Kalp hastalıklarının yüzde 80’i diyet ve yaşam tarzıyla önlenebilir
Dr. Mark Hyman: Merhaba; bu haftaki konumuz kalp sağlığı. Kalp hastalığına dair her şeyi bildiğimizi düşünüyoruz. Kolesterol yüzünden oluyor, statinlerle tedavi ediliyor, o işe yaramazsa baypass ve anjiyoplasti, o da işe yaramazsa kalp nakli… Diyabet, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol gibi bilinen sebepleri var. Aslında diyabet ve yüksek kolesterol de birer semptom. Halbuki basit davranış değişiklikleri bile kalp hastalığını önlemede etkili olabilir. Hoş geldin Cindy. Dr. Cindy Geyer: Merhaba. Aslında kalp hastalığı ve diyabet vakalarının yüzde 80’i diyet ve yaşam tarzıyla önlenebilir. Kalp hastalığını azaltacak dört temel önlem var: Sigara içmemek, haftada en az 150 dakika egzersiz yapmak, işlenmemiş gıdalar tüketmek ve sağlıklı bir vücut yağ yüzdesine sahip olmak. Kolesterolün yanı sıra iltihap önemli. Kalp damar hastalığı enflamatuvar bir süreç; yani sadece kolesterol ile ilgili değil, süregelen bir enflamasyon da söz konusu. Ama enflamasyon da bir semptom ve birçok farklı sebebi olabilir. Dr. Mark Hyman: Enflamasyonun birçok temel nedeni var. Enfeksiyon ve alerjen gibi iltihaba neden olduğunu bildiğimiz şeylerin yanında, bağırsaktaki toksinlere ve virüslere dikkat etmek gerek. Öte yandan stres, egzersiz eksikliği, uykusuzluk, yalnızlık ve izolasyon da enflamasyon sebebi. Peki, sıradan bir hasta geldi diyelim. Kolesterolü yüksek, belki ailesinde de kalp sorunu var, yani risk altında. Klasik bir hekim hangi tetkikleri yapar ve nasıl bir tedavi uygular? Dr. Cindy Geyer: Tipik bir doktor kan şekerine bakmak için glikoz ve A1C ölçümü yapabilir. Ayrıca standart bir kolesterol profili çıkarılarak kötü kolesterol olarak bilinen LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein) hesaplanır. Aslında çok bir şey ölçülmüş olmaz. Hastada göğüs ağrısı veya nefessiz kalma gibi belirtiler varsa stres testi için kardiyoloğa sevk edilir. Ancak çoğu doktor C-reaktif proteini ölçmez, çünkü genellikle statin ve aspirin yeterli görülür. Hasta prediyabetik veya diyabetikse metformin ve kan şekerini düşürecek ilaçlar, belki kolesterol kontrolü için statin verilir. Beslenme, stres ve uyku gibi temel nedenlere kimse pek bakmaz. Dr. Mark Hyman: Halbuki yüksek tansiyonun sebebine, enflamasyon için aspirine neden ihtiyaç duyduğumuza, kolesterolümüzün neden bu hale geldiğine bakmak gerek, değil mi? Dr. Cindy Geyer: İlginç bir şekilde, hastalar statin kullanınca kolesterollerinin düzeldiğini düşünüyor. Üstelik değerleri iyi çıkınca rahatlayıp daha kötü besleniyorlar. Dr. Mark Hyman: Bir grup kardiyolog, fastfood restoranlarında statin satılmasını öneriyor. ‘İlacı aldıktan sonra istediğiniz kadar yiyebilirsiniz’ demeye getiriyorlar. Bu korkunç bir şey. Kolesterol profilinden bahsettin, ama bir yandan da aslında pek bir şeyin ölçülmediğine değindin. Test edilmesi ve ölçülmesi kolay şeylere bakmak işimize geliyor. Oysa vücutta on binlerce farklı molekül var, hepsi her an bir şeyler yapıyor ve çoğunu görmezden geliyoruz. Aslında kolesterol testi bile çoğu zaman bir şey anlatmıyor. Dr. Cindy Geyer: Evet. Kolesterolün miktarına odaklanıyoruz, ama esas olan niteliği. Örneğin LDL geleneksel olarak kötü kolesterol diye biliniyor, fakat onun da farklı türleri var. Büyük, şişkin A LDL kolesterolün atardamarda plak oluşturması daha düşük ihtimaldir, enflamasyona, oksidatif strese ve kopmaya çok yatkın değildir, bu yüzden çok risk oluşturmaz. Öte yandan küçük, yoğun paternli B LDL daha tehlikelidir. Yani önemli olan nicelik değil nitelik. LDL’si eşit olan iki hastadan biri risk altındayken diğeri olmayabilir. Aynısı HDL (yüksek yoğunluklu lipoprotein) için de geçerli. Dr. Mark Hyman: 2021 yılında artık kimse sıradan kolesterol ölçümüne güvenmemeli. Kalp hastalığı metabolik bir sorun. Kalp doktorları sadece kardiyolog değil, kardiyo-endo-immünolog olmalı, yani hem kalpten hem hormonlardan hem de bağışıklık sisteminden anlamalı. Ayrıca herkese uyan tek bir formül de yok. Nedenler üzerine düşünmeliyiz. Hal böyle olunca hadi biraz metabolik sağlığımızdan bahsetelim. Dr. Cindy Geyer: Metabolik sağlığa dair bir kabul var; tansiyonunuz 8-12 arasında, HDL seviyeniz kadınlar için 40’tan, erkekler için 50’den fazla olması, trigliseritlerin düşük, glikozun 100’den az olması gerekiyor. Bu rakamlara göre örneğin Amerikalıların sadece yüzde 12’si metabolik olarak sağlıklı. Burada ilginç bir şey var. Normal kilodaki insanların bile büyük çoğunluğu metabolik olarak sağlıksız. Demek ki vücut kitle indeksinizin 25’in altında olması sağlıklı olduğunuz anlamına gelmiyor. Gıdalar elbette kolesterol yapıyor, ama bunun dışında başka etkileri de var. Örneğin damar esnekliğini doğrudan etkiliyorlar. Dr. Mark Hyman: Yani yiyecekler kaloriden ibaret değil. Yediklerimiz metabolik sağlığımızı etkiliyor. Her iki Amerikalıdan birinin prediyabeti veya tip 2 diyabeti var. Peki kalp hastalığı riski ve endişesi olan birine nasıl yaklaşılır? Herhalde sadece tipik kolesterole ve CRP’ye bakmıyorsunuz. Dr. Cindy Geyer: Elbette onlara da bakıyoruz. Ama mesela insülin seviyesini de bilmek istiyoruz. Çoğu doktor glikozu ölçer ancak insülini ölçmez. Sadece açlık insülinini değil, bazen yiyeceğe verilen insülin cevabını da tespit ediyoruz. Çünkü insülin bir etken; hasta glikozu yükselmeden de bunu dengelemek için çok miktarda insülin salgılayabilir. Bunun sonucunda insülin yüzünden enflamasyon ve karın bölgesinde viseral yağlanma, dolayısıyla kilo fazlası ortaya çıkar. Dr. Mark Hyman: Yani kalp hastalığına yağ değil aslında şeker sebep oluyor demek istiyorsun, değil mi? İnsülini harekete geçiren şey şeker mi? Çünkü yağ ani insülin yükselmelerine neden olmaz. Dr. Cindy Geyer: Yağ elbette başlı başına bir etken. Ama yağın niteliğinin önemli olduğunu söylüyorum. Yağ atardamar esnekliğini etkiliyor. Bu da damar riskine yol açıyor. Dr. Mark Hyman: Kızartmalar, trans yağlar ve rafine yağlar berbat. Ama avokado ve zeytin gibi işlenmemiş gıdadan elde edilen yağlar yararlı. Bir hastamın insülin cevabına bakmıştım. Kan şekeri çok iyiydi; ama açlık insülini 50 iken, iki kola içtikten sonra 250’ye fırlıyordu. Vücudu insülin pompaladığı için acıkıyor ve metabolizması yavaşlıyordu. Bu döngü yüzünden karnındaki hücrelerde yağ oranı artıyor, bunlar enflamasyon fabrikasına dönüşüyordu. Nişasta ve şekeri kesince 20 kilo verdi. Asıl mesele şu: Kalp hastalığı gerçekten hormonal veya insülin direnciyle ilgili bir sorun ya da bir enflamasyon sorunu. Yüksek tansiyon, kolesterol, şeker hastalığı birbirinden ayrı görülüyor, ama hepsi aynı soruna işaret ediyor. Bunlar, insülin direncine yol açan aynı sebeplerin tezahürü. Peki başka hangi sebepler enflamasyona yol açıyor?