İran'dan Fransız enstitüye 40 yıl sonra 'enfekte plazma' davası
İran enfekte plazma gönderdiği gerekçesiyle Fransız enstitüye 40 yıl sonra tazminat davası açıyor. Enfekte plazma nedeniyle AIDS'e yakalanan ilk hastanın 7 yaşında bir çocuk olduğu ve 2 yıl sonra yaşamını yitirdiği kaydedildi
İran Hemofili Hastaları Merkezi Başkanı Nazenin Ferzadifer, Fransa'daki Mario Enstitüsünün gönderdiği enfekte plazma nakliyle AIDS’e yakalanan İranlı hemofili hastalarının haklarını aramak için dava açacaklarını belirtti. İran'ın başkenti Tahran'da dava açma sürecine ilişkin düzenlenen toplantıya katılan Ferzadifer, AA muhabirine açıklamada bulundu. Ferzadifer, 40 yıl önce Fransa’dan gönderilen enfekte plazma nakli yapıldıktan sonra AIDS'e yakalanan hastaların haklarını aramak için ilk defa dava açılacağını söyledi. Fransız enstitünün 1982-1984 yıllarında İran’a faktör 8 ve 9 plazma gönderdiğini aktaran Ferzadifer, hemofili hastaları için kullanılan plazmaların HIV virüsüyle enfekte olduğunu, bu nedenle hastaların AIDS hastalığına yakalandığını söyledi. Ferzadifer, İran-Irak savaşı döneminde ülkesinin ilaç ithal etmek zorunda kaldığını ve savaş şartlarında kan ürünlerinin test edilmesi için gerekli koşulların bulunmadığını ifade etti.
İlk kurban 7 yaşındaki çocuk
Enfekte plazmanın ilk kurbanının 7 yaşındaki bir çocuk olduğunu söyleyen Ferzadifer, AIDS’e yakalanan çocuğun 2 yıl sonra yaşamını yitirdiğini belirtti. Ferzadifer, hastalığa yakalanan çocuk ve ailesinin AIDS hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan toplum tarafından dışlandığını ve büyük bir travma yaşadıklarını söyledi. Fransa devleti ve enfekte plazma gönderen enstitünün mağdur ailelere öncelikle bir özür borcu olduğunu kaydeden Ferzadifer, ayrıca maddi ve manevi tazminat ödenmesi gerektiğini ifade etti. Söz konusu enstitünün sebep olduğu benzer bir mağduriyet için 198 Iraklı hastaya 600 milyon dolar tazminat ödediğini belirten Ferzadifer, enstitünün birkaç yıl önce de İran’a tazminat ödemeye hazır olduğunu belirten bir mektup gönderdiğini aktardı.
"İran’daki AIDS hastalarından Fransa sorumlu"
Hemofili Hastaları Merkezi yetkililerinin o günün şartlarında bu mağduriyetin takipçisi olmadığını söyleyen Ferzadifer, 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde açacakları dava ile önce iç hukukta daha sonra uluslararası arenada suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı. Mario Enstitüsünün plazmaların enfekte olduğunu itiraf ettiğini hatırlatan Ferzadifer, İran’da 54 binden fazla kişinin AIDS hastalığına yakalanmasının sorumlusunun Fransa olduğunu vurguladı. Ferzadifer, bu itirafın çok geç yapılması sebebiyle gerekli tedbirlerin alınamadığını ve daha fazla insanın hastalığa yakalanmasıyla sonuçlandığını aktardı.
İran yaptırımlar nedeniyle ilaç ithal edemiyor
Hemofili Hastaları Merkezi Başkanı Ferzadifer, İran'a uygulanan yaptırımlar nedeniyle ilaç ithal edemediklerini, ülkeye ilaç getirebilen kişilerin de 60 dolarlık ilacı devlete 200 dolara satmaya çalıştığını söyledi. Ferzadifer, Türkiye’den 60 dolara alınabilecek bir ilacın hastaya ulaşana kadar maksimum 80 dolara ulaşabileceğini ama birilerinin bunu fırsata çevirerek fahiş fiyatlara satmaya çalıştığını belirtti. İlacın yaptırımlara tabi olmadığını kaydeden Ferzadifer, buna rağmen şirketlerin yaptırıma uğrama veya yaptırımlar nedeniyle ödemelerini tahsil edememe korkusuyla ilaç göndermeye yanaşmadıklarını ifade etti.
İlaç bulmakta sıkıntı yaşıyorlar
Hemofili hastası Ebulfezl Hatiri ise hemofilinin nadir bir türüne yakalandığını belirterek kanının sürekli katılaştığını söyledi. Hayatını devam ettirebilmek için 24 saat serumla gezdiğini belirten Hatiri, ithal ilaç bulmakta sıkıntı çektiğini, bu nedenle yerli ilaçları kullandığını aktardı. Hatiri, yerli ilaçların yeterli düzeyde fayda sağlamadığını ve çok pahalı olduğunu ifade etti. İlaçlarının sigorta kapsamında ödenmediğine değinen Hatiri, hem ilaç bulmakta hem de ücretini karşılamakta büyük zorluklar yaşadığını dile getirdi. Bir diğer hemofili hastası 53 yaşındaki Muhammed Ali Süleymanpur, kendini bildi bileli bu hastalıkla yaşadığını belirtti. Süleymanpur, İran'da ilaç sıkıntısının kendisi gibi tüm hastaların mağduriyet yaşamasına sebep olduğunu dile getirdi. Bir yandan hastalıkla mücadele ettiklerini diğer yandan ilaç temin etme sıkıntısı yaşadıklarını ifade eden Süleymanpur, yerli ilaçların kalitesinin standartların altında oluşunun sıkıntılarına yenisini eklediğini ifade etti.