24 Nisan 2024, Çarşamba Gazete Oksijen
24.09.2021 04:30

“Nu ninda an ezzateni watar ma ekuteni”

Daha önce hiç duymamış olanlar için pek anlaşılır bir söz değil. Sümer çivi yazısıyla yazılmış ve ‘tercümesi’ yapılabilmiş ilk Hititçe cümle. Tercümeyi ya da yorumu yirminci yüzyıl başında on farklı dili çok iyi çözen Bedrich Hrozny yapmış. ‘Watar’ kelimesinden başlamış. Pek çok dilde benzer kelime ve sesle ifade edilen ‘su’ anlamına geldiğini fark etmiş. Sonra ‘Ezzetani’ kelimesi de benzer şekilde pek çok dilde yemek fiili, … ve Sümerce’deki ekmek ‘ninda’ cümleyi çözdürmüş: ‘Önce (şimdi) ekmek ye ve su iç’ anlamı ortaya çıkmış. Benzer metotlarla pek çok metin çözülmüş, hatta beş bin yıllık bira tarifleri bile öğrenilmiş… Hint-Avrupa dil kuralları tercümeyi mümkün kılmış. Kelime kelime tercüme yapmaya çalışmanın pek de başarılı olamadığı biliniyor. “Çikıntransleyt” başlığı altında pek çok çevirme sosyal medya platformlarında yıllardır yoğun ilgi toplayabiliyor. Hele ‘pazarlama’ şirketi için ‘Sundaying’ denmesi zirve yaptı bir dönem. İnsanların birbirlerini anlaması, ortak bir anlaşma yolu bulması hayati bir gerek. Dil de bu anlaşma yollarının en önemlisi: Babil sonrası dillerin farklılaşmasının bir yerlerde sonlanacağını planlıyor insanlık. Tufan öncesi fabrika ayarlarına dönmek, tek lisan üzerinden anlaşmak için. Zamenhof’un önerdiği, bir dönem pek çok ülke ve uluslararası kurumda ikinci üçüncü resmi dil olarak kabul gören Esperanto’da bütün okuma, yazma, konuşma kolaylıklarına rağmen  yaygınlaşarak ‘Lingua Franca’ yani hakim ortak dil olmayı başaramadı… Bunun için siyasi, askeri ve ekonomik güç gerektiği Yunanca, Latince, Fransızca ve büyük savaş sonrasından beri İngilizce’nin gelişme şartlarına bakmak yeterli. Bu dönem bu şartlara bir de teknoloji eklendi. Teknolojiyi yaratan, üreten doğal olarak diline de hakim oluyor. Bu arada zorlama karşılıklar bazen kabul görse de arkada yapısal mekanizma olmadan anlamını yitiriyor. ‘Bilgisayar’ kelimesi gibi benzeri zorlanmadan tutsa da, “elektronik posta” deme gayreti, İngilizce bir kavramı Fransızca ve İtalyanca karması bir yerli karşılıkla ifade etmek nafile bir çaba oluyor.

Kendi dilin bile zor

İşin daha da karmaşıklaşması, teknoloji ile ilgili gelişmelerin hızı ve değişimi o kadar yüksek ki, bırakın başka dilde karşılık bulmayı, kendi dilinde bile kavranması zor hale geliyor. Üstelik her geliştirici firmanın başta sosyal medya pek çok kavramı kendine mal edip tapulamaya çalışması işi iyice karmaşıklaştırıyor. Layk etmeli, favlamalı, bloklamalı, diemden yürümeli, plaza dilinin de fevkinde bir ortak hibrit dil yaratılıyor. Teknoloji sadece çalışmayı, zamanı, iş yapış şekilllerini değil, dili bile hibrit hale getiriyor. Globallik için birini anlayabiliyor olmak kaçınılmaz. Dilin anlaşma sorunu olarak ilk büyük hissi, savaş sonrası yaralarını sarmak için Tokyo’da yapılan ’64 Olimpiyatları’. Kıtalar arası uçuşlara olanak sağlayan uçakların gelişmesi, savaşın kötü etkilerinin azalması pek çok kültürden dilden insanı Tokyo’ya topladı. Ama kimse nereye gideceğini, ne yiyeceğini, atletler yarışmaya nasıl gideceğini anlayamadı. Piktogramlar işi çözmek için geliştirildi. Aynı çözüm çok kültürlü havaalanları için geçerliydi. Yönlendirmeler, tuvalet dahil hep işaret dili ile çözüldü. Ama zamanla bu işaretlerin dahi kültürel farklılıklardan çok etkilendiği belli oldu. Pek çok ayrımcılık bu işaretlere de yansıdı. Bunların yeni versiyonu emojiler de bundan nasibini alıverdi. Dünyada birkaç kişilik bir komisyon tarafından seçilip kabul edilip uygulamaya konan emojiler bile cinsel, ırk, dini ayrımcılıklar sınavına takıldı. Ortak anlaşma zemini bulmanın ihtiyacı da karmaşası da her gün artıyor.

70 dili çevirebiliyor

Bugün “çikıntransleyt” ten “gugıltransleyt” e evriliverdik. Artık yetmişe yakın dil tercüme edilebilir hale geliyor. Önceleri iyice saçma olsa da yavaş yavaş anlaşılır hale geliyor. Geliyor ama nasıl? Yapay zeka ve makine öğrenmesi, yüz yıla varan bu çabayı epey sonuca ulaştırdı. Yazı özetlemekten, ‘sakıncalı ibare’ seçmeye, insan, şirket vb. ismi tanıma, her gün mesaj yazarken başımıza iş çıkartabilme yeteneği olan yazım düzeltme özelliğine kadar ilginç bir aşamaya gelindi. Derin öğrenme teknikleri ile hız da arttı.

Dil engeli kalkıyor

‘Mavidiş’li kulaklıklarla insanların birbirleriyle istedikleri lisanda konuşarak anlaşabilecek olmaları teoride mümkün. Pratikte de çok geç kalmaz. Dilin insanların anlaşmasında, metinleri çözmesinde bir engel olması epeyce azalıyor, azalacak. Asıl sorun anlamda. Bütün bu çözme, tercüme etme programları teknik ekiplerce yapılıyor. Anlamı işlevsel şekliyle tarif etmek en uygun çözüm oluyor. Yani en çok kullanılan, en çok rastlanılan anlam o kelimenin, kavramın karşılığı haline geliyor. Yüz milyonlarca cümle taranarak. Ama en sık kullanılan anlam, her yerde tek anlama indirgenmiş kavramlar yaratıyor. Kitlesel kullanım en doğru yani tek doğru oluyor. O zaman dilin basitleşmesi, sığlaşması da kaçınılmaz oluyor. Basit bir iş mektubu ya da kullanma kılavuzu için pek sorun görünmezken, daha karmaşık metinlerin istenilenin, amaçlanılanın çok dışında anlamlara çekilmesi olağanlaşıyor. Pek çok metin taramasının, arama motoru taramasının istenilen sonuçlara erişememesini ya da önceliklendirilememesini getiriyor.

Kültürel erozyon yolda

Tercüme teknolojilerinde dil bilimcilerin işi ve işlevi yok sayılıyor. Semantik çözümlemelere de gerek görülmüyor. Bu da aslında çok riskli bir toplam kültürel erozyon habercisi. Herkes aynı şekilde ilanı aşk edip aynı şekilde küfredip teşekkür edecek. Hele kısaltmaların tam bir evrensel faciaya dönüşmesinden korkmak lazım. O zaman R.I.P dilimiz! -Anlamak, anlaşılmak istiyor musunuz? -Kim tarafından? -Anlaşıldığınız kadar mı zenginsiniz? -Hayal ettiğiniz kadar mı? -Evritinikizsamtink kaç yıl sonra çevrilebilir?