Çin aşısı İngiliz varyantına karşı etkili, bu iyi haber
Türkiye vaka sayısında 60 binli rakamlara gidiyor. Vaka sayısında dünyada ilk beşteyiz. Bugüne kadar 10 milyondan fazla kişiye ilk doz, 7.5 milyon kişiye ikinci doz aşı yapıldı. İngiliz varyantı B.1.1.7, yüzde 60 daha bulaşıcı, yüzde 63 ise daha ölümcül. Ancak iyi haber, kullandığımız Çin aşısı CoronaVac, İngiliz varyantına karşı da işe yarıyor. Harvard Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, mevcut aşıların varyantlar karşısındaki etkisi ve salgının seyrini Oksijen’e değerlendirdi
Salgın profili tüm dünyada hızla değişiyor, yeni varyantlar baskın hale geçiyor. Şu an kullanımı onaylanan tüm Covid aşıları, virüsün ilk haline göre geliştirildi. Dolayısı ile bu varyantlara karşı aşıların koruyuculuğu hakkında, bir kısmı korku saçan pek çok görüş ortaya atıldı. Burada öncelikle altını çizmek istediğim, panik olacak bir bulgu olmadığı, mevcut aşıların tüm virüs varyantlarına karşı koruyucu olduğu. Örneğin hem mRNA aşıları hem de Johnson § Johnson’ın aşısı tüm varyantlara karşı etkin koruma sağlıyor; bu aşıları olanlar enfekte olsalar bile hafif atlatıyorlar, hastaneye yatış ve ölüm rakamlarını dramatik şekilde düşürüyor. Tabii ki bazı nüanslar var ancak korku yaratacak bir durum henüz yok. Daha fazla “veri ve takip” çok önemli. Artık enfekte olanlar kadar onların virüsün hangi varyantıyla enfekte oldukları önem kazandı ve yoğun olarak takip ediliyor. Bu Türkiye için de gerekli ve önemli, ülkenin hangi bölgesinde hangi varyantın baskın hale geldiğini belirlemek önceliklerden biri olmalı. Türkiye’de şu an yüzde 75-80 B.1.1.7 varyantı (İngiltere tipi diye de bilinen) baskın olduğu için, Çinli Sinovac’ın bu varyanta vereceği cevap önemli bir soru işaretiydi. The New England Journal of Medicine’da yayınlanan son araştırma bu soruya, kısmen de olsa yanıt veriyor. Buradaki olumlu haber, Sinovac’ın aşısının, B.1.1.7 varyantına karşı zaafiyet göstermiyor olması, etkili bir koruyucu cevap oluşturması. Yani Türkiye’nin en yaygın kullandığı aşı, ülkedeki en baskın varyanta karşı işe yarıyor. Şu an “aşının etkinliği” konusunda endişeye kapılmak için bir neden yok. Ancak olumsuz olan sonuç, aynı araştırmaya göre Çin aşısının B.1.351 varyantı (Güney Afrika varyantı olarak bilinen) karşısında önemli oranda etkisiz kalıyor olması ve gücünü kaybetmesi. (Bu çalışmada B.1.1.28 P1 ve P2 varyantları hakkında bilgi yok, ki bu varyantların da Türkiye’de olduğunu biliyoruz).
Bu neden önemli? Türkiye’de 11 ilde B.1.351 varyantı var. Sınırlı da olsa tedarik ettiğimiz bir diğer aşı olan mRNA bazlı Pfizer BioNTech aşısı bu varyanta karşı yüksek oranda koruma sağlıyor. Eğer hangi varyantın hangi ilde ya da bölgede etkili olduğunu takip edebilirsek, elimizdeki şu an kısıtlı sayıda bulunan aşıları en etkili şekilde dağıtabiliriz. Örneğin Güney Afrika varyantı baskın olan yerlerde BioNTech aşısını daha ağırlıklı kullanabiliriz. Bu yaklaşım giderek çok daha önemli hale gelebilir. Veri ve şeffalık bu salgında her şey demek. Bu çerçevede Türkiye’de için üç kritik konudan söz edebiliriz. Birincisi, aşılamanın hızlanması ve tedarik probleminin acilen aşılması gerektiği. Türkiye elinde aşı olduğunda çok hızlı ve etkin aşılama yapabiliyor, ki bu çok güzel ve önemli bir avantaj ancak tedarik konusunda sıkıntılar sürüyor. İkincisi aşıların mümkün olduğunca çeşitlendirilmesi ve beklenmedik senaryolara hazırlıklı olma gerekliliği. Herkesi aşılamak önemli ama akıllı bir stratejiyle ilerlemek, veriye dayalı aşılama yapmak gerekiyor. Ve üçüncü olarak aşılama sürerken salgının daha fazla kontrolden çıkmasını engellenmek kesinlikle şart. Salgın maalesef çok endişe verici bir boyuta ulaşmış durumda. Açılma, kısıtlamaların gevşetilmesi veya sadece aşıya bel bağlanması söz konusu değil. Yani elimizdeki tüm imkanları seferber ederek insanlarımızı korumamız gerek. Elbette virüsün aramızda dolaşmaya devam ettikçe evrimleşip değişeceği, yeni varyantlar ortaya çıkabileceğini unutmamak gerek. Bu durumda yeni sınavlar ve ağır kayıplar ile karşılaşılabiliriz. Neticede, şu anki tablo çok endişe verici olsa da iyimserliğimi koruyorum. Birkaç aya kadar bizim gelir grubumuzda olan ülkeler için aşı tedariği ile ilgili sorun kalmayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla önümüzdeki 2-3 ay uygulayacağımız akıllı stratejilerle sonbaharda kontrolü tekrar ele geçirebiliriz. Veriye dayalı stratejilerle aşı darboğazını aşabiliriz. Tünelin ucunda ışık var, ancak belki tünelin zor bir kısmını daha geçmek gerektiğini söyleyebiliriz.