• New York’lu doktor ve yazar Chavi Eve Karkowsky Sağlık çalışanlarının pandemi süresince yaşadığı kâbus hala hafızalarımızdayken birçoğumuz aşı inadını sürdürenlere merhametli olmak konusunda zorluk yaşıyoruz. Sosyal medyada öyle şeyler okuyorum ki. “Aşı olmayanlara organ nakli yapılmasın”, “Aşısızlar yoğun bakıma düştüklerinde en son onlara bakılmalı” gibi mesajlar yazılıyor. Bu mesajlara destek verenlerin bazıları doktor. Aylarca ölüm korkusuyla insanlara yardım ettik, virüsü evimize taşımamak için 3 ay çocuklarımı hiç öpmedim. O kadar çok fedakarlık yaptık ki... Çünkü insanların bize ihtiyacı vardı. Şimdi bilim bize aylarca süren kâbus, yorgunluk ve fedakarlığımız sonrası aşı gibi bir çözüm sundu. Ancak beklenen olmadı.
Ölüm artık bir tercih
Pandemi bitmedi. Neden? Çünkü bazı insanlar aşı olmayı reddediyor. Gereksiz yere insanlar ölmeye devam ediyor. Artık ölüm bir tercih meselesi. Zaten salgının başından beri büyük fedakarlıklar yapmış biz sağlık çalışanları da şu an yaşananlara anlam vermekte güçlük çekiyor. Profesyonellik önümüze gelen hastaya koşulsuz hizmet vermeyi gerektirir. Birileri doktorların tavsiyesini dinlemek istemiyor olabilir. Ama bu birileri başkalarının hayatlarını riske atıyorsa bu durum başka. Çocuklarım 12 yaşın altında oldukları için aşı olamayacak. Bu nedenle aşı karşıtlarının kararları benim çocuklarıma yeniden sarılmamı belki de engelleyecek. Salgının başındaki gibi çaresiz değiliz, şu an yaşananlar tamamen bir seçimin sonucu. Sanki biz bu kadar çaba gösterirken Amerikalıların yüzde 29’u bize “s..rin” diyor.
Umudu kaybediyoruz
Biz doktorluk ile topluma karşı sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Peki ya toplum? Hastanelerimizin önünde aşı karşıtı eylemler yapılıyor, yoğun bakımlarımız aşısızlarla dolu. Önlenebilir bir hastalığa karşı birlik olmayacaksak ne zaman olacağız? İnsanlığa karşı inancınızı yitirdiğinizde, insan hayatı kurtarmak için uğraş vermek de zorlaşıyor. Virüse karşı en büyük silahımızı, umudumuzu kaybediyoruz.
Yasakların bedelini aşısızlar ödemeli
• Obama döneminde İç Güvenlik Bakan yardımcılığı yapan Juliette Kayyem Havaalanına gittiğinizde iki çeşit güvenlik kuralı görürsünüz. Bazıları herkes için ortaktır, bazıları ise kişiye özel. Örneğin kimse güvenlik kontrolünden silahla geçemez. Ama daha önceden güvenlik sorunu yaratan bir durumunuz varsa sizi ekstra kontrollere sokabilirler. Aynı mantık koronavirüs için de geçerlidir. Şimdi elimizde salgına karşı güvenli ve etkili aşılar var. Bu nedenle uçuşlarda aşısızların yükünü artık aşılılar çekmek zorunda olmamalı. Belki aşı zorunluluğu yok ama aşısızlara uçuş yasağı pek tabii ki getirilebilir ve getirilmelidir. Uçmak bir hak değildir. Bunu sadece aşılıların yapabildiği bir şey haline getirmek ise güvenlik riskleriyle açıklanabilir. New York Times’ta yayınlanan son ankete göre aşısızların yüzde 41’i uçuş yasağı durumunda aşı olmayı düşünebileceğini söylüyor. Aşıyı seyahat, iş hayatı ve diğer aktivitelerde bir zorunluluk haline getirmek aşı olanların yükünü onlardan alıp aşısızların sırtına yüklemektir ki bu tüm topluma faturayı kesmekten daha adil. Eğer aşı olmayı reddetmeye devam edecekseniz bunun bir bedeli olacak ve bu bedeli biz ödemeyeceğiz. Çünkü halk sağlığı kurallarını ihlal etmekte ısrarcı olanlar ayrıcalıklı bir sınıf değildir ve kendilerine öyle davranılması da beklenemez.
Artık canımıza tak etti!
• Eski Başkan George W. Bush’un metin yazarı David Frum Eğer aşılama hızımız nisan ve mayıs gibi olabilseydi pandemi sona erebilirdi. Aşılamada bu gerilemenin en önemli sebebi özellikle kırsal kesimde yaşayan muhafazakar ve evanjelist Amerikalıların aşı karşıtlığı... Trump destekçileri aşı karşıtlığını bir kimlik belirtisi olarak görüyor. Demokratların yüzde 88’i, Cumhuriyetçilerin ise yüzde 54’ü aşı olacaklarını söylüyor. Cumhuriyetçilerin yönetimde olduğu yerlerde restoranlara ve diğer etkinliklere girişte aşı şartı aranması yasaklanıyor. Montana’da sağlık çalışanlarına bile zorunlu aşı yapılamayacağı kararı alındı. Ağır duruma düşmeyecekken aşı yüzünden komalık olanların, ölenlerin haberlerini okuyup duruyoruz. Bu aşı karşıtları sadece kendilerini değil bizi de önlenebilir bir riske maruz bırakıyorlar. Bu tür yazılar yazmak zorundayız çünkü aşıyı reddenlerin sonlarını okumak üzüntü verici. Peki buna kimse dur demeyecek mi? Demokratlara oy veren eyaletler milli gelirin yüzde 70’ine katkı yapıyor ve aşı karşıtı Trump Amerika’sını besliyor. Tamam aynı ülkedeyiz, birbirimizi için bir şeyler yapacağız. Peki aşı karşıtları neden sorumluluklarını yerine getirmiyor? Hem kendilerine, hem etrafındakilere, hem ülkelerine, hem de gezegene zararı olan bu insanların sağlık masraflarını ödemeye devam mı edeceğiz?