Metaverse dünyasında bir gün
24 saatini Metaverse ortamında geçiren bir gazeteci toplantı, sahne gösterisi, oyun ve spor tecrübelerini yazdı. Sanal gerçeklik aleminde Galapagos’ta egzersiz yapmak da mümkün, gürültü yaptığınız için salondan atılmak da
Wall Street Journal muhabiri Joanna Stern yanına iki adet Quest 2 marka artırılmış gerçeklik gözlüğü de alarak kendisini bir otel odasına atıp 24 saatlik bir metaverse tecrübesi yaşadı. “Yeni internet” diye anılan bu üç boyutlu alemde hem çok eğlenen hem de “gerçekten kaçış” diye tanımladığı teknolojiye dair kaygı duyan gazeteci bu deneyimi gazetesine yazdı. Önce popülerlerleşmesi beklenen insanların kendi avatarları ile katıldığı iş toplantıları: “Sesi ‘The Simpsons’taki Milhouse karakterinden gelen editörünüzü ciddiye almak zor. Yine de sanal bir konferans masasının etrafında birkaç dakika oturduktan sonra ikimiz de bunun sıkıcı bir Zoom toplantısından daha iyi olduğunu fark ettik. Bir ara gerçekten göz teması kuruyormuşuz gibi hissettim.” Toplantıyı Meta’nın sanal konferans odası sağlayan uygulaması Horizon Workrooms üzerinden yapmışlar: “Bu uygulamada kişileri web üzerinden özel alanınıza davet edebiliyorsunuz. Quest 2’leri varsa, katılımcılar üç boyutlu alanda avatar olarak bulunabiliyor. Aksi halde görüntülü arama yoluyla katılıp sizin avatarınızı izleyebiliyorlar. Spatial adlı benzer bir uygulama da dahil olmak üzere gün boyunca avatar toplantıları yaptım. Spatial’da fotoğrafınızı şirketin web sitesine yüklüyorsunuz, ardından ortaya ürkütücü ve robotvari bir görüntünüz çıkıyor. Spatial’in CEO’su ve kurucu ortağı Anand Agarawala ile önce sanal bir kamp ateşinin başında, daha sonra da duvarlarda her türden dijital eserin bulunduğu bir NFT sanat galerisinde bir araya geldim. Her iki uygulamadaki avatarlar çok farklı olsa da ortak bir özellikleri var: Hiçbirinin bacakları yok.” Meta’da sanal gerçeklik ürün pazarlama direktörü olan Meaghan Fitzgerald, bunun teknik bir nedeni olduğunu söylüyor: “Tamamen kendiniz gibi hissetmeniz için çalışıyoruz ancak aşağıya bakıp ‘Bacaklarım istediğim gibi hareket etmiyor’ demenizi istemiyoruz.”