29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 14.01.2022 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:18

Ülkenin bilincine sanatsal yolculuk

Türkiye’nin İlk Bilinç Dışı İmgeleri Sergisi: Öz’e Dönüş, binlerce kolajdan oluşan video işleri ile toplumsal bir panorama sunuyor. Sanatçılar sokaktan insanlar
Ülkenin bilincine sanatsal yolculuk
Esen Dolma
Future Bright Sanat Vakfı ve ZMET Institute dünyada bir ilki gerçekleştirip bilinç dışı imgelerin yer aldığı Türkiye’nin İlk Bilinç Dışı İmgeleri Sergisi: Öz’e Dönüş sergisini açtı. Bu yıl başında kurulan Future Bright Sanat Vakfı’nın ilk projesi olan sergi insanların bilinç dışındaki derin duygularına, arzularına ve korkularına zihin imgeleri ve metaforlar üzerinden ulaşıyor.  Serginin ortaya çıkma yöntemi dünyanın en prestijli araştırma yöntemlerinden biri olan ZMET’e dayanıyor. Bu, Harvard Üniversitesi’nden Prof. Gerald Zaltman tarafından geliştirilmiş bir araştırma modeli. Bu model, insanların bilinç dışındaki derin duygularına, tutum, talep, baskı ve korkularına zihin imgeleri ve metaforlar üzerinden ulaşıyor. ZMET modeli, Türkiye ve bölgedeki 13 ülkede Future Bright çatısı altındaki ZMET Institute tarafından kullanılıyor. Türkiye’nin bilinç dışındaki derin duyguları deşifre edebilmek için, Future Bright son iki yılın ZMET verisini tek bir havuzda topladı. Bu süreçte 1.200 görüşmeden elde edilen 10 binin üzerinde bilinç dışı zihin imgesi analiz edildi. Böylece sergide ZMET araştırmalarına katılmış kişilerin oluşturdukları kolajlardan seçkilere yer verilirken, kolektif bilinç dışımızdaki ortak duygularımız da metaforlar üzerinden en gerçek haliyle izleyiciyle buluştu.

Sosyolojik büyük resim

Küratörlüğünü Beyza Can Uçak’ın yaptığı ve 8 Şubat’a  kadar Nişantaşı Maji Art Gallery’de ziyaret edilebilen serginin oluşum süreci hakkında Future Bright Genel Müdür Yardımcısı Ebru Özdemir şunları söyledi: “Sergideki eserler ‘sanatçılar’ tarafından değil, anonim katılımcılar tarafından yaratıldı. Eser sahiplerini genel olarak ‘Türkiye insanları’ diye düşünebilirsiniz. Bu yaklaşımın sanattaki karşılığı ‘katılımcı sanat’ (particapatory art) olarak tanımlanıyor. Eserler birer arabulucu sanat objesi niteliğinde. Toplamda 10 eser sergiliyoruz ancak çok geniş bir kesimi kapsıyoruz: Gençler, ev kadınları, beyaz yaka çalışanlar, muhafazakarlar, LGBT bireyler…” Ebru Özdemir proje sonucu ulaştıkları Türkiye’nin ortak duygularını, metaforlarını da anlatıyor: “Altı yıldır analiz ettiğimiz on binlerce imge ve binlerce kolaj, toplumsal derin ruh halimize ve ortak bilinç dışımıza dair bir panorama ortaya koyuyor. Araştırma konusu her ne olursa olsun, Türkiye’de hemen her segmentin bazı derin duygularda kesiştiğini gözlemledik. Ortaya çıkan bu sosyolojik ve büyük resmi toplumsal omurgamız gibi düşünebiliriz. Buradan hareketle, bu eserleri hem marka dünyası ile hem de eserlerin gerçek sahipleri olan tüketicilerle paylaşmanın iyi bir fikir olacağını düşündük. Yoğun bir umutsuzluğun ve sıkışmışlığın hakim olduğunu, toplumun hiçbir kesiminin kendi yansımasını toplumda bulamadığını, bu anlamda bir benlik seyrelmesi ve savrulması içinde olduğumuzu söylemek mümkün. Kendini yeniden bulma, öze temas ve yeniden doğma sancılarına tanık oluyoruz.” Sergide yer alan videolara  YouTube kanalı Yüzlerce Farfara ve bilincdisi.org’da erişilebilirsiniz.