama hani Erdoğan şurada 5. oldum diyor ya enflasyonda dünya 5.si. Dünya 5'ten büyüktür. Olur mu öyle şey? Kimmiş onlar? Bakın Erdoğan'ı geçenler Venezuela, Güney Sudan, İran, Burundi ve Türkiye sıralamada. Birinde siyasi kriz, birinde iç savaş, birinde siyasi kriz ve yaptırımlar, birinde iç savaş ve kıtlık dünya 5.si.
"Başımızda bir cunta var"
Dünyadaki 200 küsur ülke bizden iyi. Dünya 5.si Türkiye. Bizde de sivil darbe var. Başka bir şey yok. Başımızda bir cunta. Dünyanın en yüksek 5 enflasyonlu ülkesi bunlar. Düşük enflasyona sahip 5 ülke. İsviçre %0.1. Finlandiya %0.5. İsveç %0.9. Fransa 1, Almanya 2.3. Almanya bizi kıskanıyor. Yıllık enflasyon %2.3. Bizim ekim enflasyonu daha yüksek geldi.
Buradakilerin ortak özelliği hukukun üstünlüğünde ve basın özgürlüğünde ilk 10'un içindeyiz. İlk 10'un içinde. Bunu görmek, bunu anlamak, bunu anlatmak lazım. Diğer taraftan tabii Sayın Erdoğan kızıyor bana. Elinde bir şey oluyor, altın hesabı yapıyor, altın hesabı yapıyor. Gerçekten altın hesabı yapmamaya karar verdim bugünlük. Bakın Sayın Erdoğan'a hesabı göstereyim. Tüik'in yıllık enflasyonu %32.8. Enag bunu %68 buldu. 65 buldu. Şimdi Tüik'in enflasyonu %32.8 ama peynir 200 liralık peynir bir yılda 355 lira olmuş %77. Kıyma dana kıyma 550 liradan 900 lira olmuş %63. Ayçiçek yağı litresisi 95 liradan 170 liraya çıkmış %79 ve bu 3 ürünün enflasyonu bu 3 ürünün ortalama enflasyonu %68. Yani vatandaş geçmişte konuşuyorduk ya pinpon topu, bakır çubuk, bilmem ne falan filanla değil bununla kayın dırdığı için vatandaşın enflasyonu %68. Ve maalesef gördüm bunu şaşkına döndüm.
Diyor ki tur şirketleri tur düzenliyor. 1400-1500 lira para veriyorsun tur şirketine. Yunanistan'a götürüyor seni. Geziyorsun, alışveriş yapıyorsun. Turda bedavaya geliyormuş. Nasıl? Bizde 355 lira olan peynir Yunanistan'da 240 liraymış. Bizde 900 lira olan kıyma Yunanistan'da 350 liraymış. Bizde 170 lira olan ayçiçek yağı Yunanistan'da 70 liraymış. Sadece bu üçünü aldığında Türkiye'de 1400 lira ödüyormuşum. Dedeağaç'ta 660 liraymış. İşte 23 yıl sonunda şanla şerefle Erdoğan'ın övündüğü Türkiye. Dün kabine toplantısı sonrası konuştu. Daha nazik bir üsluptu. Biz de daha nazik konuştuk.
Duymamamız gerekeni duyduğumuz zaman duyması gerekenleri söyledik ama bizim Türkiye'yi yurt dışına şikayet ettiğimizi tekrar söyledim ve dedi ki Cumhuriyet Halk Partisi'ne ilk genel başkanı olduğunda demişti ki umutlanmıştık diyor. Yurt dışında Türkiye'nin partisiyiz diye. Sen onu bir Haydar Aliyev'e sor bakalım. AKPM'de Azerbaycan mevzusunda Türkiye Cumhuriyet Halk Partisi Azerbaycan'ın Konsey denetimi dışına çıkmasının doğru olmadığını ve nasıl yeniden kapsanması gerektiğini nasıl anlatmış.
"Eurofighter vetosu İmamoğlu'yla Özgür Özel'in açıklamaları sonucu kalktı"
Sen onu Kıbrıs meselesini yurt dışında Cumhuriyet Halk Partisi Güney Kıbrıs'tan bir parti Türk Silahlı Kuvvetleri işgalcidir dediğinde Cumhuriyet Halk Partisi buna nasıl pozisyon almış. Sorduysan anlatmıştır Sayın şansölye, Hükümet Sözcüsü Almanya'da kamuoyuna açıkladı. Euro Fighter'ları Türkiye'ye niye verdiniz? Dedi ki Ekrem İmamoğlu'nun da açıklaması oldu. Özgür Özel'in de bu konuda üstün gayretleri oldu, çabaları oldu. Alman Savunma Bakanı ile konuşmuşuz. 19 Mart darbesinden sonra o zamanki şansölye Olaf Sholtz Türkiye'yi veto etti Euro Fighter'lar için. Sonra değişti. Sayın Mertz geldi. Kardeş partimizin başkanı Lars King hükümette hem Maliye Bakanı hem Şanye yardımcısı oldu. Sosyal Demokrat Savunma Bakanı oldu.
Savunma Bakanı ile bu konuyu konuşmuşuz. Lars King'yla söylemişiz. Almanya'nın vetosu kalkmış. Vetonun kalkmasına da İmamoğlu'yla Özgür Özel'in açıklamaları sonucunda isteği sonucunda yapmış diyor. Bana diyor ki yurt dışında Türkiye'nin menfaatlerini savunacağım demişti. Şimdi çıkmış gelip geçici gündelik tartışmaları yurt dışında konuşuyor diyor. Burada hem bir itiraf hem bir ikrar var. Diyor ki ben yurt dışına çıkıp da örneğin bu da gelip geçmiyor. Çok yakıyor ama Erdoğan enflasyonu düşüremedi demiyorum. Yurt dışına çıkıp da Erdoğan Anıtkabir'e yine getirmiş bir çuval faydasızı kendine tezahürat yaptırıyor Anıtkabir gibi matem yerinde demiyorum.
Erdoğan'ın oğlunun yönettiği vakıflarda şunlar var, bunlar var. Bunları konuşmuyorum. Ben gidiyorum, yurtdışına diyorum ki, "15,5 milyon insanın oy verdiği cumhurbaşkanı adayımızın diplomasını iptal ettiler, hasetliklerinden. Kendilerinde yok, biz aday olamayalım." diye.
Aldılar, içeri koydular. Bu iftiralarla diye bunu anlatıyorum. Sen başörtüsü meselesinde gidip anlatacaksın. O gündelik gelip geçici mesele değil. Sen parti kapatma davanı bütün dünyaya gidip anlatacaksın. Gündelik gelip geçici mesele değil.
Sen gideceksin, 15 Temmuz darbesini hepimizden yardım isteyip dünyaya anlatalım diyeceksin. Sonra kendin gelip, mağduru olduğun muhatabı olduğun darbe sana yapılınca dünyaya anlatacaksın. Sen bize darbe yapmaya kalkınca, dünyaya anlatınca bunlar geçici, gündelik tartışmaları olacak. 230 gündür insanlar eşlerinden, evlatlarından, analarından, babalarından, çocuklarından ayrı, kardeşim. 230 gündür zulüm görüyorlar.
"Cezaevlerinde 28 kişilik koğuşta 40'ıncı olarak yatıyor"
Ahmet Özer 365 gündür. Namuslu, şerefli insanlara hırsız dediniz, yetmedi. Yolsuz dediniz, yetmedi. Terörist dediniz, yetmedi. Ajan diyorsunuz, vatan haini diyorsunuz. Sonra da dönüp, Özgür Bey, "Günlük, gelip geçici tartışmalar." Yüreğimizi yakıyor bu tartışmalar, bizim. Perişan ediyor aileleri. 12 yaşında çocuğu 86 yaşında annesine bırakmış, kadınlar yatıyor. Türkiye'nin dört bir yanındaki cezaevlerinde 28 kişilik koğuşta 40'ıncı olarak yatıyor, yerlerde.
Bunlar yaşanacak. Sonra sen, dokuz yıldır, Selahattin Demirtaş yatarken keyif yerinde. Bir elin yağda, bir elin balda duracaksın. Dokuz sene sonra konjonktür icabı insafa geleceksin ama bu sefer içeri koyduğun bir başkasının ömrünü çürüteceksin. Haysiyetiyle oynayacaksın. Özgürlüğünü kısıtlayacaksın. Bu yüzden buradan açıkça söylüyorum.
"Bir gün kapına polis gelmedi, gözaltına alınmadın"
Bu yargılamalar derhal tutuksuz yargılamaya dönmeden, daha ya, daha bir yandan siz çıkıp bir şey söylüyorsunuz Kürt meselesiyle ilgili, adam çıkmış Ak Toroslar çetesi, Beyaz Toros paylaşıyor, devlete meydan okuyor. Meclise meydan okuyor. O çetenin elinde insanların hayatları kararıyor. Mehmet Murat Çalık'tan bir kötü haber gelecek diye anasının gözünün içine bakıyor böyle bütün Maçka. 14 tane hap yutuyor Muhittin Böcek, Antalya Cezaevi'nde ayakta kalmak için.
Sen bunların hepsine muhatap oldun. Bir gün kapına polis gelmedi. Bir gün gözaltına alınmadın. Bir gün tutuklu yargılanmadın. Ceza aldın, rica, minnet cezaevine çağrıldın. Yanında yatacağı kadar karar verildi. Cezaevinde şiir kaseti çıkarttın. Şiir albümü çıkarttın. 30.000 ziyaretçiyle övündün. Şimdi çıkmış bu kadar kötülüğü yapıyor, sonra da başını yastığa koyuyor, kendi uyuyor.
Bize, "Siz de uyuyun, çocuklar." diyor. Bu millet uyumaz. Bu millet uyandı. Bu millet ayağa kalktı. Bir daha geri oturmayacak. Bir daha asla oturmayacak. Sizi iktidardan götürene kadar mücadele edeceğiz. Ya hukuk zeminine döneceksiniz, ya mücadelenin en kralını göreceksiniz.
Kaynak: ANKA