Avrupa savunmasında yeni dönem: Türkiye’nin rolü ne olacak?

Almanya, Fransa ve Polonya gibi Avrupa Birliği ülkeleri savunmasını güçlendirmek için adım atıyor. Oksijen’e konuşan Doç. Dr. Çiğdem Nas, Avrupa'nın ABD'ye olan güveninin zedelendiğini düşünüyor

Almanya’nın, 2029 yılına kadar savunmasına yılda 153 milyar euro harcaması bekleniyor. Bu harcama, ülkenin Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinden bu yana en iddialı askeri genişleme olmasının yanı sıra, gayri safi yurt içi hasılasının da yaklaşık yüzde 3,5’ine denk geliyor. Fransa’nın 2030 yılına kadar savunma bütçesine ayırdığı yaklaşık 80 milyar euroyu, Polonya gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 4,7’sine denk gelen 44 milyar euroyla takip ediyor. 

Avrupa savunmasını nasıl güçlendirecek?

Avrupa Birliği’nin (AB) savunmasını güçlendirme adımları, Rusya’nın Doğu Avrupa’daki tutumuna yönelik korkuların canlandığı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve birlik arasındaki ilişkilerin belirsizleştiği ve transatlantik şüphelerin oluştuğu bir dönemde artış gösterdi. 

Ancak Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü verilerine göre, Avrupa’nın savunmasını tek başına güçlendirmesi zor. NATO üyesi Avrupa ülkeleri silahlarının yaklaşık üçte ikisini ABD’den ithal ediyor. Almanya da 2020-2024 yılları arasında savunma sanayisindeki varlığının yüzde 70’ini ABD’ye borçlu olan ülkelerden biri. Öte yandan NATO’nun 76 yıl önce kurulmasından bu yana, askeri güç ve güvenlik garantör görevini ABD’ye atayan Avrupa’nın bakış açısı da değişiyor. 

Merkel: "Başımızın çaresine bakalım"

Oksijen’e konuşan Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi ve İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, Avrupa Birliği’nin NATO varken ona alternatif bir güç oluşturmayacağı kanısında. Fakat Avrupa-ABD dinamiğinin zedelendiğine işaret ediyor: “Herkesin kafasında şu var: Avrupa, ABD’ye fazla güvenemeyiz diye düşünüyor. Bunu zaten Merkel çok önce söylemişti. ‘Biz başımızın çaresine bakalım’ demişti. Ama tabii bunu yapmak çok kolay değil. Zaman alıyor çünkü bir savaş tecrübesi, stratejik akıl, jeopolitik bir yönelim gerektiriyor. NATO’nun önceliği devam ediyor”.

Avrupa Birliği’nin güvenlik ve savunma politikasının NATO’nun yanı başında geliştiğini, bu sebeple NATO’yu tamamlayıcı bir unsur olduğunu düşünen Nas, NATO’nun işlevsiz kalması ya da ABD’nin NATO’dan ayrılması gibi bir senaryoda, Avrupa’nın NATO’ya alternatif bir sistemin temelini atabileceğine dikkat çekiyor. 

Kaynak: The Guardian

ABD, Pasifik bölgesine odaklanıyor

Nas’a göre AB’nin savunmasını güçlendirme hedefinin arkasında birden fazla neden bulunuyor. ABD’nin Avrupa savunmasına yönelik desteğini azaltma isteği bu sebeplerden biri. “Bütün kaynaklarını kendisi için daha stratejik olan Pasifik bölgesine kaydırmak istiyor” diyen Nas, ABD’nin Rusya-Ukrayna Savaşı’nı önemsediğini, bu nedenle Avrupa’yı tamamen gözden çıkaramayacağını da sözlerine ekliyor.

Nas, “ABD, Avrupalı müttefiklerinin artık kendi savunmaları için daha fazla harcama yapmasını, askeri harcamalarını ve kapasitesini güçlendirmesini istiyor” değerlendirmesini yapıyor. Almanya ve Fransa’nın savunma harcamalarını arttırmasının değişen konjonktürün bir sonucu olduğunu düşünen Nas, üye devletlerin gelecek 10 yılda gayrisafi yurtiçi hasılalarının en az yüzde 3,5’ini temel savunma harcamalarına ayırma sözü vermesine vurgu yapıyor. Nas, bölgede artan tehdit algısının da altını çiziyor: 

“Soğuk Savaş sonrası, Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra yumuşak diyebileceğimiz güvenlik endişelerine karşı bir yapılanma oluşturulmuştu. Fakat şimdi tekrar bir savaşın mümkün olabileceği ihtimali Avrupa’da hüküm sürüyor. Bu transatlantik dengelerde tamamen ABD’ye bağımlı bir Avrupa yerine Avrupa’nın giderek daha fazla askeri sorumluluk üstlendiği, ABD’ye olan ihtiyacın azaldığı bir ayrışmayı gündeme getirebilir diye düşünüyorum”.

Almanya askeri güç olma yolunda 

Öte yandan Berlin’in 2026 yılı sonuna kadar 83 milyar euro değerindeki savunma sözleşmelerini Federal Meclis’ten geçirmeye hazırlandığı iddiası da gündemde.

Nas da savunma politikalarında Almanya merkezli bir dönüşüm yaşanabileceği fikrinde: “Savunma politikaları bugüne kadar hep Fransa eksenli gitti. Fransa, Avrupa merkezli bir savunma politikasını savundu. Almanya biraz daha transatlantikçi bir aks izledi. ABD’yle ittifakı ve NATO’yu önceleyerek kendisine bir orta yol belirledi. Şimdi Almanya’nın güvenlik politikasında büyük bir değişim var. Özellikle Ukrayna Savaşı'nın başlamasından sonra savunmaya özel bir bütçe ayrıldı. Avrupa'nın bu şekilde ortak savunma politikası geliştirmesi ve ana sanayi gücü olarak da Almanya’ nın bunun merkezinde yer alması çok muhtemel”. 

“Bu adımlar geçici bir önlem mi yoksa sürdürülebilir ve kalıcı bir politikaya dönüşür mü?” sorusuna “Geçici değil diye düşünüyorum” cevabını veren Nas, “Fransa, Almanya ya da İtalya gibi ülkeleri dikkate almak lazım. Çok merkezli ya da çok kutuplu bir dünyaya doğru gidiş var. Önümüzdeki süreçte, barışçıl bir dünya olmayacak gibi duruyor. Avrupa’nın bu konudaki tehdit algısı artmış durumda” diye konuşuyor.

Avrupa Birliği’nin ortak savunma projelerinin desteklenmesi için oluşturduğu Avrupa İçin Güvenlik Eylemi (SAFE) ve Türkiye’nin programa katılımı da gündemdeki yerini koruyor. Nas, bu katılımın Avrupa Birliği ve Türkiye ilişkilerine ivme kazandırabileceğine inanıyor. 

AB-Türkiye ilişkileri durdu

Mevcut dinamiği “Avrupa Birliği’yle durmuş bir ilişkimiz var.  Müzakere süreci işlemiyor. Aday ülke statümüz devam etse de yıpranmış durumda ve güncelleme çalışmaları başlatılamıyor. Vize hususu hepimizin malumu, yüksek düzeyli diyaloglar devam ediyor. Ama Avrupa Birliği’nin yeni diyebileceğimiz güncel inisiyatiflerinde Türkiye’nin pek fazla yer verilmediğini görüyoruz” şeklinde özetleyen Nas, Türkiye’nin programa dahil olmasının tarafların içinde bulunduğu güven bunalımında değişim yaratabileceğini savunuyor.

Yunanistan engeli 

Türkiye’nin katılımına bazı ülkelerin itirazı da var: “SAFE programına katılımın önünde özellikle Yunanistan, Kıbrıs engeli var gibi duruyor. Yunanistan’ın taleplerini gündeme getirdiğini biliyoruz. Fransa gibi üye devletlerin düşünebilecekleri şöyle bir şey de olabilir: Türkiye’nin AB’nin dış ve güvenlik politikasına uyumu çok düşük. Uyumsuz bir dış politika olduğunda SAFE gibi bir mekanizma içinde yer alması onlar açısından biraz sakıncalı”. Türkiye’nin Avrupa dış politikasına uyumlu davranmasının talep edilebileceğini ifade eden Nas, böyle bir durumda Avrupa Birliği ve Türkiye arasında yakınlaşma olabileceğini öngörüyor.

Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde 2026 fiyatları hesaplandı Maaşlardan yüzde 3 kesinti yapacak düzenleme 2026'da Dünyanın en iyi 100 yemeği açıklandı Bu bölgelerden konut satın almayın, kiralamayın ABD vergileri siparişleri vurdu: Asya’da üretim sendeledi Bu fotoğraf bize çok şey anlatıyor