Kanser aşısı umudu arttı

Financial Times’ın hazırladığı geniş araştırmaya göre, mRNA teknolojisi Covid aşılarıyla kendini kanıtladı. mRNA yöntemiyle geliştirilecek yeni aşı ve yeni nesil tedaviler, başta kanser olmak üzere çok sayıda hastalıkta çığır açacak. Moderna’dan BioNTech’e, Fransız Sanofi’den İngiliz AstraZeneca’ya kadar birçok ilaç ve biyoteknoloji şirketi, önümüzdeki 5 yıl içinde mRNA teknolojisi ve ‘kişiye özel kanser aşısı’na yüz milyonlarca euro harcayacak

Nikou Asgari 
2017 yılında Vinod Balachandran, Nature adlı bilim dergisinde yayınladığı yazıda pankreas kanserinden sağ kurtulmayı başaran az sayıda hastada keşfettiği ilginç bir olguyu açıklıyordu. Hastaların kanında dolaşan T-hücreleri, ölümcül tümörlerin içinde bulunan proteinleri tespit etme, hatırlama ve onlarla savaşma becerisi geliştirmişti.  New York’taki Memorial Hastanesi Sloan Kettering Kanser Merkezi’nde görev yapan cerrah, bunun “kendini aşılamak” gibi olduğunu belirtiyordu. Balachandran, mesajcı RNA moleküllerini kullanan mevcut aşıların, hastalığa verilen cevabı taklit etmekte ve çoğu zaman ölümcül olan tümörlere karşı kendini savunma becerisi gösteren hastaların sayısını artırmakta nasıl kullanılabileceğini anlatıyordu.  Araştırma o günlerde pek de tanınmayan bir bilim insanı olan, Alman biyoteknoloji şirketi BioNTech’in CEO’su Uğur Şahin’in dikkatini çekti. Bulgulardan çok etkilenen Şahin, Balachandran ve ekibini Mainz’a davet etti. Ren Nehri kıyısındaki 800 yıllık kiliseden restore edilmiş Heiliggeist restoranındaki akşam yemeğinde, Genentech adlı İsviçreli ilaç firmasından bilim insanları da vardı. Konu ise mRNA aşılarının pankreas kanserinin tedavisinde kullanılma potansiyeliydi.  Balachandran’a göre hem bir zamanlar hastane olarak kullanılan restoran, hem de sohbet güzeldi: “Hepimizin amacı ve görevi ortaktı.” Pankreas kanseri olan hastaların hayatta kalma oranı düşük. Amerikan Kanser Derneği’ne göre bu hastaların sadece yüzde 10’u beş yıldan fazla yaşıyor; yani pankreas en ölümcül kanser türlerinden biri. Kıyaslamak gerekirse, meme kanserinde beş yıldan fazla yaşama oranı yüzde 90.  Buluşmanın ardından başlayan araştırmalar iki yıl sürdü. 2019 yılının Aralık ayında, 20 pankreas kanseri hastası mRNA aşılarının değerlendirileceği ilk klinik deneye dahil edildi. Ama dünya yeni koronavirüsten henüz haberdar olmak üzereydi; dolayısıyla BioNTech ve diğerleri çok geçmeden mRNA çalışmalarında rotalarını değiştirerek Covid-19 aşısı üretmeye yöneldi.  BioNTech/Pfizer ve Moderna tarafından üretilen mRNA aşıları, Covid-19 kaynaklı ölümleri ciddi ölçüde azaltma özelliğiyle tanınır oldu; ancak Balachandran’ın da aralarında bulunduğu bir grup bilim insanı, bu tıbbi teknolojiyi başka hastalıkların tedavi olasılığını araştırmak için kullanıyor.  mRNA taraftarları, Covid-19’a karşı verilen savaşın sadece başlangıç olduğunu ve bu aşının daha kapsamlı bir şekilde benimsenmesiyle modern tıpta devrim yaşanacağını iddia ediyor. Üzerinde çalışılan yeni etki alanları arasında bazı kanser türlerinin tedavisi de var. Şimdilerde ilaç şirketleri gripten kalp rahatsızlıklarına, hatta HIV’e kadar bir dizi hastalıkla mücadele için dikkatlerini mRNA’nın gücüne çevirmiş durumda. Zika virüsü, sarı humma ve vücudun proteinleri çözememesinden ortaya çıkan metil malonik asidemi gibi nadir rahatsızlıkların tedavisi için de aşı deneyleri başladı.  Boston Consulting Group’tan yaşam bilimleri bölümü başkanı Michael Choy, “Beş yıl önce büyük şirketler bu alana yatırım yapmakta tereddüt ediyordu” diyor. “Covid’le birlikte çok fazla sayıda insanın mRNA ürünlerine yönelmesi büyük fark yarattı.”

Covid her şeyi değiştirdi

Covid-19 aşılarının başarısı, bu teknolojiye dönük bilimsel ve ticari bakış açısını değiştirdi. Kriz öncesinde düzenleyici makamların onay verdiği tek bir mRNA bazlı ürün bile yoktu; yıllar süren araştırmalara karşın, sektördeki bazı isimler bu teknolojiyi ticarileştirmenin zor olduğu kanısındaydı.  Şirketin hangi hastalıkları hedef alacağını seçme süreci hakkında konuşan Uğur Şahin, “Genellikle tıbbi ihtiyaç ile fizibilite arasında bir denge gözetiliyor” diyor.  BioNTech eskiden beri belli kanser türlerine saldırmak için düzenlenmiş, kişiselleştirilmiş aşılar üretmeye odaklandı; kendisi de bir onkolog olan Uğur Şahin, bu yöntemin hastalığın tedavisinde devrim yaratacağına inanıyor. Şirket kolorektal, meme, cilt ve diğer kanser türlerinin tedavisi için ilaç denemelerine başlamış durumda.  Moderna’nın da aralarında bulunduğu diğer ilaç üreticileri de mRNA bazlı kişiselleştirilmiş kanser aşıları üzerine çalışıyor. Hem bütün dünyada en çok ölüme neden olan hastalıkları tedavi etmek, hem de milyarlarca dolarlık onkoloji pazarına girmek istiyorlar. McKinsey verilerine göre, kanser tedavi yöntemlerinin ve ilaçlarının satışı 2019 yılında 143 milyar dolar getirirken, bu rakamın 2024 yılında 250 milyar doları bulması bekleniyor. 

Kişiye özel tedavi

“Kanser aşısının kişiselleştirilmesi üzerine çalışıyoruz; çünkü her tümör farklı” diyen Uğur Şahin, aynı kanser türünden mustarip hastaların bile birebir aynı tümörlere sahip olmadığını ekliyor. Yani, herkese uyacak tek bir ürün yaklaşımından ziyade, kişiselleştirilmiş tedavinin daha etkili olması muhtemel görünüyor.  Bir grip aşısının amacı, hastalığı önlemektir. İyileştirici kanser aşılarının amacı farklı: Mevcut tümörlere verilecek immün cevabı tetiklemeyi amaçlıyorlar. Aşı, hastanın tümöründeki belli mutasyonlara göre düzenleniyor. Bilim insanları biyopsi yoluyla tümörden doku alıyor ve ardından kanser hücrelerinde bulunan mutasyonlarla sıralıyor. Bulgular hastanın kanındaki DNA ile kıyaslanıyor ve en güçlü immün cevabı sağlayacak proteinleri öngörmek için algoritmalardan yararlanılıyor. Ardından bu proteinler bir mRNA molekülünün içine kodlanıyor – hem BioNTech hem de Moderna 20 protein kodluyor. Kanser aşısının özünü bu molekül oluşturuyor. Enjekte edilince, mRNA aşısıyla taşınan talimatlar vücuttaki hücrelere iletilerek, bağışıklık sistemini eğiten belli hücrelere kanser hücreleri üzerindeki mutasyonları yabancı madde olarak görmesini, dolayısıyla bu hücrelere saldırıp yok etmesini söylüyor. Şahin, “Çalışmalara 2014’te başladık. O zamanlar tümör örneğinden aşıya kadar geçen süre üç ayı buluyordu; ama şimdi otomasyon sayesinde altı hafta bile sürmüyor” diyor. 

Amatörlere yer yok

Şu andaki kanser aşıları öncelikli olarak tümörün kendisini değil, kansere yol açan virüsü hedef alıyor. ABD’de henüz dokuz yaşındaki çocuklara, insan papillom virüsünün yol açabildiği rahim ağzı kanserine karşı korumak için mRNA tipi olmayan HPV aşısı uygulanıyor.  Kanserin yanı sıra çeşitli bulaşıcı hastalıklar için de mRNA denemeleri başladı. Grip aşısı çalışmalarının çok yakın gelecekte sonuç vermesi bekleniyor. Covid veya grip gibi bulaşıcı hastalıklar zaman içinde mutasyon geçirebildiğinden, aşıların yeni suşlara karşı her yıl güncellenmesi gerekiyor. Mevcut grip aşıları virüsün etkisiz hale getirilmiş versiyonlarını kullanıyor ve yüzde 40 ila 60 arası koruma sağlıyor; çünkü aşının üretildiği günden yapıldığı güne kadar virüs çoktan mutasyon geçirmiş oluyor.  Daha hızlı uyarlanabilmesi sayesinde mRNA’nın mevsimlik grip aşılarının etkinliğini ciddi oranda artırması bekleniyor. BioNTech ile ortaklığını sürdüren Pfizer, Eylül ayında en hassas gruplardan olan 65-85 yaş aralığındaki yetişkinlere yönelik mRNA grip aşısı denemelerine başladı. Pfizer bilim departmanının başında bulunan Philip Dormitzer, “Şu anda en kolay hedef viral aşılar; çünkü bu konuda net kanıtlar elimizde” diyor. “Ama bunun son nokta olduğunu düşünmüyoruz.” Dormitzer’in bildirdiğine göre, Covid ortaya çıktığında Pfizer grip aşısı için BioNTech ile iş birliği halindeydi; “Bu yüzden grip aşısı için hazırlamakta olduğumuz teknolojiyi kullanarak Covid-19 aşısı çalışmalarına yöneldik. İmkan bulmaya başladıkça, grip aşısı çalışmalarına geri dönüyoruz.”  Pfizer’in grip aşısı, şu ana kadar Covid-19 aşısı haricinde şirketle BioNTech arasındaki tek mRNA iş birliğini oluşturuyor. Dormitzer, “Bence her şeyi tek başımıza yapabiliriz; ama böyle olması, bu yolu seçeceğimiz anlamına gelmiyor” diyor. Şirket mRNA ile hedef almayı düşündüğü diğer alanları henüz açıklamadı; ancak Dormitzer nadir hastalıkların, protein replasmanının ve gen değişiminin “seçenekler arasında” olduğunu belirtiyor.  “Bazı şirketler çıkıp ‘20 aşı üreteceğiz’ diyebilir. Pfizer’in böyle bir yaklaşımı yok” diye ekliyor.  Buna karşılık Moderna, Eylül ayındaki yıllık Ar-Ge gününde mRNA planlarını paylaştı; planlarda altı farklı tıp alanından toplam 34 aşı yer alıyor. Başkan Stephen Hoge’a göre, borsadaki kısaltması MRNA olan 11 yıllık biyoteknoloji şirketi, enerjisinin neredeyse yarısını solunum virüsleri ve diğer bulaşıcı hastalıklarla mücadeleye, kalan yarısını ise kanser aşılarına, nadir hastalıklara ve gen tedavisine harcıyor. Hoge, “Bu yıl Covid yüzünden yaklaşık 4 milyon can kaybı yaşanacak olması çok trajik” diyor ve ekliyor, “ama her yıl solunum virüsleri de 4 milyon insanın hayatına mal oluyor. Aradaki fark, bu virüslerin daha dağınık görülmesi; bir yerden 500 bin, diğerinden 100 bin can kaybı geliyor ve her yıl toplamda korkunç bir sayı ortaya çıkıyor.” Merkezi Massachusetts’te bulunan Moderna, tek seferde Covid-19, grip ve – akciğer enfeksiyonuna yol açan yaygın bir hastalık olan – solunum sinsisyal virüsü gibi diğer enfeksiyonlara karşı toptan bağışıklık sağlayacak bir genel solunum aşısı üretmeyi amaçlıyor. “Kimse kevgire dönmek istemez” diyen Hoge, “Hepsini tek bir iğnede toplayabiliriz” diye ekliyor.  Ancak böyle bir kombinasyonu oluşturabilmek için, önce Moderna’nın her bir solunum aşısının tek tek değerlendirilmesi gerekiyor. Şirket grip aşısı denemelerine Temmuz ayında başladı; aşısı olmayan ve bebeklerde doğuştan kusurlara yol açabilen bir hastalık olan sitomegalovirüs için denemelerde 2’nci aşamaya geçildi; düzenleyici onayı alınana kadar daha epey zaman geçecek. 

Başarı garantisi yok

Moderna’nın şu ana kadar onaylanmış tek ilacı Covid aşısı olduğundan, 34 ayrı program yürütmesini abartılı bulanlar da var. Hoge bu eleştirilere katılmıyor. Ona göre, bazı ilaç şirketleri Covid aşıları aracılığıyla etkinliği kanıtlandığı için mRNA ile “amatörce uğraşırken”, Moderna bu işe her şeyini vermiş durumda.  İki mRNA Covid-19 aşısının bilimsel ve ticari başarısı, sektöre yatırım yağmasına sebep oldu. Boston Consulting Group tarafından yapılan araştırmaya göre, 2025’ten itibaren yeni mRNA tedavileri piyasaya çıkabilir. 2035 yılına gelindiğinde, gelirlerin tavan yapıp 23 milyar doları bulması bekleniyor; bu satışların yüzde 50’sinin önleyici, yüzde 30’unun ise iyileştirici kanser aşılarından gelmesi öngörülüyor.  Moderna’ya ilk yatırım yapan firmalardan Baillie Gifford’un yatırım müdürü Julia Angeles, mRNA’nın tıbbın birçok alanında devrim niteliğinde değişimler getireceğine inanıyor. Baillie Gifford yüzde 11.4 hissesiyle Moderna’nın en büyük yatırımcısı durumunda; şirket ayrıca mRNA üzerine çalışan Alman CureVac firmasının da dördüncü büyük hissedarı; yani bu yöntemin geleceği olduğuna inanıyorlar.  Angeles şu anki değeri 124 milyar dolar olan şirket için, “Moderna’nın 1 trilyon dolar değerini aşan ilk biyoteknoloji şirketi olacağına kalpten inanıyorum” diyor. “Bu beş yıl içinde gerçekleşebilir; çünkü Moderna’nın teknoloji alanındaki kapsamı ve derinliği kimsede yok.” Bazıları bunu yatırımcı abartısı olarak görüp ciddiye almayabilir; ama diğer şirketler de rekabete hazırlanıyor.  Fransız ilaç firması Sanofi, Ekim ayında kendi mRNA Covid aşısı için yaptığı denemeleri durdurdu; şirket, BioNTech/Pfizer ve Moderna’nın egemenliği altındaki piyasaya girmek için çok geç olduğunu belirtti. Ancak Sanofi bu teknolojinin potansiyeline inananlar arasında. Bu nedenle aşı geliştirmek için bir mRNA merkezi kurdu ve projeye yılda 400 milyon euro yatıracak. Hatta Ağustos ayında ortağı Translate Bio’yu 3.2 milyar dolara satın aldı; amaç, kistik fibrozis ve akciğer hastalığı gibi alanlarda mRNA tedavilerini paraya çevirmek.  Amerikalı ilaç üreticisi Merck’in gözü de mRNA tedavisi sunan şirketlerde; Merck şu anda yeni alım fırsatları kolluyor. Öte yandan İngiltere’de AstraZeneca Eylül ayında toplam 26 ilaç geliştirme projesi için VaxEquity ile ortaklık kurarak ilk RNA anlaşmasını yapmış oldu. 

Onay süreci uzayabilir

Bu iyimser havaya ve Covid dönemindeki başarılı yeniliklere karşın, bazı alanlardaki denemelerin sonuç vermesi ve ilaçların onaydan geçmesi yıllar alacak. Pandemi sırasındaki acil aşı ihtiyacı nedeniyle, dünyanın her yerinde düzenleyici kuruluşlar onay süreçlerini hızlandırdı; ancak diğer ilaçlar için aynı hızın ortaya konması çok olası görünmüyor.  Hoge verilerin başarılı olması halinde Moderna’nın şu anda FAZ 2 deneme aşamasında olan solunum sinsisyal virüs aşısının üç yıl içinde hazır olabileceğini söylüyor. Ama “Covid salgınının kendine has bir durum olduğunu” da kabul ediyor.  “İnsanlar biraz daha muhafazakar yaklaşmak veya karar vermeden önce biraz daha fazla veri görmek isterse, süreç yıllar alabilir. Umarım o kadar sürmez” diyor.  Başarısızlık ihtimali epey yüksek. Washington merkezli Biyoteknoloji İnovasyon Organizasyonu’nun araştırmasına göre, FAZ 1 aşamasına giren ilaçların yüzde 10’u bile piyasaya çıkamıyor. Hatta FAZ 3’e ulaşan ilaçların yaklaşık yüzde 60’ı son onayı alamadığı için dışarıda kalıyor.  Boston’daki Dana-Farber Kanser Enstitüsü’nde görev yapan böbrek kanseri uzmanı onkolog David Braun, Covid aşısından kişiselleştirilmiş kanser aşısına ulaşmak için alınacak çok yol olduğunu belirtiyor. “Tıp dünyası geçmişte bu hatayı defalarca yaptı; coşku ve büyük fikirlerle başlayıp abartılı vaatlerde bulunuluyor” diyen Braun’a göre, “mRNA’nın bulaşıcı hastalıklar dışında da kullanımı için ciddi ümit var; ama bunun için büyük bir sıçrama gerekiyor.” Kaldı ki mRNA aşılar her zaman muhteşem başarı getirmiyor. Salı günü, Alman biyoteknoloji firması CureVac deneme sonuçlarında etki oranının yüzde 48’de kalması sebebiyle kendi mRNA Covid aşısından vazgeçtiğini duyurdu. Bunun yerine mRNA Covid aşısına GlaxoSmithKline ile birlikte odaklanmaya karar verdiler. Boston Consulting Group’tan Choy ise CureVac’ın yaşadıklarını, “Henüz bu tedavileri başarılı kılan şeyin ne olduğunu anlamak için gereken her şeyi bilmediğimizin bir örneği” olarak yorumluyor.  mRNA pazarına yeni girenler için en hayati kararlardan biri, hangi hastalığı hedef alacaklarını belirlemek olacak.  Uğur Şahin, “Örneğin yüzde 95 oranında etkili olan protein bazlı bir aşının yerine mRNA aşısı yapmaya uğraşmanın anlamı yok” diyor. “Geliştirilebilecek yerlere bakmak gerek.” Suçiçeği, zona ve kızamık-kızamıkçık-kabakulak aşıları zaten etkili oldukları için bunların yerine mRNA temelli tedavilerin geçmesi beklenmiyor; araştırmacılar, hastalarda görülen sonuçların daha iyiye götürülebileceği hastalıklara odaklanıyor.  Yine de Covid aşılarının başarısından feyzalan sektörün önde gelen bilim insanları büyük ve cesur hedefler koymaktan geri kalmıyor.  Uğur Şahin önümüzdeki on yıllarda mRNA sayesinde bir başka sınırın daha geçilebileceğine işaret ediyor: Zarar görmüş doku ve organların onarımı için gen terapisi uygulamak mümkün olabilir. Hatta bu sayede Crispr gibi yeni gen tedavileri sunmanın yolu açılmış olur. Şahin, “Organ onarımı geleceğin önemli konularından biri olacak” diyor ve ekliyor, “bu oldukça heyecan verici”. © The Financial Times
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız