28 Mart 2024, Perşembe
08.10.2021 04:30

Güneş Sistemi’nin dokuzuncu gezegeni

Güneş Sistemi’nde keşfedilmeyi bekleyen yeni bir gezegen var mı, tam olarak bilmiyoruz. Ama Neptün’ü de böyle bulmuştuk, bilmiyorduk fakat oralarda bir yerlerde olduğunu hesaplayabildik

2006 yılı öncesinde lise ve altı bir seviyede mezun olmuş kişiler için Güneş Sistemi’nin 9’uncu gezegeni Plüton’dur. Ancak 2006 yılında yapılan gezegen tanımına göre bir gök cisminin gezegen olabilmesi için; 1) Güneş etrafında dönmesi gerekiyor. 2) En azından kabaca küresel olabilecek kadar iri olması gerekiyor. 3) Kütleçekim kuvveti sayesinde bulunduğu yörüngeyi temizlemiş olması; yani kendi yörüngesini işgal eden başka hiçbir gök cismi olmaması gerekiyor. Bu tanım, Plüton’un bir “gezegen” değil de bir “cüce gezegen” olarak kategorize edilmesine neden oldu; çünkü Plüton’un yörüngesi “temiz” değil (3’üncü kriteri sağlayamıyor).  Bunun haksızlık olduğunu düşünüyorsanız, pek yanılmazsınız. Bu tanım, zaten Plüton gibi gök cisimlerini gezegenlikten dışlamak amacıyla bilerek bu şekilde yapıldı. Plüton, Kuiper Kuşağı’nın üyesi olan bir gök cismi. Kuiper Kuşağı, Neptün’ün ötesindeki buzul ve kayalık gök taşlarından oluşan bir kuşak. Başta bir sorun yoktu, Plüton’dan sonra bir süre yeni bir gezegen keşfedilmedi. Ancak sonradan Güneş Sistemi’nde Plüton kadar büyük olan, Eris gibi diğer gök cisimlerini keşfettiğimizde, “gezegen” sayısının bir anda 20-30’a fırlayabileceğinden endişe edildi ve daha net bir tanıma gidilme vakti geldi. Böylece çok sayıda yeni keşfedilmiş gök cismini “gezegen” yapmaktansa, Plüton da dâhil tüm bu cisimleri “cüce gezegen” olarak kategorize ettik. 

Ötegezegen nedir?

Hatta bu gezegen tanımı, ilk etapta görünenden bile katı; ilk maddesine dikkat edin: Bir gök cisminin “gezegen” olarak kategorize edilmesi için herhangi bir yıldız etrafında dönmesi yetmez, Güneş etrafında dönüyor olmalıdır. İşte bu nedenle haberlerde hep “ötegezegen” lafını duyuyorsunuz. Çünkü bugüne kadar keşfettiğimiz 4 binden fazla gök cismi, Güneş haricindeki yıldızların etrafında dönüyorlar ve bu nedenle onlara “gezegen” diyemiyoruz. “Ötegezegen” diyoruz. Bir süredir bilim insanları, gerek gözlemsel veriler gerekse de simülasyon verileri nedeniyle Güneş Sistemi etrafında Plüton’dan çok büyük bir gezegen daha olabileceğinden kuşkulanıyorlardı, fakat bugüne kadar kimse bu gezegeni bulamadı. Şimdi, Güneş Sistemi’nin son gezegeni olan Neptün’ün ötesinde, henüz keşfedilmemiş 9’uncu bir gezegenin olması gerektiğine yönelik bazı yeni kanıtlara ulaşıldı! 4.6 milyar yıl önce Güneş Sistemi oluşurken sadece 8 gezegenden ibaret olmadığını zaten biliyoruz. Bugün var olan 8 gezegen, Sistem’in başlangıcından beri var olmayı sürdürmeyi başaran gezegen kümesi... Çok daha fazlası vardı; ancak bir kısmı diğerleriyle birleşti, bazıları sistemin dışına fırladı, bazıları Güneş’e çakıldı ve yok oldu. Günümüzdeki 8 gezegen, oldukça dengeli bir şekilde Güneş Sistemi etrafına dağılmış halde: Güneş’e en yakın 4 gezegen (Merkür, Venüs, Dünya ve Mars) kayalık gezegenler. Sonrasında, Mars ile Jüpiter arasında, bir gezegene dönüşememiş kayalardan oluşan bir asteroid kuşağı var. Sonrasındaysa, Jüpiter’den itibaren Satürn, Uranüs ve Neptün geliyor. Bu son 4 gezegenin hepsi birer gaz devi... Neptün’den sonraysa Kuiper Kuşağı geliyor. Kuiper Kuşağı’ndaki tüm cisimler kayalık.
Güneş Sistemi oluşurken çok daha fazla gezegen vardı. Bir kısmı birleşti, bir kısmı sistemin dışına fırladı, bazıları Güneş’e çakılarak yok oldu.
Güneş Sistemi oluşurken çok daha fazla gezegen vardı. Bir kısmı birleşti, bir kısmı sistemin dışına fırladı, bazıları Güneş’e çakılarak yok oldu.

Modeller sayesinde

İşte Güneş Sistemi’nin başlangıcını modelleyerek, tüm bu gök cisimlerinin ve yok olmuş kuzenlerinin nasıl var olduğunu ve evrimleştiğini analiz edebiliyoruz. Bu çalışmaların en yenisi, daha geçtiğimiz günlerde yayınlandı ve Neptün’ün ötesinde Mars büyüklüğünde bir diğer gezegenin saklanıyor olduğunu ileri sürüyor. Bu, daha önceden popülerize edilen “9. Gezegen Hipotezi”nden biraz farklı ve ona alternatif olan bir hipotez. Daha eski hipoteze göre 9’uncu Gezegen, Mars’tan çok daha büyük bir gezegendir. Yeni hipotez ise Mars büyüklüğündeki bir gezegenle bile Güneş Sistemi’nin oluşumundan arta kalanların yapısını ve yörüngelerini başarılı bir şekilde açıklayabileceğimizi söylüyor. Oralarda bir yerlerde keşfedilmeyi bekleyen bir gezegen var mı? Bilmiyoruz. Sonuçta modeller, Sistem’in geçmişiyle ilgili bilmediğimiz noktalarda varsayımlarda bulunmak zorunda kalıyor ve bu varsayımlar hatalıysa, beklentilerimiz de yanlış olabilir. Fakat doğru zamanda, doğru yere bakmayı bilen biri, eğer hipotez doğruysa ve gözlemci de şanslıysa, 9’uncu gezegeni keşfederek adını tarihe yazdırabilir. 

Tekrar yapabiliriz

Unutmayın: Sonuçta çok da eski olmayan bir tarihe kadar Neptün’den veya Plüton’dan tamamen bihaberdik. Ve Neptün’ü keşfetmemizi sağlayan, şanslı bir gözlem değildi. Uranüs’ün yörüngesinde bazı anormallikler tespit ettik ve Newton’un Kütleçekim Teorisi’ni kullanarak, eğer ki bu anormallikleri izah edeceksek, bugün “Neptün” olarak bildiğimiz gezegen yörüngesinde, Neptün büyüklüğünde bir gezegen olmasını öngördük – ve Neptün, gerçekten de oradaydı! Bunu tekrar yapmanın önünde hiçbir engel yok. İşte bilim, bu yüzden heyecan verici!