13 milyar yıl önceyi görebilir miyiz?
Hubble Uzay Teleskobu fırlatılana kadar Evren’de görebildiklerimiz sınırlıydı. Uzaya uzaydan bakmaya başladığımızda ise sanki o güne kadar kapalı olan gözlerimiz açıldı ve kozmos hakkında bilmediğimiz çok şey öğrendik. Çünkü Hubble bizi neredeyse tarihin başlangıcına, 13.3 milyar yıl öncesine kadar götürebildi. Evet, teleskoplar aslında birer zaman makinesidir. Işığın bir hızı vardır ve mesafeleri belli bir sürede alır. Mesela Güneş ışınlarının Dünya’ya ulaşması 8 dakika sürer. Kafamızı kaldırıp Güneş’e baktığımızda, gördüğümüz onun 8 dakika önceki halidir. Şimdi Hubble’dan daha da güçlü bir zaman makinesi, James Webb Uzay Teleskobu uzaya çıkmak için gün sayıyor. Aralık ayında fırlatıldığında, bakışımızı Hubble’a göre daha geriye, zamanın sıfır noktasına taşıması bekleniyor. Ama bu sadece bir tahminden ibaret. Çünkü bilim insanları ikiye bölünmüş durumda. Karamsarlar, evrenin karanlık döneminde görebilecek hiçbir şey olmadığını savunuyorlar. Tabii ki tartışmanın bir de karşı tarafı var. Öncelikle Evren tamamen şeffaftır ve ışık sonsuz mesafelerde yol alabilir. Biz de bu sayede milyarlarca ışık yılı uzaktaki yıldızları görebiliriz. Ancak Evren’in şeffaf olmadığı dönemler de vardı. Büyük Patlama’nın ardından, henüz ilk yıldızlar bile oluşmamışken ortalıkta hiç ışık yoktu. Webb teleskobunun gücünün her şeyi görmeyi yetmeyeceğini söyleyenler de bu gerçeği dikkate alıyor: “Çünkü karanlıkta hiçbir şey göremezsin.” Fakat işin aslı öyle olmayabilir. Çünkü astronomide sadece görmek değil bir de dinlemek var. Bunu yapmamızı sağlayanlar da radyo teleskopları. Radyo teleskopları boşluktaki radyo dalgalarını toplayarak özel yazılımlarla anlamlı görüntülere dönüştürür. Fakat uydu yayınları, kablosuz cihazlar derken Dünya büyük bir manyetik kirlilik altında ve bu kadar gürültünün arasında en uzakları görmek imkansız. Bilim insanlarının bu soruna karşı önerdiği çözümlerden biri Ay’ın karanlık tarafına bir radyo teleskobu yerleştirmek. Bu teleskobun kozmosun karanlık çağlarını görmeyi sağlayabileceği düşünülüyor. Ay’ın Dünya’ya bakmayan yüzünün seçilmesinin nedeni ise Dünya’daki radyo dalgası kirliliğine karşı uydumuzu bir kalkan olarak kullanmak. Ay’a yerleştirilecek teleskobun her şeyin başını görmemize yetmeyeceğini söyleyenler de var. Çünkü Büyük Patlama’dan sonra Evren sadece atom altı parçacıklardan oluşan sıcak bir plazmaydı. Radyo dalgalarının oluşabilmesi için ise atomların var olmasına gerekiyor. Sıcak Evren’i gözlemlemenin tek yolunun yer çekimi dalgalarını görebilen bir gözlemevi inşa etmek olduğunu söylüyorlar. Bu tesisin de iki ucu arasında 1 milyon kilometrenin olduğu bir alana kurulması gerekiyor. Mümkün mü bilinmez ama NASA ve Avrupa Uzay Ajansı’nın bu proje için hazırlıklarını sürdürdüğünü belirtelim.