Bill Clinton-Monica Lewinsky skandalı haberiyle Pulitzer Ödülü alan New York Times yazarı Maureen Dowd, “Barack Antoinette” diye alaya aldığı Obama hakkında sert bir eleştiri yazmıştı. İşte yankıları süren o yazı…
F. Scott Fitzgerald’ın 1925 tarihli “Muhteşem Gatsby” romanının kahramanı Jay Gatsby, hava atmak için adadaki büyük malikanesinde “taze parayla” cömert partiler verirdi. Barack Obama da hava atmak için Massachusetts’teki Martha’s Vineyard Adası’ndaki büyük malikanesinde cömert bir parti verdi. “Cool” görünmek Obama için önemliydi. İkisinin arasında şöyle bir fark var: Gatsby’nin evini davetsiz misafirlere açardı. Obama, komedyen Stephen Colbert’in tabiriyle “sahne önü ünlülerle dolunca” evini birçok davetliye kapattı. Bu esnada yetkililer konuklara “maskenizi takın”uyarısında bulunuyordu. Eski başkanın 60. doğum günü için malikanesinde düzenlediği abartılı eğlence aklımdan çıkmıyor. Kendisi başkanlığı sırasında bizim ihtiyaçlarımız için yeterince çaba harcamadı. Politikadan hoşlanmayan, çekingen bir sosyetikti. Ancak başkanlığı sonrasında, ihtiyacımız olmayan şeylerle ziyadesiyle uğraşıyor. Netflix ile anlaşması var, ünlülere hayran, gösterişli zenginlik gösterilerinde bulunuyor, podcast’lerden bahsetmiyorum bile. Dünyamızın Bruce Springsteen ile düet yaptığı “Renegades” adlı kitaba gerçekten ihtiyacı var mıydı acaba?
'Cool’ olmanın ne anlama geldiğini unuttu
Obama’nın yıldızlara meyyal olduğunu zaten biliyorduk ama 4 Ağustos’u takip eden hafta sonu vaziyetin bu boyuta vardığını görmek hayal kırıklığı yarattı. Zenginlerin varlık konusundaki uzman gazetecilerden André Leon Talley, “Yeni zengin Obamaların ciddi anlamda sağır olduğunu düşünüyorum” diyor: “Hepimiz Beyoncé’yi seviyoruz. Ancak insanlar Covid, oy hakları, küresel ısınma gibi konularda meşgul. Evlerinden atılmaktan korkuyorlar. Obamalar ise bırakınız pasta yesinler diyen Marie Antoinette gibi yılış yılış bir havada. Mütevazı köklerini hatırlamaları gerek.” Obama 2008’de aday olduğunda çok “cool” bir figürdü ama seçimi kazandıktan sonra giderek daha kibirli hale geldi. O kadar havalandı ki “cool” ne demek, artık onu dahi bilmiyor. Öğrenci kredisi ödemeleri yeni bitmiş genç bir senatörken sizin için Clinton adlı makineye karşı koyma riskini alan insanları aşağılarsanız “cool” olamazsınız.
Kimleri çağırmadı?
Obama’nın ilk Afro-Amerikalı ABD başkanı olmasına, ardından aşırı zenginleşmesine yardım edenlerin çoğu partiye davet edilmedi. Parti, Joe Biden’ın seçilebilmek için mücadele etmek zorunda kaldığı Demokrat Parti imajının kristalize olmuş bir karikatürü gibiydi: Yüzde 1’e has bir sefahat alemi. Partide özel jetler, ada ortamı, limuzin liberalleri ve Hollywood fahişeliği et içermeyen bir menüyle tamamlandı. Davet edilmeyenler dört kampa ayrılıyor: Umursamayanlar, umursamıyor gibi yapanlar, sinirlenenler ve Obama efsanesine George Clooney, John Legend ya da Don Cheadle gibi isimlerden daha fazla katkıda bulunduklarını düşünen sadık eski çalışanlar. Adada aynı esnada kendiliğinden alternatif toplantıları yapıldı, dışarıda bırakılanlar mizah darağacını kurdu. İçlerinden biri, en çok seçim kampanyalarını yürüten eski Obama çetesini görmek için partiye gitmek istediğini söyledi, ama tabii ki onlar da partiye gitmemişti ki. Colbert, eski başkan davetli listesini “sadece en yakın Beyoncéler” ile sınırlamak zorunda kaldığı için kendisinin davet edilmediğini söyleyerek dalga geçti.
“İyi ki davet edilmedim”
Sadece bir kişi davet edilmediğine sevindi. Adada evi olan bir başka komedyen, Larry David, eski başkanın asistanından telefon gelince kendisinden performans beklendiğini sanmış. Kara kara üç gün içinde nasıl bir program hazırlayacağını düşünmeye koyulmuş. David, bana yazdığı e-postada, “Sonunda asistanını geri ararken moralim bozuktu” diyor: “Bana partiden şutlandığım söylenince çok rahatladım, ‘Teşekkür ederim!’ dediğimi duyan asistan delirdiğimi düşünmüştür herhalde. Sonra telefonu kapattım, kendime bir içki koydum ve bulmacamı bitirdim.” Parti ister 500 kişilik olsun, ister 300 veya 30, Obama, o anı mümkün kılan, kendisinin seçilmesi için çok çalışan ve onun mirasını sağlamlaştıran insanların orada olmasını sağlamalıydı. Obama’nın kampanya stratejisti David Axelrod, çağırılmayışına her zamanki zarafetiyle karşıladı. Başkanlığının ilk iki yılında Obama’nın yanında olan eski genelkurmay başkanı Rahm Emanuel ise NYT’den Annie Karni’ye adaya çağrılmamasının “karakter” meselesi olduğunu söyleyerek övündü.
Kennedy’den alternatif partide dedikodu
Beyaz Saray sözcüsü Nancy Pelosi, ilk kadın başkan adayı olmak isteyen Hillary Clinton’a karşı onun yanında yer almasaydı Obama başkan olmazdı. Pelosi olmasaydı sağlık hizmetleri reformu da geçmezdi. O da partide yoktu. John F. Kennedy’nin diplomat kızı Caroline Kennedy’nin 2008’de amcası Teddy ile birlikte Obama’yı desteklemesi, Hillary’ Clinton’a karşı ön seçimde bir dönüm noktasıydı. Partiye çağrılmayınca adadaki evinde akşam yemeği vererek Pelosi’yi de çağıran Kennedy, “Ben olsam beni davet etmezdim” diyerek konuyu şakaya vurdu. Hillary’den ayrılarak Obama’yı desteklemesi etkili olan bir başka isim olan David Geffen’e de davet gitmedi. Yine davet edilmeyenlerden bir başka isim, Obama’nın 61. doğumgünü için sürpriz bir parti vereceğini söylüyor: “Sağlık hizmetlerini geçirmek, otomobil endüstrisini kurtarmak ve ekonomiyi Büyük Buhran’dan çekip almak gibi dertleri olmayan herkes davetli”.
70 milyon dolarlık sosyal demokrat: Obama
Eski ABD Başkanı Barack Obama, bir yandan ülkesinin ve dünyanın geleceği için sosyal mesajlar vermeye devam ederken sürdüğü lüks yaşam sık sık eleştiri konusu oluyor. International Business Times’a göre net varlığı 70 milyon dolar olan Obama, arkadaşlarını da ünlüler dünyasından seçiyor. Geçtiğimiz günlerde “işçi sınıfı kahramanı” müzisyen Bruce Springsteen ile yaptığı Podcast yayınını kitaplaştıran Obama’nın geçen yıl yayınlaran Promised Land (Vaat Edilmiş Toprak) adlı kitabı da bir ayda 3 milyon adet sattı. Yaşayan en genç ABD başkanının eşi Michelle Obama’nın Becoming kitabı ise 10 milyonun üzerinde sattı. Çiftin bu iki kitap için Penguin Random House’dan 60 milyon dolar aldığı yazıldı. İkili, Higher Ground isimli yapım şirketleri üzerinden Netflix’le de anlaşarak bir dizi belgesel yayınladı. Bazı finans sitelerine göre Barack Obama’nın başkanlığından sonra çift 242.5 milyon dolar kazandı. Bill Clinton-Monica Lewinsky skandalı sırasında yaptığı etkili haberlerle Pulitzer ödülü alan New York Times yazarı Maureen Dowd, Obama’nın 4 Ağustos günü 60. doğum gününü kutladığı şaşaalı partiye dair sert bir makale yazdı. F. Scott Fitzgerald’ın dönemin sosyetesini hicvettiği “Muhteşem Gatsby” romanına göndermeler yapan Dowd’un bu yazısı çok farklı bir Obama portresi sunarak gündeme damgasını vurdu.