25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
15.10.2021 04:20

The Bodrum Cup, sadece yarış değil deniz festivalidir

Bodrum’da Ekim ayının üçüncü haftası oldu mu “Bodrum Cup” zamanı geldi demektir. Uluslararası The Bodrum Cup Yat Yarışları, tıpkı “Bodrum Gazozu”,“Bodrum Okul Gemisi”, “Bodrum Yelken Kulübü” gibi mucidi Erman Aras’ın olduğu büyük bir organizasyon. Aras, ahşap yatlarda yelken kullanımını teşvik etmek ve yatçılık sezonunu uzatmak için ilk kez 1989’da düzenliyor Bodrum Cup’ı.  18-23 Ekim tarihleri arasında 33’üncüsü gerçekleşecek olan yarışa bu yıl 150’den fazla yat ve yaklaşık bin 500 denizcinin katılması bekleniyor. American Hospital’ın sponsorluğundaki yarışmanın rotası yangın bölgeleri; hashtag’i #HepBeraber; teması bölgede ekonomik olarak zarar görmüş işletmelere destek olmak ve yangında kahramanlık gösterenlere teşekkür etmek. Katılmak ve daha fazla bilgi almak isteyenler için adres: https://www.bodrumcup.com/ Halen Onursal Başkanı olduğu Bodrum Cup’ı Erman Aras’la da konuştuk: 18-23 Ekim arası The Bodrum Cup var; son dakikada karar verenler de katılabilir mi? Bodrum Cup’ın enteresan özelliği bu zaten, yarışa çıkan tekneler müşteri de alabiliyorlar. Ralli arabasının arka koltuğuna müşteri almak gibi bir şey bu. Dünyada yelken yarışlarına katılmak için ya mürettebat olacaksın ya tekne sahibi… Ama Bodrum’da yarışın tamamına ya da herhangi bir etaba katılabiliyorsun, illa ekip kurup tekne kiralaman gerekmiyor. İsteyenler web sayfasından iletişim kurabilirler. Bu yılın teması yangınlar oldu?.. Biz yatçılar için kıyı ve doğa bir bütün olarak çok önemli. O görselin içindeyken yanan bir orman sizi çok rahatsız ediyor. Müşteriyi de rahatsız ediyor. Mavi Yolculuk zora giriyor. O yaraların bir an evvel kapanması lazım. Ayrıca Mazı ve Çökertme’de bir sürü insan işini kaybetti. Ciddi bir ekonomik sıkıntıları var. Biz ne yapabiliriz diye düşündük, yarış rotamızı yangın bölgesi olarak belirledik. Mazı ve Çökertme etaplarında pazar kurulsun, orası bir etkinlik alanı olsun dedik. Sonra o yangında bir çok gönüllü ve itfaiye eri çalıştı. Orada olağanüstü olaylar yaşandı. Biz o kahramanlara doğru dürüst bir teşekkür edildiğini düşünmüyoruz. Tek tek ellerini sıkıp teşekkürlerini yapalım ve bundan sonraki olası felaketlere karşı neler yapabileceğimizi konuşalım istiyoruz.  The Bodrum Cup’ın artık oluşmuş bir ruhu veya gelenekleri var mı? Mesela bir tanesi yarışacak teknelerin bayraklarını her yıl Bodrum Engelliler Vakfı’ndaki çocuklar boyuyor. Başka ne sayarsınız? Evet, 33 yıl az bir zaman değil. Baktığın zaman birçok insan orada tanışmış, evlenmeye, çocuk yapmaya veya ayrılmaya o yarışlardayken karar vermiş. O yüzden bizim yarışlarda bir kere her yıl birileri bir şeyler kutlar, “Biz burada karar vermiştik” diye… Çocuğunu alıp gelenler var, “Bu Bodrum Cup çocuğu” diyorlar. Yüzlerce insanın anı biriktirdiği bir yer orası. Sonra Bodrum Cup sadece bir yarış değil, içinde yarışın da olduğu aslında bir “deniz festivali”. Dünyanın dört bir yanından adamla gündüzleyin kıyasıya yarışır, ama akşam oldu mu birlikte yer içersin. Ertesi sabah rakibinin yelkeni mi yırtıldı, ona çıkartır kendi yelkenini verirsin. Yabancı konuklar çıldırıyor bizim bu hallerimize. Hazır elenmiş adama yardım etmek ne demek, beraber yiyip içmek ne demek diyorlar. Çünkü onlar çok profesyonel yarışır, yemez içmez konuşmaz sürekli hesap kitap yapar. Ama bizde charter teknesi olanlar var, adam bütün bir yaz çoluğunu çocuğunu görmeden çalışmış, şimdi sevdiklerini alıp hem yarışıyor hem eğleniyor. Yani biraz Bodrum rahatlığında oluyor bizim yarışlar. Kurallı, ama Bodrumlu…  33 yıl önce ilk Bodrum Cup’ı başlatırkenki hedefinize ulaştınız mı? Hemen 3-5 yıl içinde. Kaptanlardaki “Bizim yatlar yelken yapamaz” tabusunu yıkmam gerekiyordu, yıktım. Şimdi, Bodrum’un eski denizcileri yelken açmasını bilirlerdi. Ama 1980’lere gelindiğinde Bodrum’da tekne sayısı 4’tü, kaptan kalmamıştı, sonra Özal’la birlikte binlerce oldu. Herkese ehliyet verdiler, tekne kullanmayı navigasyonu öğrettiler, ama yelken açmayı bilen yok. E sen yurtdışında otobüsler giydiriyorsun, “Türkiye’de yat turizmine gelin” diyorsun. Turistler geliyor, yat kiralıyor, kaptanlar bir gün “rüzgar çok” diyor, bir gün “rüzgar yok” diyor, yelken açmıyorlar. Ne oluyor? Charter firma kurmuşum mavi yolculuk satacağım, satamıyorum. Çünkü turist “Bana yat kiraladın kardeşim, kapat bakayım motoru, hava çok güzel bir saat yelken aç” diyor. “Ben ülkemde yelken kulübü üyesiyim bak” diyor. Kaptanın açmayınca da adam geliyor bana “Sen sahtekarsın” diyor. Ben niye sahtekar olayım, Türkiye niye sahtekar olsun? Bu sahtekarlığı ortadan kaldırmak için kaptanlar niye yelken açmıyor diye baktık. Anladık ki korkuyor adam, bilmiyor çünkü. “Bu tekneler yelken yapmaz” deyip rahatlıyor. Biz de çıktık dedik ki, “Kardeşim bunlar yelken teknesi, sen de yelken açmak zorundasın.” Ya sahtekarlık yapıp yat turizmi yapıyorum demeyeceksin, “motor yat” diye satacaksın ya da yelkenini açacaksın. Bodrum Cup’la bunu başardık; kaptanlara yelken açabileceklerini gösterdik ve bu işin meraklılarını yetiştirdik.