Fransız kadın adaylar sürpriz peşinde

Partisinin tarihindeki ilk kadın cumhurbaşkanı adayı olan Valérie Pécresse “Cumhuriyetçi sağın geri döndüğünü” ilan etti. Ancak Macron ve sağcı Zemmour’un karşısına çıkarken yaşayacağı zorluklardan biri de aşırı sağcı adaylara kendi partisi içinde duyulan sempati

Sarah White & Victor Mallet
Fransa’da Cumhuriyetçi Parti (LR) önümüzdeki yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için aday olarak Valérie Pécresse’i belirledi. Yeni aday muhafazakar Cumhuriyetçilere liderlik etmeyi umarken, seçmenlerini iki aşırı sağcı rakibe kaptırma tehlikesi var ve olası ikinci tura bile kalamayabilir.  Yine de Pécresse cumartesi günkü ön seçim zaferiyle, aralarında AB Brexit eski baş müzakerecisi Michel Barnier’nin de bulunduğu favorileri geride bırakarak tahminleri boşa çıkardı. Bu zafer kampanyanın seyrini değiştirerek Emmanuel Macron’un Nisan ayında açık farkla yeniden seçilmesini engelleyebilir.

Gözü Macron seçmeninde 

Nicolas Sarkozy döneminde yüksek öğretim ve bütçe bakanlığı yapan, 2015’ten bu yana Paris’in de içinde bulunduğu Île-de-France bölgesi konsey başkanı olan Pécresse’in siyaset tecrübesi uzun yıllara dayanıyor. Uzmanlara göre Pécresse’in kanun konusunda sert, mali disiplin alanında güçlü politikaları, 2017 yılında Macron’un merkeze yakın, reformist platformuna akın eden ılımlı muhafazakar seçmenin aklını çelebilir. Cumhuriyetçiler ise aralarında bazı ağır topların da yer aldığı beş kişilik yarışın ardından Pécresse’in adaylığıyla, siyasi bir güç olarak toparlanma yolunda mesafe kaydetti. Fransa’da eski cumhurbaşkanları Charles de Gaulle ve Jacques Chirac ile müsemma sağ siyaset geleneğini takip eden Cumhuriyetçiler, son seçimlerde François Fillon’un kampanyasını mahveden yolsuzluk skandalıyla dibe vurmuştu. Destekçileri aşırı sağa doğru kayarken parti içi ihtilaflar bitmek bilmiyor. Nice Üniversitesi’nden siyaset profesörü Vincent Martigny’ye göre, Pécresse’in aday olarak belirlendiği uzun süreç, aynı anda üç farklı –ideolojik, mali ve liderlik– krizle uğraşan bir partinin, ön seçimi kaybedenlerin bile desteklediği “son derece makul” bir aday bularak yeniden örgütlenebileceğini gösterdi. Pécresse Cumhuhiyetçilerin tarihindeki ilk kadın aday oldu. Martigny bu tercihin getirdiği modern imajın partiye yarayabileceğini düşünüyor. Ancak Pécresse parti içindeki ihtilafları kontrol altında tutsa bile, diğer cumhurbaşkanı adaylarıyla arasındaki oy farkı hala  büyük. Şu ana kadarki en büyük kaygı, göç karşıtı polemikleriyle Donald Trump’a benzetilen Eric Zemmour’un seçim anketlerindeki ani yükselişiydi; aşırı sağcı Ulusal Birlik lideri Marine Le Pen ile Macron arasındaki uzun süredir beklenen rövanş senaryosunun bozulabileceği düşünülüyordu.

Macron’u bukalemuna benzetti

Son anketlere göre Zemmour da Le Pen de ikinci turda Macron’un karşısına çıkabilir. Pécresse ise şu ana kadar ilk tur için yüzde 11’lik destek oranıyla Macron’un yarısına bile ulaşamıyor.  Macron’un “ne sağ ne sol” olarak ifade ettiği merkez siyaseti karşısında Pécresse’in en büyük kozu, net sağ politikalarını ortaya koymak. Şimdiden Macron’u “bukalemuna” benzetti. Cumartesi günü kendisini destekçilerinin huzuruna çıkaran Pécresse, cumhurbaşkanını rüzgar nereye eserse oraya giden bir “zikzak” ustası olarak tanımladı. Pécresse, Journal du Dimanche gazetesine verdiği röportajda, “Ne hakikatten ödün vereceğim ne de zor sorulardan kaçacağım. Fransızlara sadece duymak istedikleri şeyleri söylemeyeceğim” diye konuştu. Pécresse LR hareketi içinde ılımlı bir isim. Kampanyasının merkezinde iklim değişikliği ve çevre konularına yer vermesi dikkat çekici. Yine de Le Pen ve Zemmour’un ülkedeki siyasi gündemi iyice sağa doğru çektiği bir ortamda, Pécresse de “kontrolsüz göçü” kınadı ve gerek sığınmacılar için daha sıkı kurallar gerekse göç kotaları aracılığıyla bu sorunla başa çıkacağını söyledi. Pécresse mali açıdan da muhafazakar; kamu harcamalarını dizginlemeyi ve 200 bin kamu istihdamını ortadan kaldırmayı vaadediyor. Macron’a yönelik tavrını sertleştirerek cumhurbaşkanını özellikle koronavirüs pandemisi sırasında “har vurup harman savurmak” ile suçladı. Bu dönemde tıpkı diğer zengin ülkeler gibi Fransa da zorlanan işletmelere ve çalışanlara, ayrıca sağlık hizmetlerine milyarlarca euro yardım yapmıştı. Paris Siyasi Bilimler Akademisi’nden profesör Bruno Cautrès’ye göre, “Bu yaklaşım sağ seçmende yankı bulacaktır. Sağ seçmen Macron’un ekonomi konusunda iyi iş çıkardığına inansa bile geleneksel bir refleksle ‘bunun eninde sonunda kendilerine vergi artışı olarak yansıyacağını’ düşünecektir.”

Bir aşırı sağcıyı yendi 

Macron iş dünyası yanlısı bir gündemle iktidara gelmiş ve reformlar başlatmış, bu çerçevede görev süresinin ilk dönemlerinde iş gücü piyasasına serbestlik getirmiş ama yüksek geçim masraflarının da etkisiyle geniş çaplı hükümet karşıtı protestolara maruz kalmıştı. Pécresse’in kendi hareketi içindeki en büyük zorluk ise gerek göç gerekse kanun ve nizam konusunda Zemmour ve Le Pen’in politikalarına yaklaşan sağ görüşlülerle başa çıkmak olacak. Ön seçimlerde LR içindeki rakiplerinden en sağcı isim olan Éric Ciotti’yi mağlup etse de rakibi ilk turu kazanan isim olmuş, hatta son turda da yüzde 39 oy almayı başarmıştı. Ciotti, Zemmour ile Macron arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsa Zemmour’a oy vereceğini açıkladı. Zemmour ile Le Pen şimdiden Pécresse’e yüklenmeye başladı. Zemmour Pécresse’in zaferinden hoşnutsuz olan Cumhuriyetçileri pazar günü Paris dışında gerçekleştireceği ilk büyük seçim mitingine davet etti. Zemmour yazdığı açık mektupta şu ifadeleri kullandı: “Éric ve takipçilerinin yaşadığı hayal kırıklığını paylaşıyorum. Birbirimize çok yakınız ve ortak çok yönümüz var!” Le Pen de benzer bir söylem benimsedi ve Pécresse’i “Macronculukla” suçladı. Pécresse ise yeni LR adayını destekleyeceğini söyleyen ancak cumhurbaşkanlığın “sağ siyasetle kazanılacağı” uyarısında bulunan Ciotti’ye jest yaparak, seçim kampanyasını Ciotti’nin seçim bölgesi olan güneydeki Saint-Martin-Vésubie köyünde başlatacağını açıkladı.  Ayrıca Le Pen ve Zemmour’un karamsar çöküş söylemine karşı tutum alan Pécresse, cumartesi günü ön seçimi kazandıktan sonra yaptığı konuşmada ikiliyi “korku tacirliğiyle” suçladı ve “Cumhuriyetçi sağın geri döndüğünü” ilan etti.

Fransa’yı bu kez bir kadın yönetecek mi?

Cumhuriyetçi Parti’nin aday olarak Pécresse’i seçmesiyle 10 Nisan’da düzenlenencek Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üç kadının yarışacağı belli oldu: Valerie Pécresse, aşırı sağcı Ulusal Birlik Partisi’nin (RN) lideri Marine Le Pen ve merkez sol Sosyalist Parti’nin (PS) adayı Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo.  Mevcut Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un adaylığına da kesin gözüyle bakılıyor. Diğer adaylarsa aşırı sağcı gazeteci ve yazar Eric Zemmour, Yeşiller Partisi(EELV) Başkanı Yannick Jadot ve Boyun Eğmeyen Fransa Hareketinin (LFI) lideri Jean-Luc Melenchon.  Fransa’da 2022 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri Le Pen ile Macron’u 2017’den sonra ikinci kez karşı karşıya getirecek. Macron’un galip ayrıldığı ilk düello öncesi düzenlenen açık oturumda, Le Pen Macron’un bankacı geçmişine vurgu yaparak “her şeyin satılabileceğini düşünüyor, insanlar dahil” ithamında bulunmuş ve rakibini Avrupa’ya, özellikle de Almanya’ya teslimiyetçilikle suçlayarak, “Fransa’yı bir kadın yönetecek: Ya ben ya Merkel” ifadesini kullanmıştı.

“Ne ben ırkçıyım ne de siz”

Cumhurbaşkanlığı adayı Eric Zemmour’un pazartesi günü düzenlediği ilk seçim mitinginde, “SOS Racisme” grubuna mensup aktivistler konuşmayı yarıda kesince ortalık karıştı. Yaklaşık 10 bin kişinin bulunduğu mitingde eylemciler siyah tişörtleriyle “Irkçılığa Hayır” sloganları atarak Zemmour’un göç karşıtı söylemine tepki gösterdi. Partisinin adını “Yeniden Fetih” koyan Zemmour, mitingde destekçilerine “Ne ben ırkçıyım ne de siz. Biz ülkemizi, vatanımızı, ecdadımızdan kalan mirası savunuyoruz” diye konuştu ama seçilirse “sıfır göç” hedefi için çalışacağını söylemekten kendini alamadı.  ©️ The Financial Times 
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız