‘‘Bir insan sevdiği işi yaparak özgür olabilir’’
BM Dünya Gıda Programı (WFP), Türk vatandaşlara ve Suriyeli göçmenlere yeteneklerini parlatmak için bir program başlattı. Ünlü Kolombiyalı şef Charlie Otero ise programın davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. Otero ve WFP Türkiye Direktörü ve Temsilcisi Nils Grede, Oksijen’e bu deneyimi anlattı
Birleşmiş̧ Milletler Dünya Gıda Programı (WFP), Türkiye Cumhuriyeti ve yerel kamu ortaklarıyla el ele vererek Türklerin ve mültecilerin temel ihtiyaçlarını karşılamalarını, gıdaya yeterli ölçüde erişebilmelerini ve gelir elde etmelerini amaçlıyor.
WFP bu vizyonu gerçekleştirmek için Sosyoekonomik Güçlendirme ve Sürdürülebilirlik (SES) Programı'nı başlattı. Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın Türkiye Direktörü ve Temsilcisi Nils Grede ise programı şöyle anlatıyor:
‘‘Dünya Gıda Programı (WFP) olarak genç yetişkinlere yetenekleri ve hayalleri doğrultusunda onlara eğitimler veren bir program yarattık. Konumuz gıda olduğu için ilk olarak yemek pişirmekle başladık, gıdayı büyük hedeflere ulaşmak için bir araç olarak kullanmak önemliydi, burada hedef insanların bir gelir elde ederek kendilerini ve ailelerini doyurabilmesiydi’’.
Türkiye’den önce El Salvador’da WFP temsilcisi olan Grede oradayken tesadüfen Kolombiyalı Şef Charlie Otero’yla tanışıp arkadaş olmuş. Şefin Kolombiya Ankara Büyükelçiliği'ne bir davet için geldiğini görünce onunla iletişime geçen Grede, programın aşçı çırağı eğitimi alan öğrencilerine ilham olması için onu Türkiye’ye davet etmiş. Otero ise şimdi sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir ve Hatay’daki öğrencileri ziyaret ediyor.
Yemeğin iyileştirici gücüne inanan Kolombiyalı şef
Kolombiya Cartagena’lı şef Charlie Otero birçok dünyaca şef gibi mutfak aşkını küçüklüğünde keşfetti. Kendini hiçbir zaman çalışıyor gibi hissetmeyen Otero bir süreliğine Avrupa’ya taşınınca orada bunu bir mesleğine çevirip bir daha başka bir şey yapmak istemedi.
Yemeğin ve yemek yapmanın iyileştirici gücünü çok önceden fark ettiğini ve bunu her zaman bildiğini ifade eden Otero, ‘‘Evimde şefkat göstermenin en samimi yolu yemekti’’ diyor ve ekliyor: ‘‘Tadılan bir yiyeceğin bir insana gözlerini kapattırıp onun ruhunu başka bir yere taşıyabileceğini anladığım an ben bunu yapmak istediğimi anladım’’.
'Herkesin ne iş yapıyorsa yapsın kendi yeteneğiyle elinden gelenin en iyisini yapması gerektiğini' düşünen Otero, ‘‘Bir otelin girişinde güvenlik görevlisi ya da bir avukat da olsak yeteneklerimizi diğerlerine yardım etmek için kullanmak zorundayız’’ diyor.
Kolombiyalı şef, ‘‘sosyal anlamda çok yardıma ihtiyacı var’’ dediği ülkesinde bunu mutfak aracılığıyla yapmaya karar vermiş. San Diego Hapishanesi’nde bulunan mahkumlar tarafından işletilen dünyanın ilk restoranı olan Interno Restaurant'ın gastronomi danışmanlığını yürüten Charlie Otero, Bogota'daki farklı cezaevlerinde yemek pişirme atölyeleri gerçekleştirmiş: ‘‘Bu bana verilen bir hediyeydi, hapishanedekilerde birlikte insanın sevdiği şeyi yaparak özgürleşebileceğini öğrendim, özgürlük sadece dışarda özgür olmak değil, özgürlük hayallerini gerçekleştirmek’’.
Onunla birlikte yemek pişirmeyi öğrenen mahkumların bir kısmı bugün profesyonel mutfaklarda, hatta Charlie Otero’nun bazı projelerinde onunla birlikte çalışıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda kanser hastalığına yakalanan Charlie Otero’nun sağlığı şimdi daha iyi. ‘‘Bu süreçte yediklerimle iyileşmeye karar verdim’’ diyen Otero, hastalığı sırasında da diğerlerine de örnek olmak ve bir kere daha yemeğin iyileştirici gücüne inandığını göstermek istemiş.
‘‘Onların hayalleri benimki oluyor’’
Türkiye’deki Sosyoekonomik Güçlendirme ve Sürdürülebilirlik (SES) Programı'na dahil olan öğrencilerle dil bariyerini aşıp nasıl anlaştınız sorusuna Otero, ‘‘Ben hayalleri olan insanlarla kolayca anlaşabiliyorum, çünkü John Lennon’un şarkısında söylediği gibi ben de bir hayalperestim. Mutfağa girip o gülen yüzleri gördüğümde onlarla bir bağ kuruyorum, benim hayallerim onlarınki oluyor, onlarınki benimki’’ diyor.
Charlie Otero ve programın öğrencileri birlikte Türk ve Kolombiya mutfağından yemekler pişirmeyi deneyimlediler. Ona dolma sarmayı öğreten Türk öğrencilerden birinden ‘‘Kalbimi çaldı’’ diye bahseden Otero ekliyor: ‘‘Yaprakla sardığımız benzer bir yemeğimiz var, orada kullandığımız yapraklar yanımda yoktu ama bu versiyonu çok lezzetli oldu, dönünce onu yine bu şekilde yapacağım’’.
SES Programı'nda eşit sayıda Türk ve Suriyeli
Charlie Otero’nun ilham olmak için geldiği öğrenciler üç aylık bir eğitim programı görüyorlar.
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın Türkiye Direktörü ve Temsilcisi Nils Grede programı şöyle anlatıyor: ‘‘Programlarımıza eşit sayıda Türk ve Suriyeli alıyoruz, onlara aralarında aşçılık, housekeeping, IT uzmanlığı, CNC operatörlüğünün olduğu farklı meslekler edinebilecekleri üç aylık eğitimler veriyoruz. Üç aylık eğitimleri bittikten sonra WFP onlara askeri ücret karşılığında pratik yapabilecekleri bir staj buluyor. İşveren o sürede maddi bir yükümlülüğün altına girmiyor ancak ondan stajyeri ciddiye almasını bekliyoruz. Bizim için onların ucuz bir iş gücü olarak görülmeyip bizle aldıkları eğitime devam etmeleri gerçekten bir şeyler öğrenmeleri çok önemli’’.
Grede sözlerine programın öğrenciler üzerindeki önemini anlatarak devam ediyor: ‘‘Öğrenmenin en etkin yolu yapmaktan geçiyor. Charlie sayesinde yemek yaparak nasıl bir hayat yaratabileceklerini görüyorlar. Çoğu yirmili yaşlarında, onlar için onun gibi bir rol modeli tanımak çok önemli, onlar da ileride bir Charlie Otero olabilirler ve bu yeteneklerini sadece kendilerini ve ailelerini doyurmak için kullanmakla kalmayıp toplumu daha iyi yere haline getirebilirler. Charlie’nin dediği yetenekleri sayesinde herkes toplum için küçük ya da büyük bir şeyler yapabilir.’’
Kriterler ihtiyaç sahibi olmak ve mutfağa ilgi duymak
WFP, Sosyoekonomik Güçlendirme ve Sürdürülebilirlik Programı'na online olarak başvurulabiliyor. Adayların 18 ile 40 yaş arasında Türk ya da Suriyeli olmaları gerekiyor.
Nils Grede programla ilgili adayların ihtiyaç sahibi olmalarının yanında başvurdukları alana karşı gerçek bir ilgileri olmasına özen gösterdiklerini belirtiyor: ‘‘Demo grupla programa başladıktan bir süre sonra eğitimi yarıda bırakanların sayısının yüksek olduğu görünce bunun bizim bu işin beklentilerini çok açık olarak konuşmadığımızdan kaynaklandığını düşündük ve o sebeple katılımcıların motivasyonlarına çok daha fazla önem vermeye başladık.’’
Grede şefliğin eğlenceli ama bir o kadar da zor olduğunu vurguluyor: ‘‘Şef olmak gerçekten ciddi bir çalışma gerektiriyor, Charlie gibi yıldız bir şef olmak sadece eğlenceli gibi görünebilir ama arkasında ciddi bir çalışma var, o yüzden biz o tutku ve ışığa sahip adayları seçmeye özen gösteriyoruz, bunu bir mülakatta anlamak mümkün oluyor’’.
Üç yılda 1700 mezun
2019’da başlayan SES Programı şimdiye kadar tüm eğitim dalları karışık 1.700 mezun vermiş. En iyi örnekleri sorduğumuzda Grede, ‘‘İstanbul’un en iyi restoranlarında çalışan, 9-10 bin TL kazanan mezunlarımız var. Üç ay süre yeterli olmazsa diye kaygılarım vardı ama iş verenler tarafından çok iyi geri dönüşler aldık’’ cevabını veriyor.