19 Nisan 2024, Cuma
30.04.2021 08:22

Teknolojik ütopyacılık iklime çare olur mu?

İnsanlık hiçbir zaman iklim değişikliği kadar korkutucu bir ortak sorunla karşı karşıya kalmadı. Sıcaklıkları sanayi öncesi dönemin en fazla 2 derece üzerinde tutma şansımızın olabilmesi için, önümüzdeki otuz yıl içinde net küresel sera gazı emisyonlarını sıfıra yakın seviyeye indirmemiz gerek.  Mevcut ortamda, Bill Gates’in saygın sesi bu çabalara önemli ve değerli bir katkı olarak görülüyor. Gates yeni çıkan How to Avoid a Climate Disaster: The Solutions We Have and the Breakthroughs We Need [İklim Felaketi Nasıl Önlenir? Elimizdeki Çözüm İmkanları ve Gerekli Adımlar] adlı kitabında, çözüm bulmak için yeni fikirler ve teknolojik inovasyonlarla daha fazla denemeler yapmamız gerektiğini savunuyor. Ancak solar jeomühendislik konusundaki ısrarı yanlış yönde bir adım olarak görünüyor.  Solar jeomühendislik basit bir fikre dayanıyor: Atmosferdeki sera gazı miktarını sınırlayabilirsek ısı yayan güneş ışığını bloke edebiliriz. Bu, örneğin, yansıtıcı bir örtü oluşturarak yapılabilir. Volkanik patlamalar aynı işi doğal bir şekilde görebiliyor. 1991 yılında Filipinler’deki Pinatubo Dağı’nın püskürmesinden sonra, çok miktarda sülfürik asit ve toz stratosfere çökelince, Dünya’nın aldığı güneş ışığı miktarı geçici olarak azaldı. Şu anda birçok parlak zihin solar jeomühendislik projeleri üzerinde çalışıyor. Peki bir şeyler ters gidebilir mi? Pinatubo’nun püskürmesi iklimde istikrarsızlığa sebep olmasının yanı sıra ozon tabakasındaki tahribatı da hızlandırmış görünüyor. İklim değişikliği üzerinde anlamlı bir etki yaratabilmek için, bu yanardağ patlamasının etkisini çok daha büyük bir ölçekte kopyalamamız gerekiyor; bu da daha büyük bir iklimsel değişkenlik anlamına geliyor.  Bir planın olası büyük yararları ama aynı zamanda büyük olası bedelleri varsa, en mantıklı olan şey uygulanabilirliğini görmek için küçük ölçekli denemeler yapmaktır. Gates’in desteklediği girişimlerin şu anda yaptığı da bu.  Sonuç itibariyle, iklim felaketini önlemek istiyorsak önümüzde ne kolay bir kaçış yolu, ne de karbon vergileri ve yenilenebilir enerji haricinde bir alternatif var. Bu önemli nokta, Gates’in solar jeomühendislik hevesi içinde görünmez hale geliyor.  Gates’in solar jeomühendisliğe verdiği destek aslında tekno-ütopyacılığın bir ifadesi. Teknoloji elbette çözümün bir parçası olmalı; ancak asırladır süren aşırı karbon emisyonu için sihirli bir çare olamaz. Tekno-ütopyacılığın sorunlu yanı, maliyetli yatırımlara duyulan ihtiyacı kabullenmek yerine, hızlı çözümler aramaya ve bunları topluma dayatmaya yönelmesi. Siyaset bilimci James C. Scott’un gösterdiği üzere, bu perspektif 20. yüzyılda pek çok toplumsal felakete yol açtı ve jeomühendisliğe duyulan bu yeni heves benzer sonuçları beraberinde getirebilir.