25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
15.01.2021 03:27

Duvara Karşı Lara Di Lara

“Bir şey paylaşmazsan yok olursun hissiyatı bana tuhaf geliyor”

Orkestra şefi Ender Sakpınar’ın kızı, İlhan Erşahin’in ise yeğeni Dilara. Kendi macerasına doğru yol almasının üzerindense çok uzun zaman geçti...

Dilara Sakpınar’la Arnavutköy’de konuştuk... Fotoğraf: BARIŞ ACARLI
Dilara Sakpınar’la Arnavutköy’de konuştuk... Fotoğraf: BARIŞ ACARLI
“Duvara tosluyormuşum gibi hissettiğim haftalar geçirdim'' diye söze başlıyor Dilara Sakpınar, nam-ı diğer Lara Di Lara. Hayatımızın hiç beklenmedik yönlere sürüklendiği, en hafif tabirle bu tuhaf geçmiş yılda muhtemelen birçoğumuz onunkine benzer şeyler hissettik. Hepimizin farklı şeylere tutunduğu bu zaman diliminde, genlerinde müziğe dair çok şey olan Dilara ise şarkılarına sığınmış. Orkestra şefi Ender Sakpınar’ın kızı, Mete Sakpınar ve İlhan Erşahin’in ise yeğeni Dilara. Bu köklerden uzaklara yelken açıp kendi macerasına yol almasının üzerindense çok uzun zaman geçti. Onunla ilk söyleşimizi Babylon’da, Beyoğlu’nda yapmamızın üzerinden dahi on koca sene geçmiş. Geçen zamanda Dilara önce ilk topluluğu 123’le dört, sonra Lara Di Lara olarak iki solo albüm ve bir EP yayımladı. Araya Alike Places projesi ile bir EP daha sıkıştırdı.

Fena bir yıl geçirmedim

Bu apokaliptik dönemde, yüzümüzde maskelerle, Arnavutköy’de sığındığımız bir bankta onunla buluşma sebebimiz ise yeni yayımladığı şarkısı “Bekledim”. Her ne kadar Dilara bu zamanlara dair “İçimde biriken şeyleri dışarıya nasıl çıkaracağımı bilemedim” diye söze devam etse de, bir yolunu her zaman bulduğunun kendisi de farkında. Bu yüzden tüm olan bitene rağmen yüzünde gerçek bir gülümsemeyle “Genele bakarsak aslında hiç de fena bir yıl geçirmedim” diyor. Ama bunu biraz da, böyle hissetmek istediği için söylediğini sohbetin ilerleyen kısımlarında fark ediyorsunuz. Halihazırda varlıklarını oldukça zor şekilde sürdüren tüm müzisyenler gibi o da, işlerin dışarıdan gözüken o güllük gülistanlık dünyadan çok farklı olduğunu söylüyor. Bu sene yayımlayacağı şarkıların hepsine klip çekemeyeceğini anlatırken, şakayla karışık “Fikir çok ama para yok” diye gülüyor.

Sosyal medyadan rahatsız

Bu tarifsiz yıl hayata bakış açısını nasıl değiştirdi peki? “Aslında benim için çok bir şey değişmedi. Elbette asosyal değilim ama genelde yalnızım. Dolasıyla pandemi öncesinde de kendi dünyamdaydım. Bir aydınlanma yaşamadım.” Herkesin kendi dünyasına kapandığı bu dönemde sosyal medya bir acil çıkış kapısı olarak karşımıza çıktı. Dilara bu durumdan pek memnun değil. “Sürekli ekranlarla yaşamak, ‘bir şey paylaşmazsan yok olursun’ hissiyatı bana tuhaf geliyor. Bir yandan da, mesela Instagram müzisyenin, sanatçının vitrini gibi. Fakat yaptığın işle alakalı bir şey paylaştığında çok az geri dönüş oluyor. Kendini, kedini ya da ‘güzel’ atfedilen bir şey koyduğunda ise inanılmaz bir geri bildirim alıyorsun. Bu durumdan rahatsızım.”

Bakkala gitmek lütufmuş

Pandeminin de etkisiyle son sürat ilerlediğimiz bu dijital çağ, müzisyenlerin durumunu birçok açıdan etkiliyor. Geçtiğimiz sene sadece üç konser verebilen Dilara en çok konserleri özlediğinden bahsediyor. Pandemi öncesinde de bu konserlerin sayısı çok fazla değilmiş. “Bunu da ülkenin, konser mekanlarının azlığı dahil, genel durumuna veriyorum.” Dijital konserlere ise şüpheyle bakıyor. “Elbette devam edeceklerdir. Fakat gerçek bir tatmin veremeyeceklerini düşünüyorum. İnsan sosyal bir varlık. Bunu en iyi şu sıralar anladık. Bakkala gitmek bile lütufmuş. Sosyalliğin söndürülemeyeceğini düşünüyorum. Bu yüzden konserler için dijital dışında farklı yollar her zaman olacaktır. Hatta artık bakarsınız dijitallerde bile konser salonunda olmamızı sağlayan aygıtlar giyeriz.”

Kutuplaşma müziği de vurdu

Bu sene, ilk defa albümden ziyade tekliler yayımlayarak ilerlemeye karar vermiş. “Albümlere alışkın olduğum için bu durumla zor barıştım” diyor. Haziran ayına kadar her ay bir şarkı yayımlamayı planlıyor. Bunlardan ilki olan “Bekledim”i son dönemlerde yazmış. “Çok sade bir parça. Öyle olmasını hayal etmiştim. Bu şarkıda hayatıma ve hislerime dair bazı şeyleri noktalıyorum. Kişisel üzüntülerimi ve hüsranlarımı dışa vuruyorum” diyor. Bu sene solo projelerinin yanı sıra bazı ortaklıklar da yapacak Dilara. Kamufle ile şubat-mart gibi beş şarkılık bir EP yayımlayacaklar. “Kamufle ile tarzlarımız çok farklı olsa da, müziğe yaklaşımımız ve hayata bakışımız benziyor. Bizi müziğe olan tutkumuz ve ortak inancımız bir araya getirdi.” Dilara’nın “Çok şey anlatıyoruz” dediği bu şarkıların özünde hip-hop dünyasının eskiyi andıran tınıları da, ‘sample’ odaklı yaklaşımlar da varmış. Sözü bağlarken 2021’den neler beklediğini soruyorum. “Konser verebilmek” diyor. Mekanların açılmasını iple çektiğini anlatırken, “Müzisyenler için her şeyin, her zaman tıkırında olduğu zannediliyor. Bu sene müziğe desteğin artmasını beklerim” diye ekliyor. Sözünü de memleketteki o bilindik uçuruma dair dileğiyle sonlandırıyor: “Türkiye’de uçlar gittikçe birbirinden ayrılıyor. Bu her alana olduğu gibi müziğe de tesir ediyor. Dolayısıyla alternatif insanlar bir tarafta, popüler insanlar bir tarafta toplanıyor. Bu çok kutuplaşmış hal her şeyi iyice zorlaştırıyor. Aradaki renkler hep unutuluyor. Bunun bir noktada kırılmasını temenni ediyorum.”

HAFTANIN LİSTESİ

BOĞAZİÇİ’NDEN ŞARKILAR

Sadece ilmin ve özgür düşüncenin değil sanatın da her türlüsünün yeşerdiği bir yer Boğaziçi Üniversitesi. Bu köklü kurumun mayasının bulaştığı, onunla büyüyen, güçlenen sayısız müzisyen, topluluk var. Onları besleyen Taşoda’ya da, hak arayışlarına da selam olsun.
  1. Sakin / “Denek Hayatım”
  2. Mor Ve Ötesi / “Doğru Yanlış”
  3. Nil Karaibrahimgil / “Hakkında Her Şeyi Duymak İstiyorum”
  4. Göksel / “Uzaktan”
  5. Teoman / “Senden Önce Senden Sonra”
  6. Nilipek / “Yaprak”
  7. Deniz Tekin / “Çözülmez”
  8. Aylin Aslım / “Aşk Geri Gelir”
  9. Kardeş Türküler / “Yandı Bağrım”
  10. Mehmet Erdem / “Hakim Bey”

HAFTANIN ŞARKILARI

KAÇIRMAMANIZ GEREKEN 10 ŞARKI

En tazeler, en güzeller, bu hafta dinlemeye doyamadığım şarkılar
  1. Rhye / “Come In Closer”
  2. Coldplay / “Flags”
  3. The Avalanches / “The Divine Chord”
  4. L’Impératrice / “Peur des Filles”
  5. Foo Fighters / “No Son Of Mine”
  6. Palmiyeler / “Masum Bir Kedi”
  7. Four Tet / Parallel 4
  8. Slowthai (feat A$AP Rocky) / “Mazza”
  9. London Grammar / “Lose Your Head”
  10. SZA / “Good Days”

HAFTANIN KAYITLARI

ADALETSİZLİĞİN KARŞISINDA DİDAKTİK BİR İKİLİ

SLEAFORD MODS / SPARE RIBS

İngiliz elektro punk ikilisi Sleaford Mods, 2007 yılındaki kuruluşlarının ardından, çağın dayattığı hıza da ayak uydurarak bu haftaki sonuncusu Spare Ribs dahil tam 11 albüm yayımladı. Malzeme konusunda sıkıntı çekmemeleri bu üretkenliklerini kolaylaştırıyor. Zira Sleaford Mods parçası olduğu toplumdaki sonu gelmez çarpıklıkları, adaletsizlikleri, iki yüzlülüğü didaktik bir tonlamayla haykırmayı kendine iş ediniyor. Elbette bu eleştiri insanlığın ortak dertleri yüzünden evrensel bir boyut da kazanıyor. Makine gibi işleyen, hipnotize eden bir ritimde çalışan, gücünü her an hissettiren agresif punk müzikleri ile bu sözel hikayeyi son derede etkileyici, eşine son yıllarda rastlanmayan bir bütünselliğe çekiyorlar. Spare Ribs kusursuz bir ikilinin kusursuz son albümü.

DUMAN’IN GİTARİSTİNDEN İLK SOLO ALBÜM

BATUHAN MUTLUGİL / YADİGAR

Türkiye’nin en kıymetli topluluklarından biri Duman. Bu bize özgü, en başından bu yana buralı olan rock’n roll yorumlarında elbette grubun gitaristi Batuhan Mutlugil’in çok büyük payı var. Bu hafta Mutlugil, Duman’daki görevinin dışına çıkıp, uzun kariyerinin ilk solo albümü Yadigar’ı yayımlıyor. Aslında akılda yokken, belki de pandeminin de etkisiyle, geçtiğimiz bir yılın çalışmalarıyla ortaya çıkmış bu albüm. Caner Üstündağ ve Utku Ünal’ın eşliğinde, hücum kayıt yöntemi ile kaydedilmiş. Çalışmaları son bir yıla denk gelse de, ruhu Batuhan’ın tüm müzik yolculuğuna dayanıyor. Memlekette zaten rock müzikle ilgilenip Duman’a saygı duymayan pek kimse yok ama bu albümle Mutlugil’in hali hazırdaki tabanını aşması da muhtemel.