23 Nisan 2024, Salı Gazete Oksijen
24.12.2021 04:30

Podyumda edebiyat

Dior modaevinin erkek koleksiyonları kreatif direktörü Kim Jones, gençliğin yarattığı kültürel, siyasi ve sosyal değişikliklerin modaya direkt yansıdığı dönemleri, Amerikalı yazar Jack Kerouac ve Beat kuşağı yazarlarından aldığı ilhamı Londra’daki defilesinde sergiledi

Modanın sanatla buluşması, tasarımcıların yaratıcı direktörlüklerini üstlendikleri köklü modaevlerine disiplinlerarası boyutlar katmaları moda tarihi boyunca gözlemlenen birlikteliklerden olmuştur. Tasarımcılar kendi yaratım süreçlerindeki ilhamlarını koleksiyonlarına yansıtırken, tarihi modaevlerinin kültürlerine ışık tutuyor ve müşterileri için de katma değer sağlayan diyaloglar yaratmış oluyorlar. Dior modaevinin erkek koleksiyonlarının kreatif direktörü Kim Jones da moda tasarım kültürüne kavramsal yaklaşan, tasarım felsefesi olarak da multi-disipliner perspektiften beslenen bir tasarımcı. Geçtiğimiz hafta British Fashion Awards’da en iyi tasarımcı ödülünü alan Jones, en son kendi şehri olan Londra’da, Central Saint Martins’den mezun olduktan sonra 2003 yılında bir defile yapmıştı. Sonraki yıllar Paris arenasında boy gösteren Jones, Dior pre-fall 2022 şovu için memleketine dönüyor, Kensington Olympia Exhibition Center’a Amerikan özgürlük ruhunu, gençlik kültürünün isyankar enerjisini ve İngilizlerin sıra dışı moda ustalığını taşıyor. Renk ve optimizmin hakim olduğu koleksiyon, Dior arşivlerinden, 1950’ler Amerikan özgürlük ruhu, vintage Jack Kerouac kitap kapakları, yaratıcı ve başına buyruk ‘Beat kuşağı’ndan referanslar alıyor. İkonik yazar Jack Kerouac’ın bir Beat kuşağı romanı olan ve 1957 yılında üç haftada, 36 metre uzunluğundaki bir rulo kağıda yazdığı ‘Yolda’dan ilham alan Jones, podyumda bu eserin dev bir replikası önünde, fonda Robert Pattinson romanı seslendirirken defilesini gerçekleştiriyor. Koleksiyon, Kerouac’ın 2.Dünya Savaşı sonrası Amerika’da çıktığı road-trip ve Beat yazarlarının seyahat ederken çabasızca toparladıkları bavullarından çıkan, özgürce karışan stilleri merkeze alıyor. Ceketlerin altına teknik-naylon şortlar, vintage yıkama denimler, ipek fularlar, tüvitler, örmeler, Kerouac’ın ilk edisyon kitap kapaklarından oluşan soyut fotoğraf baskıları ve sportif silüetler koleksiyonu oluşturuyor.  Jones, son yıllarda nadir kitaplar ve baskılardan, edisyonlardan oluşan, Kerouac’ın da çokça yer aldığı bir koleksiyon içeren muazzam bir kütüphane oluşturmakta. Jones için Kerouac’ın yazdığı dönemlerde, Christian Dior’un da bizzat modaevinin başında olması, ‘New Look’ silüeti ile devrim yapması, Beat kuşağının isyankar ruhunun Paris Left Bank’e ilham olması ve daha sonra da Yves Saint Laurent’in Dior’a geçmesini ateşlemesi, bu Amerikalı bohem prensi ‘Fransız bir couture modaevi’ne referans olarak bağlıyor. Referanslar arasındaki bağlantıyı kurmak Jones için zor değil. Dönemler, insanlar ve mekanlar arasındaki noktaları birleştirmek tıpkı Karl Lagerfeld ve son dönemde de Virgil Abloh gibi, Jones’un da güçlü özelliklerinden biri.  Jones’un küratöryel koleksiyonlarındaki referanslarının ortak noktası da sistem dışı, kült ve konformist olmayan figürleri seçmesi oluyor. Daha önce Virginia Woolf, Leigh Bowery gibi isimlerden ilham alan Jones, edebiyat ve kültürel figürlere olan obsesyonu ile koleksiyonlar yaratmayı tercih ediyor. Defileye eşlik eden sergide ise Kerouac’ın annesinden para istediği el yazısı mektuplardan, ‘Yolda’nın ilk edisyonuna, Beat yazarlarından Neal Cassady’nin California mahkeme celbine kadar birçok dönem arşivi de yer alıyor. Jones bir tasarımcı olarak, gençliğinde San Francisco’daki ‘The Beat Museum’ ziyaretinden sonra Kerouac kitaplarını toplamaya başlamasından ilhamla kendi tasarım sürecini de hikayeleştirerek sergilemeyi önemsiyor. Günümüzde gençliğin de artık dijitalden ve Google’dan bilgi almaktan sıkıldığını, araştırma süreçlerinin detaylarını görmek ve basılı işleri hissederek özümsemek istediklerinin altını çiziyor, buna da bir katkısının olmasını istiyor.