Anne O. Krueger yazdı: Borç silmeyle yoksulların derdi bitmez
Salgını bitirmek için dünyanın yoksul ülkelerine destek şart. Ama bugüne kadarki tecrübeler gösterdi ki, bu tür destekler her zaman hedefine ulaşmıyor. Eldeki kaynakların doğru şekilde yönlendirilmesinin yolu var
Anne O. Krueger Eski Dünya Bankası Baş Ekonomisti ve IMF Birinci Başkan Yardımcısı. Krueger, şu anda Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası İlişkiler Fakültesi’nde Kıdemli Araştırmacı Profesör ve Stanford Üniversitesi Uluslararası Gelişim Merkezi’nde Kıdemli Öğretim Üyesi Covid-19 salgını her yerde kontrol altına alınmadan sona ermeyecek. İşte bu amaçla, dünyanın en yoksul ülkelerini desteklemek üzere birtakım uluslararası girişimlere start verildi. Gelişmekte olan ülkelere aşı satın alımlarını organize etmek ve eşit şekilde dağıtmak üzere Dünya Sağlık Örgütü’nün çoktaraflı COVAX inisiyatifi ve Küresel Aşı İttifakı’nı (GAVI) oluşturdu. Bu değerli program şu ana kadar yaklaşık 2 milyar dolar toplamayı başardı. Ancak misyonunu tamamlaması için daha fazla finansman gerek. 2020 Aralık ayı itibariyle dünyanın zengin ülkeleri kendi nüfuslarını üç kez aşılatmaya yetecek doz siparişi verdiler. Ancak en yoksul ülkelerinde yaşayanların yüzde 90’ına 2022 yılına kadar aşı yapılması olası görünmüyor. Desteğin faydalı olacağı kesin; fakat tüm ihtiyaçları karşılamaya yetecek kaynakların bulunmadığı da ortada. Yoksul ülkelerde kaynak yaratılması için borçların hafifletilmesi yönünde çağrılar yapılsa da, ödeme yükümlülüklerini askıya almanın eldeki en etkili seçenek olmadığı kesin. Geçtiğimiz mayıs ayında G20, IMF ve Dünya Bankası ile işbirliği yaptı ve Borç Geri Ödeme Erteleme Girişimi’ni (DSSI) başlattı.
İhtiyaçlar, borçlarla orantılı değil
Ancak bu yaklaşımda şöyle bir sorun var: Yoksul ülkelerin ihtiyaçları, borç seviyeleriyle orantılı olmayabiliyor. Halbuki borç ertelemesi, ülkeleri makroekonomik durumlarının güçlü veya zayıf olmasına bakılmaksızın ödüllendiriyor. Yani, bu yaklaşım sonucunda daha fazla kaynağın Covid-19 ile mücadelede öncelikli alanlara tahsis edileceğinin garantisi yok. Doğru, erteleme hakkı için belli bir IMF programı dâhilinde reformları kanunlaştırmış olmak şart. Ancak pratikte durumun aciliyeti tüm bu ön koşulları hükümsüz kılıyor. Zambiya’yı ele alalım: Ülkeye 1983 ile 2002 arasında sekiz kez borç yardımı sağlandı. 2005’te Ağır Borç Yükü Altındaki Yoksul Ülkeler inisiyatifi kapsamında borçları affedildi. Ama 2020 yılının kasım ayında Zambiya borçlarını ödeyemeyeceğini açıkladı.
Salgın olmasa da durum değişmezdi
Zambiya gibi yoksul ülkelere yönelik borç hafifletme yaklaşımında bir problem daha var. Bir grup kreditör ertelemeye izin verirse, daha az hoşgörülü diğer alacaklılar borçlu temerrüde düşmeden önce daha fazla borç-servis ödemesi alabiliyor. Söz konusu “diğer alacaklılar” arasında devletler de olabiliyor, özel kreditörler de. Borç hafifletme stratejisini sorgulanır hale getiren diğer bir sebep ise fonların Covid ile ilgili harcamalar için kullanılacağına dair herhangi güvence bulunmaması. Güney Afrika’yı ele alalım. Zambiya gibi bu ülkenin de 2008-09 döneminde yüzde 22 seviyesinde olan borçları hızlı bir artış sonucu mevcut mali yılda yüzde 82’ye kadar çıktı. Şu anda mali krizde bulunan ülkenin hükümeti sorunlardan Covid-19’u sorumlu tutsa da gerçek problem geçtiğimiz 10 yılda harcamaların gelirlerle orantısız biçimde artmış olması.