20 Nisan 2024, Cumartesi
14.05.2021 06:00

*HERHANGİLEŞME*

Sistemin acayip bir dinamiği var. Bir yandan farklı olmak, hiçbir şeye, kimseye benzememek yüceltilirken bir yandan bütün dişliler farkları yok etmek için çalışır. Her konuda.

Bir ürün, hizmet, program, tatil beldesi, şarkı, iş modeli, tasarım, mekan, sistem… Daha önce görülmemiş, varolanlardan ve benzerlerden olumlu, takdir ve arzu edilir, hissedilir farklar yaratmak zorunda. “Pazar” öyle ister. Bu farklar sadece nitelik, performans, teknik ve ölçülebilir özelliklerle değil dışarıdan eklenmiş özellikler yoluyla da ortaya çıkarılabilir. Yoksa teknolojinin bu hızında geri kalan pek çok fark, pek kısa sürede kopyalanabilir, taklit edilebilir, kapatılır. Fark yaratmak çok önemli. Farkın, üstünde etkisi olması gerekenler tarafından hissedilmesi, bilinmesi yani “farkındalık” yaratması da önemli. Artık farkın korunabilmesi, yok olmasının engellenmesi daha da önemli. Hayatın dinamikleri bir dönemin ilk ekran oyunlarından “Pac-Man” gibi çalışır. Pac-Man labirentteki çizgileri yerken onu yemek için peşinden gelen hayaletlerden kaçar. Günlük hayatta da bir fark yaratan bunun seri dönüşünü toplamaya çalışırken arkasında onu yutmak için hayaletler kovalar.

Tek fark fiyat

Ar-Ge departmanlarının bazen yıllarca süren zorlu deney ve araştırmaları sonucu geliştirilen ürün, rafa çıktıktan ve başarısı kanıtlandıktan birkaç hafta sonra, bizzat o ürünün satıldığı zincir tarafından kopyalanıp isimsiz üreticilere ürettirilerek araştırma maliyetleri olmadığı için de önemli bir fiyat farkı ile satışa konur. Sanki yıllardır o zincir dağıtıcı için çalışıyormuşsunuz gibi. Bir anda “herhangi” oluverirsiniz… Ekranda belli bir konudaki dizi tutarsa hemen aynıları gelir o sene. Yemek yarışmaları, ağa dizileri, terkedilen kadın, mafya, şarkıcı, fenomen diziler, mekanlar, müzikler, mönüler, mağazalar- mağaza tasarımları, saçlar hatta otomobil tasarımları hepsi farksızlaştırılmak için törpülenir. Sistemin farka tahammülü yoktur. Fark ortadan kaldırılıp her şey benzerleşip herhangileşince tercihi sağlayacak tek fark fiyat haline gelir. Fiyat da zaten pantolon gibidir. Bir kere indirince kolay kolay yukarı çıkmaz. ‘Bir yerleri’ hep açıkta gezmek zorunda kalınır. İnsan için de benzer durum söz konusu. Bütün çarklar insanın aynı ve tektipleşmesi için çalışır. Daha okula gittiği an insan hizaya sokulur. Kelimenin tam anlamıyla. Askeri komutlarla. Hazır oool! mesafe aaall! Marş marş!! Eğitimin ilk günüden mesafe alıp hizaya sokulur insan. Sonra tanımlanmış, kendi fikri sorulmayan hedefe marş marş. Altı yaşından itibaren. Sürüye uyum esastır. Ayrılanı Kırmızı Başlıklı Kız’ın kurdu kapar. İnsan insanın kurdu değilmiş gibi. Sonra iş hayatı. Her yerde ‘yetenek’ peşinde koştuğunu söyleyen koca koca kurumlar IğKağ eliyle bin yıldır aynı sorulara maruz kalıp, piramit oluşturulan kutucuklara, ömür boyu zigurrat benzeri kariyerin bitmez basamaklarını saymak üzere tıkıştırılır. Zamanla sistem onları taytıl hayalleriyle birbirine benzer iş yerlerinde, benzer masalarda, benzer bilgisayarların önünde, benzer kılıklarda, benzer kelime ve kavramlardan oluşan cümlelerle konuşarak, benzer elli iki hafta iki hafta tatil ve yetmişinden sonra huzurlu emeklilik hayallerine itmeye çalışır. Öznesiz cümlelerle “yukarısı”nın kararları dillendirilir. Zam yapıldı, izin verilmedi, kabul etmezler, yaptırmazlar… Sistem bireysel farklılıkları, renkleri yutar. Farklı kültürlerin bir arada yaşamasının getirdiği kültürel zenginlik, mimariye, yemeğe, müziğe, sanata yansıyan farklar da dümdüz edilip tektipleşme, herhangileşme yürürlüğe sokulur. Farklı eğilim, yönelim, tercih hatta merak bile kabul edilemez. Farklı olmak örtülü, açık kabul edilemez. Neye göre? Kime göre? Herhangileştikçe, aynı ya da çok benzer olduklarıyla yaşamı paylaşmak, konfor alanlarını güçlendireceği umut edilir. Herkes aynı şeyi yaptıkça risk yoktur. O kadar ki, belli günlerde herkes sosyal medyada aynı şeyleri paylaşmalıdır. Hatta her sene aynı günler aynı şeyi paylaşmak en doğrusu kabul edilir. Aynı anda kızılır, öfkelenilir, aynı anda sevilir, anılır, saygı duyulur, aynı anda aynı filtreler kullanılır. Farklar anında farksızlaşır. İnovasyon lafını ağzından düşürmeyenler ve ördükleri kurumsal bayrağı diktikleri duvarları ile kendilerine bile yabancılaşır, hantallaşır, işlevsizleşirler. 

Metalaşma

Fark, bugünkü teknolojinin her şeyin çok çabuk aynısının yapılmasını mümkün kıldığı bu dönemde, yapısal özelliklerin dışında yaratılmalıdır. Fark anlamdadır. Anlamdır. Anlamlar biricik, benzersiz, kendine özgü olmayı sağlar. İnsanları bugün zorlayan şey de hayatı anlamlandırma peşinde koşmaktır. Geçmiş yüzyılda pompalanan “sahip olma” derecesine göre parlayan hayat için anlam buharlaşmakta. Ürünlerin herhangileştirilmesi, onların emtia ya da metalaşması yani sıradan mal haline gelmesi demek. İnsan için, ailenin, sosyal çevrenin, iş hayatının farklara tahammülü olmaması insanı da sıradanlaştırıp, herhangileştiriyor.  Metalaştırıyor. Mallaştırıyor. Hayat iki uç arasında sallanıyor: Farklılaşmak ve anlam yaratmak ya da Mallaşmak… Tercihiniz?