Putin, Trump'ı neden ciddiye almıyor? BBC analizi: Çarpışma kaçınılmaz gözüküyor
ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki ilişkiler birkaç ay önce oldukça iyi ilerliyordu. Fakat, Putin'in barış anlaşmasına yanaşmaması sonrası Moskova-Washington arasındaki ipler hiç olmadığı kadar gerildi. Peki bu süreç nasıl gerçekleşti?
ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerde sular yeniden ısınıyor. Popüler Rus gazetesi Moskovsky Komsomolets, iki ülke arasındaki mevcut durumu tren metaforuyla özetledi.
BBC'de Steve Rosenberg imzasıyla yayınlanan analize göre "Çarpışma artık kaçınılmaz görünüyor" manşetini atan gazete, "Trump'ın lokomotifi ile Putin'in lokomotifi birbirine doğru tam gaz ilerliyor. Ne frene basan var, ne de raydan çıkan..." ifadelerini kullandı.
Putin'in rotasında savaş, Trump'ınkinde baskı var
'Putin lokomotifi', Ukrayna'daki "Özel Askeri Operasyon"la birlikte tam gaz ilerlemeye devam ediyor. Kremlin lideri, uzun vadeli bir ateşkese ya da savaşı sona erdirmeye yönelik bir irade göstermiyor.
Öte yandan, 'Trump lokomotifi' ise Moskova üzerindeki baskıyı artırarak ilerliyor.
ABD Başkanı, Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulamakla tehdit ediyor; Hindistan ve Çin gibi Moskova’nın ticaret ortaklarına da yüksek gümrük tarifeleri getiriyor. Ayrıca Trump, iki ABD nükleer denizaltısının Rusya’ya daha yakın bir bölgeye konuşlandırıldığını duyurdu.
BBC'ye göre lokomotif metaforundan nükleer denizaltılara geçildiğinde işlerin ciddiyet kazandığı anlaşılıyor.
Perde arkasında anlaşma mı aranıyor?
Bütün bu gelişmelere rağmen, ABD Başkanı'nın özel temsilcisi Steve Witkoff’un bu hafta Moskova’ya gerçekleştireceği ziyaret, iki ülkenin perde arkasında bir barış anlaşması arayışında olabileceğine işaret ediyor.
İkinci Trump dönemine sıcak bir başlangıç
Trump’ın ikinci başkanlık döneminin ilk haftalarında Washington ile Moskova arasındaki ilişkiler olumlu seyrediyordu.
Şubat ayında ABD, Birleşmiş Milletler'de Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarını kınayan Avrupa kaynaklı tasarıya karşı oy kullanarak Moskova'nın yanında saf tuttu.
İki lider, o ay yaptıkları telefon görüşmesinde karşılıklı ziyaretlerden söz etti; olası bir Trump-Putin zirvesi konuşulmaya başlandı.
O dönem, Trump yönetimi baskıyı Moskova’ya değil, Kiev’e yöneltti. Kanada ve Danimarka gibi geleneksel ABD müttefikleriyle de sert söylemler kullanıldı. NATO’ya ve Avrupa liderlerine yönelik eleştiriler ise Kremlin’in kulağına müzik gibi geldi.
Rusya Bilimler Akademisi Güvenlik Araştırmaları Merkezi'nden siyaset bilimci Konstantin Blokhin, mart ayında Izvestia gazetesine verdiği demeçte, "Amerika'nın şu an Moskova ile Brüksel ya da Kiev'den daha çok ortak noktası var," ifadelerini kullandı.
Nisan ayında Izvestia'da yer alan bir haberde konuyla ilgili şu ifadeler kullanıldı:
'Trumpçılar devrimci bu durum sadece desteklenebilir. Batı’nın birliği artık yok. Jeopolitik olarak artık bir ittifak değiller. Trumpizm, Transatlantik uzlaşıyı (NATO) hızla ve kararlılıkla yıktı'
Kremlin’de dört kez görüşme: Witkoff ve Putin yakın temasta
Steve Witkoff, Trump’ın özel elçisi olarak iki ayda dört kez Rusya’yı ziyaret etti ve Kremlin’de Putin’le uzun görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmelerden birinde Putin, Trump’a hediye edilmek üzere bir portresini Witkoff’a verdi. Trump’ın bu jest karşısında “duygulandığı” ifade edildi.
Ancak Trump, yalnızca bir portre değil; Moskova’dan koşulsuz ve kapsamlı bir ateşkes taahhüdü bekliyor.
Trump’ın artan öfkesi
Sahada üstünlüğü elinde bulundurduğunu düşünen Putin, savaşı sona erdirmeye yanaşmadı. Bu da ABD Başkanı Trump’ın sabrını taşırdı. Son haftalarda Trump, Rusya'nın Ukrayna şehirlerine yönelik saldırılarını “iğrenç” ve “utanç verici” sözleriyle kınadı. Putin’in Ukrayna hakkında söylediklerine ise “tam anlamıyla saçmalık” yorumunu yaptı.
Geçtiğimiz ay, Trump, Putin’e 50 günlük bir ültimatom verdi: Savaşı durdur, aksi takdirde yaptırımlar yolda. Ardından bu süreyi 10 güne indirdi. Süre bu hafta sonunda doluyor. Ancak Moskova’dan geri adım atıldığına dair bir emare yok.
'Putin, Trump'ı ciddiye almıyor olabilir'
New York’taki The New School Üniversitesi’nden uluslararası ilişkiler profesörü Nina Khrushcheva, Putin’in Trump’a fazla kulak asmadığını düşünüyor:
'Trump sürekli ültimatomların süresini değiştiriyor, çelişkili mesajlar veriyor. Bu yüzden Putin onu ciddiye almıyor. Putin, Kremlin’de oturmuş, kendini çarların ve Stalin gibi liderlerin hayalini gerçekleştiren kişi olarak görüyor; Batı’ya saygı göstermeyi öğreten lider'
Çarpışma kaçınılmaz mı?
Görünen o ki iki liderin ‘lokomotifleri’ birbirine doğru hızla yaklaşıyor. Ancak bu bir çarpışmayla mı sonuçlanacak?
Trump, kendisini büyük bir anlaşma ustası olarak görüyor. Şu ana kadar pes etmediği de ortada. Witkoff’un bu hafta Moskova’da Putin’le yeni temaslarda bulunması bekleniyor. Yanında ne gibi teklifler getirdiği bilinmese de, Moskova’daki bazı yorumcular bu kez "sopa yerine havuç" yönteminin tercih edileceğini öngörüyor.
Nitekim Trump, geçtiğimiz günlerde Rusya’nın yaptırımlardan "usta bir şekilde" kaçtığını söyleyerek dikkat çekici bir mesaj verdi.
MGIMO Üniversitesi’nden Ivan Loshkarev, Izvestia gazetesine yaptığı değerlendirmede, Witkoff’un bu kez "Ukrayna'da bir uzlaşıdan sonra Rusya için açılabilecek iş birliği fırsatlarını" gündeme getirebileceğini söyledi.
Putin’in kırmızı çizgileri değişmedi
Tüm bu gelişmelere rağmen, Putin tarafında bir geri adım söz konusu değil. Rus lider, Ukrayna'nın tarafsızlığı, ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması ve ilhak edilen toprakların tanınması gibi maksimalist taleplerinden geri durmuyor.
BBC'ye göre, 2022'den beri devam eden savaşta Trump anlaşma istiyor, Putin ise zafer.