Burak Kuru
buribaker@gmail.com Hayal Pozantı, “3 yıldır gizliyordum” diyerek açıkladığı son çalışmasıyla New York Public Library’nin ‘şubelerinden’ Stavros Niarchos Vakfı Kütüphanesi’nin tavanını süslüyor. 1983’te Türkiye’de doğan sanatçı, ilkokul üçüncü sınıfı bitirdikten sonra ailesiyle Houston’a taşındı. İlkokulun ardından İstanbul’a dönüp Robert Kolej, üstüne Sabancı Üniversitesi Görsel Sanat ve Görsel İletişim Tasarımı bölümünü tamamladı. 2009’da Yale Üniversitesi’nde sanat mastırı programına kabul edildikten sonraysa ABD’ye yerleşti. New York, Los Angeles derken Güney Vermont’ta hayatını sürdürüyor ama küresel olarak tanınırlığını günden güne artırıyor.
Instant Paradise (Hazır Cennet) adında bir alfabeniz var. Tüm eserleriniz bu alfabeyle ‘yazılıyor’. Alfabe nasıl doğdu?
Instant Paradise’daki her şekil birer sayı ve birer harfin yerine kullanılabiliyor. İşlerimde bu alfabeyi bir şifreleme sistemi olarak kullanıyorum. Tüm eserlerimin içinde ya sayılar ya da cümleler gizli. Aslında temelde amacım, internetteki diğer görsellere hiç benzemeyen bir görsel yaratmaktı. İnternetle yüzleşen genç bir sanatçı olarak, yaptığım tüm işlerin fotoğrafının internetteki diğer görsellerle yarışacağının farkındaydım. Bu nedenle beni öne geçirecek görsel bir dil icat etmek istedim. Uzun bir deneme yanılma sürecinden sonra ortaya yüzlerce şekil çıkardım. Şekillerden bazıları diğerlerinden daha çok hoşuma gitti ve onlara konsantre oldum. Ortaya çıkan şablona baktığımda bir çeşit alfabe yarattığımı farkettim.
Stavros Niarchoş Vakfı Kütüphanesi için yaptığınız eser nasıl ortaya çıktı?
Binanın yenilenme projesi kapsamında sponsor kurum, kütüphane, mimar büyük bir esere yer vermek istedi. Benimle bu projede sanat danışmanlığı yapan Nancy Rosen iletişime geçti. Proje için yazının küresel tarihini araştırmak istedim. New York kozmopolit yapısıyla insanlığın ortak kazanımlarını kutlamak için ideal bir merkez. Bu eserinizde ne yazdınız?
Bu eser 12 şekilden oluşuyor. Küresel olarak yazının gelişmesinde önemli olan tarihler. 4’üncü yüzyılda Mezopotamya’da kil yazıtlar, Çin’de kağıdın icadı, İtalya’da daktilo, Fransa’da Körler Alfabesi ve Amerika’da dijital mürekkep ve arada birçok keşif...
Sizin gelecekteki planınız nedir?
Birkaç senedir bu projenin tamamlanmasını bekliyorum. Biraz keyfini çıkarıp ilerisini düşünmek istemiyorum. Bir yandan stüdyomda resim yapıyorum, yeni evime yerleşiyorum. Sonbaharda Jessica Silverman’la Armory’de işlerimi sergileyeceğim. Bir de Güney Kore’de Various Small Fires galerisinde bir sergim olacak.
İkiz Kuleler’in yerindeki Oculus için video yaptı
New York‘un yeni ulaşım merkezlerinden Oculus’ta da devasa bir panoda işiniz sergilendi. 11 Eylül felaketinin yaşandığı noktada, oraya tekrar hayat veren, Santiago Çalatrava gibi bir dev mimarın yapısında işinizi görmek nasıl bir his?
Çok dokunaklı bir tecrübe oldu. İşin üstünde çalışırken geçmişi hiç unutmadan ama geleceğe de umutla bakan bir çalışma çıkarmak istedim. Binanın kendisi çok yoğun hislere tanıklık yapan beyaz bir anıt gibi. Kendi video işimin de bu huzurlu, sakin ve yumuşak doku ile bire bir iletişim içinde olmasını istedim.