Covid’e karşı mucize ilacı 10 ay önce iki Türk keşfetti
ABD ve Brezilya’da yapılan deneyler, Fluvoxamine adlı antidepresanın Covid’den ölümleri yüzde 91 düşürdüğünü ortaya koydu. Haber geçen hafta tüm saygın bilim dergilerinde yer aldı. Oysa bu ilacın Covid tedavisinde kullanılabileceğini ocak ayında iki Türk bilim insanı buldu ancak ciddiye alınmadılar
Dünyanın en saygın bilim dergilerinden Lancet ve Nature Covid’le mücadelede çok önemli bir gelişmeyi dünyaya duyurdu. ABD’de Washington Post gazetesi ve çok izlenen 60 Minutes haber programına konu olan bu haber, Covid-19’a karşı çok ucuza tedavi olanağı sağlayan bir ilaçla ilgiliydi. Yaklaşık 25 yılı aşkın süredir depresyon ve Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) hastalarında kullanılan Fluvoxamine adlı ilacın klinik testlerinde Covid-19 hastalarının yoğun bakıma yatışlarını yüzde 66, ölüm riskini ise yüzde 91 oranında düşürdüğü görüldü. Heyecan veren bu sonuçlar bilim dünyasında bomba etkisi yarattı. Haber programları, bilim dergileri, gazeteler bu heyecan verici gelişmeyi dünyaya duyurdu.
11 şehirde 1500 kişilik deney
Klinik deneyler Brezilya’da kronik hastalıkları nedeniyle yüksek ölüm riski olan 1500 koronavirüs hastasıyla 11 farklı şehirde uygulandı. 10 gün boyunca ilacın 100 mg’lik dozu ortalama yaşı 50 olan bu kişilerin yarısına verildi. Diğer yarısı ise plasebo (etkisiz) tablet kullandı. Ardından 4 hafta süreyle her iki grup da izlendi. İlacı alanlar içinde sadece 1 kişi ölürken plasebo grubunda ölüm sayısı 12 oldu. Yoğun bakıma yatışlarda ise oranlar yüzde 11’e karşılık yüzde 16 çıktı. Sonuçları ABD basınına değerlendiren Prof Edward Mills, “Bu ilaç virüse karşı belki de en güçlü silahımız, pandeminin başından beri en önemli keşfimiz olabilir” dedi. Kutusu sadece 4 dolar olan ilaç daha önce FDA tarafından antidepresan olarak onay aldığı için şimdi Covid tedavisi için doktorlar tarafından belirli şartlar dahilinde reçetelere yazılabilecek. Fluvoxamine, Merck firmasının onay bekleyen 700 dolarlık ilacı Molnupiravir’den çok daha ucuza tedavi olanağı sağladığı için gelişmekte olan ülkelerde ve aşıya erişimde sıkıntısı olan yerlerde ölümleri engellemek için etkin bir şekilde kullanılabilecek. Daha da önemlisi, ilacın patent süresi dolduğu için dünyada herhangi bir firma ilacı üretebilecek.
Destek arayışları sonuçsuz kaldı
Şimdi gelelim “pişmanlık” bölümüne. Çünkü bu haberi dünyaya aylar önce Türk bilim insanları duyurabilir, belki de binlerce kişinin ölümü engellenebilirdi. Çünkü Moleküler Biyolog Uzm. Dr. Burak Berber, aylar önce Biyomedikal Mühendisi Doç Dr. Osman Doluca ile yaptıkları çalışmada antidepresan ilaçların Covid tedavisinde kullanılabileceğini ilk tespit eden bilim insanları olmuştu. 7 Ocak’ta Briefings in Bioinformatics dergisinde bilimsel makale olarak yayınlanan çalışmada Fluvoxamine’in de içinde olduğu antidepresan ilaçlarının virüsün çoğalmasına yol açan dhodh adındaki enzimi baskılayabileceği, bu şekilde bağışıklık tepkisinin kontrol altına alınmasında anahtar rol oynayabileceği anlatıldı. Makalede, antidepransaların ağrı seyir gösteren Covid-19 hastalarında etkili olacağı ortaya kondu. Ancak Türkiye’de bu çalışma hiçbir yankı bulmadığı ve ciddiye alınmadığı için klinik çalışmalar başlatılmadı. İlacın etkinliği incelenmedi. Oysa ki Brezilya’da geniş, ABD’de ise nispeten daha dar denek gruplarıyla ilacın Covid tedavisinde çok etkili olduğu anlaşıldı ve manşetlere çıktı.
Araştırmanın mimarı Burak Berber: “Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK’tan destek istedik, ilgilenmediler”
OKSİJEN: Fluvoxamine’in Covid tedavisinde kullanılabileceğine ilişkin ilk sonuçları Şubat’ta uluslararası bir hakemli bilimsel dergide Osman Doluca ile yayınlamıştınız. O araştırma sürecinden bahseder misiniz? BURAK BERBER: Pandeminin başında koronavirüsün neden ölümcül olduğunu araştırıyordum. Bu arada da başka ortak çalışmalarımız için bir molekül taraması yapıyordum. Bu esnada pek bilmediğim DHODH (dihydroorotate dehydrogenase) adlı bir enzime denk geldim. Bu enzimin etki mekanizmasını araştırdığımda Covid’e karşı çare olabileceğini düşündüm. Kişiler enfekte olduktan sonra akciğerlerinde oluşan doku hasarı ve devamında gerçekleşen sitokin fırtınası genel olarak ölümlerin temel sebebiydi. Özellikle yoğun bakımda yatan hastalarda bu duruma sık rastlanıyor. Bu enzim hem virüsün hücre içerisinde çoğalmasını sağlayan adenin timin gibi bazların hem de bağışıklık hücrelerinin sitokin üretimini kontrol ediyor. Bu nedenle bu enzimin baskılanmasının hem virüsün çoğalmasını hem de sitokin fırtınasını önleyebileceğini öngördüm. Bu durumu Osman Doluca hocam ile paylaştım ve ortak bir çalışma yapamaya karar verdik. 7 bin 900 FDA onaylı ve onay aşamasında olan ilaçları bu enzime karşı taradık.
Sonuç olarak elde ettiğimiz 28 etkin gözüken FDA onaylı ilaçtan 9 tanesi antidepresan ilaçlardı. Bunun rastlantısal olmadığını düşünerek araştırmalar yaptım. Geçmiş dönemlerde bu ilaçların sitokin salınımı baskılayıcı özellikleri ile ilgili çalışmalar olduğunu gördüm. Bu süreçte geniş ilaç taramalarında bazı antidepresanların hücre içerisinde virüsün çoğalmasını baskıladığına dair yayınlar da yapıldı. Tüm bunları ortaya koyduğumuzda bulduğumuz veriler ile kurduğumuz hipotezimizin ve sonuçların örtüşür olduğunu gördük. Çalışmamızı dünyanın en önemli biyoinformatik dergilerinden biri olan Briefings in Bioinformatics de yayınladık. OKSİJEN: Bu makalenin ardından gelen tepkiler nasıl oldu? Neden klinik deneyler başlatılmadı? Türkiye’de resmi kurumlardan ya da Sağlık Bakanlığı’ndan destek alamadınız mı? BURAK BERBER: Makalenin ardından hem Sağlık Bakanlığı hem de TÜBİTAK’a başvurularda bulunduk. Sağlık Bakanlığı’ndan antidepresan kullanan hastaların Covid süreçlerini takip etmek istedik, kabul edilmedi bu talebimiz. TÜBİTAK panel oturumunda anlattığımızda henüz yayın sürecinde olan bir çalışmaydı ve oradan da destek alamadık. Şimdi tüm tıp dünyası Fluvoxamine ile birlikte antidepresan ilaçları konuşuyor. Bu ilaçların Covid’i yoğun bakımda ağır geçiren hastalara karşı oldukça etkili olabileceğini öngörmüştüm. Bunu da bir çok yerde anlatmaya çalıştım. Sosyal medyada sürekli yazdım ama pek dinleyen, dikkate alan olmadı maalesef. Moleküler biyolog olmam en büyük engeldi sanırım. Çünkü doktor olmadığımız için bunları bizim bilemeyeceğimizi sanıyor insanlar. Halbuki hastalıkların tedavi süreçlerinde moleküler biyologların hep büyük rolü vardır. Bunları aşamadık maalesef. OKSİJEN: Bugün sizin çalışmanızdan aylar sonra bu ilaç “Covid için çok ucuz ve etkili tedavi fırsatı” diye dünyaca ünlü Lancet dergisinde, başka bilim insanlarının çalışması olarak dünyaya duyuruldu. Ne hissettirdi bu size? BURAK BERBER: Lancet dergisinde yapılan çalışma hala yüzeysel. Hala keşif yapma şansımız olduğunu düşünüyorum. İlaçların bilinmeyen etkileri ortaya çıkarmak geleceğimiz adına çok önemli. Bu ilaçların da belki de bizim bulduğumuz gibi DHODH enzimiyle ilişkisi var ve bilinmiyor. Biz bunu ortaya koyabiliriz. Yeterli ortam koşulları ve bütçe sağlanabildiği takdirde çok önemli bir buluşa imza atabiliriz. THala ümidimi koruyorum. OKSİJEN: Merck’in 700 dolarlık ilacı ile karşılaştırıldığında çok daha ucuza tedavi imkanı yarattığı söylenen bu ilaç için “keşke çalışmamıza gereken değer verilseydi, dünyaya bunu sunan biz olsaydık” diyor musunuz? BURAK BERBER: Ben genç bir asistanım. Yolum çok daha uzun ancak şimdiden yaşadıklarım beni yordu. Bu süreçte resmen çırpındım. Maalesef popüler olmaya çalışan bir kişi gibi algılandım. Bizler bilim yaparak bu ülkeye faydalı olmaya çalışan insanlarız. Tek derdim bu süreçte insanlığa bir faydam olur mu? Daha sonraları bu kadar kendimi yıprattığım için pişman oldum. Güzel yanı yaptığımız bu önemli yayın oldu. Umarım insanlığa faydalı olacak sonuçlar ortaya çıkar.
Aşı olan bir hafta ağır spor yapmasın
İsrail Sağlık Bakanlığı Pfizer/Biontech aşısı olan bazı kişilerde nadir de olsa kalp kası iltihabı (miyokardit) görülmesi nedeniyle yeni aşı olanlara 1 hafta spor yapmama uyarısı yapacak. Jerusalem Post yüksek eforlu spor yapmanın, ağırlık kaldırmanın ve uzun mesafe yüzmenin özellikle erkekler için aşı sonrası bir hafta süreyle risk oluşturabileceğinin görüldüğünü yazdı.
Aşılamada yüzde 75 için 2 ay daha var
Salgında neredeyse 2 yıl doluyor. Bugüne kadar 250 milyondan fazla kişi enfekte oldu, 5 milyon kişi can verdi. Yani virüs bulaştığı her 100 kişiden 2’sini öldürdü. Türkiye’de aşılama son dönemde yavaşladı. Bu nedenle ülkelerin yüzde 75’lik aşılama hedefine ne zaman ulaşabileceğini hesaplayan Bloomberg’in tahminine göre Türkiye’nin bu orana ulaşması için iki ayımız daha var. Ancak başta Delta olmak üzere yeni varyantlar, sürü bağışıklığı için gerekli aşılama oranını yüzde 90’a çekti.
Koronada farklı mutasyon endişesi
Koronavirüs ortaya çıktığından beri hep ‘spike (başak) proteini’ ifadesini duyduk. Aşılar virüsün hücrelere bağlanmasını sağlayan bu proteini hedef alacak şekilde geliştirildi. Mutasyonlar da hep bu protein üzerinde oldu. Ancak koronavirüs aslında 30’a yakın protein taşıyor ve bunların her biri mutasyona açık. ABD’de Michigan Üniversitesi’nde yapılan araştırma, özellikle N proteini üzerinde oluşabilecek mutasyonların virüsü daha bulaşıcı ve ölümcül hale getirebileceğini gösteriyor.
7 ayda ‘pozitif’ riski yarı yarıya düşüyor
ABD’de Şubat-Ağustos ayları arasında Biontech ve Moderna aşılarından iki doz olanlar arasında yapılan son araştırmaya göre Biontech aşısı olanların virüs kapmaya karşı koruması %91’den %50’ye, Moderna aşısı için %92’den %64’e düşüyor. Ancak virüs kapanlar genellikle hastalığı hafif atlatıyor ve ölüm riskleri düşük kalmaya devam ediyor.