19 Nisan 2024, Cuma
12.02.2021 06:00

Hızlı yükselip hızlı düşerdik, Bridgerton’la işler değişti

Bridgerton serisinin ABD’li yazarı Julia Quinn’in kitapları, yayımlanışının 21’inci yılında beş haftadır en çok satanlar listesinin üst sıralarında. Oksijen’e konuşan Quinn “Bu bir aşk romanı için duyulmamış bir durum. Genelde en yükseklere çıkar, sonra hızlıca kayboluruz” diyor

Netflix dizisi Bridgerton, izlenme rekorları kırmayı sürdürürken, ABD’li yazarı Julia Quinn’in (52), ilk sezonu sekiz bölümlük dizinin temelini oluşturan orijinal romanlarına da yeniden talep patladı. Dizinin ilk sezonunun uyarlandığı The Duke and I (Yüreğe Söz Geçmiyor, Çev: Eda Özelmas, Epsilon) birkaç haftadır New York Times basılı ve e-kitap listesinde (ilk yayımlanışından 21 yıl sonra) 1 numara olmayı sürdürüyor (ayrıca listede seriden üç roman daha yer alıyor!). Netflix ise, dizinin ikinci kitabı The Viscount Who Loved Me’den (En Çok Beni Sev, Çev: Ayşe Bekoğlu, Epsilon) uyarlanacak dizinin ikinci sezonunun yapımına da yakında başlayacağını duyurdu. Seri bizde de uzun yıllardır aynı adla ve sekiz bölümden oluşan bir roman serisi olarak Epsilon Yayınları tarafından yayımlanıyor. Televizyon dizisini izlemiş olanların da bileceği gibi Bridgerton esasında sekiz çocuklu varlıklı ve soylu bir İngiliz ailenin aristokratik yaşamının aşk, romantizm ve lüks dolu hikayesini anlatıyor.  Yaşanan tüm bu heyecanın merkezindeki kişi ise Julia Quinn. Bir anda yakaladığı bu büyük ve göz alıcı şöhret, kuşkusuz onu da romanlarındaki karakterleri aratmayacak bir tür peri masalına sürükledi. Merak edilen yazar Quinn Türkiye’den ilk kez Oksijen’e konuşup kendi hikayesini anlattı.

Quinn: “Türkiye’den okurlarımla sosyal medyada konuşuyoruz. Şu anda mümkün olmasa da en kısa sürede Türkiye’ye gelmek istiyorum”
Quinn: “Türkiye’den okurlarımla sosyal medyada konuşuyoruz. Şu anda mümkün olmasa da en kısa sürede Türkiye’ye gelmek istiyorum”
Önce hikâyenin en başına gidelim mi? Seri nasıl doğdu? 19’uncu yüzyılın başlarında İngiltere’de geçen kitapları okumayı seviyorum. Peri masalı hissini yaşatacak kadar uzak fakat karakterlerin bugünün insanına benzer şekilde düşüneceği kadar modern bir dönem bu. Ama dürüst olayım, ilk roman The Duke and I’ı yazmaya başlamama neyin sebep olduğunu hatırlayamıyorum! Karakterleri yaratırken nelerden ilham aldınız? Dönem romanları, tanıdıklar, ünlüler vs? Karakterlerim tanıdığım insanlardan örnek alınmış değil, ama bazen tanıdığım insanlardan parçalar içeriyorlar. Örneğin, Simon karakterini geliştirirken, konuşma engeliyle büyüyen tanıdığım bir adamla yaptığım sohbetlerden ilham aldım. Penelope karakteri ile lisedeki kendi deneyimlerim üzerinde çok düşündüm. 

Roman yazabilmek için tıp eğitiminden vazgeçti

Harvard’da sanat tarihi okudunuz ama sonra doktor olmaya karar verdiniz. Hatta Yale’e girdiniz fakat o sırada bir yayıneviyle ilk kontratınızı yapınca tüm kaderiniz değişti. Kendi hikayenizden bahseder misiniz?  Harvard’da Mimarlık Tarihi okudum ama bu alanda kariyer yapmayı hiç düşünmedim. Okuldaki son yılımda ise bilime olan aşkım alevlendi ve doktor olmaya karar verdim. Tıp fakültesi için ön koşul olan tüm dersleri almak için iki yılı yarı zamanlı olarak okuldayken ilk kitabımı yazdım. Yale Tıp Fakültesi’ne kabul edildiğim ay Splendid adlı kitabımı sattım. Tıp fakültesini de yazmayı sürdürmek için ertelemeye karar verdim. İki yıl tam zamanlı yazdım. Sonra yeterince nitelikli olmadığımdan endişelendim ve yeniden okula kaydoldum. O da sadece iki ay sürdü. Yazmaya döndüm ve bir daha arkama bakmadım. Tıp eğitimini bıraktıracak denli yüksek yazarlık aşkı nereden geliyor?  Okumayı çok seviyorum. Bu kadar basit. Bence çoğu yazar okumayı sevdikleri için yazar olur.
Julia Quinn, dizide Benedict Bridgerton karakterini oynayan Luke Thompson ile
Julia Quinn, dizide Benedict Bridgerton karakterini oynayan Luke Thompson ile
Serinin televizyona uyarlanmış halinden memnun musunuz?  Çok sevdim. Bir yazarın bakış açısından, adaptasyon süreci büyüleyici. Netflix serisi kelimesi kelimesine bir uyarlama değil ve olması da gerekmiyor zaten. Yazarlar hikâyeyi mümkün olan en iyi şekilde uyarlamışlardı ve ben bu şekilde yapmayı asla düşünemezdim. Bir kitap yazarken hayal gücümden ve yaşadığım deneyimlerden yararlanabiliyorum ama işin sonunda tek kişiyim. Televizyonun işbirlikçi doğası, fikrimi alıp daha görkemli, daha renkli bir dünyaya genişletebilmesini sağladı. 

Herkesin duymak istediği: “Onlar ermiş muradına” 

Dizi Netflix’in en çok izlenen dizisi olma unvanını da elde etti. Bu başarısını neye bağlıyorsunuz? Herkes ‘Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine’ (happily ever after)  dedirtmek ister. Bu insan olmanın bir parçasıdır. Dizi yeni sezon onayını da almış ve sanırım roman dizisini takip ederek ikinci romanın konusu çevresinde gelişecek. Bize verebileceğiniz ipucu var mı? Anthony karakterine odaklanıyoruz ve herkes onun hak ettiği cezayı aldığını görmek istiyor.  Aslında herkes aşk romanı okur. Yine de bazı insanlar niye aşk romanlarını küçümserler?  Kültürümüz her zaman feminen  olanın değerini düşürmüştür ve romantik romanlar da öncelikle kadınlar tarafından kadınlar için yazılmıştır. Ama gerçek şu ki, aşk romanlarına hakaret eden çoğu insan asla bir tane okumamıştır. Tabii ki kötü aşk romanları var. Kötü gizem romanlarının da olduğu gibi. Ve kötü şiir… Ve açıkçası kötü dünya klasikleri de... Ben her zaman okuyucuların yüzlerinde gülümseme bırakacak türden romanlar yazmaya çalışıyorum.  Dizinin başarısı kitaplarının da çok satmasına yol açtı ve NYT çok satanlar listesinin tepesine yerleşti. Yıllar önce romanları ilk kaleme aldığınızda böyle bir başarı hayal etmiş miydiniz?  New York Times listesine daha önce de girmiştim ama hiç böyle olmadı. Duke and I, üst üste beş haftadır 1 numara oldu. Bir aşk romanı için duyulmamış bir şey bu. Genellikle en yükseklere çıkar ve sonra hızla kayboluruz. Ne kadar heyecanlandığımı anlatamam.