Louvre soygunu Fransa’yı geçmişiyle yüzleştiriyor: Çalınan mücevherler, sömürge mirasını yeniden gündeme taşıdı

Fransız polisi Louvre’dan çalınan taç mücevherlerinin izini sürerken, ülkede büyüyen bir tartışma var: Bu taşlar gerçekten Fransa’ya mı aitti, yoksa sömürge döneminin sessiz ganimetleri miydi?

AP News'un haberine göre; Louvre’daki hırsızlık sadece bir sanat suçu değil, Fransa’nın sömürge geçmişiyle hesaplaşması için yeni bir kapı da araladı.

Mücevherlerin hammaddeleri, 19. yüzyılın küresel imparatorluk ağlarını gözler önüne seriyor: Sri Lanka’dan safirler, Hindistan ve Brezilya’dan elmaslar, Basra Körfezi’nden inciler ve Kolombiya’dan zümrütler… Hepsi Paris’e, o dönemde imparatorlukların servet akışını yönlendiren ticaret yolları üzerinden taşınmıştı.

Glasgow Üniversitesi’nden miras suçları uzmanı Emiline C.H. Smith, “Bu hırsızlık elbette suçtur. Ama bu taşların çoğu, sömürge döneminin şiddet ve sömürüyle iç içe geçmiş tarihini de taşıyor” diyor.

Louvre’un kataloğunda yer alan bilgiler, taşların kökenine dair neredeyse hiçbir şey söylemiyor. Müzenin tanıtımında çalınan Kraliçe Marie-Amélie’ye ait taç, “doğal Seylan safirleriyle süslü” olarak geçiyor, ama taşların kim tarafından ve hangi koşullarda çıkarıldığına dair tek bir satır bile yok. Smith’e göre bu sessizlik bilinçli bir tercih:

“Batılı müzeler, koleksiyonlarının rahatsız edici köken hikâyelerini çoğu zaman görmezden gelir.”

Louvre’un çalınan parçaları arasında, Kraliçe Hortense, İmparatoriçe Marie-Louise ve İmparatoriçe Eugénie gibi isimlere ait takılar da vardı.

Tarihçi Pascal Blanchard, “Bu mücevherler Fransa’da Fransız ustalarca üretildi, ama taşlar sömürge ağlarından geldi. ‘Yasal ticaret’ denilen şey, o dönem imparatorlukların gücüyle şekillenmişti” diyor.

Tartışmanın çemberi genişliyor: Fransa’nın Koh-i-Noor’u mu?

Hindistan’ın Britanya’ya karşı yürüttüğü Koh-i-Noor elmasının iadesi mücadelesi, Louvre’daki tartışmanın da arka planında.

Hindistan, 106 karatlık elmasın İngiltere’ye “hediye” adı altında zorla alındığını savunuyor. Fransa’daki Regent elması da benzer bir geçmişe sahip: Yasal görünümlü ama sömürge koşullarında elde edilmiş bir taş.

Uzmanlara göre bugün artık asıl soru “Satın alındı mı?” değil, “Satın alma gücü kimdeydi?” olmalı.

Fransa iade konusunda temkinli

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Afrika mirasının iadesi konusunda adım atarak Benin ve Senegal’e bazı eserlerin dönüşünü sağladı, ancak ilerleme sınırlı.

Fransız yasaları, devlet koleksiyonlarındaki eserlerin ancak özel bir parlamento kararıyla iade edilmesine izin veriyor.

Eleştirmenler, Louvre’un “yağmalanmış eser” tanımını dar tutarak bu süreci yavaşlattığını söylüyor.

Yeni bir şeffaflık çağrısı

Sanat suçu uzmanı Erin L. Thompson, müzelerin artık eserleri yalnızca sergilemekle yetinemeyeceğini söylüyor:

“Ziyaretçilerden bu mücevherlere hayran kalmalarını bekliyorsak, onların nasıl ve kimlerin pahasına oraya geldiğini de anlatmak zorundayız.”

Mısırlı arkeolog Monica Hanna ise Louvre hırsızlığını “acı bir ironi” olarak nitelendirerek “Çalınan mücevherlere gösterilen öfke, sömürge döneminde çalınan eserlerin sessizliğiyle yan yana duruyor” diyor.

Uzmanlar, en azından müzelerin ilk adım olarak açık olmasını istiyor: Taşların nereden geldiğini, nasıl taşındığını, kimlerin kazandığını ve kimlerin kaybettiğini anlatan dürüst etiketler, açık veri tabanları ve paylaşılan tarih.

Motorlu Taşıtlar Vergisi'nde 2026 fiyatları hesaplandı Maaşlardan yüzde 3 kesinti yapacak düzenleme 2026'da Dünyanın en iyi 100 yemeği açıklandı Bu bölgelerden konut satın almayın, kiralamayın ABD vergileri siparişleri vurdu: Asya’da üretim sendeledi Bu fotoğraf bize çok şey anlatıyor