İsrail-Filistin çözümü için ABD değişmeli

ABD Gazze’deki şiddetin artmasını önlemek için para saçıyor ama şiddetin esas nedenlerine gelince oralı olmuyor

Muhammed el-Baradey / Project Syndicate

Nobel Barış Ödülü sahibi, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı, eski Mısır Cumhurbaşkanı Yardımcısı

Arap gençliği nesiller boyunca Amerika’da okumayı ve çalışmayı büyük bir fırsat olarak gördü. Bizim gibi otoriter ve muhafazakar toplumlarda büyüyenler için bağımsız hareket edebilmek ve düşünebilmek heyecan vericiydi. Ben de ifade özgürlüğünün hayati rolü, sivil toplumun önemi ve halka yetki vermenin muazzam faydaları gibi bazı değerleri kendi ülkeme götürmek için can atıyordum.  Irkçılık ve eşitsizlik başta olmak üzere, Amerikan sistemindeki zaafların elbette farkındaydım. Yine de Amerika’daki sistemin kendini düzeltmek için gereken araçlar sahip olduğuna dair umudum vardı. Bugün de var. Fakat ABD gibi, özgürlük ve adalet tutkusuyla gurur duyan bir ülke dış politika söz konusu olunca nasıl böyle hegemonyacı ve baskıcı bir tutum takınıyor? Bu tutumun örneklerini Vietnam ve Irak’taki korkunç savaşlardan, gaddar diktatörlere verdiği desteğe kadar genişletmek mümkün. Birçok Arap genç Amerikan vatandaşı olmak istiyor ama hemen hepsi Amerikan dış politikasından da nefret ediyordu. Bunun en açık örneği ise İsrail-Filistin çatışması. Geçmişte Yahudilere karşı işlenen suçlar düşünülünce, Amerika’nın Yahudi halkına duyduğu empatinin son derece haklı olduğu açık. Ama İsrail yanlısı tutum zaman içinde Amerikan siyasetinin ortak paydalarından biri oldu.  Çoğu kişi Joe Biden’ın başkanlığa gelmesiyle birlikte ABD’nin demokrasi ve insan haklarını dış politikanın merkezine oturtmasını umuyordu. Ancak ABD hükümetinin bilindik “İsrail’in kendini savunma hakkı” düsturunu tekrar etmesiyle bu umut kısa sürede kayboldu.

Bu fırsat kaçmamalı

Bu arada ABD Gazze’deki şiddetin daha da artmasını önlemek için para saçıyor ama şiddetin esas nedenlerine gelince hiç oralı olmuyor. İşgaller yüzünden Arap ve İslam dünyasında İsrail’e yönelik militanlık artıyor; aşırıcılık yükselişte. Tüm bunları ve en son şiddet olaylarında hayatını kaybeden 67 çocuğu düşününce, ümitsizlik ağır basıyor.  Yine de bir parça umut olduğunu düşünüyorum; bence çoğu kişi eski şiddet döngüsüne dönmenin sürdürülebilir olmadığının farkına vardı. Ayrıca İsrail’in içinde, Filistinliler arasında ve tüm Arap dünyasında, birlikte yaşamaya ve karşılıklı kabule dayanan yeni bir yol bulmak için vicdan muhasebesinin başladığını hissediyorum. ABD’nin bu fırsatı kaçırmamasını ve yurt içinde kutsal saydığı hukukun üstünlüğü ilkesinin Filistinliler ve İsrailliler için eşit düzeyde tatbiki için ağırlığını koymasını ümit ediyorum. Ben bu ilkenin önemini daha New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okurken öğrenmiştim. ABD’nin daha tarafsız bir yaklaşım benimsemesi Filistinliler, İsrail, bölge ve dünya için fayda getirir. Biden Amerikan dış politikasında gerekli olan bu değişimi yapmayı başarırsa, Amerika işte o zaman gerçekten geri döner. 

© Project Syndicate, 2021

Batıkent metrosunda patlama yaşandı Dervişoğlu'ndan 'Bakırhan'a alkış' sorusuna yanıt: Bahçeli’nin yaptığı hiçbir şey beni şaşırtmaz Bakanlık satışını yasakladı İpek Kıraç, babasının evlendiğini e-devlet'ten öğrendi 1 milyon Türk'e serbest dolaşım Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı