20 Nisan 2024, Cumartesi
22.10.2021 04:30

Dijital yaşamın halısı kabarıyor

Heyecan içinde satın aldığınız bilgisayar ve telefonların bir gün çöp olacağını hayal etmek kolay değil. Oysa elektronik cihaz atıkları her yıl mevcut çöp dağlarına Çin Seddi hacminde bir kütle daha ekliyor

Satın aldığınız ilk cep telefonunuzdan bugüne dek kullandığınız bütün modelleri hatırlıyor olmalısınız. Bilgisayarlarınızı da öyle. Peki şu an neredeler, biliyor musunuz? Bir tanıdığınıza vermiş olsanız dahi üzerinden 5 yıl geçmişse büyük ihtimalle çöplüğü boylamıştır. Peki ama “hangi çöplüğü”? Kuşaklar boyu kullanılan; bir evden diğerine gezen elektronik cihazlar hatıralarda kaldı. Bugün ne teknolojileri ne de imal edildikleri malzemeler böylesi bir kullanıma uygun. Tüketim ekonomisinin bilim ve teknolojiden nasiplendiği en gizemli yöntemin adı “planlı eskitme”. Bu teknik sayesinde her ürünün, her parçasının, ne kadar süreyle çalışır halde kalacağı üretimden önce hesaplanabiliyor. Çoğu bileşen, ülkelerin yasal garanti sürelerine göre şekilleniyor. Örneğin bir elektrikli süpürgenin gövdesi 18 ay garanti kapsamında kalmak zorundaysa sadece 20 ay sağlam kalacak yapıda üretilebiliyor. Sapı için 12 ay garanti şartı varsa, o da en fazla 14 ay dayanacak şekilde... İlginç bir tezat olarak cihazların sapasağlam halde, çok daha uzun süre kullanıldığı yıllarda her mahallede en az bir tanesi bulunan tamirciler, her şeyin birkaç senede kullanılmaz hale geldiği bu dönemde ortadan kayboluverdiler. Daha da düşündürücü bir ayrıntı ise üreticilerin (tahmin edeceğiniz sebeplerle) ürünlerini tamir etmemizi “istememesi”. Bunu başarmanın en basit ve yaygın yolu “ürünün içini açmayı engellemek”. Patentine sahip olduğu ve üretimini engellediği özel tornavidalarla açılabilen garip vidalar kullanmak gibi “şeytani” taktikler yöntemlerden sadece biri. (Avrupa Birliği’nin bu yöntemlerini yasaklamayı öngören “tamir etme hakkı,” bu yüzden son derece kritik.) Nihayetinde böylesi zorlayıcı sebepler zincirinin doğal sonucu olarak pek çok kullanıcı bozulan ürününü tamir ettirmek yerine yenisini almaya yöneliyor. Cihazınız bozulmasa dahi belirli bir süre sonra bizzat üreticisinin yazılım güncellemelerinden mahrum kalabiliyor. Sapasağlam pek çok ürün bu sebeple kullanılmaz hale gelerek (hak etmediği halde) çöpe dönüşüyor. Bu tablonun kaçınılmaz sonucu ise dünyamızın en hızlı büyüyen atık grubu haline gelen “e-çöpler”. Temmuz ayı verilerine göre “ürettiğimiz” yıllık e-çöp miktarı “57.4 milyon ton” gibi dudak uçuklatan bir seviyeye ulaşmış durumda. Geri dönüşümünün yarattığı yıllık 62.5 milyar dolar gelir de fazlasıyla iştah kabartıcı. 2030’da yıllık 74 milyon tona ulaşması beklenen e-atıklar bu yüzden birçok farklı sebepten dikkat çekiyor.

Atıklar yoksul ülkelere

Hikayenin en vahim kısmı ise çöplüklerde yaşanıyor. Çünkü olması gerektiği gibi işlenip dönüştürülen e-atık oranı yüzde 20’yi dahi bulmuyor. Kalan yüzde 80’lik kısmın tamamına yakını, bir dizi paravan şirket üzerinden geri kalmış ülkelere taşınıyor. Sızdırdığı kimyasal bileşenler nedeniyle doğaya zararı bilinmesine rağmen bu ülkelerden bir kısmı bu atıkları ya doğrudan toprağa ya da kıta sahanlığı dahilindeki denizlere gömüyor. Büyük çoğunluğu ise onları sağlık koşullarını hiçe sayan yöntemlerle yakarak içerdikleri bakır, demir, altın, kobalt ve gümüş gibi elementleri ayrıştırıyor. İlkel yöntemlerle yürüyen bu süreçte çalışanların çoğu soluduğu zehirli duman sebebiyle otuzlu yaşlarında (ve ağırlıklı olarak akciğer kanseri sebebiyle) hayatını kaybediyor. Bu konuda ilk tedbir alan ülkelerin başında (her yıl ıskartaya çıkardığı 280 milyon adet cep telefonuyla sürece en çok “katkı sağlayan”) Çin oldu. Dünyada satılan cep telefonlarının toplamının yüzde 70’inin de üretim merkezi olan ülke, 2017’de “döngüsel ekonomi” başlığı altında üreticiden kullanıcıya, malzemeden atık yönetimine kadar bütün paydaş ve bileşenlerde kayıpları azaltacak ve kontrollü geri dönüştürecek yaptırımları devreye soktu. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un Mayıs ayındaki açıklamasına göre Türkiye’de geri dönüşüm oranı yüzde 19 seviyesinde. 2035 hedefi bunu yüzde 60’a çıkarmak. 24 Aralık 2020’de TBMM’de kabul edilen ve 30 Aralık 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak hizmete giren (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı) “Çevre Ajansı” ise sıfır atık gibi iddialı bir hedefe sahip. Ancak yıllık 10 milyar TL’lik potansiyele sahip Türkiye geri dönüşüm pazarı, çevrecilik meselesini “bazı çevrelerin” gelir kaynağına dönüştürme iddialarının gölgesinde, e-atık gündemindeki rotasını henüz çizebilmiş değil.

MacBook Pro serisi de M1 çipe kavuştu

Apple’ın 2020 sonunda duyurduğu kendi imzasını taşıyan M1 kodlu çip, şirketin 2006 yılında geçtiği Intel platformundan sonraki en büyük dönüşüm olmuştu. Kendi iddiasına göre kategorisinde en hızlı ve en yüksek performanslı bu çip, macOS ve iPadOS işletim sistemlerinde seviyeyi belirgin şekilde yükseltmişti. İlk etapta MacBook Air, Macbook Pro ve Mac Mini’de kullanıma sunulan M1 çipi, bu hafta gerçekleştirilen lansmanla Apple’ın taşınabilir kategorisinin en üst serisi MacBook Pro’larda da yerini aldı. 14 ve 16 inç boyutlu iki seçeneğe sahip modellerdeki göze çarpan en büyük değişimlerden biri, “Touch Bar” olarak adlandırılan dokunmatik yüzeyin kaldırılmış olması. Pandemi döneminde en önemli bileşenler arasına giren ön kamera, iPhone’larda olduğu gibi ekran içinde bir çentiğe dönüşmüş. Çözünürlüğü ise 1080p (FullHD) seviyesine çıkarılmış. Ayrıca bir önceki seride kaldırılan mıknatıslı şarj arayüzü “MagSafe” ve HDMI veriyolu da yeniden kullanıma sunulmuş.

21 saat video

Bu hafta görücüye çıkan M1 Pro çip ile donanmış 14 inçlik model 17 saat, 16 inçlik model ise 21 saate kadar video oynatabiliyor. 30 dakikada yüzde 50 seviyesinde şarj olabilen pili de dikkat çekici. Performans ve verimliliğe adanmış 8 ile 16 çekirdeki arasında değişen çip seçenekleri, 200 GBps bant genişliğinde veri akışını destekleyen faktörler arasında. İşlemciye en çok yük bindiren video ve fotoğraf işleme / gösterme süreçleri ise bu görevler için özelleştirilmiş dahili medya motorunda işlendiği için performansa olumlu etki ediyor. 1.61 kg ağırlığa sahip 14 inçlik modellerde sadece M1 Pro tabanlı çip seçenekleri sunulurken, 2.15 kg ağırlığındaki 16 inçlik seride “M1 Max” adlı 32 çekirdekli çip ve 400 GBps veriyolu da ihtimaller arasına giriyor.

Nöral motor

Her iki çip seçeneğinde de cihazın kullanım şeklini algılayarak performansı yöneten ve makine öğrenimini (machine learning) 15 kata kadar hızlandıran 16 çekirdekli “Nöral Motor” (Neural Engine) desteği standart. Şimdilik sadece ön sipariş toplayan modellerin Türkiye satış fiyatı tercihlerinize (daha doğrusu “kesenize”) göre 23 bin 500 TL’den başlayarak 68 bin 600 TL’ye kadar çıkıyor.

Teknoloji tarihinin en “Apple” ürünü: Toz Bezi!

Apple’ın bazı aksesuarlarındaki “düşündürücü” fiyatlara alışkınız. Fakat yine bu hafta satışa sunduğu “199 TL” etikete sahip TOZ BEZİ, çıtayı aşılması çok zor bir seviyeye taşımayı başardı. Apple Türkiye resmi sitesinde “parlatma bezi” aramasıyla ulaşabileceğiniz ürün kendini “aşındırmayan yumuşak malzemeden üretilen parlatma bezi tüm Apple ekranlarını güvenli ve etkili bir şekilde temizler” diye açıklıyor. Türkiye’de satışına henüz başlanmamış olmasını kabullenmek kolay değil.
Güneş enerjisiyle yol alan Zephyr S, yere inmeden 26 gün uçabiliyor.
Güneş enerjisiyle yol alan Zephyr S, yere inmeden 26 gün uçabiliyor.

 Hafızanızı (da) Facebook’a emanet eder miydiniz?

  • Alman otomotiv markası Porsche, henüz satışa sunulalı 2 yıl olmasına rağmen elektrikli Taycan modelinin amiral gemisi 911 modelinden daha fazla satar hale geldiğini duyurdu. 2021'in ilk 9 ayında 28 bin 640 Taycan satılırken 911 modelinde bu rakam 27 bin 972 olarak gerçekleşti.
  • ABD Hazine Bakanlığı, 1 Ocak - 1 Temmuz 2021 tarihleri arasında incelediği 2 bin 184 şüpheli işlemin sonunda sistemlerine bulaşan fidye virüslerinden kurtulmak için kurbanların hacker'lara toplam 5.2 milyar dolar karşılığı Bitcoin ödemesi yaptığını tespit etti.
  • Facebook'ta Ürün Müdürü olarak çalışan Frances Haugen'in ABD Kongresi temsilcileri karşısında kullanıcıları bilerek istismar ettiklerine yönelik itiraflarıyla sarsılan şirketin önünde yeni bir "dert" daha var. Sızan bilgilere göre yine Facebook'ta Veri Bilimci olarak çalışan Sophie Zhang, şirket aleyhinde aynı komisyona itiraflarda bulunmaya hazırlanıyor.
  • Devlet sansürü ve denetimi adına giderek sıkılaşan yaptırımlar nedeniyle sorunlar yaşayan LinkedIN, Çin'deki hizmetini sonlandırmaya karar verdiğini açıkladı. 2016 yılında Microsoft tarafından satın alınan iş odaklı ağ ülkeye 2014 yılında girmişti.
  • Kurum içi yazışma ve belgelerinin incelenmesi sonucu e-ticaret devi Amazon'un 2012 yılında faaliyete geçtiği Hindistan'da kendi ürünlerini ön plana çıkarmak ve fiyat algısını bozmak adına müşteri bilgilerini yasalara aykırı şekilde kullandığı ortaya çıktı.
  • ABD yönetimi Avrupa Birliği'nin yanısıra 30 ülkenin ilgili bakan ve temsilcilerinin katılımıyla gerçekleşecek bir siber güvenlik zirvesi hazırlığı içinde. Ana gündem maddesi, her anlamda giderek daha yüksek maliyetli hale gelen "fidye virüsleri". Dikkat çekici yanıysa ABD'nin bu konuda baş fail olmakla itham ettiği Rusya'nın davet edilmemiş olması.
  • Apple, Çin yönetiminden gelen talep doğrultusunda ülkedeki AppStore hizmetinden "Quran Majeed" adlı Kuran-ı Kerim uygulamasını kaldırdı. Pakistanlı bir şirket tarafından geliştirilen uygulamanın dünya genelinde 25 milyon kullanıcısı bulunuyor.
  • Ucuz enerji kaynaklarının etkisiyle Çin, çok yakın bir geçmişe dek dünyadaki toplam kripto para madenciliğinin yüzde 75'ine evsahipliği yapıyordu. Britanya / Cambridge Üniversitesi'nin araştırmasına göre hükümetin her türlü kripto para işlemini yasaklamasının ardından sadece 3 ay içinde Çin'de kripto para madenciliğini sıfır seviyesine indi. Madencilik faaliyetlerinin bir kısmı Kazakistan ve Rusya gibi komşu ülkelere kaydı ancak pastadan en büyük payı ABD aldı.
  • Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ödeme aracı olarak kripto paraları kabul edeceklerinin sinyalini verdi. Rus yönetimi Kırım'ı ilhak ettiği 2014 yılından bu yana kendisine yönelik bir silah olarak kullanıldığını düşündüğü Amerikan dolarına karşı alternatif arayışında.
  • Haziran ayında düzenlenen Bitcoin Kurultayı'na da evsahipliği yapan ABD'nin Miami şehri kendi memur maaşlarını Bitcoin ile ödemeye hazırlanıyor. Şehrin Belediye Başkanı Francis Suarez tarafından ortaya atılan projenin önündeki tek engel, Miami'nin içinde yer aldığı Florida eyaleti yasalarının kamunun kripto varlık sahibi olmasına (henüz) izin vermemesi.
  • Facebook, Ray-Ban ile birlikte geliştirerek birkaç hafta önce piyasaya sürdüğü akıllı gözlüğünün ardından baktığınız her şeyi inceleyen, kategorize eden ve kaydeden bir yapay zeka algoritması üstünde çalıştığını duyurdu. Ego4D adlı proje hayata geçtiğinde "evden çıkarken fırını kapattım mı?" gibi bir şey sorduğunuzda sistem geçmişte o anın görüntülerini kendi başına tarayarak size cevabı verebilecek. Sistem ilk başta sadece 100 saatlik arşiv kaydı saklayacak. (video)
  • Apple, toplam geliri içinde milyarlarca dolarlık dev bir paya ulaşan kablosuz kulaklığı AirPods için duruş bozukluklarını tespit etme ve ateş ölçme işlevleri üstünde çalışıyor. Yeni serinin en erken önümüzdeki yıl satışa sunulması hedefleniyor. Şirketin diğer bir dizi sağlık gözlem aksesuarı üstünde daha çalıştığı biliniyor.
  • Kertenkelelerin kuyruklarını yeniden çıkarabilme özelliği meşhurdur. Ancak yerine çıkan yeni kuyrukta normalde var olan omurilik ve sinirlerin bulunmadığı pek bilinmez. ABD / South California Üniversitesi'ndeki bir kök hücre uygulamasıyla kertenkelenin kusursuza yakın kuyruk yenilemesi sağlandı. Çalışmanın insan yaralanmaları ve organ kayıplarında kullanılması hedefleniyor.
  • NASA, 2033 yılında tamamlanacak ve yaklaşık 6.5 milyar kilometrelik rotayı kat edecek bir uzay seferine başladı. Lucy adlı aracın gerçekleştireceği görevin amacı Jüpiter'in Mars ile arasında yer alan gizemli asteroidleri incelemek. Dizilimi 4.6 milyar yıldır neredeyse değişmeyen bu kümelerden toplanacak veriler, gezegenlerin oluşum zamanına ve konumuna yönelik yepyeni bilgiler sunacak.
  • The Financial Times gazetesi tarafından "sesten 5 kat hızlı (hipersonik) nükleer füze" denemesi yaptığı öne sürülen Çin iddiaları yalanladı. Devlet Sözcüsü Zhao Lijian yaptığı açıklamada rutin bir tatbikat sırasında yeniden kullanılabilir uzay araç prototipini denediklerini iddia etti.
  • ABD merkezli uzay girişimi SpaceX'ten ayrılan bir grup mühendis tarafından kurulan Radiant adlı girişim, kişisel kullanıma yönelik ilk taşınabilir ve düşük maliyetli nükleer mikroreaktörü geliştirdi. 1MW gücündeki ilk portotip, tek başına bin hanenin 8 yıllık enerjisi ihtiyacını karşılamaya yetiyor.
  • Avrupalı havacılık şirketi Airbus'un yüksek irtifa drone'u "Zephyr S", toplamda 36 gün süren iki uçuş kapsamında 76 bin 100 feet (23 bin 915 metre) yüksekliğe ulaşarak dünya rekoru kırdı. Hava aracı aslen sınır güvenliği, mobil baz istasyonu ve doğa gözlemi için geliştirilmiş olsa da Britanya Savunma Bakanlığı sahte-uydu işlevi de üstlenmesine yönelik çalışmalar da yürütüldüğünü açıkladı. Yere inmeden 26 gün havada kalabilen 75 kg ağırlığındaki Zephyr S, 5 kg yük taşıyabiliyor.
  • Dünya yüzeyindeki 130 milyon km2 alana yayılan 300 milyon haneyi kapsayan bir araştırmanın sonucuna göre mevcut binaların yarısının çatısı güneşten elektrik enerjisi üreten panellerle kaplanırsa dünyanın bütün enerji ihtiyacı karşılanabiliyor.  Bu, yaklaşık olarak Britanya büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Güneş panellerinin artan verimi ve düşen fiyatları göz önüne alındığında bu hiç de imkansız bir hayal sayılmaz.
  • Dünya Sağlık Örgütü, çıkış noktası ve şekli şu güne dek hala tam olarak anlaşılamayan CoronaVirüs'ü araştırmak için 26 bilimciden oluşan yeni bir danışma kurulu oluşturdu. Çin'den başlayacak yeni araştırma laboratuvardan sızma da dahil olmak üzere bütün olası ihtimalleri araştıracak.
  • Avustralya Milli Üniversitesi tarafından yürütülen bir çalışmada genç yaştaki tansiyon seviyesi ile beyin sağlığı arasında doğrudan bir ilişki olduğu ortaya çıktı. Buna göre genç yaşlarda yüksek seyreden tansiyon ileri yaşlarda diyabet ve Alzheimer gibi hastalıkları tetikleyebiliyor.
  • Fareler üstünde yürütülen bir deneyde, metabolizmada XRN1 adlı proteinin azalmasının aşırı iştah ve devamında obeziteye yol açtığı ortaya çıktı. Bu proteindeki eksiklik, karaciğer yağlanmasına ve genel yağ dokusunda artışa sebep olduğu gibi, depolanın yağın da enerjiye dönüşmesini engelliyor.