19 Nisan 2024, Cuma
07.05.2021 06:00

Hâlâ büyük bir aşk

Raymond Radiguet’nin on dokuz yaşında yazdığı romanı İçimizdeki Şeytan hakkında söylenecekler zamanında söylenmiş; hepsi edebiyat tarihinin sayfalarında.   Bu kitabı okuduğumda 21 yaşımdaydım. Yazarın isimsiz ben anlatıcısının kendisiyle hesaplaşma konusundaki açık sözlülüğünden, ergenlerin dünyasıyla yetişkinlerin dünyası arasındaki karşılaştırmalarından ve elbette aşkından etkilenmiştim. Bütün o erkeksi kibrinden nefret ettiğimi de gayet iyi hatırlıyorum. Marthe’a olan aşkını, bir süre sonra onu bir nesneye çevirerek yaşaması, o zamanlar rahatsız etmişti beni. Sınıf eleştirisiyle pek ilgilenmeden, anlatıcıyla hesaplaşmaya girişmiştim. Ama şimdi durup düşünüyorum da, beni en çok etkileyen Radiguet’nin yaşamöyküsü olmuştu.

İsyankar bir kalem

Uzun uzun anlatmaya yerimiz yok, özetleyeyim: Raymond Radiguet (1903–1923) 20 yıllık hayatına iki roman, iki şiir kitabı, bir kısa oyun, resim ve şiir eleştirileri sığdırmayı başarmış genç bir deha. I. Dünya Savaşı sonrası toplumsal değişim ortamında dönemin ünlü şair ve yazarlarıyla edebi ilişkiler kurmuş, biraz isyankâr bir kalem. Bu ilişkiler içinde özellikle Jean Cocteau’yla kurduğu dostluğun, edebi arenada sahne almasında önemli bir rolü var. Tanıştıklarında Cocteau 30, Radiguet 15 yaşında. İçimizdeki Şeytan, ikisinin 1921 yazında birlikte çalışarak geçirdikleri bir yaz mevsimi sonrasında tamamlanıyor. Radiguet, bu romandan sonra Le Bal du Comte d’Orgel adında bir roman daha yazıyor. 1923’ün sonbaharında tifoya yakalanıyor Radiguet. 9 Aralık 1923’te, yani ölümünden üç gün önce, son anlarında yanında olan Cocteau’ya “Dinleyin, size korkunç bir şey söyleyeceğim, üç güne kadar Tanrı’nın askerlerince kurşuna dizilmiş olacağım” diyor. Gerçekten de üç gün sonra, 12 Aralık 1923’te, henüz 20 yaşındayken bu dünyaya veda ediyor. Edebiyat tarihi, Cocteau’nun bu ölümün etkilerini ömür boyunca üstünden atamadığını yazar. 

İki ayda ödül aldı

İçimizdeki Şeytan, sadece Cocteau’nun değil dönemin çoğu edebiyatçısının alkışlarıyla çıkmış sahneye. Yayınından iki ay sonra Nouveau Monde Ödülü’ne değer görülmüş. Genç yazarına büyük bir şöhret de getirmiş.  İçimizdeki Şeytan’ı hâlâ  özel kılan, yazarının hikayesinden öte bir şey; orta sınıf ahlakını, aykırı bir aşk hikayesi üzerinden ameliyat masasına yatırmak... Örtük davranmaya çalışmayan bir aşkın dinamiklerini kurarken, bu aşkı I. Dünya Savaşı’nın fonda olduğu bir manzaranın merkezine koymak… Merkezdeki hikâyenin çevresine dağılmış yetişkinler evreniyle, içten –ve kimi zaman sert- hesaplaşmalar yaşatmak... 16 yaşındaki anlatıcıyla, 19 yaşındaki evli Marthe’nın aşkı tahmin edilebilecek sona doğru sürüklenirken, okuru da beklenmedik ruh hallerine savurmak…

İçindeki şeytan

Bugünün okurluk bilgisi ile İçimizdeki Şeytan’ı tekrar okuduğumda, daha çok etkilendim. Hâlâ büyük bir aşkı anlatıyor. Anlatıcının, içindeki şeytanı böylesine açık yüreklilikle dışarı çıkarabilmesi ve hatta yer yer sıradanlaştırması, burjuva ahlakına sert bir tokat niteliğinde.  İçimizdeki Şeytan/ Raymond Radiguet/ Çeviren: Birsel Uzma/ Can Yayınları.