Messi’nin hüznü, sevinci, hırsı

Pazar sabahı hüngür hüngür ağlayan Messi, çarşamba günü yeni sözleşmeye imzayı bastı. Hırsıyla 34 yaşında bir ustadan çok 22 yaşında bir yıldız adayına benziyor

Roland Lazenby’nin Michael Jordan’ın yaşamını anlattığı eşsiz eseri The Life’in giriş bölümünde bir anekdot vardır: 1995’te Chicago Bulls’la çalışmaya başlayan spor psikoloğu George Mumford bir süre takımın idmanlarını izleyip Jordan’ın hareketlerini ve davranışlarını gözledikten sonra şu kanıya varır: Michael Jordan bipolardır ya da manik depresif. Ya da her ikisi birden. Ama bir süre sonra farkına varır ki Jordan başka hiçbir sporcuda görmediği şekilde, en üst performans seviyesine çıkan ve orada kalmayı başaran bir sporcudur. Tek sıkıntısı başarıya duyduğu açlıktır.  1990’larda durum belki böyleydi bir süper sporcu için. 21. yüzyılın ortalarına doğru ilerlerken bu başarı açlığı, bu ihtiras daha da uçlara doğru ilerliyor. Elbette sporcuların kendilerinden beklentileri de çok yüksek. Tarihin en iyi futbolcularından biri olan Messi’nin de benzer bir durumda bulunmasına şaşmamalı. Pazar sabahı hüngür hüngür ağlarken çarşamba günü 60 milyon euroluk yeni sözleşmeye bastı imzayı. Muhtemelen Barcelona ve Messi çok istese iki tarafı da memnun edecek bir alternatif çözüm bulunurdu.  İşte tam da burada o başarı tutkusuna geliyoruz. Geçmişte de bir spor dalının en iyisi olan sporcular hep çok kazanmak, emeklilik gelmeden bir sürü kupa, madalya, yüzük kazanmak istemiştir. Hele Messi gibi bir dönemin en iyi takımında oynadıysanız zaten kupalarla haşır neşir olmuşsunuzdur. Messi gibi süper seviyedeki sporcularda kazanmaktan ibaret değil, başarma tutkusu; en iyi olma, en fazla golü atma, en çok ödülü toplama, en fazla kupayı kazanma… Her şeyin en iyisi olma tutkusu diyebiliriz buna. Messi geçen 15 yılda Cristiano Ronaldo ile sıra dışı bir çekişmeye girdi ve belki de her sezon seviyesini artırmayı başardı. Johann Cruyff yaklaşık 15 yıl önce onun için altı yedi ‘Altın Top’ kazanacak bir oyuncu tahminini yaptığında pek inandırıcı gelmemişti. Messi bu ödülü altı kez kazandı ama yine de ona yetmedi. Barcelona’yla üç kez Şampiyonlar Ligi finali oynadı ve kazandı. Bu da yetmedi. Baksanıza PSG ile sözleşme imzaladıktan sonraki ilk sözlerine: “Dünyanın en iyileriyle beraber oynayacağım. Şampiyonluklar kazanmayı ümit ediyorum.” Bunlar 34 yaşından ziyade sanki 22 yaşındaki bir oyuncunun sözlerine benzemiyor mu?

Barça’yı uyarmıştı

Ama bugünün aşırı rekabet ortamı o büyük takımın birkaç sezon tökezlemesine asla müsaade etmiyor. Messi de üç sezondur söyleniyordu hatta kulüp yöneticilerini uyarıyordu. Kadronun kuvvetlendirilmesini istiyordu. Sırf bu yapılmadığı için geçen sezon takımdan ayrılmak için her yolu denedi. Şimdiyse Barcelona’nın sportif durumu pek parlak değil, mali durumuysa belirsiz. Açıkçası Messi bu durumu paylaşmak istemedi. Kariyerinin son birkaç sezonunda alabileceği kadar çok unvan almak istiyor. Bir de işin ekonomik tarafı var elbette. Bugün süper futbolcular öylesine büyük bir para makinesi haline geldi ki bunun değerlendirilmediği kısa bir süre için bile mümkün değil. Belki Barcelona’da özel bir anlaşmayla devam ederdi Messi ama çaptan düşmüş bir kulüpte bedava oynayacağı iki sezon kime yarardı ki! Şimdi bireysel açıdan en azından iki sezon boyunca 30 milyon euro net ücret alması garanti. Üzerine elbette başarı primleri de olacak.  Bununla beraber Messi ve Ronaldo gibi sporcuların inanılmaz bir pazarlama gücü de var. Kulüplerden, markalardan çok daha fazla sosyal medya takipçisine sahip olmalarından bunu anlayabilirsiniz. Mesela Messi’nin her sezon milyonlarca euro akıtan küresel sponsorları var. Bu markalar en önemli marka yüzlerinden birinin şampiyonlukları kaçırmasını ve gözden uzak kalmasını asla istemez. Halbuki böyle bir flaş transfer bu yazın en çok konuşulan futbol olayı olmayı şimdiden garantiledi. Yeni transferle güçlenmiş kadrosuyla PSG’nin 2021-22 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde şimdiden bir numaralı favori. Neymar ve Mbappé’nin de yer aldığı kadronun sezon boyunca sosyal medyada etkileşim rekorları kırması, sponsor markaları yukarı taşıması hiç sürpriz olmaz. Kısacası hem PSG hem Messi için pazarlama açısından da ideal bir birliktelik kurulmuş oldu.

Katar 2022 öncesi ‘ideal senaryo’

İspanyol Marca gazetesinin hesabına göre son 20 yılda Paris St. Germain, Chelsea ve Manchester City’nin sahipleri Avrupa futbolunu yaklaşık 5.5 milyar euro seviyesinde fonladı. Bu yaz gördüğümüz üzere petro-dolarla desteklenen üç kulüp fonlamaya devam ediyor. Bu üçlüden PSG’nin bir ayrı fonksiyonu daha var: Katar’ın 2022 Dünya Kupası ev sahipliğinin promosyonu. Katar 2010 yılının aralık ayında 2020 Dünya Kupası’nın ev sahipliği hakkını kazanmasından sonra Katar Emiri Temim bin Hamed es Sani’nin soft power projesinin en önemli parçalarından birisi oldu PSG. Ertesi yıl QSI (Qatar Sports Investments) aracılığıyla satın aldıkları Fransız kulübünü 10 yılda Avrupa’nın da en iddialı ve en zengin kulüplerinden birisi haline getirdiler. PSG’nin yıllar içinde artan bütçesi ve harcamaları bunun açık bir göstergesi. PSG’yi Avrupa’nın en büyüklerinden biri yapmak için hiçbir şeyi esirgemediler. 2012’de Ibrahimovic’i, 2013’te Beckham’ı, 2017’de 222 milyon euroya Neymar’ı transfer ettiler. Ancak Messi transferi hepsinin üzerinde. Gelmiş geçmiş en büyük oyunculardan birini kadroya katmak kolay iş değildi. Gelecek yıl kasım ve aralık aylarında düzenlenecek Dünya Kupası için ideal bir senaryo olduğu çok açık.  Katarlı Nasır el Halifi ne de olsa  PSG ile beIN Media Group’un patronu.
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız