19 Nisan 2024, Cuma
05.02.2021 06:00

Sonu baştan yazılan hikaye başarı Getir’di

6 yıl önce 100 motosikletle yola çıktı... Bugün 19 kentte tam 3.5 milyon aktif kullanıcısı var. GetirYemek ise tam 81 kentte... Geçen ay küresel yolculuğuna dünyanın en zengin yerlerinden Londra’da başladı. Yeni yatırımlarla değerini 850 milyon dolara yükselten Getir'in kurucusu Nazım Salur anlatıyor

Bundan 6 yıl önce Nazım Salur’un aklına market ürünlerini teslimat adresine 10 dakikada ulaştıran bir model geldi. Tüm parasını bir önceki girişimi BiTaksi’ye yatırmıştı. Fikrini yakın çevresine anlattı, ilk destek GittiGidiyor’un kurucularından Serkan Borançılı’dan geldi. Nazım Salur, Serkan Borançılı, Tuncay Tütek ve Nazım Salur’un oğlu Mert Salur kurucu ortak olarak birlikte yola çıktılar. Getir 6 yılda 1.400 beyaz yakalının, 8 bin kuryenin, 300 bayinin çalıştığı bir büyüklüğe ulaştı. GetirYemek, GetirBüyük, GetirSu gibi hizmetleri oldu. Uygulamayı 16 milyon kişi indirdi, 3.5 milyon aktif kullanıcıya ulaştı. Getir Silikon Vadisi’nin en önemli yatırımcılarından Michael Moritz’ten Crankstart aracılığıyla, Base Partners’tan, Tiger Global’den, Goodwater Capital’den, Fiba Holding ve Esas Holding’ten son etapta toplam 128 milyon dolar yatırım alarak, 850 milyon dolarlık değere ulaştı. Londra operasyonunu başlatan Salur’la, Getir’in adım adım yükselişini ve hedeflerini konuştuk. 

Getir'in kurucusu Nazım Salur
Getir'in kurucusu Nazım Salur
Kuruluşunuzda Getir küçümsenmiş olabilir. “Marketten alıp 10-15 kuryeyle ürünleri hızla getiriyorlar” gibi… O dönemde böyle düşünenler neyi görmediler?   İyi gözle bakanlar için de ilk doğduğunda iyi bir işti. Biz “Bu ürünleri 10 dakikada götürebiliriz” dedik. “Ucuza, pahalıya satalım” diye düşünmedik. Oyunu değiştirdik.  Acil market alışverişine çok az fark ödeyerek ulaşmak isteyenler için oyunu nasıl değiştirdiniz?  Hikayenin sonunu önce yazdım. Bu, aşk filminin senaryosunu yazarken, aşıkların kavuşmasını ilk başta yazmak gibi. Getir’in ufak bir sırrı varsa o da hikayeyi sondan yazmasıdır. Biz “elimizdeki imkanlarla ne yapalım” diye bakmadık.  Zaten öyle olunca iyi iş çıkmıyor! Startup’çı arkadaşlara buradan da söyleyelim; eldeki imkanlara göre başarılı hikaye yazılmıyor.  İlk başlarken hangi boşlukları gördünüz? Örneğin benzer modellerdeki girişimciler  marketlerden ya da bankalardan alıp getiriyorlar… Bakkaldan götürseniz olmuyor. Bakkal zaten 10 dakikada hazırlayamıyor. Hızlı teslimat için sizin bakkal olmanız lazım. 1-2 dakikada hazırlanma, 7 dakikada da gitmesi lazım. Lokasyon işi çok stratejik. Bunu nasıl kurdunuz ilk dönemde? BiTaksi sayesinde bir deneyimim vardı. Tüketiciye yakın kaç nokta, kaç depo, kaç kişi, kaç araba, kaç motosiklet lazım? Bunu planladık. Trafikli saatle ölçtük, bunu da Getir uygulamasıyla canlı göstermek istedik.  Siparişi verip, kuryeyi izliyoruz. Bu müşteriye ne hissettiriyor? Yeni nesil restoranlarda mutfağı görmek gibi. Şeffaflık güven veriyor. İlk kaç kişiyle başlamıştınız? 50 araç, 100 motor, 300 kişiyle başladık ilk gün. 15-20 depo vardı. 300 ürün araçlardaydı. Yürüyen depolardı araçlar, sonra vazgeçtik. Arabaya 300 ürün sığıyordu. Şu anda Getir’de 1.500 ürün var. GetirBüyük’te ise 4 bin. Motosiklet ve bayi modeli başarılı oldu. Araçlar damacana su taşıyan araç oldu, GetirSu başladı.  İlk adımda müthiş bir organizasyon var. Yazılımından uygulamasından depolarına, ürüne kadar… Kesinlikle. 5-10 bin figüranın oynadığı bir savaş filmi gibi. Trende geçen 3-4 kişilik aşk hikayesi değiliz. Fil doğarken 100-120 kilo, büyüyünce 7 bin kilo oluyor. Biz de öyleydik.  Sizde sermaye var mıydı?  Bu fikir aklıma geldiğinde bende para kalmamıştı. BiTaksi’de harcamıştım. İlk parayı Serkan Borançalı koydu. Fikri anlattım ve büyük hissedar oldum. Sağolsunlar beni fikrimle büyük hissedar bıraktılar. Maalesef Türkiye’de fikir çok para etmez…

"Pandeminin patlattığı bir şirket değiliz"

Getir’in eşikleri oldu. Pandemi en önemli eşiklerden biri miydi?  Pandeminin olumsuz tarafları da oldu. 24 saat çalışıyorduk, şimdi gece çalışamıyoruz. İş hacminin çok arttığı dönemden yararlanamadık. Yeni araçlar alamadık, depolar açamadık. Araç almak istedik, Tofaş satışı durdurdu. Motorlar Japonya’dan gelemedi. Büyüme dinamiğimiz yarattığımız kolaylıktan geliyor. Önce gençler sevdi, sonra ebeveynler ve onların büyükleri. Pandeminin patlattığı bir şirket değiliz.  Pandeminin Getir’i ve benzer iş yapanları parlattığını düşünüyorum. Yasaklar varken bizim size gelmemiz duygusal bağımızı arttırdı. Bu dönemde çok hayır işi de yaptık. Maske, hijyen maliyetlerimiz arttı.

Getir’in yüzde 40’ı kadın 

Bayilik sisteminiz nasıl? Mahalle bakkalı mı, kim bu bayiler? Herkes bayimiz olabilir bizim. Ama çok çalışkan olmaları gerekiyor. Bakkal da olabilir başka meslek de olabilir. Bayi olmanın masrafı var. Biz bayi parası almıyoruz. Depo buluyor, raf yapıyor, bilgisayar alıyor. Motosiklet, kask, montlar alması gerekiyor. Lokasyona göre kira gideri değişiyor. Deponun yaklaşık 150 metrekare olması gerekiyor. En çok parası olanları bayi yapmıyoruz. Belirleyici faktör para değil. İşin başında duracak, işini severek yapacak uzun dönemli iş ortağımız olacak arkadaşlara bayilik veriyoruz.  Kadın bayiniz var mı?  Var, keşke daha çok olsa. Kadın kuryelerimiz de var. Üst düzey yöneticilerde de ciddi kadın oranımız var. Çalışanlarının yüzde 40’ı kadın. Şunu söylerim, kadınlar daha iyi. Detaycılar, sanırım annelik yapmaya programlanmış olduğunuz için aynı anda birçok işi yapabiliyorsunuz.

"Banabi gelince biz de GetirYemek’i kurduk"

Türkiye’deki rekabet arttı mı? Yeni oyuncular var. Ayrıca Yemeksepeti rekabetine de girdiniz.  Rekabet yıkıcı olmadığı sürece yararlı. Bir pistte yalnız koşacağınıza birlikte koşuyorsunuz. Biz de ilk birkaç yıl yalnız kaldık. Banabi geldi, başkaları geldi. Son dönemde 10 dakika ile yarım saat arasında hizmet vermeye çalışan 20 oyuncu var.  Hepsi maraton koşucusu olabilir mi? Bence zor. 5 yıl sonra 5-10 arası oyuncuyla bir yere oturur gibi geliyor bana. Dijital iş masraflı. Data tutmak ve işlemek gerekiyor. Ölçek yakalamadan bizim işileri yapmak zarar ettirir. İyi işi öğrenenler kalıcı olur. Rakip meslektaştır. Birlikte pazarı büyütürüz. Biz hızımızı kesmedik. Erken yola çıktığımız için rekabette sorun görmüyorum. Biz yavaşlarsak bizi yakalayabilirler.  GetirYemek işine neden girdiniz? Üstelik 81 ildesiniz? Yemeksepeti Banabi ile bizim işe girince biz de girdik. Yemek işinde monopol bir yapı vardı. Onlar o müşteri gücünü görerek bizim alana girdiler. Biz de onların alanında onları yalnız bırakmamaya karar verdik. Piyasada mücadelemizi yapıyoruz. GetirYemek’le 81 ildeyiz. Türkiye’nin her köşesinden 20 bine yakın restoranla çalışıyoruz. GetirYemek, restoranların günlük kazançlarını ertesi gün öğlene kadar hesaplarına gönderiyor.

Kuryeler özel sağlık sigortalı

Kuryelikle ilgili algımız değişti. Bunda sizin de rolünüz var. Kuryelerle ilgili haberlerde görüyoruz, özel sağlık sigortalı Getir kuryeleri. Kuryeler çok zor bir iş yapıyor. Trafik zor, yetişmek stresli, üzerine pandemi de geldi… Bu bizim için çok önemli. Hiçbir zaman motosikletli arkadaşı kamyon trafiğinin olduğu yollara çıkarmıyoruz, örneğin TEM’e çıkmıyorlar. Navigasyona uyup, şehir içi trafiğinde 20-30 kilometre hızla akan yerlerden gidiyorlar. Gece saat 01.00’den sonra motosikletli kurye çalıştırmıyoruz. Giydikleri basit bir mont değil, koruyuculu. Basit bir kask giymiyorlar. Bizim kuryelere önerdiğimiz mont ve kask, oğlumun kullandıklarıyla aynı. Damacanayı motorsikletle taşıtmıyoruz. Ek maliyetlerimiz var ama her kuruşu helal olsun.  Kuryeler trafikte sürücüleri korkutuyor. Kurye eğitimi, denetimi için ne yapıyorsunuz? Kullandığımız teknoloji sayesinde sert fren yapsalar görüyoruz, sürüş hızlarını görüyoruz. Motosikletin hangi eğimle viraja girdiğini görüyoruz. Eğitimden geçiyorlar. Kuryelik meslek olsun istiyoruz. En alt seviyede gelir yaratan bir işti biz sektöre girdiğimizde. Bırakın özel sağlık sigortasını, 5-6 yıl evvel yarısından çoğunun sigortası yoktu.
Getir Londra'da
Getir Londra'da

"Londra'ya maç kazanmaya kendi ismimizle gittik"

Getir artık Londra’da. Ne zamandır planlıyordunuz? Nasıl gidiyor? Daha ilk kurduğumuzda birinci gün hedefimiz yurtdışıydı. Türkiye’den çıkmış ilk orijinal iş bu. Teknoloji vasıtasıyla bu işi tüm şehirde bu hızda yapmak ilk bizim işimiz. İngilizce yazıldı kod. Uygulama İngilizce ve Türkçe yazıldı. İşe hep İngilizce bilen, yurtdışında da çalışabilecek insanları  aldık.Londra’ya gidişimiz gecikti.Son 5 yılda inişler çıkışlar oldu. Tam yatırım alacaktık, ülke gündemi karıştı. Londra’ya cephanemiz iyi gitmeliydik. İlk gün 5 nokta açtık. İlk günden 1.5 milyon Londralı’yı kapsadık. Biz Londra’ya maç kazanalım diye gittik. Londra’da Getir ismimizle varız. Yatırım aldıkça yurt dışına açılmaya devam edeceksiniz, değil mi? Londra dışında da hedefler var.  Geçtiğimiz yıllarda düşük değerlerle yatırım almadık. Düşük değerli bazı yatırımları reddettik. Şirketimiz Türk kurucuların kontrolünde olsun istedik. Hem parayı almak hem de kontrolü tutmak kolay değil. Bugüne kadar bunu becerdik. Bundan sonra da bunu yapacağız. Türkiye’den başarılı startup şirketler çıktı, ama çok erken aşamalarda yatırım alarak yüzde 20 hissenin altına indiler.   Getir’i satmak değil yumurtalarından yararlanalım diyorsunuz… Aynen. Büyütüp satmak değil, Getir’in büyümesinden yararlanarak yeni işler olabilir. 

"Ankara bizi çok şaşırttı"

Getir 19 ilde. Bu yolculukta şaşırtan iller oldu mu?  Ankara beni şaşırttı. Ankara bizi çok sevdi. Ankara bütün Türkiye. Ankara’da Ankaralı oranı yüzde 5. Anadolu’da da beklediğimizden iyi gitti işlerimiz. İzmir beklediğim gibi olmadı, şaşırtıcı. İzmir’de de işler iyi ama sanırım İzmirli çıkıp dolaşıp markete de bir uğramak istiyor. Zaman içinde alışılır. İzmirliyim. İzmir’in sokaklarında hayat var. İzmirli hayatın içinde… O yüzden olabilir. Doğru, benim de çok sevdiğim bir şehir. İstanbul’da yaşamasam İzmir’de yaşarım. Ama İzmirli konforu da sever. Zaten işler orada da iyi. Benim beklentim yüksekti.

"2 misli kazanınca 2 misli yaşayamıyorsunuz"

Aklınıza sürekli girişim fikirleri geliyormuş. Çevrenizdekilere de “Beni durdurun” diyormuşsunuz.  Doğru. Hormonları tepesinde adamlar vardır ya etraflarındaki tüm kadınlara bakarlar. Ben öyle bir adam değilim ama startup işinde öyleyim. Aklıma yeni işler geliyor. Gözü dışarda adam nasıl hayatını bozarsa, bizde de yapmamak lazım. Çünkü iş iyi gidiyor, çok emek lazım. Benim aklımda 20’ye yakın orijinal iş var.  Peki bunları değerlendirmeyecek misiniz? Toplumsal fayda yaratan bir iş mi kuracaksınız? Çok istiyorum. 10 yıl sonra para odaklı bir iş yönetiminde olmayı planlamıyorum. Getir’i satıp hayır işi yapmayacağım. Hayatımın son gününe kadar para kazanmakla uğraşmak istemiyorum. İnsanlara bakıyorum, ciddi kaynak yaratmış kişilerle tanışıyorum. Bakıyorum hayatları sadece para peşinde koşmak, 3 milyar dolarını 5 milyar yapmaya çalışanlar mutsuz, topluma geri verenler ise mutlu. 2 misli kazansanız da 2 misli yaşayamıyorsunuz.